bugün

entry'ler (97)

dünyanın en güçlü silahı

(bkz: rus kadınları)

lady luck

kezban repliklerine hasta olan yazar. kezban'ı ancak sürü zekasına sahip biri kullanır, nedir yani author'dan daha mı ıq'nuz düşük, daha yaratıcı bir sıfat bulamıyorsunuz?

doğru düzgün yazmadığım bir yerde, steplerde at koşturmuş yiğitler mümkünse yeni aldıkları nickleriyle değil de, eski nickleriyle ağırlansın mahlasımda. gerisini ve berisini daha sonra konuşuruz.

merhaba ben pembe tolga

kendisinin bana acil ulaşması gereken yazar.
tarikatımızda sac ayağının eksikliğini gidereceğini düşünmekteyim.

tayt giymeyi çok seviyorum diyen kadın

milletin götüne başına laf atmak için yırtınanların kafayı taktığı kadın. bunun kışlığı var, yünlüsü var, kaşelisi var bilmem nelisi var. pantolondan daha sıcak tutabilecek ürün hakkında işkembeden sallamadan önce araştırın derim.

erkeklerin güzellikten daha çok önemsediği 10 şey

birbirinden ayrılamaz ve benzer şeylerdir.
1-araba
2-yemek
3-araba
4-seks
5-kıç yaymak
6-seks
7-kıç yaymak
8-araba
9-seks
10-kıç yaymak

cevap yazmazsan sevinirim diyen kezban kız

muhtemelen, zamk karakterlinin tekine, 'siktir git' diyememiş, nezaket sahibi kızdır.
şahsen tasvip etmiyorum. direkt düşüncesini söylemelidir.

birinin senin için var olduğunu düşünmek

bazen yaptığım eylem. her zaman değil buna inanın. yani evet bencilce gelebilir ama düşünün; biri sizin için açıyor hayata gözlerini... bir aşk kitabı yazmam istenseydi, ilk parafa, birinin benim için doğma zorunluluğunu getiridim.

şöyleki; bazen çok beğendiğim veya sevdiğim şeylerin benim için yaratıldığını düşünüyorum.

mesela, altın sülün kuşu hele bazıları var ki, galatasaray takımının renklerinde ne kadar güzel yahu.

veya mantolu güvercin. tanrım o nasıl bir asalet? gerdanın dik duruşu falan nasıl bir hayranlık uyandırıyor bende, sanki ben ona hayranlıkla bakayım diye yaratılmış.

mesela o; onun o sakince meydan okuyan tavırları, ne istediğini bilen tereddütsüz halleri, beyaz dişleri, kavruk teni, siyah saçları, ela gözleri ve tabi olmazsa olmaz gamzeleri...

hepimizin varmak istediği bir amacı yok mu? onun için doğmuş gibi o amaca hizmet etmiyor muyuz? ben, bu dünyaya, adalet, hak, hukuk, insanlık diye bik bik bağırırken, sanki o, evet o, beni sevmek için doğmuş.

iyi ki de doğmuş.

bir polis kadin

'Yine kimi şamarlamış acaba' sorusuyla bana kahkaha attıran yazar.
Birde nick altında cevap veriyor diye eleştiriliyor, hayır eleştiren soytarıların nick altına bakmak gerek, ne utanmaz arlanmaz bir güruhtur, bunlar yahu...

Takdir ettiğim yazar.

içimde tam 11 karakter var ve çok korkuyorum

bugün yine nüksetmiştir.
tüm sözlük alemine geçmiş olsun...

aldatan sevgiliyi nefessiz bırakmak

Dilinden dişine, etinden tırnağına kadar sevda giymiş bir kadının yapmak istediği zulüm.
Nefes kesmek, heyecanlandırmak anlamında kullanılmadı, soluksuz bırakmak, sonsuza değin soluksuz kalmaktan bahsediyorum.

Zehra ile üniversitede tanıştık, tipik bir Anadolu kızıydı, hani şu yöresel programlarda izlediğimiz, tandır başında elleri unlu , güler yüzlü tandırına sevgisin, katarak lezzet veren kadınlar vardır ya, hah işte tam da gibiydi, elini değdirdiği her şeyden, sevgi, hürmet ve ikram akıyordu.

Levent ile tanıştılar okulun ilk yıllarında, levent istanbul'da yetişmiş, dokunduğu her şeyi parçalayan, eriten, yok eden bir tipti. Zehra'nın özverisi, 4 yıl omuzlarına çıkardı aşklarını, nihayetinde evlendiler.

Neredeyse 1 yıldır görüşmemiştik onunla, istanbul ziyaretimde uğradım. Göz bebekleri beni öperek karşıladı, oturduk. Her şeyden ve herkesten bahsediyordu ama kendinden vazgeçmiş gibi hiç 'ben-li' cümleler kurmamıştı.

'nasıl gidiyor ?2 dedim.
Çenesi titremeye başladı.
'levent'le bir sorununuz mu var?'

'artık ne yastığı kadar yakınım ne de tavandaki ampul kadar uzak, beni aldattı lady' diyerek ağlamaya başladı.
Emin olup olmadığımı sorduğumda, emin olduğunu ve levent'in itiraf ettiğini söyledi.

Elinin değdiği her şeyi mucizevileştiren ve güzelleştiren bu kadının ne hissettiğini o kadar çok merak ediyordum ki, sonuçta bizim Zehra her olaya optimist bakan, sevgiyle her şeyin hallolacağını düşünen, aşkını sırtlanan bir kadındı, nasıl bir taktik belirlemişti, oluruna mı bırak mıştı? bu sorularla kafamda bekleşirken.

'ona bir ceza veriyorum lady, kirli bir sokakta parmaklarımın ucuna basarak yürüyorum sanki, o pisliğe bulaşmamak için'
'neden bu çöplüğü terk etmiyorsun?' dediğimde.
'Ben, gitmesini bilmiyorum, git demesini hiç bilmiyorum. Öğretilmiş bir şey sanırım bu, evimize gelen misafirlere varımızı sunarız biz, hayatımıza girenlere de, canımızı. Beceremedim.' Dedi.

'Cezadan bahsettin, nedir bu ceza?' dedim.
'sana güveniyorum ve seninle paylaşacağım bunu, levent'le artık birlikte yatmıyoruz. Ayrı odalardayız ve aldığım 50 adet termometreyi kırarak içindeki civayı onun odasına, yatağın baş kısmına koydum' dedi.

Zehra kimyagerdi.

'dilinde aft çıkmaya başlamış bile, sürekli halsiz hissediyor ayrıca, çok fazla zamanı yok, bedelini ödemeli, lütfen beni yadırgama' dedi.

Yadırgamadım onu, belli ki çok canı yanıyordu ve kendisinin acısı ona, siyanür üstü fare zehri gibi geliyordu.

'sonra? Sonra ne olacak Zehra? Zehra bu vicdanla yaşayamaz, bu kahrı hiçbir istasyona da bırakamaz. Evet, düştün, tekme yedin ve dalağın patladı. bırak işin ehilleri alsın o patlağı, kalbin, beynin, kolların, bacakların sapa sağlam, tökezlemeden devam edebilecek kadar sağlam. Lütfen ama lütfen bunu artık devam ettirme, gözündeki perdeyi aralamama izin ver' dedim.

O kadar yüksek bir sesle ağlıyordu ki, şiddetli bir yağmur gibi taşıyordu gözlerinden yaşlar.

Levent'in odasına girip, civa dolu kabı buldum ve küçük bir saksının içindeki toprağa döktüm, poşetleyip yanıma aldım.

Onu yalnız bırakmam gerekiyordu, zira kırık kalbinin tüm iletkenliği vicdanımı törpüleyecek 'ama' lı cümleler kuracaktım, belki de yaptığına destek verecektim.

Çünkü, bence de aldatan her erkek hak eder nefesinin kesilmesini.

kadınlar duygusaldır yalanı

katılmadığım şeyimsi. örneğin ben; çok duygusal, naif bir bağğyanım.

edit: o eksiler nasıl kırdı kalbimi :( al işte kırdın bak al al...

bir bayanın en uzun sessiz kalma süresi

18 gün 9 saat 27 dakika.

erkekler küfür edince helal kızlar edince orospu

bakın soytarılar bunun sebebi şundan kaynaklı; (ah afedresiniz soytarı dedim.)
biz size ayna tutuyoruz geri zekalılar. (ya bak yine yaptım :( )
siz o kokuşmuş odanızda hiçbir zaman ulaşamayacağınız düzeydeki insalara itttttllik yaparak saldırırken bizler karşıt tepki oluşturuyoruz pembe götlü babun suratlılar (afedersiniz tutamıyorum kendimi)
adam gibi yazmayı öğrendiğinizde ki çok zor özenti vandalist sürüsü, bizler de cümlelerimizin arasında nezaket ve saygı yerleştireceğiz.

belki...

bir erkeğin en savunmasız olduğu an

kasığına tekmeyi yediği andır.

çantasının askısını meme arasına sokan kızın amacı

ulvi bir amaçtır.

bunca soytarının piçin dolu olduğu bir dünyada o askı tam meme hizasında olmalı ki, o bölgeye bakan piçi yanına çağırıp, yaklaşmasını sağlamalı ve askıyı çıkarıp onun boynuna dolayıp, direkt kendisine doğru çekmeli ve burnunu ısırarak koparıp, çiğneyerek suratına tükürmeli.

bunu yapan arkadaşım çok, sırf zevkine o askıyı göğüs arasından geçiriyor.
canımın sıkıldığı birgün ben de deneyeceğim.

bazı kadınlar sikilmek ister

ulan biri çıkıp sokakta;

-abi kadınlar da sikilmek ister şunu bi sikelim mi? dese,
öbürü ibreti alem için yatırır onu yerde siker.
yemez yani götü bunu söylemeye ama burada söylenince, bir alkış, bir kıyamet, bir taşak sıvazlama.

ne arsız soytarılar oldunuz lan siz?
her şey normalleştirilmeye çalışılıyor bütün değerler unutturuluyor.

çok değil bundan 5-10 sene sonra,sokağa yalnız başına çıkacak, sevdiğiniz, karınız, kız kardeşiniz...

biri ordan ötekini düretecek;

-abi kadınlar sikilmek ister, bence bu kadın sokakta yalnız yürüyor, tam sikilmelik.
öbürünün, bu arsızı yere yatırıp sikmek aklına bile gelmeyecek, çünkü normal bir şey olduğunu düşünecek.

ne boksunuz lan siz, ne soysuzsunuz...

edit: aferin başlığı değiştirerek kendinize kılıf uydurun. (bkz: kadınlar sikilmek ister) avuçlarınızdaki bu pisliği bir gün yemek zorunda kalacaksınız soytarılar.

necip fazıl ile nazım hikmet i kıyaslaştırmak

yanlıştır.

ikisi de hayatın herhangi bir yerinde veya zamanında şiirleri ile ruhumuza dokunmuş hayatımıza girmiştir. ideolojileri umurumuzda bile olmamıştır. komünist mi muhafazakar mı diye sormadık, merak da etmedik.

ha merak edenler ve ötekileştirmeye çalışanlar varsa; ikisi de zamanın behrinde hem komünizmin, hemde muhafazakarlığın peykerleri olmuştur. dolayısı ile neyi neyden ayırmaya çalışıyorsunuz anlamadım?

ikisi birbirini tamamlar ve biri gece iken diğeri gündüz, biri gündüz iken diğeri gece olur.

şu saatten sonra da en azından necip'in beklenen'i, nazım'ın seni düşünmek şiirini beraber okuyun, ikisini de aynı anda, aynı oranda seveceksiniz...

sam gold

kendi kokuşmuş odasında ister 31'ini çeksin, ister pisliğini yesin. hiçbirimizi ilgilendirmiyor.

gelip burada, kadın üzerinde oynadığı sanal oyunu eşeklerin aklına karpuz misali düşürmesin.

yeteri kadar zor hayatları var kadınların, kıyafetinden, saçına, öksürüğünden, hapşırığına kadar her yaptığı insani davranışı 31 malzemesi yapan hayvanlarla dolu bir dünyada ayakta kalabilme mücadelesi veriyorlar.

hadi bir kısmı cidden güçlü, öyle ki, bazı sapkınların o salladığı çüklerini koparıp anüsüne geçirecek kadar güçlü.

ama savunmasız, hamile kadınları yem yapma, itliğine de doyma.

idrak yolları enfeksiyonu olan yazar.

türk kızlarına laf atan ezme

ıstakozumsudur.

bunları canlı canlı kaynar suya atıp, o kabuktan çıkmasını bekleyin, o sefil cıbıl bedeni ortaya çıkınca ayna tutun.
bu yöntemi mutlaka uygulayın, yoksa kabukları çok kalın namussuzların.

hamile karıların erkekleri daha fazla azdırması

hala birilerinin sebep aradığı konu. (bkz: oha)
geni bozukluktur.
katli vaciptir.
birde mümkünse, yani götü yiyorsa, buralarda değilde, dışarda birkaç kişinin yanında bunu ifade ederse sevinirim bu tip soytarılar.