bugün

entry'ler (81)

hugo almeida

hugo almeida, ne zaman iyi bir golcü olmuş ki bu transfer göklere çıkarılıyor. kariyeri ortada, hangi takımda neler yaptığı belli. bir de portekiz milli takımı'nın 11 oynayan oyuncusu denmiş. ayıp ya 30 küsur yaşındaki brezilyalı adamı devşirip milli takımda oynattılar. almedia yok muydu o zaman? transferi beşiktaş camiasına hayırlı olsun ama onların dertlerinin dermanı hugo almeida değil.

hasan cemal

hafta sonu oynanan derbiyle ilgili görüşlerini bugün köşesinde dile getiren yazar. yazının tam metni:

''bu bir radikal galatasaray taraftarının kendi evindeki fenerbahçe yenilgisi sonrasında kendi kendisiyle bir dertleşme yazısıdır.
veyahut bir hayal kırıklığının kağıda dökülmüş hali de sayılabilir.
ne yazık, fener’e yenilmek sanki bizim alın yazımız.
mağlubiyetin acısı ve hüznü... belki de pazar gecesinden itibaren içinde yaşadığım dünyayı yazımın başlığı daha iyi ele veriyor:
evet, fenerbahçe’ye üstelik ali sami yen’de yenildikten sonra...
söylenecek ne kalıyor ki?..
bu maçı kaybettikten sonra sözün hükmü artık yok. ne söylesen boş, evet aynen öyle, boş...
hatta şu kadarını bile söylemek dilimin ucuna geliyor:
bu yenilgiden sonra bana şampiyonluk kupasını getirsen dahi, şunu iyi bil, yine belki sevinirim ama kendini kolay affettiremezsin.
yaşadığım düş kırıklığı o kadar derin çünkü...
daha kötüsü, gidiş böyle devam ederse içimden cim bom’la ilgili yazı bile yazmak gelmeyecek.
mustafa hoca’nın beşiktaş’ına bakıyorum. aslanlar gibi mücadele edip eskişehirspor karşısında 2-0’dan maçı çevirip 3-2 kazanıyorlar.
şampiyon adayı bursaspor’la i̇stanbul büyükşehir arasındaki dişe diş maçı izliyorum, heyecan kasırgası halinde geçiyor.
bir de bizim pazar akşamı ali sami yen’deki ruhsuz halimize bak.
ne büyük hayal kırıklığı...
aylar boyu bu maçı bekliyorsun. saracoğlu’ndaki yenilgiden sonra ali sami yen’de, kendi evindeki rövanşı iple çekiyorsun.
üstelik takım fenerbahçe’den daha iyi bir görüntü veriyor.
i̇nişli çıkışlı olsa da, bir maçtan diğerine insanı şaşırtsa da, hatta aynı maçın içinde hem saçını başını yoldurup, hem aslanlar diye bizi bağırtsa da, takımdan bir türlü umudunu kesmiyorsun, kesemiyorsun.
sonunda iyi bir şeyler olacak, sabırlı ol oğlum diye kendi kendine gaz vermeyi sürdürüyorsun.
ama içinde de hep bir sıkıntı... peşini hiç bırakmayan bir tedirginlik...
bu takımda bir şeyler eksik, bu kadar pahalı yıldızımız var ama yine de olmayan bir şey var duygusu içini kemirmeye devam ediyor.
her maçta biri büyük bir hata yapıyor, yıkılıyorsun. kalecin, savunman güven vermiyor. orta sahan takımı taşıyamıyor.
i̇leride yıldızların var ama çok istikrarsız, bir iyi oynuyorlar, bir kötü. üstelik muhteşem goller kaçırabiliyorlar.
trabzonspor maçında, iyi de oynayan emre güngör’ün büyük bir hatasıyla yıkılmıştık. bir hafta sonra da, ‘johnson ruhu’yla (kanat atkaya’nın deyişi) 30-35 metreden topa çakan selçuk’un golü ve bunu yumurtlayan leo franco hatasıyla da fener karşısında yıkıldık.
neden, niçin?..
erman toroğlu, ‘gösteri takımı hüviyetinde’ diye tarif ediyor cim bom’u. rıdvan dilmen, “rijkaard intihar etti!” derken, mehmet demirkol da rijkaard’ı sorgulamaya başlamış:
“galatasaray’da yetenek var. ama bunun farkında değiller. çünkü bunu kullanacak bir organizasyon sağlayamıyorlar.”
bundan sorumlu olan kim?
hocamız frank rijkaard!
rijkaard devrim mi, yoksa gökmen özdemir’in deyişiyle masal mı?..
bu takımın temeli mi yanlış atıldı?
taşlar yerli yerinde değil mi?
yol haritası mı iyi çizilmedi?
elimizde iyi topçular var ama hoca’nın taktiksel yanlışları mı cim bom’u çıkmaza sokuyor?
hepsi haklı, yerinde sorular...
benim içim yanıyor, fenerbahçe’ye bir kez daha, üstelik kendi evimizde yenildik çünkü...
gerisi boş!
diyorum ki:
çok daha iyi bir galatasaray istiyoruz, hem fenerbahçe’yi evire çevire yenebilecek, hem de yalnız türkiye’de değil, avrupa’da da bir zamanlar olduğu gibi sarı kırmızı bayrağımızı dalgalandıracak bir galatasaray.''

chp bizden yirmi militan istedi

birilerinin çıkıp net bir şekilde; ''bu adam yalan söylüyor böyle bir şey söz konusu bile olamaz'' demesini bekliyoruz. muallakta kalan konularda sessiz taraf suçludur. görüşme yoktu vardı o konuşulmadı bu konuşulmadı gibi söylemler yerine ortaya net bir şey koymaları gerekmekte.

behlül ü karıdan kızdan uzak tutmak

adamda şeytan tüyü var, onu uzak tutsan kızları ondan uzak tutamazsınız.

ermeni soykırımını kürtlerin yapmış olması

ortada bir soykırım olmadığı için bunu türkler veya kürtler yaptı demek pek kaale alınacak bir mevzu değil.

bluevelve nin uludağ sözlük te moderatör olması

formatı burdaki birçok yazardan daha iyi bilen ve en önemlisi neyi niçin yazdığını bilen yazardır. kimileriyle fikir ayrılığı yaşaması onun moderatör özelliklerinden yoksun olduğu anlamına gelmez. üstelik başka olşumlarda moderatörlük geçmişi vardır ve kimsenin onun moderatörlüğünden şikayet ettiği görülmemiştir.

diego alfredo lugano moreno

ortada bir kavga vardır lugano da kavganın bir tarafıdır. yok geçmişi sabıklaı yok çirkef. gören der ki emre aşık ve sabri sütten çıkmış ak kaşık. bu adamın futbolu buydu zaten futbolu sert oynuyor. juventus onun kara kaşına kara gözüne mi hayran kaldı da bu kadar istiyor. herkes bırakacak bu işleri maçın iki katili varsa emre belezoğlu ve sabri denen adamlardır hekem diye ortada gezen sünepe bu adamları zamanında ihraç etse iş bu noktalara gelmezdi.

kürtler aslında kendilerini kürt sanan türklerdir

öncelikle türklerin anadolu'ya girişi malazgirt savaşı ile olmamıştır ki zaten türk ordusunun savaşı kazanması roma kuvvetleri içinde lejyonerlik yapan türklerin türk kuvvetlerinin safına geçmeleriyle gerçekleşmiştir. burdan hareketle o bölgede bu tarihten çok önce de türklerin olduğunu görmek mümkün. kürt meselesine gelince her hür milletin kendine ait bir dilinin olması ve bu dilin kendini diğer dillerden ayıran özellikleri bulunması gerekmektedir. bu bütün tarihçilerin üzerinde mutabık kaldıkları bir husustur. lakin kürtçe diye dünyaya sunulmaya çalışılan yapıda bunu görmek mümkün değil. şimdi bir millet olabilmek için dil zaruri değil dersek bugüne kadar ki bütün tarih anlayışımıza değiştirmemiz gerekmekte. belki söz uslup olarak biraz sert kaçmış bunun yerine ''kürtler türklerin bir boyudur'' denseydi üzerinde bu kadar hassasiyetle durulmazdı.

lost adasina dusmus fenerli

adayı satın alacak fenerlidir. geride kalan herkes gibi ada sakinleri de artık fenerli'nin hizmetine girecektir.

gereksiz meslekler

(bkz: anketörlük)

beyin ameliyatini turbaniyla olmak isteyen hasta

(bkz: çok şükür yeni bir türle tanıştık)

sevilla nin sampiyonlar ligi nden cekilmesi

(bkz: elalemin derdinin başkasını germesi)

mahkeme filmleri

(bkz: jfk)

her 7 erkekten 5 inin abazan olmasi sorunsali

(bkz: bütün abazan erkekleri bir şekilde tanıyor olmak)

teslis

(bkz: kişiler üzerinden siyaset yapma acizliği)

dursun önkuzu ve deniz gezmiş arasındaki farklar

neden insanların inandığı değerlere böyle rahatlıkla saldırılıyor anlaşılır bir şey değil. saçma sapan işler oluyor. ölmüş kişiler üzerinden siyaset yapmak kolay. varsa bir yapmak istediğiniz çıkın yapın, konuşan değil konuşulan olun. ideoloji bir sidik yarışı değildir. ortaya somut bir şeyler koymadıktan sonra, bu durum laftan ileri gitmeyecektir.
bir de bu yazıları oylayanlar hangi mantıkla oyluyorlar anlamış değilim.

bir gunde hayatin tamamen degismesi

(bkz: bir ilişkiye başlamak)

bir ben var benden iceri allah onu kahretsin

(bkz: kendimden nefret ettiğim anlar)

ne isi var dinin sol frame de

inananı olsun veya olmasın din bir olgudur. varlığını sorgulamadan üzerine bir şeyler söylemenin sakıncası yoktur.

felsefesini anlamadan ibrahim tatlises dinlemek

(bkz: felsefe manyağı olmak)