bugün

üniversiteye başlamamış bir kızın çığlığıdır.

lise hiyerarşik bağlamda çekilmez bi yer olabilir. ama bebeğime birazcık sabrettiği takdirde üniversiteli olunca 'nefes alsın yeter'ci birçok erkeğin ona kucak açacağını bildirmekten keyif duyuyorum.

edit:başlığı 9.entryi giren yazarın başına bırakan şişman, ölmeye mi gittin naptın.. öööf..
diyetisyen, spor, imkan yoksa rejim, yürüyüş gibi faaliyetlerle halledilebilir. biraz az yiyelim.
yanlış yolda olan yazar düşüncesi. yahu kilo bu kadar kafaya takılabilir mi? sorun kesinlikle arkadaş çevresi. adam gibi adam* bulmak lazım.*
Şişmanlık genetik değil, tamamen kişinin kendi iradesi ile oluşan bir durum. Gecenin köründe kalkıp yemek yersen, ay tatlı krizim tuttu diyip, şokellaya, nutellaya abanırsan, tüm gün hareketsiz hareketsiz oturursan şişmanlarsın tabi. Bir de sanki kanser hastasıymış gibi acıtasyon yapmıyor mu bu insanlar, en komik bulduğum şey de işte bu. Afrikada kaç tane şişman var? Eğer fazla yemezsen, şişman da olmazsın bu kadar. Bu sözüm tüm şişman insanlaradır, az yiyin yada şişman olduğunuz için acıtasyon yapmayın.

Not: Bahanelerle kendinizi kandırmayın. Önce hatalarınızı kabul etmelisiniz.
bütün erkekleri rus manyağı sanan bir kilolu kadın hezeyanı.

şimdi arkadaşım, aptal romantik demişsin ama. sana hiç gerçekten aşık olan birinin çıkıp çıkmaması değil doğanın allahın ananın babanın, big bang denen vukuatı oluşturan o 3 elementin bile sikinde değildir çünkü bu senin şanssızlığın. tamam, elbette her insan aşık olacağı insanın dış görünüşüne de önem verir. ama önce gerçekten de senin yanında mı, destek oluyor mu, sana gerçekten sevgisini sunabilecek mi, seni kıskanıyor mu, paylaşmak istemiyor mu gibi soruların cevabını hep olumlu yanıtladıktan sonra aşık olmaya başlayan insanlar da var. ve onlar, dış görünüşe de bu soruları cevapladıkça her ne kadar biçimli ya da biçimsiz olursa olsun aşık olmaya başlıyorlar.

romantizm algısıyla da ilintili bir durum. şimdi sinema kapattırıp kapıya kamyonla çiçekler yığdıran bir doktor olabilir fakat karına şiddet uygular ve toplum içinde küçük düşürürsen senin romantizmin maddi seviyeyi geçemez. ama maddi durumun el verdiğince sevgiline sürprizler yaparsın ve üstüne ona ne şiddet ne aşağılama ile zarar verir üstüne onu hep sever, sayar, saygı ve sadakat duygunu da üzerinden eksik etmezsin. işte bence orda sen romantik olursun.

yani yani yani? romantizm denen olgu ne senin 80 kilo olmana (tartışılabilir, ama doğru konuşmak gerekirse) bakar ne de erkeğin cebindeki paraya. karşılıklı ortak hissiyat ve düşünce paylaşımı varsa, iş tamamdır.

evlenin gitsin.

hem,

prezervatif var.
ne bileyim.

neyse ya.
(bkz: başlık entry ve nick)

şişmanların ölmesine gerek yok biraz sıkışırlarsa sığabileceğimize inanıyoruz bu dünyaya.
Tebrik ve takdir ettiğim insan düşüncesidir. Heleeee...
Bu kendisiyle barışıklıktır. Bildiğin bütün kötü özelliklerini yazmış ablamız. Ve gayet güzel cümleler kurmuş... Hayatımda okuduğum en mantıklı,sürükleyici ve hatta bilgilendirici intihar mektubudur.

Eğer intihardan cayarsan, yazma çalışmalarına bak... Yazdıklarını dergiye gönder falan... Bence mantıklı olur... Bir düşün derim ben...
Tebrik ve takdir ettiğim insan düşüncesidir. Heleeee...
Bu kendisiyle barışıklıktır. Bildiğin bütün kötü özelliklerini yazmış ablamız. Ve gayet güzel cümleler kurmuş... Hayatımda okuduğum en mantıklı,sürükleyici ve hatta bilgilendirici intihar mektubudur.

Eğer intihardan cayarsan, yazma çalışmalarına bak... Yazdıklarını dergiye gönder falan... Bence mantıklı olur... Bir düşün derim ben...
sevginin ve aşkın vücut ölçülerinin doksan atmış doksan olduğuna inanan ,kendi dünyasında çaresiz ve duygusal yazar çığlığı.
hayattan soğumasını istemediğim yazar serzenişi. bende 1.59um. 75 kiloyum. polikisistik over sendromum var yani regl olmuyor yada düzensiz oluyorum. Bunun içinde doktora gittim ve doğum kontrol hapı kullanıyorum tedavi amaçlı. tabi aşırı kıllanma falan oluyor ama o da çaresiz değil, tüy dökücü kremler ve ya tedavin bitince lazer epilasyon. karaciğerimde yağlanma var falan. 19 yaşındayım. çoğu taş gibi, at gibi, manken gibi diye tabir ve tarif edilen kızlardan daha fazla erkek arkadaşım olmuştur.* yani güzel arkadaşım sorun senin kilolarında değil karakterinde, gülen yüzünde, öz güveninde bitiyor. Ha alış verişe gidip çok beğendiğin kıyafetlerin bedenine uygununu bulamayınca zoruna gitmiyor mu insanın gidiyor. deniyorum deniyorum olmuyor sinirim bozuluyor anneme eve gidelim yeter olmuyo işte diyorum demiyo değilim. ama onun da çaresi var büyük beden kıyafet satan dükkanlara uğramak. vücuduna uygun kıyafetler seçmek ve bu konuda yardım istemekten ve ya almaktan çekinmemek. Sırf bu yüzden kız arkadaşlarımla alışverişe gitmem ben mesela. erkek arkadaşlarımla pes kapışırım langırt oynarım batak atarım falan. bunlar da hoş şeyler yani.

bu arada oturup kıç büyüteceğine spor yap falan gibi yorum da bulunanlara bi kaç şey söylemek istiyorum, polikisistik over sendromunda bazı hastalar isteseler de kilo veremezler. Kendimden biliyorum. Diyetisyen kontrolünde kaç yılım geçti. basketbola başladım, koşuya başladım ama olmuyor. Adet olamamak stres yapıyor, vücutta şişlik yapıyor sürekli yiyorsun falan. hem psikolojik hem de fizik olarak etkileniyorsun. yapma etme güzel arkadaşım güzellik dış görünüşle olacak iş değildir.
insan doğası bu kiminin kilosu fazladır kiminin burnu daha iri kiminin gözleri çok küçük kiminin çok büyük kimisi simsiyah tenli kimisi sapsarı. bundan şikayet etmek dışarıdan bakma şansını bulduğun an seninde "acizlik" olarak nitelendireceğin bişey.
hayatta insanlar ne acılar yaşarken saçma sapan bir durum yüzünden hayattan vazgeçmek isteyen yazar söylemi.

canım benim hayat o adamın gözlerinden, 38 beden pantolondan, çiçekli bikini, ufak bir çocuk gülümsemesinden ibaret değildir.
Benim yazara tavsiyem; hiç burdaki yazılanlara kulak asma. Emin ol "güzel kızım, verebilitesim var" yazsaydin, burda seni eleştirenlerin ve daha fazlasının özel mesajlarıyla tanişacaktin.

Ayrıca bu başlık altında ve bu sözlükte yazanların fiziksel ortalaması alınsa, en fazla bi küçük ibo çıkar, daha fazla değil.

Yani buradakiler de ya ergendir, ya da yeni çıkmışlardır ergenlikten.

Ayrıca şu başlık altında gördüğüm yazı üslubu ve anlatımdaki kalite, burda selebritiyim diye dolaşan nice yazarda yok.

Netice; polikistik olay olmayaydı iyiydi ama olsun. Tedavi edilebilir bir durum. Tedaviyle çocuk sahibi olabilirsin.
onaylanmayan vazgeçiştir. 1.70 boya 70 kilom var, bildiğin hayvanım ben yaşıyorum sen yapma liseli.
hayata yanlş bir pencereden bakan kişinin söylemi.
eğer konu aşk ise aşkı fazla büyütme gözünde, izlediğin amerikan filmleri ya da yerli dizilerdeki gibi değildir aslında aslı bu işin. aşk dediğin şey sadece bir duygu yanılsamasıdır, Alpaçino'nun Şeytan'ın Avukatı'ndan dediği gibi, fazla çikolata yemekren farksız.
olmayan bir duyguyu bu kadar kafana takma bence. yapacağın şey belli tv'yi kapat, berkecan larını anlatan kızlardan uzaklaş ve kendini edebiyata müziğe sanata bilime ver. bunlar senin kilolarını dert etmez. nokta.
(bkz: seksi erkek olarak yaşam hakkımdan vazgeçiyorum)
'tanrının verdiği canı ancak tanrı alabilir' türünde klişeleşmiş yaklaşımlara hiç girmeksizin söylenebilecek ve bence çok daha etkili bir deyişle;

- kolaycılıktır.

bu sözü söylememe sebep, kesinlikle, hariçten gazel okuma küstahlığına soyunmak değil tanıdığım bir örneğinin, belki de insanüstü bir gayretle benzer durumundan kurtulmasıdır. annesi 135, babası ise 120kg civarlarında ağırlıklara sahip olup yakın akraba evliliği yapan bir çiftin kızlarından bahsediyorum. daha 12 yaşındayken ağırlığı 50kg'ın üzerinde olan bir kızdan.

ortaokulu birlikte okuduk kendisiyle. arkadaşlarının, bu haline yönelik takılmalarının onu ne denli yaraladığını çok iyi bilenlerdenim. tenefüslerde dışarı çıkmaksızın sırasında oturup göz yaşı döktüğüne defalarca şahit olmuşluğum vardır. kim bilir, belki de bu durum onu, kiloları ile girişeceği büyük savaş için kamçılayan önemli bir etki yarattı. ikinci sınıftan itibaren onu, okulda herhangi bir şey yerken görmediğim gibi göreni de duymadım. tenefüslere yine çıkmıyordu ama gözlerinden yaşlar da süzülmüyordu artık. ortaokul bitip liseye başladığımızda boyu 1.65 kilosu ise 80 civarında idi. babamın emekliliği ve ailemin izmir'e yerleşme kararı ile ayrıldık.

yıllar sonra onunla, ankara'da bir restoranın merdivenlerinde tesadüfen karşılaştığımda gözlerime inanamadım. eşi ve çocuğu ile birlikte onları, eşim ve çocuğumun olduğu masaya davet ettim. görüşmediğimiz süre içerisinde kiloları ile verdiği savaşı, savaş kazanmış bir komutan edası ve iştahı ile öylesine uzun-uzadıya anlattı ki kahvelerimizi yudumlarken restoranda bizden başka kimsecikler kalmamıştı. bir beslenme uzmanından hiç de aşağı kalır tarafı olmayan bilgi birikimi, nefsine hakimiyette gösterdiği üstün başarı ve o anki 70kg ağırlığı dışında aklımda fazlaca bir şey de kalmadı. bu o kadar da önemli değildi zaten zira sonuç, azmin zaferini tescil eder nitelikteydi.

bir ara, 7-8 yaşlarındaki toraman kızına takıldı gözlerim ve '- ya o!' dedim. '- yeni bir savaşa girişmek için artık çok hazırlıklıyım.' dedi.

edit: yazım kuralları.
--spoiler--
çok bıkarsan hayattan bir mezarlığa git ölüler iyi bilir yaşamak güzeldir
--spoiler--
dış görünüşün,güzelliğin her reklamda her dizide sırf tüketimi artırmak için pompalandığı bir dünyada şişman olan insanın çığılığıdır bu başlık benim için. içim acıdı. yapmayın! şu şekilciliği bırakın! insan kalbi kırmayın. tek suçu şişman olmak olsun bir insanın bu dünyada! yeterki iyi bir insan olsun.
şişman bir kız olarak önüne geleni yemekten vazgeçsen daha güzel olmaz mı cicim? sorusunu akla getirmiştir.
kilosu önemli değildir. yaşamak herkesin hakkıdır. sadece sesi kötü ise şarkı söylemesindir *

varan 1:
http://youtu.be/T9l1KgTqLU0
varan2:
http://youtu.be/Rt7dK62QdLM
(bkz: fat girl)filminin izlenmesi kesinlikle tavsiye edilen filmdir.
popüler kültürünt etkisi altında kalarak, sıfır beden akımına kapılmış insanların egolarını kendi ayakları altına aldıkları ümitsiz konu.
(bkz: insanın kendini sevmesi)
en iyisini yapmış yazar çığlığı.
darısı diğer türdeşlerinin başına.