öğleden sonranızı berbat eden durumdur. uykusuzluk sebebiniz ruh halinizi etkiler.
akşam erken yatılıp telafi edilir. yeter ki aşk olsun...
öncesine bir de içki ekleyip birkaç hafta tekrar ederseniz genç yaşınızda yüksek tansiyon teşhisiyle çirkin işyerinizin çirkin reviriyle tanışmanızı sağlayacak eylemdir.
sevmediğiniz bir işe hiç uyumadan gitmekten daha avantajlı bir durumdur.
zaten o üç saati uyuyabilmek için bile uyku ilacı kullanıyorsanız çok da büyük sorun olmayan olay.
eğer bütün gece çalıştıktan sonra sabah işten çıkmış ve arkadaşlarınız yüzünden bütün gün uyumadan kazana dönmüş bir kafayla tekrar bütün gece ayakta kalmak gibi bir zorunluluğunuz varsa ve sabaha kadar monitörlere bakmak zorundaysanız ki uykuya direnirken bu çok zor bir olaydır çünkü hareketsizsiniz ve üstelik gecenin bir körü, yani biyolojik saat sana uyu, uyu, uyu derken sabahı beklemek... vel hasılı kelam, hiç azımsanmayacak bir saattir ve kafidir kanımca...
(bkz: beterin beteri var)
uzun vadeli tavsiye edilmeyen durumdur. cılkını cıkarmamak lazım.
sabaha karşı 3:30 da uykuya dalıp, sabah 6:30 da işe gitmek için uyanmak suretiyle tamamlanmış bir süre sonrası işe gitmektir. uyusam mı uyumasam mı, uyusam kime uyumasam kime faydası var, uyusam işkence uyumasam yine işkence gibi saçma ama bi o kadar da akıllıca * soruların toplamını kapsamaktadır.

zordur, çok zordur. üç saatlik uykuyla ya da hiç uyumadan derse gidilir ve abartarak söylüyorum, sınava gidilir de işe gidilmez. ama iştir sonuçta, ekmek kapısı, gitmek zorundalığı var bi yerde. babanın yeri mi, diye sorarlar sonra da mal mal bakakalırsın. yaptırımlar da cabası. neyse sözlük. acıyan gözlerle bakma bana daha fazla. üç saat toplamda 180 dakika, diğer bir deyişle 10.800 saniye yapar. oohh dolu dolu dakikalarım, saniyelerim var. (bkz: züğürt tesellisi) *