bugün

bazen birer piç olurlar, bazen de gerçekten babanız olmaya kasan iyi niyetli adamlar.

ama kesin olan bir şey vardır, "üvey" kelimesini bir kenara atamazsınız, görmezden gelemezsiniz. her daim bir soğukluk olur aranızda. eğer öz babanızı gerçekten seviyorsanız durum daha da vahimdir. artık onun her hareketinde öz babanızı arayacak, bulamadığınızda da ortalığı ateşe vereceksinizdir.
şemsi inkaya'nın oyunculukta aştığı bir dizi olarak tarihte yerini almıştır. ayrıca lamia isimli kız insanı kanser etse de ablası çok seksi birşeydi *. ama ikisi de o diziden sonra bir daha ortalıkta gözükmedi
çocukken psikolojimi bozan dizidir hala halil güneşli deyince garip oluyorum. rüyalarıma girerdi.
babalık sonradan öğrenilebilecek bir şey olduğuna göre mühim olanın öz yada üvey olmaması aslolanın baba olabilmeyi öğrenebilip öğrenilemediğidir. özü üveyi yahut üveyi özü aratan çok örnek varken babalık kavramı arada kaynayıp gider nedense. sözün özü şudur ki; öz olup sırt dönecekse üvey olup kucak açsın. çocuk; öz üvey aramaz baba arar adam gibi adam baba gibi baba arar.
bazen kendini gerçekten babanız sanan kişi. siz onu babanız olarak görmeyi bir türlü başaramasanız da, özellikle öz babanız hayattaysa, o sizi çoktan kızı olarak görmeye ve hükmetmek istemeye başlamıştır. siz onun istediklerini yapmak istemedikçe o yapmanızı ister. yani böyle ters düşüp durursunuz sessiz kavgalarda. arada kalan tabi her seferinde canınızdan çok sevdiğiniz annenizdir. şu da bir gerçektir ki annenizi tek mutlu eden erkek üvey babanız olmuştur. dersiniz ki bu adam o zaman saygı duyulası biridir. bu düşünceler arasında hükmedilmeyi hala kabul edememişsinizdir ama annenizin mutlu olacağı derecede özgürlüğünüzü üvey babanın gözüne batırmadan yaşamaya çalışırsınız. anneyi mutlu ettiği sürece "iyi ki var" denilen kişidir belki bir diğer tanım da.
1949 yapımı, siyah beyaz türk filmi. yönetmen faruk kenç, senaryo şemsi arakon, oyuncu kadrosu fatma andaç, ihsan evrim, cemal sahir, kadir savun, kemal emin bara bulunmaktadır.
genel itibarı ile çoğunluğu karakter olarak orospu çocuğudur. iyi olanlarını tenzih ederim. bu pisliklere dayanabilmeniz için çelikten daha sağlam sinirlere sahip olmalısınız. bendenizin başında da var bir tane. ev fatura kaynarken kazandığı üç kuruşla kurtuluşta kumar oynayıp sabah ezanında eve alkollü gelen bununla yetinmeyip yüksek sesle televizyon izleyerek tüm herkese uykuyu piç eden uyumaya çalışırken inleyen oflayan alkolün verdiği etkiyle uyuyamayan bir pislik. gözümüzün önünde atomlarına ayrılsa hd kameraya çekip tekrar tekrar izlerim. bir insanı hayattan yaşamaktan her şey soğutan biri. gözümde pul kadar değeri yok. böyle hayata da lanetler olsun. hep beni buluyor ya bu tür şeyler.
baba, unvan.
kendini baba sanan adam.

üvey baba,
babalık.

babayım
iki çocuklu.

baba dediler bana
ben babanızım demedim asla.

üvey olmadım.
üveyim olmadı.

pek takmam unvanları
biri hariç ama

adam gibi adam ol
ister baba, iskelede duba.

bağ.
yabana atma.
sahip olmadan asla anlaşılamaycak bir duygudur.
kemalettin tuğcu eseri aşırı dramatik oluşuyla ilkokul kütüphanelerinden ben öğrenciyken toplatılmıştı.
(bkz: nerdesin lan karı)
(bkz: unutulmaz türk dizileri)
çocukluk travmam diyebileceğim dizi. diğeri için (bkz: kara melek) ne acıklı bi diziydi o öyle. babaanneme giderdim tatillerde kalmaya, oturur izlerdik bunu bi lamia vardı yavrum ne acılar çekiyodu o. çilekeş olmuştu. semiha vardı ablası bunun o alkolik babası cemil'le birlik olur canına ot tıkarlardı garibimin. kalp ağrısı gibi diziydi yani. hey gidi hey.
acının dibiydi dibi. ev hanımları mendillerini hazırlar böğüre böğüre izlerlerdi. ne acıklı diziydii hayal mayel hatırlasamda.
halil güneşli nin ''lamiaaaaaaaa'' diye bağırması hÂla kulaklarımdadır.
90lar deyince aklıma gelen dizi. bütün mahalle gülsüm nene falan ağla ağla helak olurlardı. lamia da ne kızdı yarabbim. melek melek. hep sessiz sakin.
çocukluğumun içine tükürmüş dizidir. hayır o değil de halil ölmüştü sonra hayaleti ortaya çıkmıştı. mısır mumyası gibi sargılı dolaşıyordu, ne oldu merak ediyorum doğrusu.
sol frame de görünce maalesef hatırladığım psikopat dizi.
adını duyunca hafif bir ürküntü,korku olur genelde. sebebi bilinmez. abicim biyolojik babalar üvey babalara oranla daha iyi olur diye bir olgu mu var? hey allahım.
müziğini duyduduğumda içimi gereksiz bir hüzün kaplayan doksanların popüler dizilerinden.
daha dün gibi hatırlıyorum yayınlandığı dönemi. yaşlanıyor muyuz ne.
(bkz: lamia)
berberdeki çırak arkadaşımın lamia karakterine aşık olduğu dizidir.
arkadaşım işi o kadar abartmıştı ki dükkana gelen gazetelerde ki resmini kesip cüzdanına koyuyordu.

lamia'ya öyle aşıktı ki onun asla sakal köpüğüne altlık olmasına izin vermedi.

ya eskiden aşklar böyleydi. şimdi twitterdan enseye şaplak oynuyoruz.
Çocukluğumun travmatik dizilerindendir. Ailemle aramda bu dizi yüzünden ciddi bir kriz oluşmuştu. Ruh sağlığımı bozduğu yönünde teorileri vardı. izletmezlerdi, gizlice izlerdim. Pazartesi günleri Deli Yürek ile çakışırdı bu. Deli Yürek izlenirdi tabi
ne kadar uğraşsanız da baba yerine koyamayacağınız, annenizin ikinci eşidir.
Bir neslin ruhsal bozukluklarla yetişmesini sağlayan dizi.
dediği her laf, yaptıgı her hareket size batan kişiliktir.