bugün

şehirleri gezmek.
hayatın daha güzel olduğu eski günler.
Kumaşı uymayan dünyada, yaşamaya çalışmak...
çocukluğum.
sokakta oynadığım günler.
beden dersi günleri
ve eskimo yerken bile mutlu olduğumuz günler.
"this station is üsküdar" sesi.
görsel
evin ortasında cayır cayır yanan sobanın üstüne su damlattığında çıkan coss sesi.
Şerefli bir türkiye.
vajina kokusu.
Düşüneyim. 22 yaşındayım... Henüz erken, şimdilik özlenecek bir şey yok sanırım...
(bkz: huzur)
dünyanın daha güzel bir yer olduğu zamanlar.
Beyoğlu'nda Bab Cafeteria'ya, Emek, Lale, Alkazar sinemalarına gitmemişsen...

Markiz'e, Lebon'a gidip cafe glase içmemişsen...

Rejans'a gidip, özel votkası ile borç çorbası, piroşki, bif stroganof yememişsen...

Markiz, Lebon derken arada Tilla Pastanelerine gidip oturmamışsan ve Baylan Pastanesi'ne gidip Kup Griye yememişsen..

Dolapdere Apik’de işkembe çorbası, Beykoz Paçacısı'nda paça çorbası içmemişsen ...

Beyoğlu’nda inci’nin profiterolünü, Bakırköy'de Gelik’in etini, Kanlıca’da toz şekerli yoğurt yemediysen, Emirgân’da çay içmediysen...

Emek Sineması'nda West Side Story'yi izlemediysen...
Site, Konak, As sinemalarına girmemişsen ve Atlantik Sineması'nda suare öncesi Vasfi Uçaroğlu Orkestrası'nı dinlememişsen...

Bağdat Caddesi’nde tramvay raylarına mantar koymadıysan...

Pizza Pino'ya gidip Genç Kız Rüyası söylememişsen...

Akmar Pasajı'nda kitap aramadıysan, Tünel, Kemancı Bar, Hayal, Jazz Stop'da bir şeyler içip müzik dinlemediysen...

Hacıbey, ikiler, Uludağ Kebapçısı, Bostancı Kokoreççisi'nde nefis yemekleri yememişsen...

Taksim ve Caddebostan Maksim Gazinolarında Zeki Müren’i, Behiye Aksoy’u, Nesrin Sipahi’yi dinlemediysen...

Caddebostan Gazinosu'nda akşamları dans yarışmalarına ya da Erkan Yolaç’ın Evet - Hayır yarışmasına katılmadıysan...

Foliberjer ya da Parisien'de striptiz seyretmediysen...

Çiçek Pasajı'nda rakını içerken Madam Anahit'i dinlemediysen...

Bostancı’da Turgay’ın Tavernası'na gidip eğlenmemişsen, Güp Güp’de saçaklı parfe yememişsen...

Taşlık Gazinosu'nda hoşlandığın arkadaşınla çay içmemişsen...

Modül, Hidromel, Scotch'da matine ile başlayıp,
Tiffany, Papagayo, Rengine'de sabahlara kadar dans etmemişsen...
Sonra da Marmaris Büfe'de dilli kaşarlı yememişsen...
Ya da Taksim Kristal'de hamburger yemediysen...

Kalender'e çıkıp manzara seyretmemişsen...

Devekuşu Kabare'ye gidip, esprileri yıllarca birbirine anlatıp gülmemişsen...

Televizyonda, ya da Ambarlı Baler Motel'e gidip Bal Mahmut'u dinlememişsen...

Yolda Küçükçekmece'de Beyti'nin et lokantasına uğramamışsan...

Bazen de Edirne Asfaltı üzerinde Ömür Restauran'da piliç çevirme, patates kızartma ve ayran götürmemişsen...

Adalar, Tuzla, Bayramoğlu, Silivri, Kumburgaz'daki arkadaşlarının yazlıklarına şehir dışında tatil kasabalarına gidiyormuş gibi gitmemişsen...

Arabayla karşıya geçmek için saatlerce araba vapuru sırasında beklemediysen ve Bostancı Kadıköy tramvayına binip caddeyi seyretmediysen...

Süreyya, Opera, Moda Cep sinemalarına, yazın da Moda'da, Bağdat Caddesi’nde, yazlık sinemalara gitmediysen...

Film bitince kiraladığın yastığı kalabalığın üstüne doğru havaya fırlatmadıysan...

Moda, Dalyan, Caddebostan, Suadiye plajlarında denize girip, sandaldan mısır, sosisli sandviç almadıysan...

Caddebostan'da zümküfül yemediysen...Yazın 33'de, Gala'da, Taç Spor’da gece hayatının tadına bakmadıysan...

Mehmet Tuna, Ahmet Çapa, Metin Fadıllıoğlu'nun DJ'lik yaptığı dönemde Moda Deniz Kulübü'ne gitmediysen,

Klöb 33, Altın Raket Kulübü'nde Nüket Duru'yu, Çamlık Tenis Kulübü'nde Neco'yu Beyaz Palyaço Maskeli haliyle sahnede izlemediysen,

Sabaha doğru çıkınca, ya Horozlar Öterken'de çorba içmeye, ya da Beyaz Fırın'a gitmediysen...

Fenerbahçe'de modifiye edilmiş süper arabalarla birlikte turlamamışsan...

Geceyarısından sonra bu arabaların kalkışı için Ankara asfaltına gitmemişsen...

Polis basınca da, çil yavrusu gibi kaçışmaya çalışıp çarpışmadıysan.....

Sen Gerçek istanbul'u bizler gibi yaşamamışsın arkadaş……
sebepsiz mutlu olunan yaşları özledim.

gecenin bir vakti kardeşlerle kıkır kıkır gülünen anları özledim.

oyun oynamak için kardeşlerle erken kalkıp bilgisayarda yer kapma yarışına girdiğimiz günleri özledim.

en büyük derdimizin yenildiğimiz maçlar olduğu, kaybettiğimiz tasolar olduğu günleri özledim.

yarınım ne olacak diye düşünmediğim günleri özledim.

annemin yeni yaptığı sıcacık ekmeğe tereyağı sürüp yemeyi özledim.

sokakta yürürken yüzümün gülmesini özledim.

şimdilerde lokmalarımız bile zoraki, gülüşümüz bile gülü soldurur.
Kedim. Çocukken onunla evcilik oynardım, birlikte uyurduk. Dünyanın en pofuduk, en sakin hayvanıydı. Şimdi de var bir kedim o da benim bal tanem. Hepsinin yeri ayrı işte.
görsel
Ballı puro.
çocukken evin arkasında orman vardı. orada kuzukulağı toplardık.
Henüz görmediğim şeyler.
Adayı çok özledim mesela rakı içilen uzun sofraları.. Bira içilen mis sokak vardı ziyadesiyle yurunemeyen. Lakin şerefsizin biri geldi ve bütün tabureleri bir zabıta aracının arkasına toplatti bir gecede. O gün tadı kaçtı birşeylerin.
doların 3 tl'yi aşmadığı, tiktok'un henüz var olmadığı, sokakta arkadaşlarla beyblade ve taso; ataride tank ile contra oynadığım günleri efendim, evet.