bugün

bir rashit şarkısıdır. adam olmak istemiyorum isimli albümde yer almaktadır sözleri şöyledir.

onlar hep ağlarlar basın özgür değil diye,
basın özgür olsa da, hiç birşey farketmez yine
insan aptal olursa hele korkak olursa
sonuç baştan bellidir ne farkeder özgür olsa da

onların eli kolu bağlı değil aslında
yazmak isteyen yazar geleni aklına
onların ağızları bantlı değil aslında
söylemek isteyen söyler geleni ağzına

özgür basın kimin umrunda?
onlar bakar tirajlarına
özgür olmak kimin umrunda?
eğer kazancın bolsa
türkiye'de ve hatta dünyada, tamamen tarihe karışmış olan basın anlayışı.

şöyle ki, parası ve siyasi kariyeri sağlam olan kim ise, o gelip basını lehine çalışmaya zorluyor. çalışmayanı da çete mensubu gibi göstererek fişletiyor. türkiye'de de, ne kadar özgür basın adamı var ise, hepsi neredeyse ortadan kaldırıldı, fişlendiler... bu fişleme bir liste tutularak yapılıyor; kim türkiye'nin ulusal bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunan yazılar yazıyor, hemen listesini çıkarıyorlar. çıkarıyorlar çünkü bu memleket artık kendi adamlarınca yönetilmiyor. abd lehine yazı yaz, kralsın! türkiye'nin içinde bulunduğu tehlikeleri yaz, çete elemanısın!

geçenlerde bakınıyorum internette, bir liste buldum. söylenene göre, bu ele geçirilmiş olan bir fişleme listesiymiş. üstelik tsk'da bir makama ait olduğu söyleniyor. kardeşim bir kere tsk makamlarına ait belge ortaya çıkmaz, o işi geçeceksin! öyle sanıyorum ki bu akp hükumetince hazırlanmış bir liste olsa gerek, bir sürü gazetecinin ismi vardı. bir de göreceksin, hangisi daha önce fişlenmeli diye derecelendirmişler!

zülfü livaneli gibi, hem sanatçı hem de dünyanın en dürüst adamlarının bile isimleri vardı listede. düşündüm, "zülfü livaneli türkiye'nin ulusal bütünlüğünü korumak isterce bir yazı mı yazdı da fişlemek istiyorlar" diye düşündüm... zülfü livaneli'nin yazılarını da okumam açıkçası ama öyle sanıyorum 2005'de yazdığı bir yazısına denk gelmiştim. az önce yazıyı internette arattım ve buldum. alın size zülfü livaneli'nin fişlenme listesine alınmasıyla ilgili bir ipucu:

görsel

zülfü livaneli'nin söylediği "ulusüstü irade" ifadesi, dünyaya hükmeden bir örgütü işaret ediyor. ve bu örgüt türkiye'de ve dünyada gerçekleştirilen her türlü pislikten sorumlu olan bir örgüttür aynı zamanda. ondan sonra bizim akp kalksın, vatanperverleri fişleyip "örgütleri açığa çıkardık" diyerek kendini güvenilir ve sevimli göstersin...

bunun acısı er ya da geç çıkar; abdullah çatlı'nın trafik kazasında ölmesi gibi, muhsin yazıcıoğlu'nun uçağının düşmesi gibi, ya da kenan evrin'in kaderinin referanduma kalması gibi (...) *
basın bir güçtür. bu güçle çok şey yapılablir. böyle olunca sermayenin ilgisini çeker. önceleri sadece reklam verenler, daha sonra haberleri çıksın isterler. bunun yeterli olmadığı durumlarda kendi basınlarını oluştururlar. işte ticari faaliyet içindeki insanların basın yayın organlarında aktör olmaları özgürlük kavramını ağızların şekerli sakızı yapar. güya herkes özgürdür. patronun ermrettiği kadar özgür. magazin sayfasında özgür. sporda bile taraf. kısacası özgür basın idealden öte birşey değildir.
halkın kafasına kazınmaya çalışılan ama inandırıcı olmayan bir söylemdir, özgür basın. her basın kuruluşunun desteklediği bir fikir, bir düşünce, bir parti, bir tarikat vardır mutlaka. sahip oldukları fikirleri halka empoze etmek için basını kullanırlar. var olan tek özgürlük; isteyen kişinin istediği basın organını kurabilmesi. kurdukları bu basın organları aracılığıyla da kendi çalışanlarına neyin yayınlanıp, neyin yayınlanmayacağını önceden bildirerek sansürü en başta koyuyorlar. özgürüm, ben bir basın elemanıyım, istediğimi yaparım diyen çalışanlara saygı gösterip kapının önüne koyuyorlar. onlara istediğini yazan eleman değil, istenileni yazan eleman lazımdır her zaman.
(bkz: yok böyle bir basın)
(bkz: basın ölmüş)
O KADAR ÖZGÜR Ki, BiRi ÇIKIP BAŞBAKANA ANASıNı SATAN ADAM, DiĞERi DE CUMHURBAŞKANı EŞiNE EĞRETi GELiN DiYEBiLiYORLAR. SONRA DA BABASı BELLi OLMAYANLAR GiBi AĞLAYIP ÖZGÜRLÜK YOK, GAZETECiLERiN ÜZERiNDE BASKı VAR DiYORLAR
(bkz: necip türk basını)
adamlar ana avrat küfrediyor hala nerde özgür türk basını diye pişkin pişkin veryansın ediyor.ne ala memleketmiş arkadaş..
nerede olduğu merak konusudur.

oda tv 'nin yanınladığı reyhanlı görüntüleri ve web sayfası bile dakikalar içinde engellendi.

özgür basın tayyip'in kaleminin ucunda. yani;

(bkz: 404 not found)

(bkz: oda tv/#19663189)
olmayan basın türüdür. hiçbir zamanda olmayacaktır. ya yalakadır ya da hapistedir.
olduğuna asla inanmadığım meçhul basın..
Bu ülkede olmayan basındır.
yoktur hiç de olmamıştır.

esas komik olan, bu gerçek birilerinin aklına dün gelmiştir.

reziller.
Özgür ihanetin hür medyası olmak gayretinde olan basın yayın organlarından birisinde görev yapan Yavuz Baydar, özgür medya için birlik çağrısı yapmış. Hatta çok manidir ki eski kavgaları bırakıp ortak bir cephede buluşmaya yönelik açık davette bulunuyor. Kiminle peki? Aslında düne kadar taban tabana zıt fikirleriyle karşı olduğu kurum, kuruluş ve şahıslarla… Ne adına? Tek bir şey. O da meşru iktidara ve milletin yarısından fazlasının oyuyla seçilen Cumhurbaşkanına mesnetli, mesnetsiz kıyasıya saldırı…

Bu uğurda sözüm ona 180 aydın(!) özgür basın için Hitler dönemine müsaade etmeyeceğiz kabilinden bir karalama ile yeni bir saldırı eylemi içinde oluyorlar. i. Kant kendi zamanında bu günler için bir tespitte bulunuyor. Diyor ki; “Bütün hak ve özgürlük eylemleri basın ile uyumlu değilse gerekli görülmez.”

Bu aydın olduklarını iddia eden insanlar bazı şeyler kendi istedikleri veya olmasını bekledikleri gibi olmadığı için isyan bayraklarını açıp olmadık işlere kalkışarak bizim de içinde bulunduğumuz tüm basın için söylenilen birçok kötü yakıştırmayı haklı çıkarmaya gayret edip bunu da başarıyorlar.

Minimum elfaz ile maksimum yalan söyleme sanatı diye tarif edilen medyada keçisi çalınan müftüyü “Keçi çalan müftü” ilan etmek gazeteciliğin maharetlerinden sayıldığı, masa başı haberlerin en kolay iş olduğu, en başarılı asparagasın en yüksek taltifi aldığı bu cenah şimdilerde tam da hiçbir şeyin istedikleri gibi gitmediği telaşındalar.

Özgürlükten anlayışları o kadar gariptir ki devletin sırlarını ifşa edeceksiniz, dış siyaset dengelerini değiştirecek operasyonlarla ilgili bilgileri aşikâre edeceksiniz, mahremi nâmahreme ihbar edecekler sonra da özgür basın olacaksınız…

Sınırda silah malzemesi görüntüleyip “IŞiD’e silah malzemeleri Akçakale’den” diye manşet atıp devleti ortaya çıktığı günden beri terörist ilan ettiği bir örgütle iş tutmakla suçlayacaksınız sonra da özgür basın olacaksınız.

Çıkıp medya organlarında aleni bir şekilde içinde yaşadığınız, üstünde beslenip barındığınız ülkenin halkın %52’sinin açık desteği ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir liderini aleni bir şekilde tehdit ve tahkir edeceksiniz sonra da özgür basın olacaksınız.

Özgür Gündem gibi bir gazete hala bu ülkede yayın yapabiliyorsa, insanları aleni bir şekilde meşru devlet ve iktidara isyana ve direnişe davet edebiliyorsa, özgürlük anlayışı şuanda birbiriyle birebir örtüşen diğer medya organları aynı daveti algı oluşturma gayretiyle yapabiliyorsa daha nasıl bir özgürlük istiyorlar acaba?

Hür olmaktan kastınız ihanetinize mani her şeyin önünüzden çekilmesi ise hiç kusura bakmayın bu ülkede bir devlet ve halkın desteğini almış bir siyasi irade var. Bu ülkede ülkesini seven, dinini seven, milletine aşık insanların bulunduğu daha özgür medya organları var. Çünkü özgürlük Hakk’tan ve halktan yana olmaktır. Özgür olmak doğrunun ve iyinin yanında olmaktır. Anlayacağınız meydan boş değil.

Orhan Pekçetin

tanım: yalancıların salyalarını akıtarak bağırdığı tamlamadır.
Özgür ihanetin hür medyası olmak gayretinde olan basın yayın organlarından birisinde görev yapan Yavuz Baydar, özgür medya için birlik çağrısı yapmış. Hatta çok manidir ki eski kavgaları bırakıp ortak bir cephede buluşmaya yönelik açık davette bulunuyor. Kiminle peki? Aslında düne kadar taban tabana zıt fikirleriyle karşı olduğu kurum, kuruluş ve şahıslarla… Ne adına? Tek bir şey. O da meşru iktidara ve milletin yarısından fazlasının oyuyla seçilen Cumhurbaşkanına mesnetli, mesnetsiz kıyasıya saldırı…

Bu uğurda sözüm ona 180 aydın(!) özgür basın için Hitler dönemine müsaade etmeyeceğiz kabilinden bir karalama ile yeni bir saldırı eylemi içinde oluyorlar. i. Kant kendi zamanında bu günler için bir tespitte bulunuyor. Diyor ki; “Bütün hak ve özgürlük eylemleri basın ile uyumlu değilse gerekli görülmez.”

Bu aydın olduklarını iddia eden insanlar bazı şeyler kendi istedikleri veya olmasını bekledikleri gibi olmadığı için isyan bayraklarını açıp olmadık işlere kalkışarak bizim de içinde bulunduğumuz tüm basın için söylenilen birçok kötü yakıştırmayı haklı çıkarmaya gayret edip bunu da başarıyorlar.

Minimum elfaz ile maksimum yalan söyleme sanatı diye tarif edilen medyada keçisi çalınan müftüyü “Keçi çalan müftü” ilan etmek gazeteciliğin maharetlerinden sayıldığı, masa başı haberlerin en kolay iş olduğu, en başarılı asparagasın en yüksek taltifi aldığı bu cenah şimdilerde tam da hiçbir şeyin istedikleri gibi gitmediği telaşındalar.

Özgürlükten anlayışları o kadar gariptir ki devletin sırlarını ifşa edeceksiniz, dış siyaset dengelerini değiştirecek operasyonlarla ilgili bilgileri aşikâre edeceksiniz, mahremi nâmahreme ihbar edecekler sonra da özgür basın olacaksınız…

Sınırda silah malzemesi görüntüleyip “IŞiD’e silah malzemeleri Akçakale’den” diye manşet atıp devleti ortaya çıktığı günden beri terörist ilan ettiği bir örgütle iş tutmakla suçlayacaksınız sonra da özgür basın olacaksınız.

Çıkıp medya organlarında aleni bir şekilde içinde yaşadığınız, üstünde beslenip barındığınız ülkenin halkın %52’sinin açık desteği ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir liderini aleni bir şekilde tehdit ve tahkir edeceksiniz sonra da özgür basın olacaksınız.

Özgür Gündem gibi bir gazete hala bu ülkede yayın yapabiliyorsa, insanları aleni bir şekilde meşru devlet ve iktidara isyana ve direnişe davet edebiliyorsa, özgürlük anlayışı şuanda birbiriyle birebir örtüşen diğer medya organları aynı daveti algı oluşturma gayretiyle yapabiliyorsa daha nasıl bir özgürlük istiyorlar acaba?

Hür olmaktan kastınız ihanetinize mani her şeyin önünüzden çekilmesi ise hiç kusura bakmayın bu ülkede bir devlet ve halkın desteğini almış bir siyasi irade var. Bu ülkede ülkesini seven, dinini seven, milletine aşık insanların bulunduğu daha özgür medya organları var. Çünkü özgürlük Hakk’tan ve halktan yana olmaktır. Özgür olmak doğrunun ve iyinin yanında olmaktır. Anlayacağınız meydan boş değil.

Orhan Pekçetin

tanım: yalancıların salyalarını akıtarak bağırdığı tamlamadır.
özgür basın olmalı diyor bazı basın organları..
gazeteler, televizyon kanalları vs. vs.

politikacılar baskı kuruyormuş, evet doğru.
medya büyükleri siyasi açıklamalar yapabilir, evet bu da normal.
her yazar ya da sunucu özgür iradesiyle düşüncelerini hür bir şekilde beyan edebilir, bu da olması gereken..

lâkin sen baskı kuruyor denen politikacılardan daha çok siyaset yapar hale geldiysen,
bir medya grubunun doğru dediği a iken diğeri b diyor ise,
amaç sadece kendi menfaatlerini düşünüp halkı yanlış ya da doğru olduğu göz ardı edilip yönlendirmeye çalışırsan,
sen bu millete, halka ve çıkarlarına savaş açabilecek duruma geldiysen,
herhangi bir medya çalışanına yapılan saldırıyı sırf senin rakibin ve çıkarlarına uymadığı için kınamaz ve aksine yokmuş gibi davranırsan,

sen sokağa özgür basın diye çıkıp halkı yeniden pis emellerine alet etmeye çalışırsan bu halktan sağlıklı nasıl karar vermesini beklersin ki?

tüm bu pis olayların esas çıkış yeri o menfaatçi medya kuruluşları olup, x veya y partisini kullanabilecek güce geldilerse yaşadığınız ülkenin ne devletinden ne medyasından ne de halkından ne bir hayır ve ne de sağlıklı karar vermesi beklenemez.

bu yüzden önce medya kendi içinde bir temizlik yapsın, sonra bok atacak başka bir kurum, kuruluş ya da kişi arasınlar...
ahsen tv yi susturma çabalarını kınıyorum paralellerin.

https://www.youtube.com/w...mp;feature=youtu.be&a

ülkemizde biraz yanlış anlaşılmış olgu. birbirinin anasına bile küfrediliyor lan.
görsel
tarafsızlıktan bihaber olan basındır. bunu söylerken sadece malum kişiyi destekleyenleri değil karşıtı olanları da eleştirmek gerektiğini düşünüyorum. hayır yani toplanıp kendi medyamızı kuralım diyeceğim de aramızdan bir p*şt gelip onu da yozlaştırır.*
güncel Önemli Başlıklar