bugün

Islak ayakla zemine basmak kadar kötü olmadığını düşündüğüm eylem.
ilk şoku ve o yiğrenç hissi atlattıktan sonra "kurur 5 dakikaya yaa" şeklinde teselli düşünceleri aklınızda dönmeye başlar.
(bkz: felaketim olurdu ağlardım)
(bkz: neden ben denilen anlar)
ne kadar gününüzde bile olsanız bi anda her şeyi tersine çevirme gücüne sahip andır.
işerken kontrolü kaybedip sidiğin üzerinize sıçraması gibidir. Bir anda düyanın en pislik insanı moduna sokar sizi.
anlık bir sinirle "kim ıslattı lan burayı" sorusunun ağızdan çıkma ihtimali oldukça fazladır. eğer anne veya baba tarafından ıslatılan bir zemine basılmışsa içten içe bir sinir krizi de geçirilebilir, fakat sinirimizi ancak içimizde yaşayabileceğimiz bir durumdur. çorap değiştirilir, zemine sövülür, "ulan varya..." homurtularıyla sona erer.
kılcallık etkisi ile ayaklarınızın ıslandığı berbat ötesi bir durumdur.
suratta şöyle bir ifade oluşmasından hemen önceki andır.

http://galeri.uludagsozlu...ci-sözlük-capsleri-17700/
suyun sessiz ve derinden derimize işlediği ve ayaklarımızdan tiksinmeye başladığımız, çoraplarında çektiği su ile birlikte ağırlığını ortaya koyarak psikolojimizi altüst ettiği andır.
insanın ileri düzeyde asabileşmesine ve sinirinden köpürmesine sebep olan hadise. temas yapıldığı anda şöyle bir irkilirsiniz ve o sinir yıpratan olayı yaşarsınız. enseden içeri sızan ve vücudu kaskatı kesen yağmur damlası kadar kötüdür.

alternatif ''umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlamaları'' olmaya uygundur ayrıca.
hassssssiktir amına kodumun yerinde yaa dedirten olaydır . o çorap bidaha urumaz . hele misafirlikteyseniz sıçtınız.
sinirden ağlatabilir.
"Keşke terliklerimi giyseydim" dediğiniz andır.
acelenizin olduğu andır; odaya gidip çorap değiştirmeye bile vakit kalmaz ki evden öyle çıkmak zorunda kalırsınız. amanın.
ıslak zemin kaynar derecede sıcak değilse sorun teşkil etmeyecek durumdur.
en yakın halıya ulaşıp ıslanan çorabı ayaktan çıkartmadan haşince halıya sürterek kurulama çabası gelir ardından.
"cırk" sesiyle beraber yaşanıyorsa eğer insanı kısa bi süre de olsa hayattan bezdiren andır. bu kadar küçük bi olayın moralinizi nasıl bu kadar bozduğuna şaşarsınız.
ah bide o çorap en sevdiğiniz çorapsa ve bir haftadır yıkanmasını bekleyip büyük bir hevesle giymişseniz önce bir hassiktirrr daha sonra amk ve son olarak bende şans olsaydı erkek doğardım zaten dedirten andır.
tam evden çıkılacağı zaman ya da acelenizin olduğu zaman başa gelen durumdur.
hugonun yalnış ipi çektiği neler hissettiği anlaşılır.*
(bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)
Kız arkadaşınız sizi ailesiyle tanıştırmak ister ve sizde en güzel pantolonu, elbiseyi giymiş, traşınızı olmuşsunuzdur.* ve evden ayrılırken traş losyonunu sürmediğiniz aklınıza gelir ve hemen ayakkabıları çıkartıp geri dönerek losyonu almak için anne'nin temiz kalsın diyerekten her daim yıkadığı banyonun zeminine dalgınlıkla şaap... diye basmışsınızdır. o an siniriniz tavan yapmış, moraliniz dibe vurmuştur. çorapla ıslak zemine basmanın verdiği sevimsizlik bir kenara, kızın ailesiyle tanışmaya gidilecekti ve pantolonun paçasıda belirgin ıslanmıştı. ulan en güzel pantolonumdu be... diyerek hemen çorapları ve pantolonu değiştirir, evden uzaklaşırsınız. olan boşa harcanan zamana olur.
insanın ense tüylerinin diken diken olduğu andır... o andan sonra basılacak herhangi sert bir zeminde "şap şap" diye ses çıkacak, kaygan bir zeminde düşme tehlikesi yaşanacaktır...
insana rahatsızlık veren olay.