bugün

*okula başlanan ilk gün zırıl zırıl ağlamak. 3 şişe yedigün e anca susmak.
sabun ve dondurma çubuğu ile şakacıktan traş olmak.
babadan arabayı izinsiz kaçırıp kaza yapmak.sonra arabayı hiçbirşey olmamış gibi evin önüne getirip park etmek.
eski yağ tenekelerinden 6-7 cm üçgen parçayı eski bir bıçakla keserek, çok nadir bulunan dümdüz, hafif sağlam kamışların ucuna yuvarlayarak saplanabilen, eğer insana değse yaralayabilen belki de öldürebilen bir ok yapmak. aynı şekilde ağaçtan düzgünce kesilen bir dalla gergin bir yay yapmak. bunları mahallenin terkedilmiş evin ahşap kapısına yuvarlak bir hedef çizip, topladığın diğer arkadaşlarla beraber belli bir mesafeden atmak. hem okun oraya tırang diye saplanışını izlemek hem de yarışmak. sonra mahalle sakinlerinden aksi amcanın kızmasıyla oradan tüymek. daha sonra tırang dolu maceralara, sakin mecralarda kaldığı yerden devam etmek.
takıldığın kıza saçma sapan cümleler içeren mektup yazmak..
kız arkadaşa gül vermek için odasının camına tırmanırken,aynı zamanda gülü kopardığım asma gül ağacının üstüne 5 metreden sırt üstü düşmek.üstüne kızın babasının sırıtarak beni oradan kurtarması.
(bkz: altına sıçmak)

daha abuk bir şey var mı? altına sıçıyosun...
pis herif.*
kuşu evin içinde salıp uzun bir sopa aracılığıyla vurmaya çalışmak.
" şişe "
" git duvara işe " gibi salakça esprilerin döndüğü zamanlar da, yapılabilitesi en büyük abukluklardan biri.
tuvalette işini gördükten sonra ışığı kapatıp tam çıkarken tuvaletten içeri doğru "öcüüüüüüü gelll laaaan benii yeeee" diye bağırıp oturma odasına kaçmak. (içerde bulunduğu süre içerisinde hep bi öcü tedirginliği vardı demek ki.)

3.tekil şahıs yanıltmasın*
güneş ışığından faydalanıp büyüteçle karıncaları yakmak."çat çat" diye çıkan yanma seslerini duyarak canileşmede seviye atlamak.
su kesintileri yüzünden doldurulan küvette gemi yüzdürmeye çalışırken küvete düşmek,sonra çıkamamak boğulmaktan son anda kurtarılmak hemde iki kez. * *

hayali arkadaş ile konuşmak

kendini süperkahraman sanmak

oyuncak verilecek umudu ile sakızların yapıskanlarını biriktirmek

aşık olunan kızın sacını cekmek*

sabah 8 de kalkıp çizgifilm izlemek

bisiklet ile hız rekoru kırmaya çalısırken kafayı gözü patlatmak

bisikletin arka tekerine kola kutusu sıkıştırmak

akşam ebesi

osur taşım osur oyunu *(lütfen bu oyun hafife alınmayınız,oyunun açılımı: iki mermerin arasına tükürülmesi ve taşların birbirine sürtülmesi ile cıkan kokuyu herkese bak taş osurdu diye koklatmak ve koklamak) ne iğrenç bir yaratıkmışız be. *

legoları sobanın üzerine koymak

sonra legolarım eridi diye ağlamak

tebeşir tozu ateş cıkartıyormus söylentisi üzerine deli gibi su+tebeşir tozu karısımı içmek
leblebi tozunu ağıza bocalayıp konuşmaya çalışmak.
(bkz: pipi-kuku göstermece oyunları)
mahallede başı boş dolaşan bir tavuğu yakalayıp, 5 katlı inşaatın beşinci katına çıkmak.
daha sonra zavallı tavuğu aşağıda sizi izleyen diğer maloz arkadaşların gözleri önünde havaya fırlatarak yer çekimine bırakmak.

beşinci kattan düşerken çılgınlar gibi kanat çırpan tavuğun sağ salim yere inmesi.
Bütün gün parktan çıkmayıp sallanmak sallanmak ve bir daha sallanmak...
masa sandalye gibi eşyaların altına saklanıp kimsenin göremeyeceğini düşünmek. devekuşunun ne olduğunu bilmeden onun taklidini yapmak bir nevi.
halının saçaklarına abanıp bir güzel yemek.
gazetede, dergide görülen her resme, tükenmez kalemle sakal-bıyık çizmek. bazen olayı abartıp gözleri şaşı yapmak ve karşısına geçip saatlerce gülmek.
ortaokulda hocaların not defterlerine koymak için fotoğraflar çekilecekken, hocanın sınıftan çıkmasını fırsat bilerek fotoğrafçı adamı kafalayıp tüm sınıfın teker teker gözlükle fotoğraf çektirmesi. tabi o gözlüklerle verilen spastik pozlar da unutulmazdı.
aşureye nohutlu muhallebi demek.
abiye * her türlü gıcıklığı yapıp koşup babanın yanına gitmek ve bacağına yatıp uyuyo takliti yapıp abinin elinden kurtulmak.
abiyle birlikte annenin yeni aldığı elbiseleri kesip hayatletçilik oynamak. *
abiyi anneye ispiklemek.
bu böyle sürer gider efendim. abiye sevgiler saygılar bu arada. *
Baba gecenin bir vaktinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırılır.
Gereken yapıldıktan sonra eve yollanılır ve bütün apartman durumdan haberdar olmuş hasta yatağının etrafına toplanmıştır.
Anne ağlıyor, komşular üzülüyordur.
Hemde senden daha çok.
Çünkü sen büyük bir soğukkanlılıkla babanın hasta yatağının yanıbaşında komşu çocuklarıyla taso oynuyorsundur.
Herkes bu denli vurdumduymaz olmanı yadırgayarak evine geri dönüyordur.
Sen ise onların bu denli sinirlenmesine anlam veremeyen küçük bir kız çocuğusundur.
misafirlerin anahtarları görünür bir yereyse anahtarı tuvalete atıp üstüne sifon çekmek.
ninja kaplumbağalar şarkısını "Vivet Vit vit Vinve Vörvül" diye söylemektir.