bugün

cüneyt arkın'ın en güzel filmlerinden biri olan büyük yemin filminin çok kötü bir kopyası olan orhan gencebay filmi.

orhan babayı sever arada dinlerim fakat bu filmde bir hayli sıçmış. hikaye büyük yemin filminin aynısı olmakla beraber detaylarda değişiyor.

--spoiler--
öncelikle filmdeki esas kız, bu filmde güngör bayrak, adam öldürmeye dahi bikiniyle dalan bir tip. karşımızda okumuş ve bunu bikinisiyle bize gösteren bir karakter var. bu kızımız don külot dolaşmayı adet edindiğinden orhan baba kaçırdıktan sonra abilerinden saklanırken geride iz bırakmamak için, yazmasını değil * fistanını saklıyor.

ikincisi, cüneyt kızı at sırtında kaçırırken orhan baba kızın yüzmeye meraklı olduğunu tahmin ettiğinden herhalde, tekneyle kaçırıyor.

üçüncüsü, arka planda boz toprakların yerini mavi deniz süslemektedir.

dördüncüsü, fatma girik'in rolünü oynayan yıldız kenter, ki ister istemez fatma girik ile karşılaştırıyor insan, berbattır. en azından fatma girik ile kıyasla çok ama çok yapmacık ve sönük kalmaktadır.

beşincisi, düşman ailenin fazla kindar olmayanı bu filmde, tipinden olsa gerek, sırıtmakta hatta tam tersi bir hava vermektedir. gerçi görünüşe bakmamak lazım mesajı verilmiş olabilir ama cık, olmamış diyorum. çünkü oyunculuk da çok kötü.

altıncısı, filmin finalinde cüneyt abi efendice tüfeği kırıp efendice kenara çekilirken, orhan baba önce bir şarkıya başlar sonra tüfeği kırıp teslim olur.
--spoiler--
başrollerinde türkan şoray, kartal tibet ve murat soydan'ın bulunduğu 1972 yapımı bir türk filmiymiş. akşamüstü tnt'de izledim. kurgusu ve akla aykırı bazı kısımları dışında fena bir film değildi bana göre. tipik bir türk filmi. ama murat soydan'a bir ses vermişler ki...anam o ne. adama bir de olur olmaz her yerde kahkaha attırıyorlar. o güzelim adama yakışmıyor o ses valla. kulaktan noksan mıymış acaba film ekibi. tırstım valla, kötü rolde desen kötü rolde de değildi adamcağız...
Anlamassak, sorgulamassak bizim farkımız nedir?Aklımızı yemek yiyerek, uyuyarak eğlenerek sıçarakmı kullanıcağız?
Hayvandan farkımız nedir?
--spoiler--
zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter mazlumlar dahil
--spoiler--
evli bir kadının mazeret belirtmeksizin eşiyle iki ayda bir beraber olması onu da menfaati karşılığı yapmasıdır. bu durumda olan insanlara allah sabır versin. günlük hayatta nelere şahit oluyoruz.
şu an itibariyle istanbul'a yağıyor. beyaz renkte, soğuk.
bir orhan gencebay şarkısı, sözleri isyan doludur.

"neden doğar güneş, neden batar bilmem?"
sözleri ali tekintüre'ye ait orhan gencebay şarkısı. 80 sonrası hümanist bir söylemi motto alan orhan babanın en sert ve 70'lerdeki şarkılarına en yakın şarkılarından.
Zulüm ya da kıygı, bir kişiye veya gruba başka bir kişi veya grup tarafından ısrarlı olarak kötü davranmasıdır. En sık görülen biçimleri dini zulüm, etnik zulüm ve siyasi zulümdür, ancak bu terimler kendi aralarında örtüşebilirler.

En sık görülen örnek, çoğunluk grubun azınlık gruplara zulmetmesidir, tersinin uygulaması genellikle zordur fakat Güney Afrika'daki apartheid bir istisna olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte çoğunluk grupları yerel olarak azınlık oldukları yerlerde sinirlenebilirler ve kendilerine zulmedilmiş gibi hissedebilirler; etnik çoğunluğa dahil olan bir kişi, çevresindeki büyük bir azınlığın içine girdiğinde onlara karşı düşmanlık hissedebilir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Zul%C3%BCm
adaletsizliğin doğal sonucudur. adalet kelimesinin zıddı olarak da söylene gelmiştir.
ayrıca kur'anı kerim'de küfür-şirk manasına çokça geçmektedir.
görsel
devlet memurlarınca yapılır. marifet, zulme karşı güzel olabilmekte. aynı şekilde cevap verirsen, köpekleşirsin.
orhan gencebay filmi, flaş tv de yayında şu an.
Gorki' nin içinde Zulüm- Han ile Oğlu -Arkadaşlar- iki Kafadar- Boles(t)- Arhip Dede ile Lyonka ve Salda hikayelerini bulunduran öykü kitabı. Sosyalist gerçekçi Gorki bu öykülerin genelinde ( özellikle Zulüm ve iki Kafadar) mujiklerin ( köylülerin) çektiği acıları, yoksulluklarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini Rus Edebiyatı' nın genel özelliğiyle çok fazla betimlemelere başvurarak anlatmıştır. 7 hikayeden en beğendiğim iki hırsız Sallabacak ve Kalender' in öyküsüdür( iki Kafadar) ki, en içe dokunanı da odur. Kitaba adını veren zulüm de bu öyküden sonra benzer konulu olan okunası hikayelerdendir.
su anda az samimi olduğum bi arkadaşım o kadar sikimde olamayan şeyler anlatıyor ki ve ben de eve gitmek istiyorum ya işte zulmün resmi budur .

şu anda dinler gibi yaparken yazıyorum bunu . hayır araba ile eve bırakacağım için kalkamıyorum da .
kabil'den beri var.
başlangıcı konusunda ideolojik tartışmaların bulunduğu, ancak insanlık var olduğu müddetçe süreceği muhakkak olan eziyettir.
daha güçlü zalimin bir alttakine zulmü arttırmak için zulmetmesi.
varlığı her dinde biliniyor. bitene karşı uğraşmamız gerekiyor.
En zayıftan güçlüye doğru ilerler zannedersem..
Çakıp geçerim.