bugün

zaman-mekân farketmeksizin karşımıza çıkabilecek amcalardır. bu nedenle kat'i bir yer vermedim. bu insanlar bulundukları konum ve yaş itibarıyle nedense insanları bulundukları vaziyetten kendince daha iyi bir konuma yönlendirme misyonunu üstlendikleri sanısındadırlar. böyle amcalara her yerde rastlayabilirsiniz. otobüste, devlet dairesinde, atm kuyruğunda, bankada... bu amcalar çoktan emekli olmuş bir subay, bir memur ya da bir kurumda üst düzey görev yapmış bir eleman olabilir. az-çok mürekkep yalamış kendi halinde bir işçi emeklisi olması da kuvvetle muhtemeldir.

bu amcalar bulundukları mekândaki topluluğun hal ve tavırlarından, genel olarak mekândaki havanın gidişatından memnun olmazlar ve durumu düzeltmek isterler. misal, şu an otobüsteyiz. şu orta sırada oturan genç arkadaşı ele alalım. muhtemelen üniversite hazırlığa yeni başlamış(zira daha saçları uzatıp uzatmamanın kararsızlığı içinde ve de babası sikertmezse kulağını deldirmenin peşinde). kendince oturuyor işte koltukta. derken bir teyze geliyor ve gencimizin başında bitiveriyor. belli ki yer istiyor ama genç oralı değil. ayıp ediyor tabii. neyse teyze mecbur ayakta bekliyor, tutunacak yer arıyor, bu arada yalandan dengesini falan yitiriyor ki genç belki bu sefer yer verir. ama gençte tık yok. hah volkmeni de taktı. artık düdüklesen umurunda olmaz. bu hadise teyzemizin hemen yakınında ayakta bekleyen amca ile gencin arkasında oturan amcanın dikkatini çekiyor. işte dünyayı daha iyi bir yer yapmak için bir fırsat daha. amcalardan biri(artık hangisi daha evvel davranırsa) gencimizi dürtüyor. "evladım teyzeye yer versene! kadın ayakta zor duruyor! görmüyor musun?" diye çıkışıyor. gencimiz önce biraz afallıyor, bizlere suratında kırmızıdan mora doğru ilerleyen bir renk skalası sunuyor ve de özgüveni sikip atmış bir şekilde teyzeye yer veriyor.

evet, n'oluyor? teyzemiz oturacak bir yere, amcamız eski güzel günlerine kavuşmuş oluyor. ancak, düşüncesiz gencimiz için aynı şeyleri söyleyemeyiz. zira kendine güveni bir anda kayboldu bak. herkes ona bakıyor sanıyor. biraz evvel volkmende radio n101 dinlerken bir anda frekansı 92'ye ayarladı dikkat edersen. hatta "okulu bi bitiriyim. bu ülkeden gidicem." hesaplarında. işte memleket bir beyni daha kaybetmek üzere. n'aparsın?.. bu amcalar böyledir işte.

şimdi, bu emsalde incelediğimiz amca hakkaten türünün en acımasız örneğidir. bunun daha hafif modelleri de vardır. otobüste yolcuları arkaya ilerletmeden sorumlu olanları... ne bileyim ssk'da sağlık karnesi kuyruğunda çalışanla emekliyi ayırıp boy sırasına göre dizenleri... bankada numara sıralarını takip edip milleti vezneye yönlendirenleri... örnekler çoğaltılabilir tabii.
liderlik vasfı son derece gelişmiş amcalardır. Herkesi salak zannederler. Bir de hep ayrıcalık beklerler.

Arabam olmadığı bir dönem otobüse binmek için gişeden bilet almak üzere bekliyorum, hava soğuk, önümde bir hatun var, o gidince sıra bana gelecek. Hatun tam işini bitirdi gişeden ayrıldı, elimde hazır tuttuğum parayı biletçi arkadaşa uzatıp bir bilet isteyecem ki, o sırada nerden çıktığını anlayamadığım bir tür amca zınk diye elindeki parayı biletçiye uzatıverdi. Biran amcaya kafayı gömüp gömmemek arasında tereddütte kaldım, sonra bu düşünceden hemen sıyrılıp sitem ettim :

-ya amca, iyi güzel sıramı aldın da, insan müsaade ister di mi?
+ya acelem var zaten ne sırası alıp gidecem işte.
- ya amca sen bela mısın? medeni olsana biraz, eşek değiliz izin veririz.

amca umursamadı bile, üstüne çemkirdi, sanki ben ona sıramı vermek zorundaymışım gibi, tamam yaşlılara saygı falan ama yine de izin istemek adettendir di mi? Böyle olunca insan kendini resmen salak hissediyor, üstüne amcanın kabadayıvari tavırları, dayanamadım ben de veriştirdim, amca bu sefer hiddetlendi beni dövmekle tehdit etti, şimdi amcayı bi güzel elden geçirsem, millet suçu yine bana bulur, utanmıyor musun derler. Neticede sinirlendiğimle kaldım, ama amca da temiz bir sopadan yırttı.
güncel Önemli Başlıklar