bugün

kuşkusuz yaratıcı bır bunyeye sahıptır.Kulakıkta çalan muzıkle gordugu goruntulerı o an senkrona oturtur baska bır dunyaya bakıyor olma ıhtımalı yuksektır..kafası guzel degılken bu eylemı yapan kişiler daha makbuldur.
mirkelam dinlerken koşmaya başlayan insandır, rafet el roman dinlerken de yürür.
(bkz: klip için seçmeler varmış gitsene)
ismail yk dinlememesi gereken insandır.
(bkz: allah belanı versin)
(bkz: yolda mp3 dinlerken kendini film karesinde sanmak)
güzel bir hobidir. insanın 3-5 dakikalığına da olsa şarkının ahengine kapılıp kendini hayattan soyutlayabilmesi güzel bir şey olsa gerek..
zaman zaman küçük mutluluklar arayan insandır. değişik tatlar yaşamaktadır.
(bkz: eger hava ruh halime uyuyorsa evet)
bana oluyor bazen böyle, mesela don t stop me now çalıyor diyelim bende bir coşku, bir dans etme isteği durdurabilene aşkolsun.freddie mercury mezarından çıkıp gelse orda klibi çekicez, o derecedeyim.
diyelim ki depresyonun dibine vurmuşum, fondada hüzünlü bir şarkı benim surat olmuş turşucu dükkanı gibi ağladım ağlıycam. delicesine esen bir rüzgar, bir de yağmur işi tamamlıyor.yağmurda ağlamakta ne güzel olur ya, böyle gözyaşların gözükmez şarkıyıda tutturduk mu al sana klip işte.*
gecenin karanlığında dinlenen hareketli bir şarkı ile sanki çevrede yığınla insan var ve cümbüş havası varmış izlenimi uyandıran insandır. çok zevklidir yapılmalıdır. hatta tutamayıp şarkıyı söylemek lazım. sonuçta o anı yaşayan sensin. başkası değil.
hayatına fon müziği koyabilen ve bunu yaşayan insandır. şiddetle tavsiye edilesi davranıştır. doğru müzik ve doğru zaman önemlidir.
of bazen kendimi kadıköyde durakta dans eden adam gibi hissetmeme sebep veriyor bu durum. koskoca boyda, eh idare eder yakişikliklikta bi tipim ama yani olmuyor arkadaşım bu kulaklıktaki şarkıya kendini çok kaptırman, komik duruyorsun bence karşıdan.
behemoth şarkısı dinliyorsa ve kendinden geçtiyse felaket derecede rezil olacak insandır. behemoth severiz ama o müzikle sokağın ortasında ... hayal bile edemiyorum.
Efekt ve grafikleri tartışmasız kendine özel bi filmin içinedir.Bir sokaklık olsa da hayatının en güzel adımlarını atmıştır.
kulağında kulaklığı varken otobüs camından dışarıyı süzer.

low man's lyric dinlerken bir erkeğin bir kıza yalvardığını görür.

summer's rain dinlerken dışarıdaki yağmura camın ardından dokunmaya çalışır.

mama said dinlerken annesiyle tartışan bir genç görür.

countdown to extinction dinlerken daha önce hiç farketmediği sokak kedilerini görür.

no leaf clover dinlerken şansızlığına isyan eden birini görür.

voice of the soul dinlerken ölümünün yaklaştığını bilen birini görür.

to bid you farewell dinlerken ayrılık konuşması yapan bir çifti görür.

böylece klibini oluşturur. kendi hayatını düşünür biraz ve otobüsten iner. *
burak kut - haydi zıpla dinlerken motor arayan bünyedir.
risk alan insandır.
trafik kazasının şakası yok. lisede bir arkadaşımızı bu şekilde kaybettik malesef.*
Tek kelimeyle ben. Özellikle hayatımda o müzikle ilgili anlamlı bir bölüm bulursam insanların ne diyeceğini umursamadan şarkıyı bağırarak söylemek isterdim ama naparsın sesim kötü bende mırıldanıyorum arada hareketler ama fazla değil yoksa işim yaş deli diye döverler valla
zanneder ki o dakka dünya etrafında döner, herkes bana bakıyo triplerine girer, kuşlar, ağaçlar, börtü böcekler onun için bir başka anlamlıdır zira klibinin bir parçasıdırlar artık.
Karşıdan karşıya geçerken dikkat etmezse sürünecek insandır.
rammstein - pussy tadında yaşarsa kaza yapacak insandır.
T-pain felan dinlerken kendini afro-amerikan zannedip yürüme tarzını değiştirir bu insanlar. Smile yk dinlediklerinde düşünmek bile istemiyorum ama vardır bir yaratıcılık ortada nede olsa şarkının gazı var. (bkz: http://www.bombabomba.com)
en asil duyguların insanıdır. serin bir akşamüstü kulağında i-pod ile sahile çıkar ve daha önceden ayarlı bir şekilde hazır bekleyen şarkıya start verir.

play:

gözlerim durmadan uzaklara bakıyor (allahım ne kadar gizemliyim diyerek gözlerini ufka doğru diker)
aradığım aşk uzak değil biliyorum (biliyorum yaaa, bi gün bende masallardaki prensesimi bulucam)
ama bu asi ruhum yine böyle sabırsız (evet, kendimi biraz dizginlemem lazım. şu cool tavrımı muhafaza etmeliyim)
gitarımdan hep aynı şarkı çıkıyor (acaba insanlar bana bakıyor mu.? tavrı bozmayım diye başımı çeviremiyorum da)
nakarat
yine bir sonbahar öncesi kalbim çırpınıyor (cidden şu sonbahar gelse de uzun montuda çaksam üstüme)
yapraklar sanki ben gibi kopuyor (prensesim, nerelerdesin, ne yapıyorsun, kimsin, ahh bi bilsen seni ne çok seve............)

baaaaaammmmmmmmmmmmm.

karşıdan gelen amca: deyus, takmışın kulağına o zımbırtıyı, eşşşeekk kadar yolda önüne bakmadan gidiyon.
adamımız : ama prenses, yok pardon şey, amca kusura bakma ya ben sonbahar filan, yapraklar.
karşıdan gelen amca : lan oğlum yürü git, şimdi tükürücem o kulağındaki küpeye. allah akıl fikir versin. oruç mu vurdu başına.
direklere tek eliyle tutunup makas hareketiyle atlayan, elindeki çiçeği karşıdan gelene taktim eden, olur olmaz yerlerde dans etmeye başlayan garip bi çılgındır.
Keyfim yerinde oldugu zaman kulakligimi takip en sevdigim sarkiya son ses verip al pacino tarzi bir elimde semsiye bir elimde bim poseti sallaya sallaya yaylana yaylana yuruyorum.