bugün

burger kingin hamburgerleri diyebiliriz.
(bkz: donas)
pakistan yemeklerinin en baharatlı olanlarıdır ki fark etmeden atarsın ağzına yanarsın da yanarsın. yandıkça daha çok yanarsın ama lokma ağza girdi bir kere.
(bkz: süt mısır)
(bkz: külah ve hazır dondurma)

ben kendimi bildim bileli bu iki yiyeceğide sokakta milletin gözünün içine baka baka yiyemem. hatta hiçbir şey yiyemem. milletin gözü önünde kıtlıktan çıkmış gibi yemek bana ters geliyor, rahatsız oluyorum.

dipnot: yiyen arkadaşlara saygım sonsuzdur tabi ki onlar öyle yerken bakınca iştahım çekecek kadar yoksul değilim ama bizimkisi de bir huy işte. ayrıca özellikle süt mısırı yemesini hiç beceremem ne o öyle, tamam tadı güzel ama dişinin arasına kaçtığı zaman insanların arasında elinle dişini temizleyemiyorsun işte.
hamburger başı çeker.
içinde kaşar bulunan domates çorbası.
spagetti. soslu soslu, yalnızken yiyiniz.
üzeri pudra şekeri ile kaplı olan mevlüt lokumu. ağzıma yüzüme üstüme başıma pudra bulaştırmadan yiyemedim şimdiye kadar.
domates çorbasıdır.
şeftalidir. karizmayı sıfırlamanın garanti yolu bütün şeftaliyi elle yemektir.
özellikle okulun yemekhanesinde kaçınılması gerekir.
(bkz: kıvırcık salata)
(bkz: spagetti)
muz ve izmir kumru. o kadar sosis mi konurmuş hiç.
Waffle. Yeminle rezil ediyor insanı.
spagetti, yılan gibi solucan gibi olduğundan hem tiksindiğim hemde yerken rezil olduğum yemektir.
bol hardallı ve soğanlı hamburger. içinden birçok şeyin fışkırması olağandır.
yağlı olanlardır.

(bkz: sosisli)
(bkz: çubuk makarna)
(bkz: kumpir)
(bkz: sandviç)
buz parmak, yaz buz, gökkuşağı ve türevi dondurmalar. Artık piyasada olmasa da leblebi tozu.
(bkz: spagetti)
nar. bir hamleyle saçılıp gidiyor.
kaşarlı tost olsa gerek. nasıl sünüyor o öyle.
hamburgerdir. öyle ki; bu hamburger denen yiyecek masada oturmuş afiyetle yenirken elde biraz fazla sıkılması sonucu marulunu, domatesini, turşusunu, ketçabını, mayonezini dışarı fışkırtır ve yiyen kişinin ağzını yüzünü batırır. diğer bir dezavantajıysa ısırdıktan sonra kopmayan iç malzemelerinin ağızda sallanmak suretiyle insanı rezil etmesidir. ve bunların hepsi güzellik abidesi kızlarla dolu bir fast food restoranının en ortasındaki masasında başınıza geliyorsa ne demek istediğimi anlar ve hamburgere tövbe dersiniz. ama ben tüm bunlara rağmen diyemedim... neden derseniz. çünkü ileri derecede midesizim. sürekli dışarıda yemek zorunda ve ileri derecede midesiz olunca hamburger belasıyla da arada bir karşılaşmak gerekiyor malesef...
waffle!!!
ayvalık tostu, waffle kumru bu üçlünün ekmek arası muhteviyatı defterinizin arasından çıksa şaşırmayın.
maraş dondurması (aslında yeme değil teslim alma anı neyse yemek üzere alıyoruz sonuçta)
dışarıda yengeçya da pavurya kırılıp gelmesine rağmen kürdan olsa ayıklayamazsınız, paraya da yazıktır.
calipso isimli dondurma bir yaştan sonra yalanmıyor sokakta.
çilekli süt` zaten direkt gay muamelesi görürsünüz.
suşi heves edip yemeye gidelim demeden önce neyin ne olduğunu, anlamını öğrenin.
yemekli davette içilen şarap arada dudaklarınızı kontrol edin ki dudağınızda kırmızı bir çizgi ile gezmeyin.
küçük plastik bardakların içindeki ucuz meybuzlar. o buz küpünü ''yalamanın'' derdini magnum veya cornetto'yla büyüyen günümüz liselileri bilmez. o değil de yemesi falan dertli olmasına rağmen meretin tadı yazın mahallede top oynadıktan sonra çok güzel gelirdi bana...
spagetti.
ayvalık tostu veya kumru.