bugün

dostoyevski'nin en sevdiğim eseri olabilir.
Hepimiz dostoyevsi'nin yeraltından çıktık. Çürük dişlerle duvarlara yumruklar attık. Sokakta rütbelilere yol vermedik ve bununla gururlandık. Kırkımızdan sonra öldük.
görsel
(bkz: yazarların acıdıkları kitap karakterleri) ah sen neler çektin yeraltı adamı.
kısa bir kitap okumanız tavsiye edilir.
Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin?deseler...
Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme, derdim.
Umutsuzluk en yakıcı zevktir, özellikle de içinde bulunduğun durumun çaresizliğini açıkça kavramışsan.
jules verne eseri gibi bir ada sahip olan dostoyevski eseri.
Kolay elde edilmiş bir saadet mi, yoksa insanı yücelten ıstırap mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyi?
görsel
dostoyevski gözünden yaşamın gidişatı içerisinde varoluş anının merceklendiği eserdir. insanlığın en karanlık ve dip duygularının anlatıldığı kitapta bireysel yaşamımızda varolan mutlak yalnızlığımız çok net bir şekilde anlatılmıştır.
iki kısımdan oluşuyor. ilk kısımda yazar baya bir boş yapmış, orayı okumadan geçin.

ikinci kısmından itibaren hayatının bir kısmını anlatmaya başlıyor. O kısım baya akıcı, bir okuyuşta bitirirsiniz yani.

2012 yılında bu romandan uyarlanan engin günaydın ve murat cemcir'in de oynadığı yeraltı adlı bir film var, izleyebilirsiniz.
varoluşsal ilk roman olarak kabul edilen dostoyevski’nin kitabı. bu kitabı en özel kılan şey, dostoyevski’nin kendini olduğu gibi gerçek bir şekilde kabul etmesi , insanın en derinlerinde yatan kendine dahi itiraf edemediği şeyleri, nasıl acınası, aşağılık bir varlık olduğunu kendine açık açık söylemesidir. yani ben bile bazen kendime itiraf edemiyorum hissettiğim o aşağılık duygusunu ( eğer varsa) ama o bunu herkesle paylaşabiliyor. kendisini olduğu gibi kabul ediyor. rus edebiyatının bana kalırsa en iyi eserlerinden biridir çünkü rus edebiyatı tumturakları sözler söylemez, sana hayatı yalın ve çıplak bir şekilde anlatır. sanatı toplum için icra eder.
4 5 kere okumaya yeltenip bir türlü sonunu getiremediğim küttap.
“Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”

Yeraltından Notlar, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
anlatımı tertemiz olan kitap. okurken adeta eski bir dostumla konuşuyormuş hissi yarattı bende, bana tavsiyelerde bulundu. hem de en gerekli zamanda.

tarihsel açıdan, dostoyevski’nin büyük eserlerinin başlangıcı niteliğindedir.

kitapta yer alan bazı sözler:

“her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.”

“acı çeken kimse inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekâlâ tutardı.”

“bir kere kendini duygularına kaptır, bir anlığına şuurunu susturup, düşünmeden, esas aramadan hakaret et, nefret et, birini sev, daha doğrusu boş durmamak için bir şeyler yap bakalım. en geç öbür gün bu bilinçli kandırmaca yüzünden kendi kendini küçümsemeye başlarsın.”
Bir dinozor fosilinin, yerin altındayken insanları gözlemleyerek, iyiliği ve kötülüğü mizahi dille anlattığı günlük. Sonra biri bulup basmıştı galiba.
Dostoyevski’nin büyük eserlerinin başlangıcı niteliğindeki kitap. An itibariyle ölüler evinden anıları okumaktayım, biter bitmez buna başlayacağım.
Dostoyevski'nin bir klasik olarak kabul edilen,1864 yılında Petersburg'da basılmış olan kısa romanı.
Ayrıca "yeraltından notlar ASPEG" youtube kanalını ziyaret etmenizi tavsiye ederim, Türkiye'de mağaracılık nedir, nasıl yapılır ve kimler yapar sorularına cevaplar bulabilirsiniz. yüzlerce metre derinlikteki mağaralar hakkında bilgiler ve oldukça sürükleyici belgesellere ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/c.../UC4u-hpCe-eFo847s7McUN-Q (youtube kanalı) sadece 299 aboneleri var.
hayatı boyunca bir böcek bile olmayı beceremeyen ama bazen aslan kesilebilen bir yeraltı adamının hikayesini anlatan kitap.
(bkz: egzistansiyalizm)
insanı anlatan ve varoluşçuluk felsefesinin temel taşı kabul edilen kitap.
insanı anlatıyor. Hepimizden birşeyler anlatıyor.
görsel
söylendiği gibi, dostoyevski'nin ne kadar ezilmiş, kompleksli ve çekilmez bir psikolojisi olduğunu gözler önüne seren eseridir.
“ben hasta bir adamım diye vurucu bir gerçeklikle başlayan, sonrasında ise hepimizin hasta olduğunu ispatlayan dostoyevski kitabı.

ilk bölümde karakterin manifestosu yer alır kş bu bölüm felsefi bir bölümdür. ikinci bölümde ilk bölümdeki manifestonun uygulamalı hali anlatılır bize. karakterde bir mercedes hırsı varken gerçek hayata yansıması tofaş kadardır.

kitap tam olarak anlatılamaz. ama alıntılar kitap hakkında ipucu verir. buyrun:

“ben kendi hayatımda, sizin cesaret edemeyip yarıda bıraktığınız şeyleri sonuna kadar götürdüm, o kadar; üstelik siz tabansızlığınıza ölçülü davranmak diyor, böylece kendi kendinizi aldatarak avunuyorsunuz. buna göre ben sizden daha ''canlı''yım.”

“duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa, kendimi parçalayacak değilim tabii. ama önümde duvar var diye ona boyun eğmeyi de kabullenemem.”

“bırakmıyorlar... iyi... iyi olamıyorum.”

“kim olursa olsun, insan daima, her yerde akılla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever; arzuların çıkarımıza tamamen ters düşmesi de mümkün, hatta bazen zorunludur.”

“bakın,yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim.fakat kümes beni yağmurdan korudu diye,şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam.bana gülecek, hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz.evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı, dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de.”
"bana en çok dokunan, suçlu olsam da olmasam da her zaman bir çeşit tabiat kanununa uyar gibi, herkesten önce kendimi suçlu görmemdi."