bugün

ihsan Oktay anar'ın kafaları allak bullak eden romanı.

Sadece bana mı oldu bilmiyorum ama kitabın son bölümlerinde hangisi gerçek, hangisi rüya; hangisi kul, hangisi tanrı ikilemleriyle yüz yüze kalıyorsunuz.

ihsan sait'in zamanda yolculuk yapması tanrısal bir tarzda yorumlanmış. Ayrıca kitabın son bölümlerinde dünyanın 6 günde yaratılması ve yedi uyurlar gibi dini argümanlar, ihsan sait'e tanrısal bir özellik yüklemekte.

KitaP, 2.abdülhamit'in Dolmabahçe sarayı'nda büyük bir istanbul maketine bakarken, makette kendini görmesi gibi dehşet verici bir başlangıca sahiptir. Aslında ilk sayfalardan itibaren kitap, ne kadar kafa karıştırıcı olacağını belli etmiştir. Ayrıca sosyal ve siyasi hicivler de işin çabası.

Biraz iddialı olmakla beraber bu romanın tanrıyı anlattığını savunabiliriz. Tanrı denilen bu mutlak gücün karşısında insanoğlunun ne kadar zayıf kaldığını ve bazı insanların Tanrıya özenip nasıl insan kıyımı yaptığını net bir şekilde gözler önüne serer.
ihsan oktay anar'ın yeni kitabı. ahanda linki http://www.ntvmsnbc.com/id/25373837/ şu an mutluluktan geberebilirim. şu da kapak resmi: görsel
ihsan oktay anar hayranlarında derin bir düş kırıklığına yol açan, bahsi geçen yazarın son romanı.

bizim beklentimizin aksine, sanırım üstadın emekli olmasının kendisine yararı değil; zararı olmuş. kitap resmen yerlerde sürünüyor. Ne "puslu kıtalar atlası"'ndaki inanılmaz felsefi genişlik; ne "kitab'ül hiyel"'deki inanılmaz hayal gücü, ne " efrasiyab'ın hikayeleri'ndeki inanılmaz mizahi yaklaşım,ne "suskunlar"daki inanılmaz araştırmacı ruh; ne de "amat"'taki gülünç gerilimin olmadığı roman.

romanın kahramanının kim olduğunu anlamak için bile en az 100 sayfa okunması gerekiyor. farklı bölümlerdeki farklı kahramanların bazılarının birbiriyle hiç bir ilişkisi yok. yazar her kitabında yaptığı gibi bir karakter olarak kendisini romanın içerisine sokuyor.

önceki romanlarında da asla vaz geçemediği tuvalet-dışkı muhabbeti yedinci gün'de abartılıyor.

zeplindeki intihar sahnesinden sonra başlayan bölümleri okumak resmen bir işkence. özellikle sarıkamış harekatı'nın anlatıldığı bölümde ihsan oktay anar'dan beklenmeyecek ölçüde osmanlı askerine, ordusuna ve şehitlere olumsuz bakış açıları ve hakaretane yaklaşımlar bulunmakta.

uzun lafın kısası üstadın ilk kez bir kitanını okuyamadım. 2 aydır okumakta olduğum romanın son 10 sayfası hala okumam için beni bekliyor. bir dahaki romanını birileri "mutlaka oku" demedikçe almayacağım.
karakter ve tip sayısının daha az ve olayın nispeten çok karışık olmaması rağmen mizah duygusunun hat safhada olduğu bir kitap. amat, suskunlar, puslu kıtalar atlası ya da kitabül hiyel'deki gibi yaratılan bir dünyanın içine doğrudan çekmiyor sizi. yer yer sayfaları bulan tasvirleri okurken yorulmamak elde değil. hele bir de bilinmeyen kelimelerin arttığı yerde insan 'noluyoruz ya!' demekten alıkoyamıyor kendini. kitaba tam vakıf olabilmek için değil sadece eski türkçe, aynı zamanda birazcık almanca, fransızca ve latince de bilmek gerekiyor. benim için diğer ihsan oktay anar kitaplarından ayrılan en önemli özelliği kitabül hiyel'den sonra en çok güldüğüm kitabın bu olması. çok ince yerleştirilmiş espriler var. tavsiyem açık alanda okumamanız yönünde. *
ihsan Oktay Anar'ın Ağustos 2012'de yayımlanan romanıdır. II. Abdülhamid dönemi Osmanlısında geçiyor romandaki olaylar.
kaldı 3 hafta..
http://gezente.com/kitapl...y-anardan-yedinci-gun-var
koşarak almaya gideceğim kutsal kitap gibi bir şey.
tanım: üstadın yepisyeni kitabı, suskunlar'dan yaklaşık 4 yıl 11 ay sonra gelmiş olacak.
Orhan Hançerlioğlu'nun bürokrasiyi eleştiren çok güzel bir kitabı. Franz Kafka'nın Şato isimli kitabının Türkiye versiyonu diyebiliriz. Ayrıca 100 temel eser içerisinde diye hatırlıyorum.
149. sayfası yayımlanmıştır. sabırsızlara duyrulur.

http://www.baskahaber.org...ci-gundeki-149-sayfa.html
öncelikle ihsan oktay anar hakkında: (#17139864)

vasat giderken ani çıkışları olan bir kitap yedinci gün. 3. bölümde ahıret sanayiinin ortaya çıkışı, aslında genel olarak avrupa tarihinin ihsan dedece bir özeti anlatılmış ki bence kitabın en güzel yerleriydi. demokrasinin kısa öyküsü, ittihatçılar ve molların iktidarı konuları da gayet güzel işlenmiş. hafta sonuna tat katan bir kitaptır.
beklentilerin yüksek olmasından mütevellit bir çok insanı az buçuk hayal kırıklığına uğratmış gibi gözükse de, aslında bu sefer çokça kahramanlar/isimler üzerine değil de insanlık tarihi, tarihçe silsilesi, olaylar ve olayların zamanda yolculuk eşliğindeki şahane göndermeleri ile daha kuvvetli bir edebi yanı olan/olmuş (bana göre) kitap.
kâh sorgulatmış, kâh düşündürmüş ve hatta kâh ince ince derinden güldürmüştür. eline sağlık türk edebiyatının gönderme üstadı, kalemine ve fikrine sağlık. ama işin kötü tarafı şimdi bu adam ne zaman kitap çıkaracak diye beklemek var bir de. neyse bizde en baştan sırasıyla tüm kitapları alır ve tekrar başa sararız, ki üstadın gelişimini de tekrar tekrar irdeleriz.
not: en koptuğum kısımlardan birisi de evrak taraması yapılırken fişlenenlerin en üst amirler bile olması durumuydu.**
puslu kıtalar atlasını okumuş ve çok çok beğenmiştim. bir arkadaşım da heyecanla yeni kitabı çıkmış deyince hemen koşup aldım. ancak sanırım beklentilerimin çok yüksek olmasından kaynaklandı ki kitap hiç beklediğimi vermedi bana. şu an 132. sayfadayım ve zar zor ilşerliyorum, okumak pek içimden gelmiyor. çok daha iyisini beklemiştim, böylesiyle karşılaşmayı hiç beklemiyordum ve üzüldüm desem yeridir yani.
Sayfaların büyük bir hızla değil içine sindire sindire okunması gereken kitap. ilk bölümde peşinden sürüklüyor aslında, ikinci bölüm olan Oğul'da savaşı betimliyor, bağlantı noktası bu bölüm zaten. Hayalet adlı üçüncü bölüm biraz yeknesak, biraz da anlaşılmaz bir tempoda başlıyor. Ancak sonuç bölümünde bütün bunları neden okuduğumuzu anlıyoruz. ihsan Oktay usta bizlerden farklı bir boyutta yaşıyor, o boyut da bu kitapları çıkarıyor. En mükemmel eseri değil belki ama en farklılarından bir tanesi.
favorim olan "puslu kıtalar atlası" kadar tat vermese de, dili ve geniş manalara işaret eden içerik ve anlatımıyla güzel bir ihsan oktay anar romanı. romanın ucuzladığı güncel yazın dünyamızın ender olan "okunası" kitaplarına katılabilir.
güncel Önemli Başlıklar