bugün

Özlem duygularım çürüdü leş gibi bir insan oldum.
Sevdiğim insanlara sarılmayı özledim.
Nefes alırken birilerine zarar veriyor muyum acaba diye düşünmeden rahat rahat ailemin yanında oturmayı özledim.
Çalıştığım yerdeki Izole odaya sandalyemi çekip dosya doldurmayı bile özledim.

Her şey bitsin psikolog eşliğinde istifa edicem.
Birkaç yıl önce ağlayanı güldüren, yaşadığı zorluklara rağmen neşesini kaybetmemiş beni özledim.
1 ay sonra tam tamına 2 yıl olacak benden gideli. hiç mi azalmaz anneye duyulan özlem?
babamı.
Her yıl bir önceki yılı özlemekle geçiyor ömür.
Eski beni özledim. En boktan durumda bile her şeyle alay edip siklemiyormuş gibi yapan beni özledim. Hem kendimi hem de diğerlerini kandırıyordum ve iyi de hissediyordum. Bir şekilde kendimi mutlu edebiliyordum. Şimdiyse bitmek bilmeyen, bir türlü kurtulamadığım bir depresyonun içerisindeyim. Sadece eskisi gibi iyi hissedebilmek istiyorum. Çok bir şey değil, yeni bir şey de değil sadece eskisi gibi iyi olabilmek. Hepsi bu. Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir insanı hiç mi bir şey heyecanlandırmaz, hiç mi bir şey heveslendirmez, mutlu etmez lan? Yok amk hisleri sadece üzüntüye odaklı ot gibi yaşayıp giden bir canlıya dönüştüm. Kurtulamıyorum, kaçamıyorum.
Tunalı Hilmi’den Kızılay’a yürümeyi.
akşam ezanına kadar sokakta oynadığım ve sırf oyundan kopmamak için koca bir öğünü salçalı ekmekle geçiştirdiğim zamanları.
annemle uyumak.
arada yine uyuyoruz ama artık sarılmıyor. bende sarılsana diyemiyorum anlamı kalmaz çünkü.gerçi dediğim oldu ama yapmacık oluyor kolu ağırlık yapıyor mutsuz oluyorum ama şükür yanımda hala orası ayrı.
bir şeyleri, birilerini özleyebilmek.
sürekli bir şey özlüyordum zaten değişen bir şey yok. metroda ineceğim durağa şu kadar kaldı diye kulağımda müzikle duraklara bakmayı bile özledim, düşünün artık.
saflığımı iyi niyetimi ve mutluluğumu kayıp etmediğim güzel yılları.
sevdiğimi özledim
deniz kıyısın da oturup çay içmeyi, evet üsküdar sahilde oturan dedeler gibi. benim tek farkım belki çayım olacak.