bugün

- kayışdağı'na en yakın nasıl giderim usta?
- bin sen, ışıklarda inersin.
- bilmemne ışıkları mı?
- yok oraya gelmeden,
- hmm, o zaman sen bana gösterir misin?
- (gülümseyerek) gösteririz!

(o manaya geleceğini anlayamadım birden ulan, vitaminsizlikten hep)
mesaj yazarken birinden bahsedersn iyi(aşk dolu) yada kötü. ve bu mesajı o arkadaşına yollayacağına adı geçen şahsa yollar ve dumurlardan dumur beğenirsin. aman allahım ne çok yaptık zamanında!
örnek: 'valla yeter artık sölücem ben abdüle onu sevdiğimi yaa aşığım resmeeeen'
.............
'iletildi : abdül'
HAAAYIIIIIIRRRR

örnek 2: ' ayy ayşee bu fatmada amma çok oldu ha salak kız ya zaten yanıma gelip duruyo zor dayanıyorum ay delirtcek beni yaaa! '
...............
' iletildi : fatma'
ŞAKA OLMALI.
bir eylül sabahı uyanan jokerda öğrenciliğn sebep oldugu ekonomik krizle dışarı çıkmadan önce 5 litrelik suyunundan küçük şişesine su aktarıp, böylece su parasından kar ederdi her sabah tekrarladığı bu tasaruflu eylemi artık rutine binmiş ,sabah uyanır uyanmaz yaptığı bir eyleme dönüşmüştü, her sabah gibi o sabahta uyandı ve ufak şişesini su doldurup, çantasına yerleştirdi, yağan yağmura aldırış etmeden kantine kadar yürüdü, çantasını masanın üstüne bıraktığı zaman çantasından su sızdığını gördü, çantasını açıp baktığında şişenin kapağının açık oldugunu görünce aglamaklı bir şekilde nerde bunun kapagı diyebildi telefonu ve kitapları su içinde kalan jokerda odaya gittiği zaman su şişesinin kapağıyla komodinin üstünde karşılaştı.* bir su tassarufu uğruna telefonundan olduguna mı yansın, salaklığına mı yansın bilemedi.
fırından yarabandı almaya çalışmak.
hoşlandığın hatuna yazdığın ilan-ı aşk mesajını yanlışlıkla anneye göndermek. sonra anne aranır mesajı bir arkadaşın kız arkadaşına yazdığı anlatılır ama anne yer mi? yemez.

bir de üstünden bir süre geçtikten sonra ne çirkin bir mesajdı o der.
mutfağa gitmek ve neden mutfağa geldiğini unutmak. *
- kirli çorapları çamaşır sepeti yerine çöpe atmak.

- tuvalet temizlenen süngerle bulaşık yıkamak.
kursta kullandigim 2 kalemden birisinin agzimda durmasinin sebebiyet verdigi dalginliktir.

sigara yakacagim sirada cakmagin yanmamasinin verdigi sinir ile tekrar tekrar denerken ve kendi kendime söylenirken ortamin kopmasi ile farkina vardigim kalem icme denemesinin ortamca verilen ismi.
saatleri ileri almayı unutarak eşşek gibi çalışılan dersin vizesine girilememesi durumudur. tabii ki kendimden biliyorum.
lens kabını temizledikten sonra içine diş macunu sıkılması.
aöf bütünleme sınavı için il merkezine gitmek amacıyla binilen otobüsten inerken çantanın açık olduğunu ve cüzdanın düştüğünü indikten sonra fark etmek. hareket etmeye başlayan otobüsün peşinden mirkelam misali koşmak ama yakalayamamak, terminale gitmek otobüsün terminale dönmeyeceğini öğrenmek, ertesi sabahın köründe terminalde otobüsü beklemek, içinde öğrenci kartının bulunduğu cüzdanı aldıktan sonra koştur koştur sınava yetişmeye çalışmak, sınavı kaçırmak aöf te aynı sınıfı 1 yıl daha okumak zorunda kalmak. * *

edit: imlâ
sınavdan önce çalışması gereken bir ders olan organic chemistry i hocanın ismiyle çağıran öğrencinin * elinin üstüne unutmamak için kocaman mert * yazması ev ahalisinin sorana kadar meraktan çatlamasına sebep olması.
sinav sirasinda hocanin gordugunu bile bile kopya cekmeye devam etmek.
sabahin korunde 8.40 dersi icin uyan(amay)ip, deodoranti uzerine bi anlamda boca edip kapiyi kilitleyip cikmak, az sonra uzerindeki beyaz kopukleri anlamlandirmaya calisip, deodorantla tras kopugu arasindaki farki anlamak. *
ilkokulda teneffüs zili çaldığında koşa koşa bahçeye çıkmak fakat bahçede kimsenin olmadığını farkedip sınıfa geri dönüp beslenme çantası rafından beslenme çantasını alıp hiç bişi olmamış gibi karnını doyurmak.

(bkz: beslenme saati)
hala aklıma geldikçe gülerim..

melekete aniden gidiş kararı verilmiştir ve akşamına da bilet alarak uygulaması yapılmaktadır..evden çıkarken sırt çantasının cep telefonu koyma kısmına telefon konur.hatta bunun üzerine ev arkadaşları hafiften taşak dahi geçer.otobüs kaçmasın diye taki tutulur ve kampüs durağına varılır..durakta otobüs beklerken sigara yakılır ve cep telefonundan müzik dinleme isteği belirir o anda.yandaki küçük bavula bakılır,lap top çantasına bakılır, indirilip sırt çantasına itinala bakılır fakat cep telefonundan eser yoktur..tutuşmuş vaziyette bir yandan gelen otobüslere bakılır bir yandan da miğdeye hafif bir kramp girmiştir.ordan geçen birinin telefonu ödünç istenir bir kaç dakikalığına ki kendi numaramı arayıp evdekilerden birinin açması ihtimali düşünülür..açan olmaz ayriyetten telefon sahibinin panik içindeki bana şaşkın bakışları da gözlerden kaçmaz..

bunun üzerinde otobüs gelir ve binilir..9 saat boyunca en büyük keyfim olan yolculukta müzik dinleme keyfinden mahrum kalmış olan ben, yolculuğun her saniyesinde kara kara düşünmekteyimdir..her şey bir yana yolculuk biter ve sabahın dört buçuğunda memlekete varılır. tam inmek üzereyken sırt çantası omuz kısımlarından yüklenilip sırta geçirilirkeeeeenn..zaaabaadaaaaammmmmm!!! şeklinde bir efekt tüm otobüsü kaplar..elimde sert cismi yoklarkan(!) bunun telefonum olabileceği ihtimali aklıma, saniyelerden az bir zamanla beyne balyoz etkisi yaparak gelir..otobüsten bir hışımla inilip bavullar alınır ve kimsenin olmadığı otogarda, otobüs ayrılırken sevinçten halay çekilir..
arkdaşın odasının kapısına gittiğini sanırsın içeri girmeden kapıyı çalarsın bi yandan da elindeki kağıdı okursun. içerden ses gelmeyince sinirlenirsin ve kapıyı yumruklamak için kafanı kaldırırsın ki o da ne? henüz kendi odandan bile çıkmamışsındır.* yok hadi onu geçtim bi de bu yaptığın aptallığı arkdaşlarına anlatırsın ya bu daha ayrı bi aptallıktır.*
araba kullanırken, sigarasını ayagının oraya düşüren ve egilip ararken 20 saniye sonra ''ne yapıyorum lan ben'' diye kendine soru sorup kafasını kaldırmasıyla duran bir kamyonun altına girebilmeyi basarmaktır.*
bilgisayarın tuşuna basılır. elektrikler yoktur. sıkılmayayım diye gidilir televizyona 2 saat bakılır.''ulan bu elektirikler niye gelmiyor'' diye hayıflanır. içeri gidilir ve yerdeki fişin takılı olmadıgı görülür.
bostanlı-üçkuyular seferini yapan arabalı vapura arabayla binilir. araba park edilip yukarı çay içmeye çıkılır. üçkuyulara varınca vapurdan yayan olarak inilirve otobüsle eve gidilir. aradan 1 gün geçtikten sonra karakoldan arayan komserin fırçasıyla durumun farkına varılır. arabayı almak için karakola gidildiğinde komserin aptalmısın sen sorusuna kusura bakma dalgınlık diye cevap verilir ve komserin acıyan bakışları arasında araba alınır.*
iki arkadaş aynı odada otururlar. biri nebkheperouri diğeri ise bi arkadaş işte.
aniden neb'in telefonu çalar. Arayan yukarıda bahsettiğimiz bi arkadaştır. diyalog gelişir:
neb - olm sen arıyosun lan? e sen burdasn? nası.
bi ark - ver bakym lan dur acıyım bi.
neb - al abi........................... abi telefonun cebinde mi?
bi ark - evet.
neb - e o zmn nası arayabliosn..
neb& bi ark - hasssiktrrrrrrr..
neb - kalk telefonun üzerinden...
bu arada bi ark telefonu açmış kendisinden iki kontörü harcatmıştır.
bir gece onceki alkol tuketiminin sonun da sabah kanda alkol oranı yuksek bir sekilde uyanıp kettla su koyup ocagı yakıp kettlı yanan ocak gozunun ustune yerlestirip birde kettlın dugmesine basmak.
1 yıl boyunca dershaneye gitmek. sınav kaydının yapılacagı hafta umursamayıp son güne bırakmak son günde kayıt yaptırmayı unutmak.
(bkz: arkadaş)
(bkz: oha)
bahtsız bedevi diyeceğim arkadaşın ağzından;
zorlu bir sınavın son anları, sınıf artık boşaldı boşalacak * son 4-5 kisilik grup kalmış sınıfta, hoca yeter artık bahtsız bedevi topla kağıtları getir dedi. kalktım yavasça, kağıtlarını uzatanlardan kağıtları topladım, ve ağır adımlarla kağıtları teslim ettim. eve giderken sorular üzerinde tartışırken elimdeki sınav kağıdımdan bu doğru işte diye gösterebiliyordum, bu işte bir terslik vardı, farketmem 3 dkmı aldı. h.ss.ttir kağıdımı vermemişim, hocaya gittim ama nafile dışarıda değiştirmediğini nerden bileyim dedi, o heyecanla aklıma gelmemişti bile, aynen kaldı ders.
sırf taksinomide homo sapiens diye adlandırıldıklarından , hakarete bile değmeyecek tiplere insan demek..