bugün

hürriyet gazetesi yazarı top sakallı kişi.fikirleriyle ne kadar gereksiz bir insan olduğunu cümle aleme ispatlamıştır.
cuma namazina giden genclerdeki artisini degerlendirmesiyle cay koyma vakti coktan geldi de geciyor dedirten sahis.
Yapmak istedigi ne, anlamakta zorluk cekiyor insan. Insanlarin ibadetine laf uzatamazsin, uzatirsan laik degilsin demektir zira laiklik din ve vicdan ozgurlugu demektir bir bakima. Bu adam da laiklige en buyuk darbeyi vurmustur bu soyledikleriyle.
fenerbahçe cumhuriyeti adlı kitabın yazarı.
bir aralar turkiye nin en zengin ve en unlu bankeri olmus sonra hapse girmis sahis.
(bkz: banker yalcin)
1997 yılında, şöyle güzel bir yazıya imza atmıştır;

--spoiler--
RP'nin iki taktiği var. ilki, "halkın yüzde 99'unun Müslümanlığı" edebiyatı!..
Yüzde 99'u, sözüm ona, "islami düzeni yerleştirmenin altyapısı ve gerekçesi" gibi göstermek!.. Oysa, bu halkın "yüzde 99'u bin yıldır Müslüman." Bin yıldır da, Türk halkının bu kimliğini kimse sömürmeye kalkmıyor, zaman zaman ufak tefek denemeler dışında... En azından hiç kimse, konu ne olursa olsun, her fırsatta "yüzde 99" edebiyatına sarılmıyor.
ikincisi, "insan hakları" edebiyatı!.. Türban insan hakları, Taksim'e cami insan hakları, kurban derisi insan hakları!.. Bunları istemek insan hakları da, tersini düşünmek neden insan hakları değil?.. işte, bu noktada "RP'nin dayatmacılığı" ortaya çıkıyor. "insan hakları" diye diye, zorbalığı şırınga ediyor. RP'nin dilinde insan hakları, zorbalığın söylemini oluşturuyor.
Mantık belli: Halkın yüzde 99'u Müslüman olduğuna göre, bu kimlikle insan hakları yan yana geliyor ve RP'nin dayatmalarına "kitlesel ve hukuki temel hazırlanmış" oluyor!.. Kimse kanmaz buna!..
"Halkının yüzde 99'u bin yıldır Müslüman olan Türkiye'de" zorbalık hiçbir zaman kazanmıyor. Bunu RP de öğrenecek!..
--spoiler--
bugünkü yazısı için;

http://www.hurriyet.com.t...ar/7008180.asp?yazarid=91
çok önemli bir beşiktaşlı olmasına rağmen türkiye'nin en büyük camiası olarak gördüğü fenerbahçe'nin kitabını yazan kişi. herkesin nefret ettiği fenerbahçe cumhuriyeti yakıştırmasının mimarlarından.
angaje ve yüzeysel 'köşe' yazarlarımızdan... tabii 'köşe' olduktan sonra zaten nadir çıkarılan at gözlükleri ile özgürlüksel edimlere hakaret etmek pek bir kolay ve keyifli oluyor post-modern gerici zevat için... 'at gözlükleri yalçın bey, at o gözlükleri', diyoruz kendilerine pek kar etmeyeceğine kani olsak da şu fani dünyada...
hurriyet'in düşürülemeyen kalelerinden biri.
Cumhuriyet'ten yetişmiş, daha sonra Sabah Gazetesine geçmiş ve şu anda Hürriyet'te olan, bir gazeteci-yazar.
hürriyet gazetesini babasının çiftliği gibi kullanan yazar.hiçbir konuda uzmanlığı ve bilgi birikimi olmadığı halde hürriyet gibi bir gazetede neden yer bulabiliyor anlayabilmiş değilim.
osman tamburacı'nın s.kilen bıyıklarının kapağı..
karşısına gelen her soruya "vay akp şöyle, vay akp böyle" diye saçmalayarak cevap veren; irtica geliyor, geldi öcüsünü kullanmaktan zevk aldığı anlaşılan maşa!

"cuma namazına giden genç nüfus arttı, irtica geliyor!" diyerek zırvaladığı günler de unutulmamalıdır...
filistin bayrağından, namaz kılan insanlardan rahatsız olan açıkça söyleyemese de din düşmanı olduğu kabak gibi belli olan yazarcık.
korkuları, endişeleri giderek artan yazar. e tabi dinle ilgili her türlü ilerleme hürriyet gazetesinin her yazarının korkutur.

http://www.hurriyet.com.t...r/11774061.asp?yazarid=91
hürriyet gazetesinde yazan gereksiz yazar.
bekir coşkun'un istifası hasebiyle bayrağı devralacak olan yazar. yakın zamanda kendisinden de bir "göbeğini kaşıyan adam" bombası bekliyoruz.
epeydir başlığı boş kalmış hürriyet yazarı, popülerliği biterse kendiside bitecek türden ilginç tipte yazarlardan bir tanesidir, sapkın işleri normal şeylermiş gibi dillendiren hürriyet tayfasının önde gidenlerindendir kendisi.

yalçın dogan dün cnn türk te, mitterand ın evli bir kadınla ilişkisi olduğunu, bunu tüm fransa nın bildiğini, hatta o kadından bir tanede kızı olduğunu, başkanlık sarayından kadının evine korumalarını almadan yürüyerek gittiğini, modern fransa nın bunu sorun yapmadığını ballandıra ballandıra anlatması tam bir midesizlik örnegi idi.

merak ettiğim bir konu var yalçın dogan ile ilgili, baykal ailece görüştüğü bir arkadaşıdır muhtemelen, baykal ı ailesi ile yalnız bırakabilir mi? baykal hanımını beğenirse ondan çocuk yapabilir mi, üstelik böyle bir ilişki yaşanırsa hanımını boşamaz mı ?
bebekle uçmak hakkındaki yazısı aşağıdadır.

http://www.hurriyet.com.t...asp?yazarid=91&gid=61
son günlerde köşesinde bdp propogandası yapan, bununla da yetinmeyip, mhp'ye bdpli milletvekillerinin adaylıklarının iptaline karşı çıkmayan herkese çatan köşe yazarı.
tamamıyla bdp militanı olmu$, sokakta ta$ atan çocuklardan farkı kalmamı$ kişi.
bugünkü yazısında somali konusunda gerçekçi tespitler yapmış yazardır.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18505550.asp
görsel
Çok fazla pot kıran, yazılarında sık sık yanlış bilgiler, sığ analizler, belki de bazen manipülasyonlar bulunabilen bir yazardır.

Kenan Gürsoy'un tüm akademik geçmişini bir kalemde silip (adam Galatasaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi dekanıydı ve hala Türkiye'de akademik anlamda felsefe söz konusu olduğunda akla gelen ilk bir kaç kişiden biridir), anne tarafından Kenan Rıfai'nin torunu olması dolayısıyla hali hazırda şeyh sıfatına sahip bulunduğu için Vatikan büyükelçisi tayin edildiğini iddia ettiği bir yazısı vardı mesela.

Benzer bir şekilde, bestekarı (Sadettin Kaynak) yarım asır evvel ölmüş olan meşhur Çanakkale Mersiyesi'ni, AKP yalakalığının bir mahsulü olarak yeni bestelenmiş ve yayılmış bir esermiş gibi sunduğu bir başka yazısı daha vardı.

Bunlar, ilgili yazıların bütününe yayılmış hata yahut manipülasyon örnekleri. Bunun haricinde, atıyorum, 1969 Adapazarı depreminden bahsedebilir (aslında 1967), Irak'ın Kuveyt'i 1987'de işgal ettiğini söyleyebilir (aslında 1990), 2002'deki ekonomik krizden yakınabilir (aslında 2001) bazen.

Ek:

- "Şeyh Kenan" bahsine, bizzat Kenan Gürsoy tarafından verilmiş oldukça nazik bir cevabı, şuradaki röportajın "Şeyh Değilim" ara başlıklı bölümünde bulabilirsiniz.

- "AKP ilahisi" bahsine, Murat Bardakçı tarafından yetiştirilen cevabı şuradan okuyabilirsiniz.

Bu iki tekzibe, Yalçın Doğan tarafından herhangi bir itibar gösterilmediğini de ekleyelim.
bugünkü yazısında "Süleyman Şah Türbesi'nde Türk bayrağı indirildi" haberleri ile "Rumlar Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attı." haberleri arasındaki paralelliğe dikkat çekmiş!

6 eylül 1955'te bu haber çıkmadan önce ülkenin durumuna da değinmiş yalçın doğan!
--- alıntı ----
ENFLASYON yükseliyor, iktidardaki Demokrat Parti muhalefeti susturmaya çalışıyor, başta toplantı ve gösteri yürüyüşleri olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri kısıtlıyor. Baskı artıyor, liberaller DP'den desteği çekiyor, iktidarın çaresiz kaldığı ortamda iktidar yanlısı bir gazetede çıkan haber Türkiye'nin başından aşağı kaynar sular dökülmesi gibi: "Rumlar Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attı."
--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26085654.asp

her fırsatta kendisini menderes ile özdeşleştirenlerin komplosunun bile paralel olması tesadüf mü?