bugün

Depresif bir andır, yalnızlıktan içtiğin sigaranın çıtırtısını duyarsın.
hastasındır ve bir çorba yapayım mı diyenin olmadığı andır.
saatlerinizi televizyon ya da bilgisayar başında harcadığınızı fark ettiğiniz andır.
telefonu 3 gündür şarja takmadığınızı anladığınız an vardır ki, o daha fenasıdır.
Hapşurunca çok yaşa diyen biri olmuyor da bir sessizlik oluyor ya işte o an.
http://imageshack.us/a/im...930542287462463274108.jpg
ekşiden.
hedefinin en büyük olduğu zamanlardır.
yalnızlığını birleştireceğin bir insan evladının olmamasıdır.

(bkz: ah yalan dünya)
Çok koyar adama en zor anında yanında olduğun kişiler, en ufak kaprisinde yüzüne bakmaz.
Telefon rehberine baktığında dışarı çıkabileceğin kimse olmadığını farketmektir yalnızlık.
Kontör yüklemeye gerek duymamaktır yalnızlık.
Yattığında sadece nefesinin ve kalp atışının sesini duymaktır yalnızlık.
içten içe erimek ama kimseye muhtaç değilim diyip tekrar kükremektir yalnızlık.
Telefonun her çaldığında heycanlanmaktır fakat Turkcell yada yanlış numara olduğunu anlayınca ben yalnızım doğru ya demektir yalnız olmak.
Kimseye anlatamadığın kimsenin sormadığı kimsenin umrunda olmadığın gerçeğidir yalnızlık.
Ölsen 3 gün sonra bulunucak olmasıdır yalnızlık.

Kısaca yalnızlık PAYLAŞILMAZ.
içinize hüznün çöktüğü andır, bu ana kadar herşey normaldir, yemeğinizi yersiniz çayınızı demlersiniz, oturursunuz ve sohbet edecek kimsenin olmadığını hissettiğiniz andan itibaren hüzünle tanışırsınız bu devam eder, akibinde bunun adının yalnızlık olduğu kanaatine varırsınız. çok zor. Allah kimsenin başına vermesin.
derdini anlatıcağın, derdini paylaşabileceğin birinin olmadığının farkına vardığın zamandır. o kadar çoktur ki bu anlar aslında çünkü her yalnızlıklasındır, yüzleşiyorsundur.
ademin havvasını aramasıdır yanlızlık.
simit yerken;

"biraz versene lan canım çekti" diyen birinin olmadığı andır.
Kalabalığın içinde ilgilinizi çekecek hiç bir şey bulamadığınız andır .
sıçarken kapıyı kapatmadığı andır...
bazen her andır.
anlık bir sıkıntıyla telefonu ele alıp kurcalarken, rehbere girdiğinde karşısına çıkan hiçbir insanın yüzünü güldürmediği, içini ısıtmadığı andır.
sigarayı tersten yakıp kendi kendine güldüğün andır.
etrafındakılerın neyın var sorusunu geçiştirmek için bir şeyim yok iyiyim dedigin andır.

edit: imla.
bi türlü açılamadığın karşı cinsi her hangi bir yerde beklerken ha şimdi geldi ha şimdi gelecek diye heyecan yaptığın an var ya. işte o heyecanı yapma sebebin kendini yalnız hissetmektendir.
tek başına kahvaltı yaptığı zaman elbette.
hastanede yatarken, ziyaret gün ve saatinde, hiç kimsenin gelmemesi.
banyo yaparken/yaptıktan sonra kimsenin sana havlu getirmemesi ve öylece donakalman belli bir süre. evde kimse yok çünkü, çok fazla düşünmeye ve hüzünlenmeye gerekte yok bence, buna alışmak gerek!
kendini kötü hissettiğinde başını yaslayacak tek bir omuz bile bulamadığı andır.
içinde cevabını bulamadığı sorularla boğuştuğu andır.Sürekli neden neden deyip durulan anlardır.
kendi ülkenden başka bir ülke de, bir allahın kulunun bırak türkçeyi, ingilizce bile bilmediği bir kentte hissedersin yalnızlığı... daha o kentin girişinde iskender Pala'nın sözleri dökülür dudaklarından ''Alah'ım burada şu kadar milyon insan yaşıyor ve benim tek tanıdığım sensin''...hele bir de kalacağın süre sayılı gün değilse of ki ne of... hani lambadan cin çıksa, ne karun kadar zengin olmak, ne de dünya barışı derdin değildir. tek dileğin seni anlayacak birinin olmasıdır. hatta biri olmasa da olur, herhangi bir canlı türü kafidir. uzaylı olsa ve on dakka sonra kanını maviye, gözlerini kırmızıya çevireceğini bilsen, ''biz müsaitiz, buyursun gelsin'' dersin.