1. Ve 2. Dünya savaşları sonrasında Yapılan araştırmalara göre bazı askerlerin uzmanlara, çatışmalar sırasında ateş ederken bilerek ve isteyerek ıskaladıklarını itiraf etmesi sonucu literatüre girmiş kavram.

"Yaşamak için öldürmem gerekiyorsa, ben ölmeyi seçiyorum."

Bireyin inançları ve değerleri gereği bunu diyebilme özgürlüğü var mıdır, olmalı mıdır?

(bkz: pozitif haklar vs negatif haklar)
Ülkenin en yetişmiş ve değerli insanlarını ,yüksek mühendislerini,uzman doktorlarını vb.,ülkenin yararına olacak projelerde kullanmak yerine,dağda bayırda süründüren anlayışın zaten vicdanı yeterince rahatsız etmesi,doğal olarak zaten vicdanın bunu 'ret' etmesi.Askerliği tam olarak yaptırmamak yerine insanların özelliklerini göre görev paylaşımı yaptırılıarak sorunun hallolacağı da gün gibi aşikardır.Sınırda bekleyip,teröristlerle çatışmaktan hiç çekinmeyecek,insanları öldürmenin vatan için olduğuna tamamen inanmış gözü pek insanların yanındabu durumu bu kadar kolay benimseyemeyecek insanların da varlığı göz önüne alınarak yapılacak düzenleme hem askeriyeyi,hem de askere gidecekleri rahatlatacaktır.
Gayet doğal bir hak. Adam askerlik yapmak istemiyorsa yapmaz.
kişinin inançları ya da görüşlerinden kaynaklanan nedenlerden ötürü askere gitmeyi/alınmayı ret etmesidir. avrupadaki bir çok ülkede vatandaşlara tanınmış olan hak, son zamanlarda türkiye aleyhindeki (bkz: aihm)'nin zorunlu askerlik hakkindaki kararıyla bir kez daha gündeme gelmistir.
insan haklarını koruyan, militarizmi ve savaş yanlılığını reddeden bir eylem biçimidir.
vicdan bilmeyenlerin şerefsizlikle aynı kefeye koyduğu olay.

her ay kazandığım paranın %40'ını alan, elime geçen paradan da ortalama %25 dolaylı vergi ödeten devlet beni koruyacak arkadaş.

ben askerlik yapmayacağım, kendi askerim tarafından diskoda öldürülmeyeceğim, üstlerimin hatasından teröristlere yem olmayacağım, devrecilikle psikolojim bozulmayacak, mıntıka temizliği yapmayacağım, garson, şoför, sekreter, özel ders hocası olmayacağım.

hem bu angarya işler hem de vatanı korumak için para alan profosyonel adamlar olacak. bu paraları da benim çalıştıklarımdan kestiklerinizle yapacaksınız. vicdani ret olmazsa 10.000 euro daha vereceğim. zaten yalama olduk.
olması gerekendir.

kimse kimsenin aptal çıkarları için yahut aptalca hataları yüzünden ölmek zorunda değil.

Kaldı ki bundan sonra savaşlar asker ile değil teknoloji ile yapılacak, nükleer güç ile yapılacak, bilim ile yapılacak yani şu anki durumumuz pek iç açıcı değil dostlar.
kimse zorla postal giyip kendisine emirler yağdıran üstlere papağanvari bir şekilde "emredersiniz Komutanım" demek zorunda değildir.

vicdani ret bir haktır, her ne kadar demokratik olduğunu iddia eden iktidar sahiplerinin kabul etmediği bir görüş olsa da.
şu ara bu ülke için ölmek;
yaşanan ve ne idüğü belirsiz bir kaosa "bir evlat kanı da benden olsun" demekten ötesi değil.

ölüm insana, şenlikle gelmez. kasvetle gelir ve hüzün getirir. ne idüğü belirsiz ölümler ise ana ve baba'ya akıl yitirir.

o evladı rahmimde boğar gene vermem.
madem askerliğini yapmışların söz etmeye hakkı var bir iki de ben bişey karalayım eski bir jandarma komando olarak; bak bi kere karşıma çıkmasın o salak modunda ki entryleri kaale bile almıyorum, siktirin gidin kumda oynayın, gittim o rezilliği gördüm geldim, bugün olsa gidermeyim siksen gitmem, takarmıyım o mavi bereyi takmam, 5 dakika bile gitmem. eğer amacın salt terörle mücadele etmek, kahramanca çarpışmak, vatanın aziz toprağını korumak olduğunu bilsem bir saniye bile düşünmezdim ama maalesef kazın ayağı hiç de öyle değil. kimse kimseyi yemesin hele kamuflaj giymemiş olanlar hiç ahkam kesmesin.

bunun adına ister vicdani ret deyin, ister başka bir şey bence olmalı bir hak, kamu hizmeti yapsın mesela, topluma faydalı işler peşinde koşsun, bedelli askerlik yapma imkanı tanınsın ve daha bir sürü şey, ama olmalı bu. ha bunları yazarken de soramadan geçemeyecem, bi terörle mücadele vardı ne oldu ona diye?
erkek olsaydım eğer bende gitmezdim askere. Aldığım bikaç günlük eğitimle daha 20 yaşında hiçbişey bilmeden vatan-millet deyip atmazdım kendimi dağın ortasında mücadeleye. Atacaksamda şu devletin başında bizi oraya gönderenlerden birinin oğlunuda görmek isterdim yanımda. Parası olmayanmı seviyor bu vatanı sadece? Neden şehitler hep fakir aile çocukları?.
benim gibi bu cümleyi kuran bir sürü insan hemen vatan haini muamelesi görüyor.
Vatan haini değilim bu ülkedeki askeri düzene karşıyım. Asker olmayı meslek olarak seçmiş bir sürü tecrübeli insan varken,20 yaşındaki tecrübesiz delikanlının vatan-millet deyip gaza getirilerek dağlara salınışına karşıyım. Şehit olanların hep gariban oluşuna karşıyım. Birsürü annenin babanın canı yanarken,parası olanın canının yanmadığı düzene karşıyım.
NOT: Bu entry başka bir başlığada girmiştim. Eksi oylara rağmen burayada girmek istedim.
askerliği,dünya görüşünün hayata duruşunun hiçbiryerine sığdıramayan,askeri üniformayı giymeyi abes bulan,bu konuya ''hayatımla bi alakası yok'' şeklinde yaklaşan kişilerin bu durumu ifade ed(eme)yiş şekilleri.olabilir,niye vatan haini olsunlar ki?sanki güzel ülkemin tüm erkekleri bayıla bayıla mı gidiyorlar askere?karalar bağlamıyorlar mı peki?
şafak sayma,doğan güneş kimin icadı laflar o zaman?
insani duygulara da saygı duyulmalı bence,birey oluşa da,millet oluşa duyulduğu kadar saygı duyulmalı.
bireyin değil de, toplulukların daha değerli olduğu ülkelerde * uygulanması çok zor olan haktır.
dünyanın birçok ülkesinde el kol sallanarak yapılan veya zorunlu olmayan ve hatta ülkemizde paranız varsa muaf bile tutulabileceğiniz, doktor veya öğretmenseniz veya teknik ekiptenseniz yata kalka yapacağınız ve sırf bu sebeplerle bile "sınırda sizin için mehmetçikler nöbet tutarken vicdani ret vicdansızlıktır!" benzeri eksik* karşı çıkışlara karşı çıkılabilecek durum. anti-militarizm konusunda ise Nilgün Toker iyi demiş:

"Anti-militarizm bir tahakküm sisteminin reddi ve değiştirilme talebi anlamına gelmesi bakımından politik bir sorumluluktur. Aynı zamanda bir insan olma halinin savunulması ve korunması talebi olarak anti- militarizm ahlaksal bir sorumluluktur. Başka deyişle, düzenleme, idare etme anlamındaki bir politika olarak militarizme karşı çıkmak, politikanın anlamını değiştirmeyi gerektireceğinden politik bir bakış açısıdır; bu karşı çıkışta dayanak olacak olan insan olma tanımından kaynaklanacak insanlık değerini eylemin ilkesi yapmak bakımından ise ahlaksal bir bakış açısıdır. Bu ahlakın, anti-militarizmin bir politika olarak içinde taşıması gereken bir ahlak olduğunu, bir direnme ahlakı olduğunu da hemen belirtelim.
Militarizm, bir korku rejimi olduğu için, insanlar arası ilişkiyi dost-düşman kavramlarıyla kategorize ederek insanların bir grubunun başka insan topluluklarının yok edilmesini onaylamasını, meşrulaştırılmasını sağlayacak, hatta bu yok etmeye bizzat katılmasını, değilse de bu yok edişi seyretmesini sağlayacak biçimlendirilmiş bir zihin durumunu yarattığından, anti-militarizm bu insanlık dışı insanlık haline karşı çıkmak anlamına geldiğinden politik bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, militarizmin egemen olmadığı bir dünya kurma iradesini yaratma sorumluluğudur. Dost-düşman kategorileriyle biçimlendirilen homojen bir toplum yaratma ve bu toplumu her türlü başka olana karşı bir korku ile besleme işleminin ideolojik çerçevesi milliyetçilikle sağlanır. Milliyetçilik, militarist bir devlet örgütlenmesi altında bütünleştirilen, karakterini ve kimliğini devletin taşıdığı ve vazettiği hakikatten alan toplumların başka olana, aynılaşmamış olana, farklılık taleplerine karşı dışlama, reddetme ve giderek yok etme tavrını içselleştirmesini sağlayan bir ideolojik çerçeve olması bakımından, militarizmin ideolojisidir."

alıntı yapılan metnin tamamı için *: http://www.savaskarsitlar...ID=1&ArsivAnaID=36302
(bkz: vicdani ret bir insan hakkıdır)
Hangi ülkede olursa olsun yasal rejim, bilinçli ya da bilinçsiz savaş yanlısını değil, barış yanlısını mahkum ediyorsa, orada bir çarpıklık var demektir. *