bugün

orhan pamuk'un 2017'nin sonbaharında çıkması planlanan yeni romanı.
Orhan pamukun yazmakta olduğu romanı. Ne zaman çıkacağı meçhuldur.
Merakla bekliyorum.

görsel

Uzun bir zamandır yayın tarihi merak edilen Orhan Pamuk’un üzerinde dört yıldır çalıştığı tarihi romanı Veba Geceleri  23 Mart'ta okurla buluşacak.

Orhan Pamuk, yeni romanı için 30 yıldır kafasında kurguladığını ve 2020 yılında yaklaşık 3.5 yıldır romanın üzerinde çalıştığından bahsetmişti. Roman 1901 yılında hayali bir Osmanlı vilayetinde veba salgını sırasında yaşananları anlatıyor. 

https://t24.com.tr/haber/...3-mart-ta-raflarda,938758
23 mart'ta yayınlanacak olan Orhan pamuk kitabı. Yıllardır bekliyoruz, yolunu gözlüyoruz. çıkar çıkmaz alacağım, hatta kitapçı önünde yatacağım.
Tükenmeden alınız, kitapçınızdan ısrarla isteyiniz!!

Okur okumaz editleyeceğim burayı. Albert camus'ün veba kitabını sıkıla sıkıla okuyan, -itiraf ediyorum ki-yarım bırakmış biri olarak bu kitabı zevkle, hatta bitmesinden korkarak okuyacağımdan eminim. Öyle ki şimdi okumakta olduğum kar kitabında da aynı şeyi yapmaktayım. Bitme lütfen bitme.
orhan pamuk un son romanıdır.

kitabın ilk elli sayfasına ulaştım. Beyaz kale, kırmızı saçlı kadın ve kar romanlarını okuyan birisi olarak diyebilirim ki, okuduklarım arasında en fazla etkilendiğim kitap bu.

bitirince tekrar yazacağım.
nobel almış bir yazarın son ve müthiş kitabı. yıldızlar yanıp sönüyor tepemizde. sanki havai fişekler patlıyor dört yanımızda. reklam kampanyaları. mutlaka oku anlamında söyleşiler. hayranlıkta tavan. beş yıl üç yüz kırk beş sayfa. hele covid günlerine rastlaması da ayrı bir kehanet, yazarımızın büyüklüğünü anlamamız için adeta bir işaret.

kapak resmini de kendi çizmiş. demek ki nasıl bir heyecana kapılmış ki resmi bile kimseye bırakmamış, fırçayı eline almış.

peki veba geceleri nasıl bir roman? nasıl bir sanat eseri?

veba geceleri’ni okuyan biri birkaç sayfa sonra romanın asıl amacını, bütün kurgunun ardındaki belki sipariş üzerine tasarlanmış konuyu keşfeder.

veba geceleri minger denen yazarın uydurduğu bir adada geçer. o kadar ayrıntılı bir ada tablosu çizilir ki bu nedenle yazarın asıl niyetini ilk başta anlamayanlar olabilir. ayrıntılarla önünüze kelimelerle adeta barikatlar kurulmuştur.

adada veba salgını başlar. devir abdülhamit devridir. (vahdettin olsaydı amaç en başından belli olacaktı. romancı belli ki burada tarihle oynamış.) adaya abdülhamit’in yeğeni ve onun kocası dr. nuri yollanır. vali sami paşa dahil herkes veba ile boğuşmaktadır artık.

bu arada yedi düvelin donanmaları adayı ablukaya alır. bunların arasında padişahın donanması da vardır. vahdettin ve düvel-i muazzama iş birliği artık ortadadır.

ve asıl kahraman artık belirmeye başlar.

kolağası kâmil!

(kapak resminin sağ alt köşesinde belirtilen, tek madalyalı, dikkat edilmezse görülmeyen bir figür.)

yunan savaşından başka savaş görmemiş, tek madalyası olan, askeri okulu derece ile bitirmiş, annesinin ikinci evliliğinden dolayı ona kırgın, ince bıyıklarını yukarı doğru tarayan yakışıklı genç subay. romanda onun için şu satırlar da var:

“genç subayın o anda tarihin kendisine vereceği büyük rolü o sırada aklından geçirmediği…”

kolağası kamil’in evinin bahçesinde çocuk iken kargaları kovaladığı da araya sıkıştırılmıştır. hala anlamayanlar için. vebanın korkunç boyutlara geldiği bir gün kolağası kâmil postaneyi basar, bütün telgraf sistemine el koyar. ve daha sonra bir rum bir eczacının amblemini taşıyan komik bir bayrağı sallayarak komutan kâmil olur, daha sonra da cumhurbaşkanıdır artık.

mustafa kemal atatürk’ün telgraf sistemine ne kadar önem verdiğini, kurtuluş savaşı'nda ilk iş olarak bu sistemi düzenlediğini bilenler kolağası kamil’in postaneyi basmasındaki ince noktayı anlayacaklardır mutlaka. uyduruk bir bayrak da yine kolağası kâmil tarafından dalgalandırılmakta, türk bayrağının yazarın gözündeki yeri iyice anlaşılmaktadır.

acaba orhan pamuk bu romanı yazarken ne biçim duygular içindeydi?

“eyy avrupa anla artık anla beni. ben sizdenim. onlardan değilim. atatürk benim için tek madalyalı kolağası kâmil. uyduruk ada, uyduruk bayrak, uyduruk dil. mingerce yani. dil-i geçmiş zamanın dili. türkiye gibi. beş yılda beş kere daha hak ettim verdiğiniz nobel’i.”
sıkı bir pamuk okuyucusu değilim ama Veba geceleri romanını merak ediyorum. Kitabı okuyan arkadaşların "edebi" görüşlerini merak ediyorum.
Orhan pamuk'un en dandik kitabı. Hatta tek dandik diye düzeltebilirim çünkü bu sıfata yakın olan bir diğer romanı beyaz kale'de yine bir okuma keyfi oluyordu. Bunda Dandiklik daha bismillah demeden kendi çizdiği kapaktan başlıyor. yine de mingerya muhabettinin başladığı 3/5ine kadar falan okunuyor bir şekilde. Ama ondan sonra tam bir sıvama olmuş. Deli saçması düzeyinde tutarsızlıklarla dolu, rezil bi kitap.
Pandemi dönemine denk gelmesiyle daha bir ilgiyle okunan tarihi-polisiye orhan pamuk romanı. Yüzüncü sayfayı devirdik, yola devam bakalım.
Pamuk romanı hakkında bir diğer röportajını popüler edebiyat dergisi olan OT'a verdi. Veba Geceleri 1900-1901 yıllarında Girit-Kıbrıs-Rodos civarlarındaki hayali bir Osmanlı vilayeti olan Minger adasında, II. Abdülhamid devr-i saltanatında geçmektedir. Adada 1894'ten itibaren Hindistan ve Çin’den gelen üçüncü veba pandemisi etkili olmaktadır. Eserde salgının insanlar ve özellikle çocuklar üzerine etkileri Osmanlı Devleti'nin inkirazı ekseninde anlatılmaktadır. Osmanlı’nın en ünlü karantina doktoru Charles Bonkowski Paşa, Vali Sami Paşa, bir subay ve bir Hanım Sultan eserdeki karakterler arasındadır. Tarihî roman türüne haiz olan eserin esin kaynakları arasında Sessiz Ev'in başkişisi Faruk'un yaptığı araştırmalar yer alır. Pamuk'a göre Faruk, Sessiz Ev'de bu roman için bir araştırma içindeydi. Eserden bir bölüm Mart 2020'de Gazete Duvar'da yayımlandı.

Eserde merkez-çevre arasındaki ilişkinin veba ekseninde kopuşu kurgulanmaktadır. Olayları geçtiği adada Müslüman ve Ortodoks ağırlıklı bir demografik denge bulunmaktadır. Veba salgınında anne-babalarını kaybetmiş çocuk çeteleri de eserde ön plandadır.
Bugün migros'tan aldığım Orhan pamuk romanı. Bakalım nasıl ilerleyecek. Okudukça editlerim.

Edit1: kitabın başları sıkıcı olsa da veba vakaları başlayınca keyifli olmaya başlıyor.
Beni kitap okumaktan soğutan bir Orhan pamuk romanı. ilerlemiyor.