bugün

hatırladığım kadarıyla...

1. 2. 3. 4. ve 5. sınıf : zeynep ... kız boğularak öldü...

6. sınıf : ezgi ... trafik kazası geçirdi. ölümden döndü. şimdi bir şeyi yok.

7. ve 8. sınıf : şeyma ... liseye gönderilmemiş diye duyduk.

9. sınıf : --- ( yeni ortam tabii... )

10. ve 11. sınıf : alt sınıflarda ismini bile bilmediğim kızlar...

12. sınıf : --- ( sınav derdinden kız peşine mi düştük amık... )

şimdi de yeni ortam... yeni kızlar, yeni platonik aşklı, uykusuz geceler...
muhtemelen çoğu acıklıdır.
platonik aşklarım çoktur. çoğunluğunu ünlüler oluşturur. geçenlerde liste yapmaya karar verdim baktım 20 kişi oldular. sonra iyice düşündüm başka kim vardı bu kadar olamaz diye, telefonuma kaydettiğim isimlere resimlere baktım baktım 40 oldu bu sayı. ama şimdi sorsanız 10 dan fazla hatırlamam. eminem benim platonik aşklarımdan en sevdiğimdir. tüm sülalem ve arkadaşlarım bilir bunu. çok manyak bir hayran oldum çıktım, 2.500 tane resmi var bilgisayarımda. ve bunları telefonuma da attım, arada bir açar bakarım, çizerim. ya bildiğin açıyorum tumblr'ı gördüğüm her resmi kaydediyorum. yeni eve bir taşınalım bütün odam eminem resimleriyle dolu olacak. bir kere konserine gitmek için neler vermezdim.
bir de okuldan sevdiğim bir çocuk var * *, aynı servisteydik. lise 1 deyken çok uğraşırdı benle, e ben de aşıktım ona, salak gibi sırıtırdım ne derse desin, o benle uğraşırdı * * * * * * ben onla. gizliden arayıp sapıklık yapacaktık gizli numaraları engellemiş.
ilkokulda bir kızı görür görmez aşık olmuştum. 7 yaşında ne aşkı lan, bi siktir git falan demeyin. O kıza ortaokuldan mezun olana kadar ilgiliydim ve her sene açılma hayaliyle okula gidip bir türlü kendimi açamıyordum. Kalbim sıkışıyordu onu görünce tabi çocukluk döneminde normal diye düşünüyorum. Lise'ye geçtiğimde de rüyalarıma giriyordu . Bir gün telefon numarasını aldım sınıfımızdan başka bir arkadaştan, Duygularımı anlattım sms ile ve son verdiği cevap ''inan hiç umrunda değilsin'' olmuştu. Artık unuttum mu bilmiyorum ama en son kızın selçuk üniversitesinde hukuk fakültesinde öğrenim görmeye başladığını ve kapandığını duymuştum sonra bitti,gitti.

(bkz: özet geçtim)
ortaokul yıllarında bütün sınıfın fantezi malzemesi yaptığı * ismi lazım değil, 4 harfli bi isme sahip bir kız vardı. bir arkadaştam görüp ince rotring kalemin ucuyla koluma kazıdım adını, kıpkırmızı bir iz, hangi akla mantığa sığdırdıysam. 10 yıldan fazla zaman geçti üstünden, yazdıktan bikaç sene sonra ilk harfin olduğu yeri cam kesti de görenlerin "bu neymiş ahaha mal mısın" demelerinden kurtuldum, diğer izlerde ancak biraz biraz soldular. ancak ben orda olduklarını bildiğim için seçebiliyorum. hakketen de malmışım ya.
ilk soğuk kış akşamında gördüm onu. arkadaşlar eczaneden ilaç almak için içeri girmişlerdi ben de dışarda mal mal onları bekliyorum. sonra 5 dk geçti hala çıkmadı bizim elemanlar. dur bakayım dedim camdan, o da ne dünyanın en güzel kızı çalışıyor eczanede, durur muyum tabi hemen girdim içeri, daha yakından baktım ve ilk görüşte aşık olanlar kervanına katılmış oldum.

sonra mı...

meğer bizim kız eczanenin sahibiymiş. babamları da tanıyormuş, ben de o günden sonra kızı görmek için önce ilacı alıp sonra doktora reçeteyi yazdırıp tekrar soluğu eczanede almaya başladım. hey gidi günler hey...

sonuç, hüsran tabi... söyleyemedik kıza, hem benden 2 yaş büyük hem de okuyorum o aralar daha. neyse günler geçti ben okuduğum için başka şehirde, o memlekette duyduk ki evlenmmiş...

dünyanın en güzel gülen kızı seni seviyorum, tek taraflı olsada ölünceye kadar da seveceğim. umarım mutlusundur ve her zaman mutlu olursun...

açmayın lan böyle başlıklar... kalbim acıyor...
(bkz: bir kulunu çok sevdim)
tamamen bittiğinde inci de anlatmayı düşündüğüm hikayedir.
ön bilgi için;

(bkz: aşk acısına alışmak)
ben her zaman kızlara karşı çekingen ve heyecanlı olmuşumdur. o nedenle aşklarımın birçoğu platonik olmuştur.*
hele ki lise dönemlerimde bir kızla konuşmak, bir kıza teklif etmek benim için neredeyse imkansızdı.
her neyse lise 2. sınıftaydık ve sınıfımızda, adı bir o kadar çirkin **, kendisi de bir o kadar güzel olan biri vardı. yüzü ve güzelliği hala aklımdadır. ben ona içten içe duygular beslemekteydim, fakat onun dünyadan haberi yoktu. bir de okulun en sosyal kişiliklerinden biriyle çıkıyordu. bana da kalan ibrahim tatlıses'in bir kulunu çok sevdim şarkısını dinlemekti.
lise bitene kadar bir kelime bile etmedim. hep sevgilisini düşünerek kendimi teselli ettim ve o şekilde de unuttum. şimdi düşünüyorum da ona beslediğim duygular gerçekten de temiz duygularmış. böyle acı tatlı bir anımdır işte.
gördüm. aşık oldum. o beni görmedi. o beni sevmedi. acıttı. içtim. geçmedi. geçer (yanımdan).
anlatsam minimal sözlük romanı olur. ama düşünmüyor değilim. kızın doğum raporlarına ulaştığımı sonrasında lise 2 deyken yakalandığı kronik hastalıkların neden ve ne zaman olduğunu öğrendiğimi daha daha sonrasında ise her gün bindiği dolmuşun plakalarını... uzar gider... sözlük
Liseye başlanır. Bir çocuk görülür ama nasıl bir çocuk uzun boylu böyle kabarık güzel kıvırcık gibi saçları var bir gözleri var anlatılmaz yaşanır bebeksi bir yüzü var çok tatlı çocuk. arkadaşlarla konuşuyoruz kimse yakışıklı bulmuyor bunu tabi herkes böyle karizmatik çocuklardan hoşlanıyor falan. Başlarda çocuğa karşı hissetiklerim görsellikten ibaretti, görünce mutlu olurdum falan ama sonra tanımaya başladım tabi oda uzaktan. özellikleri, ilgilendiği şeyleri bırak evini, bağını, hayatını neredeyse her şeyini öğrendim arkadaşlarıyla bir şekilde sanal ortamda arkadaş bile oldum. Öğrendikçe aşık oldum. benim gibi odun bir kişi romantik filmlere bile katlanamayan ben mal gibi aşık oldum böyle sabahın altılarında ağladığımı bilirim. Tuhaf kısmı onu tanıyan tanımayan herkes olabilir açıl diyordu birgün nevruzda hiç unutmam arkadaşlarına beni gösterdiğini gördüm gibi oldu başka kişilerde böyle dedi onu gördüğümde hep göz göze geldik ama platonik aşk ya işte hiçbir şey olmadı belki beni sevdi belki ben öyle sandım. Galiba ondan başka kimseyide o kadar sevmedim hep birileriyle onu unutmaya çalışmışım olmamış. platonik aşk zaten bence gördüğün güzel bir bedende mutteşem eşini büyütmendir. Ondan o kadar çok sevdim sanırsam. O kadar büyütülcek bir çocuk değildi belkide. birde lise boyunca neredeyse hergün allah'a önce ilişkimiz için sonrada ona güzel bir hayat vermesi için dua ettiğimi hatırlarım.
bir kız/kadın/dişi olarak platonik olmanın hep daha zor olduğunu düşünmüşümdür. hiçbir zaman karşısındakiyle açık açık konuşabilen, niyetini açabilen biri olmadım; büyük ihtimalle olamayacağım da. karşıdan beklerim ilk adımı, çoğu cins-i latif gibi. bu yüzden daha zordur karşılıksız sevmek, kadın olarak sevmek. kadın erkek eşitliği var, evet, ama bazen bazı şeyler sebepsizce gerçekleşir, hatta kurallaşır. bu da onlardan biri.
seversiniz, ama söyleyemezsiniz. teklif edemezsiniz. seversiniz, aşık olursunuz ama o sizi sevmediğinde elinizden tek gelen onun başkalarıyla nasıl gezdiğini, çıktığını, başkalarına nasıl aşık olduğunu izlemektir. içiniz yanar, ama olmaz. izlersiniz onu öylece bir filmi izler gibi. ama farkına varmadan ölürsünüz içten içe. o sizden habersiz başka bir dünyadadır, siz başka bir dünyada.
bütün yaşadığım platonik aşkların hikayesi bu, başkası da olmadı zaten.
okumayacağını bilsem anlatırdım. *
aşkın platoniği bile yok argadaşlar. ona göre düşünün.*
bu da platonik bir aşk hikayesidir.
(bkz: aşkını mail ya da msj atarak söyleyen şahsiyet/#10386171)
ilkokula basladigimdan, liseye baslayana kadar, mesut yilmazdi. resimlerini keser odama yapistirirdim, ailem ona oy vermiyor diye aglardim.
Lise 2'nin ikinci döneminde geldi sınıfa. Sarışın ve mavi gözlüydü. Hemen arka sıramda oturuyordu. muhabbetimiz arttı giderek. Ama kız biraz rahattı. Bense aşırı utangaç. Oldu mu sana über platonik bir aşk. Sonra ben sınıfı değiştirdim. Bu arada en yakın arkadaşım da bu kıza aşıkmış ortaya çıkınca kavga ettik. Bildiğin yumruk yumruğa. 1 yıldan fazla konuşmadık çocukla sırf onun için. Ne mi oldu. Hiç bir şey son sene bizim kız rahatlıktan uçtu. Her önüne gelenle salya sümük olmaya başladı. Ama ilk aşktı unutulmuyor. Son sene hatıra yazdırıyordu herkese bana da getirdi defteri. Son cümlem şuydu: Hayatında hep gül, çünkü gülmek sana çok yakışıyor. Hala hatırlayınca içim gider sözlük ama geçti gitti işte.
ilkokul 1. sınıftayım arkamda kıvırcık saçlı bir çocuk oturuyor. kahverengi gözlü, çok tatlı bir şey.o an başladı ona karşı duyduğum sevgi midir aşk mıdır bilemiyorum ama o an bir şeyler başladı.

aradan yıllar geçti ve 4. sınıfa geldik. arkadaş değiliz, beraber oynamıyoruz sadece ben ona bakıyorum. bir gün okulda beni yanına çağırdı ve sana bir şey söyleyeceğim ama kimse bilmeyecek dedi. tabi ben çok heyecanlanmıştım söyle dedim hemen. ben melis i seviyorum dedi. saçları sapsarı, upuzun çok güzel. git ona söyle haftasonu bize gelsin annem kek yapcak beraber yeriz dedi. tabi ben gidip söylemedim o da gelip sormadı söyledin mi diye. konu öyle kapandı.

yine 4 yıl sonra 8. sınıfa geldiğimizde melis in yanına gidip bütün her şeyi anlattım. bu da benim kıvırcığın * kulağına gitti ve o günden sonra bir daha hiç konuşmadık.

bu da böyle bir hikayemdir.
3 sene aynı okulu okuduk, sınıfın en güzel kızıydı hatta okulda zirveye oynardı, babadan zengin(her gün antareste takılırdı,starbucks falan) bizse çulsuzun teki(param sayılı olurdu tam ucu ucu na yetişirdi) sonra 11. sınıfın yazında facede bi fotosunu gördüm. ama nasıl bi foto... o an içim kıpırdandı, bi buluşma ayarlamaya çalıştım, olmadı. olsun okul açılınca bende açılırım dedim, özel okula gitti... sonrada göremedim bi daha.
benimde lise'de başıma gelmişti. lise 2 de aynı sınıftaydık ilk gördüğümde vurulmuştum ki ben o zamanlar ergenlik ve ailevi problemlerle uğraşırken bana bakacağından hiç umudum yoktu. bir ara msn'de yakalayıp konuya girmeye çalıştım söyledim de, "çıktığım var ama belki birgün olabilir" dedi. mutluydum belki bir gün demesi bile yetmişti bana, biraz ara verdik konuşmaya zaten sessiz sakindi, bende öyleydim. bu konuşmanın üstünden biraz zaman geçtikten sonra ben başka kızla çıktım sevdim mi ? eh. uzun sürmedi ayrıldım. sonra bir kızla daha çıktım. onu sevdim mi ? eh. onunla da uzun sürmedi ayrıldım. başarısız olduğumu düşündüğüm de hep o söz aklıma geldi "belki bir gün olabilir" onun umuduyla üzülmedim bu ayrılıklara. sonra lise 3 ün son zamanlarında muhabbete tekrar başladık, artık o ve en yakın kız arkadaşı beraber takılır olduk, şakalar, muhabbetler falan samimi olduk. sonra lise 3 bitti bir bün bir kısa mesaj geldi ondan "sevdiğin birisi var mı ?" "var dedim, kara sevdam var, en karasından". "kim" dedi ? düşünmeden "sen" dedim. yine aynı cevap geldi "belki birgün olabilir" "niye bızıklıyosun o zaman aq" demek geçti içimden diyemedim tabi. sonra biraz ara ve yine mesajlaşmalar. bana da eğlence oldu yaşadığım yerden uzakta çalışıyordum, en azından konuştuğum birisi var diye düşündüm. zaman geçtikçe baktım ki "niye mesaj atmadın" gibisinden sanki sevgiliymişiz gibi trip atıyor. "arkadaşız biz sevgili gibi trip atıyosun farkındaysan" dedim, "e olalım o zaman" dedi. heyecanlandım, sevindim olalım dedim. bir anda en güçlü bendim sanki, tüm dünya'ya kafa tutabilirdim. 2 yıl platoniğim olan kızı elde etmiştim artık. o zaman mutluydum ama şimdi keşke olmasaydı diyorum. neden derseniz, kurcalamayın aq.*
bu entry'i okurken şu şarkıyı dinlemenizi isterim:https://www.youtube.com/watch?v=tim4VzHUUyQ

ben sabahçıydım, o da öğlenci. her gün biz sınıftan çıkarken o gelir sınıfın kapısında beklerdi, daha sonra da sınıfa girerdi. onu her gün görür olmak sahiplenme şekline dönüştü ve gelmediği günler meraklanmaya başlamıştım. ertesi sene ikimiz de sabahçı olduk. artık her gün görür olmuştum. arkadaşlarım sürekli "abi seviyosan git konuş bence" şeklinde tavsiyelerde bulunuyorlardı. bir sabah sınıfta yalnız olduğunu gördüm, gittim konuşmaya çabaladım o arada sınıfa biri geldi. iyi günler dileyip çıktım. arkadaşlarım duyunca kızla konuşmuşlar çıkışta görüşmemiz için sözleşmişler. çıkışta geldi yanıma "söyle içindekileri" dedi. söyledim. "ben seni tanımıyorum ki" dedi ve gitti.
lise 2 deyim. okula 9lar gelmiş. bir kız gördüm o kadar güzel kızın arasında fazla dikkat çekmeyen güzel minyon tatlı bir kız. ne yapıp edip adını öğrendim. her gün merdivene çıkıp izliyordum onu.
bir kaç defa göz göze geldik ellerim titredi. her gece onu düşünüyordum. tüm sene öyle geçti. açılamadım..

lise 3 geçtik. tek isteğim okulun ilk günü onu okulda görmekti. okuldan giden onca öğrenciden birisi olmasın dedim. ve de gördüm. gidip sarılmak istedim.ama sadece birbirimize baktık. tüm sene böyle geçti.

lise 4 olduk. artık bir kız arkadaşım vardı. onu istemiyordum ama hala bir şey vardı onu görünce tutamıyordum kendimi. ortak bir arkadaşımız sayesinde kantinde yemek yerken bir anda onunla tanıştım.

heyecandan konuşamadım bile. utangaç kişiliğim onun o masum gözlerine bakmaya cesaret edemedi. ara sıra muhabbet eder olduk. her gece hayal ettiğim kişi artık çok daha yakındı o hayalleri gerçekleştirmek için.

bir süre konuşmadık. zaten yeni bir arkadaşlıktı. ara sıra yaptığımız muhabbet çaktırmadan yok oldu.. eski kız arkadaşımdan ayrıldım. artık başka birini seviyordum. bu kız için değil 3 yıllık platonik aşkım kimseyi değişemezdim.

uzun bir süre sonra konuştuk. sanırım kız arkadaşımdan haberi vardı. bahçede ilk defa bir kızla yürüyordum sadece ikimiz. arkadaşlar yine her zamanki gibi laf atıyorlar*
+seninle birşey konuşmak istiyorum
-tabi ki.
+yürüyelim mi ?
-olur.
+bayadır konuşmuyorduk nasılsın görüşmeyeli.
-iyiyim lys ye çalışıyorum sen ?
+ben de iyiyim işte.
-hmm
+..
-bir şey diyeceğim dedin. bu klasik bi muhabbet mi yoksa özel birşey mi ?
+özel denebilir..
-mm peki. neymiş o ?
+bak abdullah..
-evet sen dinliyorum ..
+ben uzun zamandır senden hoşlanıyorum. bunu bir türlü söyleyemedim. hep senden bir adım bekledim. ama o adım hiç gelmedi. o gün de seninle tanıştığımızda sanki bana çıkma teklifi etmişsin gibi hissettim o kadar çok heyecanlandım ki.. seni çok sevdim...*
-mm. ben de öyle. seni gördüğüm ilk andan beri hissettim bu duyguları. ama selin i tanıdıktan sonra seni aklımdan neredeyse tam anlamıyla sildi. her saniye sana birşeyler besledim ama.. bilmiyorum..
+biliyorum onu bırakmayacağını. yakında mezun olacaksın ve 1-2 hafta sonra okula gelmemeye başlayacaksın. bunu bilmeni istedim.
-anlıyorum..
+belki bir daha beni hayatında 1 ya da 2 kere göreceksin. keşke bilseydim bana karşı boş olmadığını. önceden konuşurdum.
-haklısın ama artık yapacak birşey yok. en çok sevdiğim platoniğim oldun.

gözlerini silerek gitti yanımdan.

böyle olmasını istemezdim ama artık yapacak birşey yoktu...
beş yaşındayken, sütçü ahmet'im vardı benim. öğlenciydi demek ki ve yaşı 13 civarındaydı. sabahları süt vermeye o gelirdi, babasına yardım ederdi çalışkan erkeğim benim. o gelecek diye, dakikalar öncesinden tencereyi hazırlarmışım annem öyle der, ben de hayal meyal hatırlarım. bir gün babama, ahmet geldiğinde onu arka odaya kilitlemek istediğimi söylemişim, her gidişinde ağlıyormuşum çünkü. babam da, arka odanın anahtarını bana vermiş, "ağlama kızım, istediğin zaman kilitleriz." diyerek. o günden sonra, tencereleri daha bir mutlu tutmaya başlamışım ama ahmet artık ona asılmamdan sıkılmış olsa gerek, bizim kapımıza gelince, köşede saklanıyormuş, babası veriyormuş sütleri. bir gün onu kıstırıp itiraf etmişim sapkın duygularımı: ben seni arka odaya kilitleyeceğim, hiiiiç çıkmayacaksın.

sonuç:

1. ahmet çok şey kaçırdın, o kız büyüdü, serpildi.

2. çok zilliymişim.

3. yıllar sonra, ben on dört yaşındayken annemle bir çocuk birbirine sarıldı, tanımışlar birbirlerini ve annem bana dönüp

- ayy, bu çocuk senden hep kaçtı kızım, nasıl aşıktın ona. kiki

- anne! x?%&/+ (morarma, sararma ve yeşerme) adam olmuş 22 ben genç kız, annem on yıl öncede kalmış canım benim. ne utanmıştım yahu.
ah ahhh, arada engeller var be sözlük. böylesi daha iyi aslinda. ama diyorum bazen... olsada fena olmaz yani ...yok yok ciks ...gecti artik...olsada olmaz artik ....