bugün

ömrünü, ne uğruna harcadağı bilinmeyen adamdır. hani her gün tüketirsin, doluymuş gibi görünür zamanın ama öyle değildir aslında. sadece harcadğın tek nefesi, saniye saniye ve acıyla vermektir.
al yeni rakını, kısa marlboro, beyaz peynir ve müzik setin, müzeyyen senar dan gir, rock baladlarından* çık ve bunu demirköy de harika ormana bakarak yap, umutsuzluğun vurabildiğin kadar dibine vur, dibe vurmanın tepkisi yukarı çıkmak olacaktır.
(bkz: ıssız adam)
umutsuzluğun içinde bile 'umut' geçiyor,düzelecektir mevsim depresyonu .
ardında umutsuz kadınlar bıraktığı yetmiyormuş gibi, umutsuzluk adı verilen " bulaşıcı " hastalığı, çevresinde bulunan, kendisini sevenlerin tümüne yayacak olan kişidir.
her zaman terlidir o. yaz olsun, kış olsun, ter damlaları eksik olmaz alnından, hem de boncuk boncuk. yitirilmiş bir savaşın yenik şövalyesidir amaçsız düşüncelerinde, hayatın nelere kadir olduğunu bilmeden.
oysa ki hayat uzun bir yoldur, bu yolda çiçekler de vardır çakıl taşları da, bazen çiçekleri koklar insan, güzel kokularını içine çeker. bazen de ayağına çakıl taşları batar, akan kanını izler çaresizce. geçmiş, gelecek korkusu, buruk anıların tatsızlığı, endişe ve kaygı onu görünmez bir hücreye hapsetmiştir, o uzun yolda parmaklıkları geçememenin verdiği çaresizlik ve acıyla yol almaktadır. hele bir de kendini bırakırsa... bilmez ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
oysa sadece içinde bulunduğu anın getirdiklerini kucaklasa... bir anda güneş üstüne doğacaktır. güneşin ışıkları fersah fersah aydınlatacaktır dört bir yanını. vazgeçmelerin, bitmişlerin, geleceğin getireceklerinin ötesinde, pırıl pırıl bir şimdiyle baş başa kalacaktır.
umut intihardır, evet, gelecekle ilgilidir, gelecek kaygısına kapıyı açar. doğan günün neler getireceğini tahmin etmeye çalışmak bile o günün canlılığını götürür. o yüzden umutsuz adam, sağlam temellere oturtmalıdır hayatını, kaymayacak, çökmeyecek, kırılmayacak bir yapı yapmalıdır kendine.
sadece şimdi... dün bitti, yarın gelmedi. şimdi...
pesimizmin dibine vurmuştur. elleri cebinde ama; cepleri boş. elinde şarap kadehi yok, bankta oturmuş elinde şarap. geleceğini silmiş, geçmişine sövüyor.
Mutsuz adamdır.
(bkz: benim hala umudum var)
böyle melankolik dolanır ortada hiç çekilmez, muhabbeti dinlenmez.
Kendinden bir nane olamayacağını anlayan adamdır.
Kendinden bir nane olamayacağını anlayan adamdır.