Ooo şimdiye LeBron la nefes nefeseydim. *
Eğer ingiliz tarafında girseydik General limon von ramvel diye bir alaman paşa üstümüzden geçer Rusya'ya ikinci cepheyi açardı.

Eğer alaman tarafında girseydik Vladimir nikolay fyodor isimli bir kızıl ordu generali üstümüzden geçer Almanya ya ikinci cepheyi açardı.

Her senaryoda hep üzerinden geçilen olunurdu...
yeni bir atatürk çıkarıp, yeniden bir kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalırdık.
başarsak bile şu an ayasofya'da namaz kılmayı bırakın, ayasofya sultanahmet vb yerleri ziyaret etmek, boğazda rakı balık için vize almak zorunda kalacaktık.
istanbul çanakkale Antalya mersin vb çoğu yerler-bölgeler tıpkı Hong Kong gibi bir statüde olurdu.
alman tarafında olsak onlar yenildiği için bizde 2. kez yenilmiş olacaktık. karşı savaşsak almanlar çok güçlü ve teknoloji bakımından üstün olmaları bize büyük sıkıntı olacaktı.

şöyle birşey denene bilirdi anca başta almanya ya dost gibi gözüküp sona doğru gidişatın kötü olduğunu anlayıp almanya ya savaş ilan edip almanya nın yenilmesi ile anlaşmadan birşeyler koparmak olabilirdi.
Kağıt üstünde de olsa türkiye zaten savaşa girdi. Yani başlık çöp * hadi iyi forumlar.
Almanlarla girmeyeceği belliydi zaten. Müttefiklerle beraber girseydi Alman işgaline uğraması muhtemel olurdu. Sonrasında topraklarımızı geri alır mıydık bilemiyorum. Çünkü Sevr sevdalısı müttefik güçler yine başta boğazlar olmak üzere üzerimize türlü bahanelerle çökerdi...
Türkiye o dönem yeni kurulmuş, nüfusu az ve teknolojisi zayıf bir ülkeydi. Savaşta kazanan tarafta bile olsak, kaybederdik.
1. Hangi tarafta girecekti?
2. Hangi tarihte girecekti?
3. Hangi şartlarda girecekti?

Elimizdeki tek sonuç, aslında son aylarda türkiye’nin savaşa girmiş olduğu ama o esnada ortada bir savaş kalmadığı için, sonrasında kazananların sofrasında kendisine bir yer bulamadığıdır.

Garantili oynanmış ve tehlikeden kaçınılmıştır, fakat bunun bedelini de her oylamada, her kararda, her adımda çekiyoruz.
Savaşa Ne zaman katıldığına kimin yanında katıldığına göre vs değişirdi sanırım yanıtı.
Neyse bana göre de 1940lı yılların başında almanyanın yanında girseydik sonucu berbat olurdu bizim için büyük olasılıkla. Sovyetler tarafından işgal edilebilir toprakların bir bölümü ermenilere krtlere ne bağlayabilirlerdi hatta daha da kötüsü ahıska ve kırım türklerine yapıldığı gibi anadolu türklerinin en azından bir bölümü çeşitli yerlere sürgün edilebilirdi belki..
Hepimiz Rusça biliyor olurduk.
Almanların yanında savaşa katılsaydı olabileceklere bakalım.

Almanlar 1941 yılına kadar kolaylıkla tüm avrupayı işgal etmişti. 1940 yılına gelindiğinde birtek güney balkanlar kalmıştı. Tam da bu noktada Türkiye, yunanistana savaş açıp, yunanistan işgalinin tamamlanmasını haziran 1941 yerine şubat 1941'e çekseydi. Bakın yunanistanı tamamen işgal etsin demiyorum sadece yardım etseydi. Barbarossa harekatı 3 ay erken başlamış olacaktı. Zaten tek başına moskova önlerine giden almanları kış durdurmuştu. Bu 3 aylık kazanç sovyet işgalinin kesinleşmesini sağlayacaktı. Hatta Türkiye'nin doğudan sovyetlere bir cephe açmasıyla savaş çok daha erken ve kesin alman zaferiyle bitecekti.

bu durumda tek düşman ingilitre kalacaktı ki artık şartsız teslim olacaktı. Amerika'da Alman üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalacaktı.

Sonuç olarak Türkiye'nin kazançları : Almanlar öyle çok şey vermezlerdi ama verdikleri de yeter ve artardı bile. Egedeki tüm adalar bizim olurdu. Hazar denizine kadar Türkiye sınırları uzardı. Kuzey ırakta Alman mandası bir devlet kurulur petrol türkiye üzerinden almanyaya giderdi.
almanya yenildiği için biz de yenik sayılırdık. ama bu sefer cidden g.tten kan alırlardı.
şu andaki ülke nüfusu 40 milyonlarda filan olurdu...
Hile kasmama rağmen mihverlerin yanında katıldığımızda Sovyet bizi düzüyor, müttefiklerin yanında katıldığımızda ise italya düzüyor. iyikide katılmamışız.

(bkz: hoi)
almanlar kaybettiği için biz de kaybetmiş sayılcaktık muhtemelen.
(bkz: adamın götünden kan alırlar kamil kan)
memleket işgal edilirdi, on binlerce insan katledilirdi, din despotizmi biterdi, kemalist kutsamacılık da biterdi, Atatürk ün heykelleri yıkılırdı (diğer avrupa ülkelerinde olduğu gibi, daha doğrusu diğer avrupa ülkelerindeki diktatör rejimlerin başlarına gelenler gibi). Ülke daha medeni, daha insancıl bir yer haline gelirdi. Tüm kutsallar, yüceler yok olurdu. Kemalizm, türkçülük, kürtçülük, dincilik, tüm bağnazlıklar etkisini yitirirdi. Atatürk hatalarıyla, doğrularıyla tarihi bir kişilik olarak anılırdı. Dinler devlet yönetimindeki etkisini yitirirdi. Asker kutsamacılığı son bulurdu.

Lakin, 2. dünya savaşı sona erdikten sonra işgal edilen ve tüm toprakları talan edilen şu anki bütün ülkeler (en küçüğünden en büyüğüne) çok daha refah, çok daha rasyonel, çok daha insan odaklı ülkeler haline geldi. Bu savaş avrupa yı avrupa yapan savaştır. Avrupa yı diktatör demokrasisinden, azınlık cumhuriyetinden, dinlerden soyutlayan sonuçlar doğurmuştur. Bunu göremeyen atatürkçüler ve dinciler bu ülkenin en geri kafalı, en cahil, en bağnaz halkasıdır.
Bir ülke girdiği savaşı kazansa dahi bunun ülkeye pek yarari yoktur. O savaş uğruna askerler kaybedilir. Ekonomi bozulur. Sonuç olarak savaş güzel birşey değildir.
yukarıda söylendiği gibi türkiye fiili olmasa bile savaşa katılmıştır. bunu değerlendirebilmek 2. dünya savaşı öncesi politik durumlara bakılmalıdır. kurtuluş savaşı sonrası türkiye komşularıyla iyi geçinmeye çalışan gelişmekte olan bir ülkeydi. o zamanlar 17 milyon nüfus birçok avrupa ülkesinden fazlaydı. avrupada rüzgar almanlardan yana esiyordu. kısa sürede toparlanan almanlar artık genişlemeyi arzuluyordu. türkiye balkan ülkeleriyle barışı temelli kılmak amacıyla balkan antantı yaptı. balkan ülkelerinden toprak isteyen bulgaristan ve italya etkisinde olan arnavutluk bu antanta katılmadı. bu sıra talihsiz şekilde atatürk'ün hayatını kaybetmesiyle ülke ismet inönü'ye kaldı. almanların avusturya ve çekoslovakyayı, italyanların arnavutluğu topraklarına katması avrupa savaşa son hazırlıklarını yaptı. hatay ve boğazlar meselesi avrupa iç durumundan ötürü otomatikman çözülmüş oldu. almanların polonyaya saldırmasıyla 2. dünya savaşı başlamış oldu.

1939 yılı: bu yılda italya bile almanya safında savaşa girmemişti. savaş sadece polonya-almanya cephesinden oldu. girmemiz mümkün değildi.

1940 yılı: italyanların yunanistan'ı işgal girişimiyle ilk defa savaş ihtimali doğdu. fakat italyanların beceriksizliği yüzünden, savaş bizden uzakta kaldı. türkiye almanlara krom satarken müttefiklerle iyi geçinmeye çalışıyordu. italyanlar planladığı zaferi kazanabilseydi muhtemelen bir sonraki hedefi türkiye olacaktı.

1941 yılı: fransa folloş olmuş, kıta avrupası nazilerin arka bahçesi haline gelmişti. macarlar, romenler, finliler ve bulgarlar almanya tarafında savaşa girmiş, ispanyollar göz kırpıyordu. almanlar kış gelene kadar moskova önlerine gelmiş, balkanlarda yugoslavya ve yunanistan işgal edilmişti. türkiye alman tanklarının sınıra 50 km kala durmasını istedi ve başarılı oldu. ayrıca, stratejik düşmanları olan bulgaristan ve italya'nın selanik şehrine girmemesini istedi ve gene muvaffak oldu. bu dönemde türkiye'nin savaşa girmesi için önce ingilizler rusyaya savaş ilanından sonra almanlar çeşitli vaatlerde bulundu.

eğer ingilizler'in isteğini yerine getirseydik:
- ordumuz yunanistan içlerinde yunanlarla beraber dağılır, almanlar karşısında direnemezdi.
- resmi olarak savaşa katılan bulgaristan bunu fiiliyete dökebilirdi.
- yunanistan sonrası türkiye hedef ülke olurdu.
- istanbul ve ankara bombalanır, anadolu'nun kıyı kesimleri italyanlar, iç kesimi almanlar ve trakya bulgarlar tarafından işgal olurdu.
- türkiye zorlu coğrafyası sebebiyle almanlara en az 4-5 ay kaybettirirdi*.
- almanlar sovyet seferini ertelemek zorunda kalırdı.
- bu sırada japonlar amerika'ya savaş ilan ediceği için sovyet seferi uzunca süre ertelenirdi*.
- hazır türkiye ele geçmişken, ırak üzerinden petrol kaynakları almanlar tarafından ele geçirilirdi*.
- işgale devam eden almanlar sovyetlere dokunmadan hindistanda japonlarla buluşurdu.
- hammadde sıkıntısını bitiren almanlar rusya üzerinde zor olmayan bir zafer kazanırdı.
- trakya bulgarlara, ege ve akdeniz sahil kentleri italyanlara verilmiş olurdu.

eğer almanlar'ın isteğini yerine getirseydik:
- kafkasyada ruslarla, ırakta ingilizlerle önemsiz çatışmalara girerdik. fakat 2 ülke içinde önemsiz cephe olduğu için ve almanlar rusyada meşgul olduğu için tam sonuç alınamazdı.
- türkiye'nin varlığı yüzünden iran rusya ve ingiltere tarafından işgal edilemezdi.
- savaş malzemeleri hindistandan geldiği için ruslar almanları zor püskürtür, belki savaş bir yıl kadar uzamasına sebep olurdu.
- amerikan ve ingilizlerin afrika haraketinden sonra sıra türkiye'ye gelir, dresden bombardımanının ön sevişmesi istanbul'da yapılırdı.
- canla başla savaşan rusya, stalingrad'da geçit vermez ve savaşı kazanırdı.
- doğuda kürt devleti, rusyaya verilen doğu anadolu toprakları, boğazların uluslararası kontrolde işlemesi ve yunanistan'ın çileği ege sahilleriyle topraklarımız küçülürdü.
- kıbrıs diye bir meselemiz olamaz, kıbrıs türkleri tarihten silinirdi.

1942 yılında: almanlar kışın dursada, yazın tekrar saldırmaya başlamış, fakat stalingradda takılmıştı. türkiye önemli generallerini almanyaya göndermişti. bu yıl içerisinde ingilizlerin teklifinin kabul edilmesi mümkün değildi. fakat almanlar ile bilinenin aksine anlaşmıştık. stalingrad'ın alınması durumunda kafkas cephesi, sovyet tehlikesi altında olmayacağı için türkiye savaşa girecekti.

eğer almanlar stalingrad'ı geçebilseydi*swh~ ~:
- türkiye rahatlıkla azerbaycan illerine girip buraları kendi topraklarına katacaktı *.
- almanlarla beraber ırak ele geçirilecek, kuzeyi türkiye kontrolüne bırakılacaktı.
- almanların etkisi altındaki fransızlar halep ve kuzeyini türklere verecekti.
- batum tekrar türk toprağı olacaktı.
- orta asya türkleri, kırım ve kazan tatarları, cuvaşlar, başkurtlar, uygurlar, gürcüler, kafkasya toplumları, erivan ve çevresindeki ermeniler, ukraynalılar, belaruslar, ural milletleri, baltık devletler hatta iran türkleri bağımsızlığını kazanacaktı.
- türkiye savaşa girmese bile bir üstteki madde gerçekleşecekti*.

1943 yılında: savaş almanların aleyhine dönmeye başladı. stalingrad bozgunu ve afrikanın düşmesinin italya'nın işgali izledi. ingilizler tekrar türkiye'nin kapısını çaldı fakat olumsuz yanıt aldılar.

eğer ingilizler lehine savaşa girseydik:
- ingiliz donanması desteğiyle balkanlarda ve trakyada almanları püskürtebilirdik*.
- romanya petrolleri, türkiye üzerinden bombalanır, almanların hammadde sıkıntısı artardı.
- savaş biraz daha kısalabilirdi.
- rodos ve 12 ada istemesek bile bize verilirdi.
- kıbrıs üzerinde olduğu gibi, ırak ve suriye türkmenleri'nin güvenliği için garantör devlet olurduk.
- istanbul bombalanırdı, belli bir miktar zarar görürdü.
- savaş sonrası sovyetlerin düşmanlığını kazanmaz, belki nato'ya girmezdik.

1944 yılında: savaşın sonu belli olmaya başladı. amerikan ve ingilizlerin baskısına rağmen savaş dışı kalmayı başarabildik. fakat almanlarla siyasi ilişkilerimizi sonlandırdık.

eğer savaşa girseydik:
- balkanlarda yeni cephe açılmasıyla almanlar bölgeyi hızlı şekilde terkederdi.
- rodos aynı şekilde bize kalırdı ama diğer haklar verilmezdi.
- türkiye sovyet düşmanlığı kazanmayabilirdi.

1945 yılında: almanlar son nefeslerini verdi. bu yıl resmi olarak savaşa girdiğimiz için olanları hepimiz biliyoruz.

uzun uzun yazdım ama tarih ihtimaller üzerine tartışılmaz. okuyanların gözüne sağlık.
(bkz: dayatılan tarihi gerçek sanma)
eger almanlarin yaninda olsaydik bu gun dunya cok degismis olacakti cunku almanlar in gerileme sebeplerinin basinda petrol ve hammade eksikligi vardi. bunu karsilamak icin baku ye dogru yuruyordu ve eger bu yuruyusu her catismada yuzlerce askerini kaybederek degilde kolayca muttefikinin uzerinden gecerek yapmis olsaydi cok daha guclu kalabilirdi. belki sscb ile dost kalip tum gucuyle once britanya daha sonra amerika yi ele gecirebilirdi. savasmayi bilen bir millet olan turklerin yardimiyla daha duzgun seferler duzenleyip afrika dan galibiyetle ayrilabilirdi.. hatta bu gun hitler i bir serefsiz bir cani bir pislik olarak degil kurtarici olarak gorebilirdik cunku eger savasi kazansaydi kimsenin toplama kamplarindan, gaz odalarindan haberi olmayacakti. en azindan 50 yil boyunca.

bir de bunun tam tersi muttefiklere katilma durumumuz vardi. eger katilmis olsaydik emin olun italya nin ve dolayisiyla almanya nin dususu cok daha erken olacak, avrupa belki de hic alman hakimiyetine girmeyecekti. ruslar daha hizli ilerleyecek savasin omru 1 yil kisalacakti
vallaa o dönemin dış işleri, böyle bir işe kalkışmadığına göre pek de iyi şeyler olmayacakmış diyebiliriz.

bizim o dönemde iki tane çok ciddi düşmanımız var; birisi italya ve sonraki dönemde alman nazizmi de dahil olmak üzere genel anlamda faşizm, diğeri komünist sscb. her ikisine de ideolojik olarak düşman değiliz o dönemde. hatta hükümet 23-50 arası dönemde bir komünistlere göz kırpıyor, bir faşistlere, en son da liberal demokrasiye. fakat diplomasi konusu o dönemin türkiyesi için çok önemliydi. devlet bir var oluş mücadelesi veriyor. batıda faşistlere karşı, doğuda ise sovyetlere karşı savunmasızız. ve öyle zamanlar geliyor ki, mucizelere kalıyor türkiyenin savaşa girmemesi. misal, almanlar ortadoğuya türkiye üzerinden uçaklarla geçmeyi planlarken türkiyede buna uygun havaalanı bulunmaması yüzünden bu planı rafa kaldırıyor. (nur bilge criss'ten alıntımdır)

almanları rahatlatırdık diyenler var. yahu yapmayın kardeşim, sovyetler daha savaşın başında türkiyeyi yerle bir eder, beceriksiz italyanlar da kaçacak delik ararlardı artık.

türkiye o dönemde kendisi açısından en doğru olanı yaptı. ve bu hiç de kolay olmadı. pek çok diplomatik dalavereler çevirmek zorunda kaldık. saman altından su yürüttük. bir taraftan da avuçlarımızı ovuşturduk ruslarla almanlar birbirini kırsın da ikisinden de kurtulalım diye. ama maalesef stalingraddan sonra ruslar çabuk toparlandı da tüm hevesimiz kursağımızda kaldı. insan gücü falan diye de boşuna çırpınmayın. http://en.wikipedia.org/w..._of_Stalingrad#Casualties
al bak, bu sadece bir savaş. ve bir buçuk milyondan fazla insan ölüyor. tavuk değil la bunlar, insan insan. hani eğer "olur da kazanırsak bir iki bi şey kapardık be hacı" kafasındaysanız bir daha düşünün derim. yüz binlerce insanımızı kaybedip savaştan sonra da üçün biriyle yetinebilirdik ve hatta böyle bir şey de gayet normal olurdu. türkiye bu savaştan hiç bir şey kazanamazdı. kazanan tarafta olsa bile. ama çok şey kaybedebilirdi ki biraz şansımız, biraz da o dönemki dış politikamız sayesinde fazla şey kaybetmedik çok şükür.

edit: şu başlık altında almanya ile türkiyenin de kıyaslandığını gördük ya çok şükür. her ikisi de yeni kurulmuş devlet ya, o yüzden almanlar endüstrisini tamamlayınca biz de endüstrileşmemizi tamamlamış oluyoruz de mi koçum? hey allahım yaa. şu sözlükte siyasetten sonra, tarih de konuşmak anlamsızlaştı. yine de biraz açıklayayım.

aslanım, senin versaydan sonra kuruldu dediğin almanyanın endüstrisiyle türkiyenin o dönemki endüstriyel gücünü bir kıyasla bakalım. ulan bizim memlekette daha en temel ihtiyaç malzemeleri üretilemezken almanlar panzer üretiyor o dönemde. biz daha bugün geçebildik yerli tanka. o da tam geçebilmişsek tabi. endüstrisi ve endüstriyel birikimi olan bir ülke için savaş vız gelir trıs gider. yıkılan her şeyin yerine yenisi yapılır, istihdam artar, insanlar zenginleşir... ama endüstri yoksa? işte o zaman savaşlar kat be kat yıkıcı olur.

ama doğru, almanlar da birinci dünya savaşını kaybetmişti, onlar bu savaşa giriyorsa biz de girebiliriz değil mi? hatta ikinci dünya savaşına girsek rusyadan girip japonyadan çıkardık değil mi? tövbe tövbe.
Türkiye aslında 2. Dünya savaşına girmiştir. Fakat yanlış hatırlamıyosam savaşa girdikten 1 hafta sonra savaş sona ermiştir. Hatta yine şuan zamanında hocalarımdan biri beni iyi yemediyse hatırladığım kadarıyla türkiyeye silah ve mühimmat desteği gelmiş ve savaşın bitmesiyle tek bir kurşun atmadan silahlar ve mühimmatlar türkiyeye kalmıştır.
Olasılıklarla hareket edersek işe II.Viyana kuşatmasindan baslamak gerekir.o yuzden olmuşla ölmüşe çare yok.biz elimizdeki coğrafyada güçlü olalım kafi.
Başını alacaktık. Memleketin hali harap bir savaş daha demek köleliğe zar atmak demekti o an için..

(bkz: anladın sen onu)