bugün

tugce'yi anlamak icin oncelikle onu sevmek gerekir, sevmek icinse sevismek. evet hicbir kadin sevisilmeden sevilmez, bu yuzdendir ki insan, sevgilisi onu terk edince dunyanin en buyuk acilarindan birini yasar, bu izdirap hali platonik askin evlenmesinden bile daha beterdir. cunku insan neyi kaybettigini bilemez, platonik olarak asik oldugu birini tam anlamiyla tanimadigi icin icindeki mutsuzluk duygusu her zaman kaybettigi sevgilisine nazaran daha dusuk olacaktir. kisacasi tugce'yi anlamak demek onunla en az bir 15dk tensel temas icinde bulunmayi gerektirir.
tuçeler hep sormadan bir erkeğin sorunu anlamalarını isterler. baktığında güldüğünde ağladığında sevindiğinde ya da üzüldüğünde ne için olduğunu anlamak zorundasınız. bununla da kalmaz. her zaman sabırlı ve tatlı dilli olmalısınız ki tuçeler daha iyi olsunlar. ama yine de eksik olan şeyler vardır muhakkak...
--spoiler--
tuğçeyi unutmak
--spoiler--
kadınları anlamaktır. ama kadınları anlamak tuğçe'yi anlamak değildir dostlar. aman deyim bu tuzağa düşmeyin.

(bkz: oğlum herif atıyor kendini getirin şu tuğçeyi)
akabinde ayrılığı gerektirir.
hayatın bütün şifrelerini kırmaktır.
imkansızı istemektir.
tuğce yi olabildiğine rahat/özgür bırakıp, bayıra çayıra salıp arkasından koş diye bağırmaktır.*
akışkanlar mekaniğini anlamak ile kapışsa, burun farkıyla kazanacak olan eylemdir.
Bu hangi tuğçe olduğuna bağlı. Benim tanıdığım Tuğçe ise;
Tuğçe özeldir ve özel olduğunu hep hissetmek ister.
ona yakın olmaktan geçer.
Ulan ne Tuğçe ymiş be kim lan bu Tuğçe.