bugün

türkiye'yi 2006 avrupa artistik patinaj şampiyonasında temsil eden ve bu sporun ülkemizde de yapıldığını bizlere hatırlatan başarılı olmasını can-ı gönülden istediğim sporcumuz.
bu akşam yapılan serbest programda 10. olan buz pateninde gelecek vaad eden bir sporcumuzdur.
torinoda yapılan 20. kış olimpiyatlarında, artistik buz pateninde ilk 24'e giren sporcumuz.
gösterdiği performansla 25.70 teknik, 18.50 artistik ve toplamda da 44.20 puan alarak olimpiyat tarihinde buz pateninde serbest programa kalan ilk Türk sporcu oldu
2006 Avrupa Şampiyonası'nda, ufak bir aksilik dışında tertemiz bir seri sunan bayanlar artistik patinaj perisi. Bu yarışmada en yüksek puanını aldı ve sebest programda 10. , genel klasmanda ise 13. sırada yer aldı. * *
sempatik patencimiz
canımız...
2007 Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası genel sıralamasında 133 puanla Avrupa onuncusu olan sporcumuz. kendisinin bu başarısıyla Türkiye, gelecek yıl Avrupa Şampiyonası'nda iki bayan sporcuyla mücadele etme hakkını kazandı. daha nice başarılara diyoruz...
ailesinin tüm varlıklarını satıp imkanların olduğu kanada ya yerleşmeleri sayesinde biryerlere gelebilen yetenekli patenci. şu sıralarda tv de yer alan buzda dans ı seyretse gülmekten yerlere yatardı galiba? ama yinede rating alan bir ekranda bir show yapsada şu magazincileri bir otuttursa diye beklemiyor değiliz.
bu sene avrupa şampiyonasına 10. olan türk kızımızdır. dünya şampiyonasında ne yapacak merakla beklenmektedir.
dünya şampiyonasında yarı finali geçemeyip malesef finale çıkmayı hak edememiş sporcumuzdur. ama her sene kendini geliştirmektedir.
tuğba karademir adı pek çoğu için hiçbir şey ifade etmemektedir. tamam, buz pateni belki de ata erkil bir aile yapısını magandalık bağlamında üst seviyelere taşımış bir ülke için çok da hareketli ve yeterince sert bir spor değil. futbolun estetiği(!) üzerine sönük kalan bir spor dalı olduğu içindir belki de. ancak onu tanıyanlar ne denli zor bir işe imza attığını bilirler. 3-4 sene öncesine kadar adı bile telaffuz edilmeyen bu sporda biz daha bilmezken bayrağımızı ulusal platformlarda dalgalandırmıştır. ama tuğba'nın bilinmeyen bir yanı daha var. ülkemizin karanlık, acınacak hatta tükürülecek bir yüzünü göstermesi. emsali defalarca yaşanmış bir olay aslında bu yine. bu kızımız devlet güvencesi olmadan bu müsabakalara girmekte ve herhangi bir amatör futbol takımında kadrolu çalışan sporcu kadar bile maaş almamaktadır. oysa ki zamanında kanada'nın bayrağı altında çalışması teklif edilmiş ve karşılığında da ev araba ve dolgun maaş ile eminim ki şimdikinden çok daha etkin çalışma koşulları vaad edilmişti. bunlar bir yana öncelikle kanada saygı teklif etmiş. yaptığın işe saygı duyuyoruz, daha iyisini yapabileceğine inanıyoruz demiş. ama kendi ülkesi, kendi hükümeti, kendi yönetimi ne yapmış!? gerçekten... ne yapmış??
gün itibariyle kendisini dünya şampiyonasında izleyebileceğiz. dün yaptığı bir mini röportajda kendisine güvendiğini ve gerçekten hazır olduğunu belirtti. ben de kendisine güveniyorum..bak altın madalyayı aldıktan sonra beraber bir fotoğraf çektirelim ölümü gör tuğba!
* *
bugün 14:00 itibariyle sultanahmet meydanında başlamış pekin 2008 olimpiyatları meşale koşusunda meşaleyi ilk taşıyacak, taşımakta olan sporcumuzdur.

devredeceği sporcular arasında hakan şükür, ibrahim üzülmez, fatih terim gibi isimler de bulunmakta.
bratislava'da düzenlenen 16. Ondrej Nepala Uluslararası Artistik Buz Pateni Yarışması'nda ikinci olarak gümüş madalya kazanan Milli buz patenci.
2009 Avrupa Şampiyonasına iyi bir başlangıç yaparak kısa programı 9. sırada tamamlayan, güzel ülkemin güzel buz patencisi.*
kısa programının sonunda puanlarını beklerken, kanayan elini yanındakine gösterip; kanlı, canlı kaymak böyle oluyor diyerek espritüel kişiliğini de göstermiş tatlı kız. belki çok duygulandırdığı için o esnada yaptığı espri de komik geldi.
2010 avrupa şampiyonası'nda kısa programda 9.olup ülkemizin adını duyurmakla kalmayıp salondakilere ve tv'den izleyen milyonlarca kişiye türk müziği dinleten buz patencisi. ayrıca kendisi puanlar açıklanmadan önce bekleme sırasında annesine, babasına, türkiye'ye ve mengen'e selam gönderir.
türk sporcularının şişkin egosunun bir başka canlı kanıtı. maalesef.

avrupa şampiyonası'ndaki performansını canlı olarak izlemiş ve paralelinde diğer sporcuları da aynı şekilde takip etmiş bir insan olarak; şunu söylemeliyim ki: bu kız neredeyse 25 yaşına gelmiştir, ancak beş yıldır bir arpa boyu yol gidememiştir.

teknik olarak konuşmak gerekirse:

kayış esnasında gerçekleştirdiği jumplar maalesef, artistik patinaja yeni başlamış olan 13-14 yaşındaki amatör sporcuların jumplarından farksız. belki antremanlarında çok çok daha iyidir, böyle bi sıçradı mı tribünlere doğru güdümlü terlik kibin ilerliyodur falan... orasını bilemicem. ama jüri önündeki performansı vasat diyebileceğimiz seviyeye anca dahil olur. diyorum ya yıllardır izliyorum, yıllardır bu kızın doğru düzgün, şöyle temiz bir atlayış yaptığını görmedim. ya buza inerken düşüyo ya başka bi dengesizlik yaşıyo ya da ayak değiştiriyo. olmayınca olmuyor hocam netice olarak. olmayınca olmuyor.

serbest kayış olarak da sen otursan izlesen iki puan vermezsin. öyle düşün. sadece yapması gereken hareketleri tamamlamakla meşgul kendisi. özgünlük namına, sanat namına, hissiyat namına hiçbir şey yok. hiçbir şey. fon müziği olarak istanbul bazaar'ı seçmiş. bir iki gerdan hareketi, bir aşkın nur yengi misali parmakları birleştirip göz süzmeler, biraz da kıvırma. çok şahane gerçekten. acaip orijinal. türk dediğin de kıvırmaz mı efenim zaten? en olmadı göz süzer. aynen.

yıllardır aynı durum. "türk'üm ben. müzüümde illa darbuka olacak. oryantalizm olacak. doğu kültürü olacak. elbisem muhakkak kırmızı olacak. üzerinde sarı işlemeler olacak. na böyle kocaman da türk bayrağı mı sarsam kafama ayol? türk'üm ya. ondan."

eurovision'da da aynı durum. sertab'ın birinciliğini sadece şarkısındaki darbukaya bağlayan saçma zihniyet maalesef yakamızı bırakmıyor. hocam dünya yemiyo artık bunları görmüyo musunuz? türklüğü neden darbukayla kırmızıyla altın renkli işlemelerle sınırlıyosunuz?

ayrıca utanmadan iddia ediyorum tuğba'nın bu sene seçtiği müziğin ezgisinin türklükle alakası yoktur. bildiğin arap-fars etkisi kendini göstermekte parçada. türkiye'yi de etkilemiştir bu akım doğru. ancak türk müziği bu hanfendinin yıllardır tercih etmekte olduğu konseptten fazladır. çok daha fazladır.

buraya kadar yine saygı duyarım kendisine. yani duyardım. bir sporcu performans gösterdiği dalda illa çok başarılı olmak zorunda değildir. koreografi, müzik seçimi, teknik gibi konularda hata da yapabilir. doğaldır. ancak bu seneki şampiyonadan sonra çıkıp yaptığı açıklamalarla kendisine duyduğum saygıyı kaybettiğimi burdan alenen bildiriyorum efenim. atatürk'ün bir sözü vardır ki değil dünyaya, kainata bedeldir: "ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim." bu bağyan söz konusu vecizin değerini bir kez daha kafama çaktı dün. hem de ne çakış. helal olsun.

- evet tuğba performansının yorumunu bir de senden alalım?
+ valla ben elimden geleni yaptığımı ve ülkemi en iyi şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum sonuçta.

nasıl elinden geleni yapıyosun yavrum sen? beş senedir doğru düzgün zıplayamamaktan, kötü performanslarından sonra pişkin pişkin sırıtmaktan, bir iki kıvırmaktan, bolu'ya bol bol selam göndermekten başka napıyosun? bu mudur elinden gelen? ülkenin en iyi şekilde temsili senin vasatın altındaki haline mi kaldı?

abi insan bi: "üzgünüm" der. "daha iyi olabilirdi." der. "günümde değildim yapamadım. özür dilerim beni sevenlerden." der. en olmadı ahlak seviyesi en üst(!) düzeyde olan süreyya ayhan gibi: "ya işte ben birinci de olurdum da bakma adet günümdeyim. ondan olmadı. yoksa ohoooo" der. bişey der yani. hiç mi hatan yok? elinden geleni yaptın. en iyi şekilde temsil ettin. bravo.

- senin adına konuşacak olursak sezonun en kötü puanını getirdin. ne düşünüyosun?
+ valla (her lafa da valla demese yalan söylediğini düşünücez. allah korusun tabi.) ben orda üçlü toeloop yaptım. senelerdir onu yapıyorum. ama hakemler onu hep ikili axel sayıyolar. ne diim artık yani. allah'a havale ediyorum kendilerini. ondan düşük geldi. yoksa dibine vurmuştum puanın. en az yetmiş yane.

tabi canım. orda 15 tane hakem var. 5 senede eder 75 hakem. hiçbiri doğrusunu bilmiyo. yıllardır üçlü toeloop'unu iki axel zannediyolar. gamaralar yannış çekiyo. bir dönüşünü siliyolar kayıttan. büyük bir yanlış var ortada di m? evet haklısın. hakkını yiyorlar senin. kıyamam.

+ zaten ben hep beklediğim puandan düşük alıyorum. konu türkiye olunca... doğal tabi. hakemler de elin rusunu isviçrelisini el üstünde tutuyolar. alın size sonuç.

elin rusunun isviçrelisinin kütüğünü tutmaktan kendi kayışını göremiyor tabi kızcağız. daha kendisi "agu bugu" şeklinde meram ifade edecek yaşta değilken bile rusya'nın isviçre'nin buz pateninde bir ekol haline geldiğini de göremiyor. farkında değil. zaten axel ile toeloopun ayrımının da farkında değil. öğrenicek ablası... öğrenicek. inşallah.

+ ay bu ayumi suzuki şimdi güzel kaydı... yani fena değildi.. ama antremanlarda hep düşüyodu biliyo musunuz? sırf benim yanımda 87 kere düştü. şimdi hiç düşmedi. allah allah diyorum.

fena değildi şeklinde yorum yaptığı kadın şampiyona birincisi oldu kardaşlıklar. buradan söyliim size de... bilin yani. he ama nolmuş? onun yanında hep düşmüş de şimdi düşmemiş. vah vah... keşke düşseydi. hatta keşke toptan hepsi düşüp sakatlansaydı da programlarını tamamlayamasalardı. sen anca öyle birinci olabilirsin çünkü. başka türlü değil.

sonsuz bir kıskançlık. sonsuz bir mantıksızlık. sonsuz bir rahatlık ve sonsuz bir olaylardan sıyrılma performansı efendim... alın size tuğba karademir. süreyya ayhan ablamızın buzda kayan versiyonu. maşallah.
türkiye'nin yıllık yatırım programına da alınsa, kendisini geliştirmesi hususunda en ufak bir ümit vaat etmeyen, yıllardır dünya ve avrupa artistik patinaj şampiyonasına katılıp da doğru düzgün bir derece elde edemeyen ve -üzülerek söylüyorum ki - ileride de elde edemeyecek olan buz patencimiz * * *.

pek tabi herkes bu fikrime katılmayacaktır. zira biz milletçe anlamadığımız şeyleri pek sever, pek taraftar oluruz. anlarsak gerçekleri, kendimizce mutlu olduğumuz dünyamız yıkılacak sanırız. bu yüzden normaldir, tuğba'yı iyi patenci sananlarımız olması... o şampiyonalardaki diğer patencileri izleyin de, kıyas yapabilin bari. belki düşer at gözlükleriniz...
üniversite eğitimini olumsuz yönde etkilediği dolayısıyla aktif spor yaşamını noktaladığını açıklayan milli buz patenci.

http://www.ntvspor.net/ha...rleri/19669/tugba-birakti
kendini geliştiremememesinin tek sorumlusu malesef türkiye'dir. kendisini uluslararası yarışmalar dışında sürekli rekabet içinde tutacak bir
ulusal şampiyonamız yoktur ki bu yanlızlık da malesef kendisini geliştirmesini engelledi. ayrıca yarıştığı dönemde kendisine yapılan saygısızlıklardan bahsetmek dahi istemiyorum. ntv linkinde saçmalayan federasyon başkanının "tam da seçimler öncesi olması düşündürücü" açıklamaları, iğrençlikte sınır tanımadıklarına işarettir bence.
buz patenini bırakarak en iyisini yapan sporcu. bu tür sporlarda kazanacağı en büyük başarıyla bile en fazla 10 saniyelik bir spor haberi olabilirdi türkiye'de. eğitimine ağırlık vermesi çok yerinde bir karar.

onu kayarken 2 dakika bile izlemeyenlerin hakkında vasat, çirkin gibi yorumlar yapması da kendi vasatlıklarını ve çirkinliklerini ortaya koymaktan başka bir işe yaramamaktadır.
eğitimi için buz patenini bırakacak olan sporcu. aynı zamanda türkiyenin en iyi buz pateni yapan sporcusu *
üniversite ve geleceği için buz patenini bırakan genç sporcu.
şu şekilde bir istifa mektubuyla spor hayatına veda etme kararı almış.

"Uzulerek ve anlayisiniza siginarak aktif yarismaci sporcu olarak faaliyetlerimi sonlandirdigimi sizlerle paylasmak isterim. 5 yasimdan beri kendimi adadigim ve 20 yildir hayatimin tamamini dolduran bu spordan, yasam biciminden kopma kararini almak, aktif yarismaci spor faaliyetlerimi sonlandirmam konusundaki karari vermem ne benim icin ne ailem icin 13,5 yil once ulkemizi, ailemizi, herseyimizi geride birakip buraya goc etmek uzere verdigimiz karardan daha kolay olmadi. Hem ben hem ailem bu spor ve ulkemizi temsil etme ugruna yaptigimiz fedakarliklardan asla pisman degiliz ancak bunu daha fazla surdurmek icin gereken motivasyonu da kendimde bulamiyorum malesef. Ayrica yillardir spor hayatim nedenigle yavas tempoda surdurmeye calistigim Universite egitimimi bir an once tamamlamam daha onemli hale geldi. Hepinize suregelen destekleriniz icin tesekkurlerimi sunar, tum sporcu arkadaslarima basarilar dilerim.

-2004 yilinda Liseden mezun olup 2004-2005 egitim yilinda Universiteye basladim ve spor hayatimin yogunlugu nedenigle her yil 1 veya 2 ders ala ala hala ikinci sinif derslerimi tamamlamaya calisiyorum. Her ne kadar Kanada`da illa su kadar surede okulu bitireceksin zorlamasi yoksa da gitmedigim okula her yil ailem epey yuksek miktarda harc yatiriyor. 25 yasima geldim ve artik egitim hayatima hizli tempo donup mezun olmam ve kendi hayatimi kazanacak duruma gelmem gerekiyor dige dusunuyorum. Her ne kadar ailem hisettirmeyip her zaman destek olsa da 25 yasinda bir genc olarak artik kimseye daha fazla yuk olmak kendi basina hayatini kazanan bir genc insan olmak istiyorum

-20 yillik sporcu ve Yarismaci hayatimi noktalamam benim spordan tamamen kopmam Turk buz patenini birakmam anlamina gelmiyor asla. Daha onceki gorusmelerimizde ve en son da istifa yazimda da Baskanimiza belirttigim gibi Turk patencilerine uluslararasi ortamlarda destek vermek istiyorum. Benim yasadiklarimi onlarin yasamamasi icin uluslararasi camiada, kulis icinde, aktif bir sekilde yer alabilmek icin once Technical Specialist gibi gorevler alarak onlara hazir olduklarinda gerekli uluslaraarasi platoformlarda sahip cikmak istiyorum. Bunun icin onumuzdeki zaman icinde federasyonumuzun bana destek vererek beni bu tur ortamlara sokmak icin desteklerini bekliyorum. Arkadan gelen Sporcularimiz bu ciddi ortamlara hazirlanirken ben de onlari destekleyecek ortamlarda olmaya hazir olmak istiyorum. Kanada`da yasamam, Kanada federsyonundan sertifikali antrneor olmam ve Uluslararasi camiada taninan saygi goren bir sporcu olarak bu konuda ulkemiz sporuna cok buyuk avantasjlar saglayacagima inaniyorum.

-GSGM Federasyonumuz araciligiyla 2006 Olimpiyatlarindan bugune dek buz pateni ile ilgili olan masraflarimi faturalari karsiligi odeyerek destek olmustur. Kendilerine bu konuda tesekkur ederim. Daha once, yillardir tamamini ailemin karsiladigi bu masraflari karsilamislardir fatura karsiligi olarakHer yil katildigim 6-7 uluslararasi yarisma geregi, benim ve antrenorumun ucak ve otel ucretleri, gunluk harcirahi, zaten yurt disina cikan her devlet memuru veya her sporcunun oldugu gibi karsilanmistir. Bu da aslinda epey bir miktar tutmaktadir. Buna ilaveten 2006 yilindan bugune dek antrenorume odenen egitmenlik ucreti, koreograf ucreti ve buz tesisini kullanim ucertini de odemislerdir. Evet bunlarin tamami uc asagi bes yukari bu yil once; Olimpiyatlar suresince Baskanimiz tarafindan bugun de Asbaskanimiz tarafindan sahsima $100,000 odendi olarak basinda belirtilen miktara denk gelmektedir. Yoksa bu para bana aylik veya karsiliksiz olarak odenmis bir para degildir. O donem icinde sporcu olarak surdurdugum faaliyetlerimin fatura karsiligi olarak odenmistir. Bu konunun tum basinimiz ve halkimiz tarafindan yanlis anlasilmamasi icin ozellikle burda vurgulamak isterim.

-Universite Oyunlarinin ulkemize alinmasi, o donemde en cok mutlu ettigi insanlarin basinda olan ve bu tur organizasyonlarin ulke sporuna katkisinin degerini en iyi bilen insanlardan birisi olarak bogle bir yarismada yer almamak aslinda en cok beni uzmektedir. Ancak yukarida da belirttigim gibi bir karar vermem gerekiyordu kendi gelecegim icin. Okullar Eylulde basliyor ve ders kayitlari da bu gunlere denk geliyor. Zamanlama’nin tek nedeni budur. Aksi halde benim onumdeki egitim sezonunu da kacirmama ve 1 yil daha kaybetmeme neden olacaktir. Yoksa benim ne federasyon secimlerigle ne Universite Oyunlarini sabote etmek gibi bir dusuncem asla yoktur, olamaz. Ben her seyden once bir sporcuyum, federasyonun veya diger kurumlarin politikasi benim dusunce alanim icinde degil. Ben yapabildigimin en iyisini yapmak isterim, sporcu olarak yapabilecegimi yaptim, takdir edilir edilmez, bunu artik Allaha ve Turk halkinin anlayisina birakiyorum. Bundan sonra ise yine bu sporda ama, daha farkli acilardan daha yararli olabilecegimi dusunuyorum ve olmak isterim. Bunu da yukarida anlattim.

-Kimseye kirgin degilim, bu karar da ofkeyle ya da herhangi bir ark niyetle alinmis bir karar degil. Sayfamda da yazdigim gibi hayatimizda aldigimiz en zor kararlardan birisi. Umarim yetkililerimiz de herhangi bir ark niyet aramaksizin kirginliga neden olacak ortam yaratmadan, beni bu zor kararimda desteklerler. Ben simdi bunu bekliyor ve bgune kadar beni destekleyen herkese tesekkur ediyorum."

noktasına virgülüne dokunmadan aktardım.
oldukça düşündürücü aslında aldığı kararın ardındaki nedenler...
sporu bırakma kararı alan türkiye tarihinin en büyük buz patencisi. çok uzun şeyler yazılabilir aslında ama ben başka bir sporcumuzun başından geçen olayı anlatayım ve özeti olsun bu durumun;

ankara' da 14 yaşındaki sıla saygı isimli buz patencimizin hocası natalia popova bu federasyonu ile yaptığı görüşmede sıla' nın muaazzam bir yeteneği olduğunu ve büyüklerde başarılı olacağını belirterek kamp yeri istiyor. çünkü sıla ankara' daki belpa buz pateni salonunda haftada 5 gün çalışıyor ve aylık masrafı olan 1500 tlyi ailesi ödüyor. federasyon 35 uluslararası müsabakada 23 birinclik kazanan sıla saygı' nın hocasına şu yanıtı veriyor ''ergenliğe geçsin, görelim.''
kısaca bu ülkede devletin sporcuya bakışı şu; sen bir başarılı ol da sonra bziden destek iste. bu mantıkla kaç potansiyel yok olup gitti kim bilir?