bugün

bu yazıyı yazarken aklımda hep antalyasporlu sedat vardı lan.. normalde pis sakallı bir ön liberoyu aklımın her köşesinden uzak tutmaya çalışırım ama bu belirlediğim konsepte cuk oturuyor bu herif.. onun için demek istediğimi anlamayanlar olursa sedat ağçay'la ilgili görüntüleri izlemek için gitsin youtube'a, mahkeme emri ile karşılaşsın, ''hay amını skim doğru yaa..'' desin, ''yıl kaç oldu hala internet kapatılıyor yeaa..'' diyerek de kafasından 3 saniye sürecek yavandan bir özgürlük mücadelesi başlatsın, sonra proxy ayarlarını mı değiştiriyoduk n'apıyoduk onla uğraşsın, yarı yolda ''skiyim lan deli miyim neyim allah'ın antalyasporlu sedat'ını izleyip n'apıcam, gidiyim de şu beni uğraştıran herife eksi vereyim en iyisi..'' diyip bana eksi vermesin kafanızı kırarım eşşeoğlueşşekler.. şurda bişi anlatıyoruz..

bu bahsettiğim stereotipteki adamlar kariyerlerinin zirvesindeki sezonun ara transfer döneminde trabzonspor'un ilgilenip, 2 günde vazgeçtiği, en büyük sükselerini de takımlarının 7. olup avrupa kupalarına katılmayı kıl payı kaçırmasına yardımcı oldukları zamanlar yapan heriflerdir.. turkcell süper lig standartlarına göre 'vasat' addedilirler ama kendilerinin aslında keşfedilememiş birer yıldız olduklarına inançları tamdır.. davranışlarını da bu bilinçsizlik şekillendirir.. nelerdir bu davranışlar, şunlardır:

- karşı takımın en ünlü oyuncusuna ilk şansın olduğunda diklen.. böylece o da sana karşılık verirse kameralar nezdinde 'eşit' görülebilirsiniz belli bir süre.. maçtan sonra da o oyuncu için ''o pozisyonda semih abi küfretti bana.. ben sakindim ancak sonrasında muhammet abi, coşkun abi, dev twigy terliği ve harry abi de üzerime gelince dayanamadım.. özellikle adebayor abi'ye hiç yakıştıramadım sonuçta hepimiz bu işten ekmek yiyoruz..'' felan tarzı bişiler söyle.. (manchester city'le de nerden oynadıysa lavuk)

- futbol geri zekalısı ol.. bu bir davranış biçimi değil ama hepsinde fiks.. daha ikinci dakkadan çift dal rakibe alakasız pozisyonda.. sarıyı gör, 4 dakka sonra da elle topu kes.. hakemlerimiz de aşağı yukarı senin kalitende olduğu için paçayı kurtar bu seferlik ama 12 dakka sonra gidip santranın oralarda rakibe verilen bir taç için hakemi dövercesine itiraz et.. 2. sarıdan siktir olup atılınca hakem sanki steps çalmış gibi şaşır, hayatının en büyük haksızlığına uğramış gibi tepin.. kendine eş arayan erkek bir babun gibi hoplayıp zıpla hakemin çevresinde..

- her şeye itiraz et.. ama her şeye.. para atışında bile hakemi eyyamcılıkla suçla, inanılmaz şaşırmış gibi kahkahalar at, hakemi alkışla.. en az senin kadar kalitesiz teknik kadro ve yöneticilerinin vizyonsuzluğuna hizmeten 'hakemi etki altına almaya' uğraş, başka da bir sikime yaramayacağını bilinçaltı düzeyinde de olsa bil..

- karşı takımda biraz göze hoş gelen top oynayan adamı, seni geçer geçmez için zerre acımadan biç.. ama sağlam dal ki bileğe bir daha seni böyle rezil etmesin.. sonra utanmadan sana sadece sarı kart veren hakeme, yine utanmadan şaşır (bakınız: madde 2 ve 3), hatta ve hatta yerde hayatı gözleri önünden bir film şeridi gibi geçmekte olan meslektaşını zorla kaldırmaya çalış, onu bir sürü 'sen'den oluşan tribünlerine 'az kaldı ayağı kırılacak bir mağdur' olarak değil de ''hemeeeğmizi çalıyoo bu puştlar yerde yataraaak'' olarak yansıt..

- ince hinlikler kovala.. futbolun oyun kuralları içinde yapılabilecek her türlü ibneliği yapmaya gayret göster, hakem bakmıyorken rakibe tükür, onu formasından çek, hakem bakıyorken rakibin en ufak müdahalesinde yüzünü tutup yerde yuvarlan, sniper kurşunu yemiş amerikan başkanı gibi.. bu yaptıklarını 'profesyonellik' olarak gör, en zeki sensin ne de olsa.. en profesyonel de sen ol..

- ince hinlikler kovalamana rağmen, bunları yapmayı aslında becereme.. çoğu seferinde hakeme yakalan, sarıyı yiyince yine hakemler etrafındaki kabile dansı ritüelini yapmaya başla.. ne (misal roberto carlos gibi) futbolun içindeki ince boşlukları sonuna kadar kullanan kurnaz (ama yine de sempatik) bir adam olabil, ne de (misal dennis bergkamp gibi) asaletinden hiç ödün vermeyerek sadece oyununu oynamaya çalışan bir sporcu.. sonra da neden yabancılara ödenen paralar sana verilmiyor diye bağır çağır..

- takım olarak zaman geçirmeniz gerekiyorsa mutlaka thierry henry'den zamanında gördüğün, 'korner direğinin yanında vücudunu kullanarak top saklama tekniği'ni uygulamaya çalış.. 3. saniyede topu kaptırıp takımına kontra yedir..

- surlara doğru değil de yanlışlıkla donanmana doğru ateşle topu, utanmadan da padişaha itiraz et pozisyonla ilgili, kelleni uçurt.. (dayanamadım.. edit de bu saçmalık için ha..)

- soyunma odasında huzursuzluk çıkar.. bunu mutlaka yapman gerekiyor.. yoksa atarlar seni 'kalitesiz türk topçusu' sendikasından.. katı bu konuda kurallar..

- kariyerinin bir döneminde mutlaka kalecinin önde olduğunu görüp defanstan rakip kaleye top aşır..

- maçlarda en çok senin hakkında ''görev bölgesine dönüyor'' denilsin..

- çok hata yaparsan 1 dakika boyunca dravdan hücum pres yap, seyirciler gayretini görüp alkışlasınlar diye.. bu sekansın sonunda mutlaka sana yardıma gelmeyen arkadaşlarına el kol yapmalısın..

- 3 maçın ikisinin sonunda televizyonlara ''hakemler hakkında hiç konuşmuyoruz takım olarak biz..''le başlayan, ''..yeter ama bu takımın emeğine.. bakın biz 3 aydır paramızı alamıyoruz ama canımızı dişimize takarak oynuyoruz.. ayıptır, büyük takımların böyle şeylere ihtiyacı yok.. orada van nistelrooy abi'ye de dedim..''le biten bir hakem mızmızlanması yap..

- 3. lig'de tamamladığın kariyerinin sonunda mutlaka teknik direktör ol.. aynı mantaliteyi sürdür, hatta öğrencilerine de empoze et.. senden kurtulamasın türk futbolu..

gerçekten ülkemizde yabancılara verilen şanslar türklere verilse çok daha değişik yerlerde olabilirdik.. kafadan 2 dünya kupamız vardı zaten de.. bence takımlarımızdan biri copa libertadores'i bile kaldırabilirdi.. işte ama verilmiyor bu şanslar..
vurur gibi yapıp topu çekerken kaptırmak vardır. her maç sıkça tekrarlanır.
gol atınca küfür ederek sevinmek.
gol attıktan sonra hocasına koşmak.

yalakalığın bu kadarı da olmaz derim ben böylelerine. lan iki gün önce hoca beni doğru yerde oynatmıyo diye sallayan sendin baktın hoca kalıcı yalakalığın dibine vuruyosun. ne o öle gol atınca hocaya koşmalar sarılmalar yalakalıklar??
(bkz: sabri sarıoğlu nun saidou ya attığı vücut çalımı)
çalım atmak için vücudunu kullanmak. kıçını dönmek, el veya kolla karşı oyuncuyu engellemeye çalışmak vs. vs. velhasıl seyir zevkini düşürür efenim.
Antrenmanları ekmek,Barlardan çıkmamak,Gece 2'den önce yatağa girmemek olarak sıralanabilir. Futbolla uğraşmayan biri bile neden olmamız gerekenden daha aşşağıda olduğumuzu bu şekilde kolayca açıklayabilir. **
-lama gibi yerlere tükürmek.
-20 metre uzakta olan pozisyonu görmeden hakeme itiraz etmek.
-yenilince önümüzdeki maçlara bakıcaz demek. (en sinir oldugum budur)
-yabancı oyuncuya nasılsa anlamıyor diye küfür etmek vb. sıralanabilir.
gol attıktan sonra takımın armasını öpmek.

ulan bu kadar yalakalık olmaz. sanki gönüllü oynuyo pezevenq. alıyosun milyon dolarları. seveceksin tabiki o armayı.
ekrem dağ'ın sürekli topla dönerek rakipten sıyrılmaya çalışması.
Puan kaybettiği maçtan sonra haftaya bunu telafi edeceğiz demesi. Bu hafta yenilip haftaya kazanırsan 6 puan veriyolar dimi?
en basit pozisyonda bile saçma sapan bir vuruşla golü kaçırınca, iki eliyle başını tutarak şaşkın bir ifadeyle artislik yapmak. çimenleri tokatlamak....

(bkz: Burak)