bugün

hedef dokulardaki insulin rezistansıyla karakterize kan şeker seviyesinin kontrolünün bozulduğu metabolik bir hastalıktır.
gelecekte tip 1 diabete donusmesi muhtemel diabet tipidir. kalp carpintilari, ellerde titreme, yeme ihtiyaci gibi belirtilerle kendini gosterir. seker yukleme testi ile tespit edilebilir.
Tedavisinde, doğrudan insülin vermek yerine şeker düşürücü ilaçların kullanıldığı diyabet hastalığıdır. Genelde kırklı yaşlardan sonra ortaya çıkar. Doğuştan olanı tip 1 olarak adlandırılır.
genelde gençlerde görülmemesine rağmen bende 10 yaşımda tespit edilmiş olan diyabet türü. (yeni bir mutasyonmuş, garip bir adı var da hatırlayamadım şimdi)
ilginç bir vakaymış bendeki bu yüzden bu yıl içerisinde bu hastalığı araştıran özel bir klinikte taramaya girmem gerekiyormuş. 40 yaşından sonra çıkan bir hastalıktır. kilo verme ile hayatınız kolaylaşabilir.
iğrenç mide bulandırıcı ilaçları vardır. içince kusturur. mecbur kilo vermeniz gerektiğinden içmeniz gerekir çünkü diğer insanlara göre normal bir şekilde yemek yeseniz bile vücudunuz insülini kabul etmediğinden yağ deposu yapar. deli gibi kilo alırsınız. o yüzden ilacınızı için.

kolay kolay tip 1 e dönüşmez. yani en azından şöyle söyleyeyim kişi tip 2 diyabet tespiti sonrası spor yapıp kilo verirse ve ilaçlarını kullanırsa dönüşmüyor.

ben ne yaptım gittim kilo aldım, bir de ilaçlarımı kullanmadım, 4 yıl doktordan kaçtım ve hala tip 1 e dönüşmemiş. şanslı mıyım? -evet. (yaş 19)

gidin kilo verin arkadaş başka çaresi yok. bir de cici bir doktor seçin kendinize böyle şeker ölçüm aleti hediye edeninden. kaçmayın doktorunuzdan yoksa benim gibi parmaklarınız delik deşik olana kadar şeker kontrolü yapmanız gerekir. geçmiş olsun.
adeta salgına dönen diyabet türüdür..aşikar olarak açlık hiperglisemisi ile tespit edilebileceği gibi ancak doğru şekilde yapılan ogtt testiyle de tespit edilen latent türleri de vardır..hiçbir belirti vermeyebileceği gibi halsizlik,iştah azalması,isteksizlik,depresyona eğilim gibi silik belirtilerle kendini belli edebilir..yada polidipsi,poliüri ve polifalji gibi bariz şikayetlere de yol açabilir..

teşhis ancak ogtt testi ile konulabilir..kesinlikle açlık şekeri yada hba1c ile tanı koymaya çalışmamalıdır kimse..ogtt testi de doğru uygulanmalıdır..hasta testten 3 gün önce günde en az 150 gram karbonhidrat içeren bir beslenme programına alınmalıdır..test öncesinde gece uykusunu yeterince almış olmak, dinlenmiş olmak ve hasta olmamak şarttır..test öncesinde kalori içeren hiçbirşey yenmemeli ve içilmemelidir..testten 3 gün önceden başlamak itibarı ile hiçbir alkollü içecek tüketilmemelidir..hasta tarafından düzenli olarak ilaç kullanılıyorsa doktora danışılmalıdır..test öncesinde hastadan açlık kanı alınır..ardından teste başlanır..hastaya 75 gram glukoz içeren sıvı, 5 dakika içerisinde içirilir ve hastadan 30 dakikada bir kan alınır 2 saat boyunca..eğer herhangi bir zamanda kan şekeri 200 mg/dl düzeyinin üzerindeyse teşhis diyabettir..eğer hasta test esnasında idrara sıkışırsa muhakkak idrardan da numune alınmalıdır..eğer idrarda glukoz saptanırsa, kan şekeri değerine bakılmaksızın diyabet teşhisi konur..

fakat her kan şekeri yüksek hastaya diyabet teşhisi koymamak ve ayrıntılı olarak hastayı incelemek de gerekir..çünkü birçok hastalığın veya ilacın, karbonhidrat metabolizmasını bozduğunu ve hiperglisemiye yol açabildiğini biliyoruz..ilaç yada hastalıklara bağlı olarak gelişen geçici diyabete ''sekonder diyabet'' denilmektedir..o yüzden sekonder diyabet ihtimali muhakkak ekarte edilmelidir..

hastalığa gelecek olursak hastalığın ana nedeni unlu-şekerli gıdalarla beslenme, glisemik indeksi yüksek gıdaları sık tüketme, hareketsizlik, sedantif yaşam ve güneşten mahrum kalmaktır..

yani her açıdan çok değişken biçimde prognoz gösteren bir hastalıktır..

bu hastalık ile bilinmesi gereken gerçekler şunlardır:

1-) açlık şekeri 100 mg/dl düzeyinin tokluk şekeri 140 mg/dl düzeyinin üzerinde olan herkes en kısa sürede herhangi bir hastanenin endokrinoloji servisine başvurmalı ve ogtt ile hastalığın var olup olmadığı araştırılmalıdır..

2-) tip-2 diyabetiklerin yüzde 30'unda açlık şekeri normal düzeydedir ve teşhis ancak ogtt ile konulabilmektedir..hba1c testi henüz bir teşhis yöntemi olarak kabul edilmemektedir..

3-) tip-2 diyabetin eskiden sadece 40 yaşından sonra görüldüğü sanılırdı..ama artık 15-16 yaşındaki insanlarda bile görülmektedir hastalık..kilolu kişiler kadar zayıflarda da görülmektedir..

4-) tip-2 diyabetin yüzde 100 genetik bir hastalık olduğu söylenemez ama genlerin hastalığın oluşumunda oynadığı rol barizdir..özellikle yakın akrabalarında tip-2 diyabet vakası olan kişilerin hastalığa karşı dikkatli olması gerekir..hastalığa sahip kişilerin genetik taramasında hl-dra3 ve hl-dra4 genlerinde mutasyon tespit edilmiştir..ancak bu genlere sahip olmayan kişilerde de pekala hastalık gelişebilmektedir..

5-) tip-2 diyabete sahip kişiler muhakkak diğer hastalıklara karşı korunmalı, aşılanmalı, stresten uzak durmalı, hijyene dikkat etmeli ve ayak bakımlarını muntazam olarak yapmalıdır..

6-)kendisine tip-2 diyabet teşhisi konan kişiler muhakkak ayrıntılı check-up'dan geçmelidir..çünkü tip-2 diyabet tanısı alan kişilerin yüzde 35'i aslında lada türü diyabete sahiptir..yani ''yavaş seyirli tip-1 diyabete'' sahiptir bu kişiler..ve genellikle tanı aldıktan 5-10 sene sonra insüline bağımlı hale gelirler..

7-) kendisine tip-2 diyabet teşhisi konan kişilerin senede bir kere retinopati,nefropati ve kalp-damar hastalıkları açısından taranması gerekmektedir..

8-) bu hastalığın en önemli tedavisinin diyet ve spor olduğu unutulmamalıdır..un ve şeker ihtiva eden her türlü besin diyetten kesin olarak çıkarılmalıdır..sigara ve alkol de kesin olarak bırakılmalıdır..ayrıca muhakkak omega-3, c vitamini ve d vitamini takviyesi almalıdır bu hastalar..metformin kullananlarda b12 vitamini emilim bozukluğu olabileceği için b12 takviyesi de almalıdır metformin kullanan hastalar..

9-) yeni geliştirilen obezite cerrahisine uygun olan ve kan şekeri stabil olmayan kişiler muhakkak bu ameliyattan faydalanmalıdır..

10-) zayıf olup endojen insülin ve c-peptit düzeyi düşük olan tip-2 diyabetikler için ideal tedavi repaglinid veya nateglinid içeren ilaçlarken; obez tip-2 diyabetikler için ideal tedavinin temelini metformin içeren ilaçlar+diyet oluşturmaktadır..
karbonhidratlı besinlerin ölçülü ve düzenli bir şekilde alınmasında, yemeklerden sonra 30-45 dakika yürüşlerde, kilolu olanların zayıflaması halinde şekerin normal ölçülere geleceği bir hastalık.
Tip 2 diyabet vücudun yeterli insülin üretememesi veya etkin kullanamaması sonucunda ortaya çıkan karmaşık ve kronik bir durum.
Kontrol edilemediğinde; kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, alt ekstremitelerde amputasyonlar ve körlük gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Yani gerçekten tehlikeli bir hastalık.

Tip 2 diyabeti olan ve kan şekeri yüksek olan kişilerde;Sık idrara çıkma,Ağız kuruluğu,Çok su içme,Açlık hissi,Cilt yaralarının geç iyileşmesi Kuru ve kaşıntılı bir cilt,Sık sık infeksiyon gelişmesi,Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma görülür. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar.

Diyebette beslenmeye dikkat çekilmelidir.Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak,Kan şekerini normal sınırlar içinde tutmak,Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi akut komplikasyonları önlemek,ideal vücut ağırlığını sağlamak ve korumaktır.

Tam çocuklarımızı ishalli hastalıklar ve solunum yolu enfeksiyonların ölümcül pençesinden kurtarıyoruz derken hevesimiz kursağımızda kaldı.insanlık hiç beklemedikleri bir yerden yine darbe aldı.Çocuklarda ve ergenlerde tip 2 diyabet görülme sıklığının artmaya başlaması, insanlarda genellikle orta yaşlardan sonra görmeye alıştığımız (ve beklediğimiz) kronik hastalıkların, çocukluk çağına doğru genişlemeye başladığına işaret ediyor. Kronik hastalığı olanlar veya yakınlarında kronik bir hastalık olanlar bilir; bu hastalıkların “tedavisi yoktur” ve yakınmalarınızı hafifletebilmek için genellikle “ömrünüzün sonuna kadar” belli tedavi rejimlerine tabi olmak zorunda kalınır. Böyle bir tedavi rejimine maruz kalmak, çoğu yetişkin için dahi katlanılması oldukça zor bir durumken, küçücük bir çocuğun, her gün, günde birkaç kez ilaç zamanı geldiğinde örneğin parkta oynarken ara vermek zorunda kalacak olmasının nasıl bir duygu olduğunu düşünmek dahi çok zor.

insanlarda tip 2 diyabetin nasıl geliştiği (mekanizma) tam olarak bilinmiyor, fakat “biyomedikal paradigmanın” egemen olduğu kapitalist tıp dünyasında gözlerin hemen genlere çevrilmesi şaşırtıcı değil. Hastalığın çocukluk çağına inmesi, dikkatlerin genetik faktörlere yoğunlaşmasına (“doğayı” suçlama) neden oluyor.

http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=14
teyzemin 45 yaşındaki kızına konulan teşhis.
yeterli insülin üretilememesinin değil, insülinin dokulara yeterli şekilde ulaşamamasının sonucu olarak ortaya çıkar ve kilolu insanlarda görülebilitesi yüksektir. (genç ya da orta yaşlı, kilosu ideal olmayan ve şeker hastası kimseler genellikle bu türden muzdariptir.)
kısmi olarak iyileşebilirliği mümkün olmasına karşılık, tip1e dönüşebilme ihtimali de vardır.
en sık kullandırılan ilaç ise glifor.
adına glikoz yada mısır şurubu denen bok sayesinde ülkede patlama yapan bir hastalık.
17-18 yaşlarımdan itibaren ilaç kullanmama sebebiyet veren ilk zamanlarda sanki kanser olmuşum gibi salya sümük ağladığım hastalık. Ailemde tip 1 diyabet senaryosu mevcut genetiğime bir miktar bandırılmış fakat ben 12 yıldır tip 2 diyabetliyim tip 1 e dönüşme durumu olmadı. Yalnız şöyle bir sorunsalı var ilacı bıraktığın an cortluyorsun.
Baya bildiğin cortlamak.
Ben 7 yıl önce kol kemiğimin parçalanması ve sinir felci filan sebebiyle bir ameliyat geçirdim ve sonrasında her öğün bir avuç ilaç kullandığımdan bu diyabet ve tiroit (birde hipotiroid Meselem var genellikle tip 2 diyabetle beraber seyrediyor) ilaçlarını bıraktım.
Sonra benim tutam tutam saçlarım dökülüyor, elim ayağım titriyor, sürekli acıkıyorum,çabucak yoruluyorum falan ben ameliyat sonrası tedavi vs süreçlerinden kendimin farkında değilim. Elim kolum düzeldikten sonra farkına vardım ki affedersiniz ben hayvan gibi olmuşum. Sonra diyetler aç kalmalar hastane diyetisyeni listeleri filan ııh kilo gitmiyor. Sonra benden iri bi arkadaşımla diyetisyene gittik diyetisyen tahlil istedi varsa eski tahlilin filan varsa getir dedi(olmaz olur mu Osmanlı arşivi gibi tahlil dosyası var bende) aldım götürdüm neyse bu tip 2 diyabet belasında ömür boyu ilaç kullanmak gerekliymiş. Neyse başlayalım bakalım dedim yine en kadim dostlarım glifor 1000 ve levotiron 100 ü sonrasında ben kilo vermeye başladım.. spor yapmaya halim dermanım geldi vs 68 kiloya düştüm.
Ara ara üşengeçlikten almadığımda yine aynı şeyleri yaşıyorum. Endokrin doktorum 3 ayda bir kontrole çağırıyor mutlaka.
Şu sıralar instagramda takip ettiğim birisi tip 2 diyabet ameliyatı olmuş, sanırım bu gastric by pass tarzı bir ameliyat. bağırsak ve pankreas bağlantılarında bi değişiklik yaparak şeker seviyelerini normale çekme ve kilo vermede etkili sonuç gösteren bir ameliyat olduğunu söyleyenler var. Yine obezite cerrahisinde olduğu gibi beden kitle endeksinin belli bir seviye üstünde olmasında SGK bu ameliyatın bir kısmını karşılıyormuş.