bugün

entry'ler (407)

eski bayramlar

Şu küçük afacanlar bana da nerede o eski bayramlar dedirtti ya, pes doğrusu. Aman ha hemen söyleyeyim, öyle yaşını başını almış biri de değilim ayrıca.

Az önce kapının zili çaldı, anneannem ''Ecem bi bakıver bakalım kim gelmiş'' dedi.

Kapıyı açmamla üç-dört tane afacanla karşı karşıya geldim.

iyi bayramlar deyip elimi öptüler.

Ben de şeker ikram ettim, sonra içlerinden biri ''harçlık yok mu abla'' dedi.

Yok ablacım, ''şeker var'' dedim.

Yahu biz o yaşlarda şekere, çikolataya eyvallah edip, muazzam derecede sevinirken, geçen bu zaman içerisinde ne değişti? *

bir çaya 7 tl vermiş olmanın rahatsızlığı

Vize haftasındayız. Sınav çıkışı arkadaşlarla durum değerlendirmesi yaparken farklı bir bölümde okuyan arkadaşın biri geldi yanımıza.. ”gelin sizi çok güzel bir mekana götüreceğim değişiklik olur hem” dedi.

Tamam dedik, koyulduk yola..

Kafe tarzı bir yer, ama kalabalık zınga zınk insan dolu..

Neyse geçtik oturduk bir masaya, siparişleri almak için garson geldi. Arkadaşlar verdi siparişini..

Dedim çay ne kadar..

15Tl..

Gayri ihtiyari biraz da yüksek sesle ”Yuuhh” demişim ve etrafımızda ki insanlar da dönüp bize bakmışlar, ayrıca verdiğim tepkiden dolayı yanımdaki arkadaşlarım rahatsız olup utanmışlar benden.

Ecem, ezik misin sen?.. ”rezil ettin bizi” dediler.

Dedim bunda rezil olacak bir durum yok, ben içmiyorum.. size uygunsa buyurun oturun ama benim pis fakir aklıma bir bardak çaya 15 lira vermek doğru gelmiyor.

Hadi size afiyet olsun diyerek kalktım masadan..

Yolda giderken de kendi kendime bu yaşadığım durumu düşünmeden edemedim.. neden musluk suyuyla demlenmiş ve neredeyse milli içeceğimiz haline gelmiş çayın küçücük bardağına o kadar para ödemeyi tuhaf bulmayan insanlar var? Acaba dedikleri gibi fazla mı? tepki verdim.. Gerçekten benim yüzümden rezil oldular mı?

birleşmiş milletler barış gücü

Yaşadığımız bu dünyada cehalet kadar korkunç hiçbir şey yok.Birleşmiş milletler eğer barıştan huzurdan adaletten yana ise tüm dünyada cehalete karşı harekete geçmeli, mücadele vermelidir diye düşünüyorum. Trilyonlarca para insanlar birbirini öldürsün diye silahlara harcanacağına, evrimsel eğitim projeleri geliştirilse çok daha iyi olmaz mıydı?

kaldırıma park etmek

Kaldırımlara konmuş araçlar yüzünden bildiğiniz yolda yürür duruma geldik. Yolda yürüyünce de kornolar, küfürler gırla. Sinirimden kaldırıma konmuş araçları tekmelememek için yada elime geçirdiğim kesici bir alet ile zarar vermemek için zor tuttum. (Sanki o an araçlara zarar verseydim eğer, samimiyetle söylüyorum içimde acayip mutlu olacağım hissi vardı.)

gülümsemek

”Gülümseyen bir yüze sahip olmak sizin ağırbaşlı imajınızı asla bozmaz.''

biyolojik canlı sınıflandırması

''Biyolojik canlı sınıflandırmasında insanlar hayvanlar grubuna girmektedir. Bunu bilmeyen biri insanlara hakaret ettiğini zannederek hayvan sözcüğünü kullanır.
KONFÜÇYUS: insan, öğrenen hayvandır.
THALES: insan, araştıran hayvandır.
SOFiSTLER: insan, kazanan hayvandır.
SOKRATES: insan, sorgulayan hayvandır.
PLATON: insan, toplumsal hayvandır.
ARiSTO: insan, düşünen hayvandır.
SEPTiKLER: insan, şüpheci hayvandır.
STOiKLER: insan, her şeye alışan hayvandır.
HERAKLIETOS: insan, tartışan hayvandır.
J.LOCKE: insan, deneyen hayvandır.
J.DEWEY: insan, çıkarını düşünen hayvandır.
I.KANT: insan, eleştiren hayvandır.
DESCARTES: insan, konuşan hayvandır.
G.W. HEGEL: insan, sistematik hayvandır.
GAZALi: insan, tutarsız bir hayvandır.
A.CAMUS: insan, itiraz eden hayvandır.
K.POPPER: insan, yalanlayan bir hayvandır.
T.KHUNN: insan, teori kuran bir hayvandır.
K.MARX: insan, mücadeleci bir hayvandır.
E.FROMM: insan, seven bir hayvandır.
H.BERGSON: insan, araç yapan bir hayvandır.
F.NIETZSCHE: insan, düpedüz hayvandır…!''

emojilerden anlam çıkartmak

Mesajlaşma anında sesli harf bile kullanmanın zaman kaybı sayıldığı iletişim çağındaki iletişimsizliğimizi, emojilerle anlatır olduk.

van gog un kardeşi theo ya yazdığı mektuplar

Van Gog akıl hastanesinde yatarken kardeşi Theo'ya yazmış olduğu mektuplarını okudum.
Aklımın almadığı o kadar mantıklı, akıllıca ve güzel mektuplar yazabilen birini nasıl olur da akıl hastanesine kapatabilirler!
''Ne çare ki benden üstün güçlere karşı gelemedim'' cümlesini okurken bile içimde duyduğum üzüntüye engel olamadım.
Mektuplarından anladığım kadarıyla her ne kadar akıl hastanesine kapatılmış dahi olsa mutlu bir kişiliği varmış. intihar etmesinin en büyük sorumlusu bu cümlede belirtilen ''üstün güçler'' olarak tabir ettiği kişilerden başkası olamaz.

atatürk

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Kimse içimizdeki Atatürk sevgisini söküp alamaz. Bu da böyle biline.

kuran okuyan mezar taşı icat ettiler

Aman tanrım didim. işte link
http://www.yeniakit.com.t...tasi-yaptilar-277245.html

gülmek

Arkadaşımla buluşacağım kafedeyim şu an.. sanıyorum biraz erken gelmişim. Yan tarafımda kızlı erkekli bir grup var. içlerinden biri konuşuyor sadece.. komik bir şeyler anlatıyor, mimikleriyle etrafındakileri gülmekten kırıp geçiriyor. Konunun ne olduğunu anlamasam da, kahkaha seslerini duydukça başımı telefondan kaldırıp tebessüm ediyorum. Gülümsemek bulaşıcı diyorlardı ya, tamamen doğru bir ifade.. Yahu nasıl tatlılar anlatamam.. içimden ''kalk Ecem git yanlarına otur sen de'' desem de, cesaret edemedim. Gülen insanları seviyorum. Mutlu insanları da..

insan

''Doğadaki birçok canlının diğerlerini kandırabilme yeteneği vardır, fakat doğada “kendisini” de kandırabilme becerisine sahip tek canlı insandır.''

sağlıkta yaklaşan kasırga

Sol habere göre, ''sağlıkta yaklaşan kasırga, bir yandan yoksullaşmayla emekçiler (özellikle asgari ücretliler) arasında hastalıkların artması, diğer yandan emekçilerin yararlandığı kamusal sağlık hizmetlerinin yeni kesintilerle bu artışa yanıt veremeyecek duruma gelmesiyle patlayacak.'' denilmiş.
Geçen hafta izmir’de bazı “kamu hastanelerinin” bahçe ve koridorlarında Said Nursi imzalı, "Hastalık bir definedir" adlı bir broşür dağıtıldı. Kapağında "hastalığın manası, güzel bir şey olmasa idi, Hâlık-ı Rahim en sevdiği ibadına hastalıkları vermezdi" yazan broşürde, ölen bebek ve çocukların "ferahlı, saadetli bir saraya gidecekleri" iddia ediliyor ve "ölen çocukların arkasından üzülmeyin, feryat etmeyin" tavsiyesinde bulunuluyor.

Kapağında "bu broşür içerisindeki parçalar Risale-i Nur külliyatından farklı kitaplardan bir araya getirilmiştir, gayesi imanları kurtulmasına vesile olmaktır" yazılı olan broşürde, "bu hastalık senin başında veya elinde veya midende olmasaydı, sen başın, elin, midenin sıhhatindeki lezzeti, zevkli nimet-i ilahiyeyi hissedip şükreder miydin?" sorusu soruluyor.

"Hastalık sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler" ifadesinin de yer aldığı 32 sayfalık broşür, bebek ölümlerine ilişkin öğütler veriyor: "Madem dünya bir misafirhanedir, vefat eden çocuk nereye gitmişse, siz de biz de oraya gideceğiz. ileride hem berzahta, hem cennette görüşülecektir. El hükmülillah demeli. O verdi, o aldı. Sabır ile şükretmeli."

Tam da emekçilerin sağlığının kötüleşmek üzere olduğu bir dönemde kamu hastanelerinde bu broşürün dağıtılması tesadüf olabilir mi?
Yazının detayı, http://haber.sol.org.tr/b...irgaya-hazir-miyiz-178188

büyü bozma ve cin hastanesi

''Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabir mi?” _Mustafa Kemal Atatürk_

orhan veli kanık

''Bugün Sevgilimiz Orhan Veli Kanık'ın ölüm yıldönümü imiş.

Eşeklik ettim unuttum ne yalan söyleyeyim...

Rahmet, minnet, şükran ve bilinir-bilinmez en güzel duygularımla anıyorum büyük şairimizi.

36 yıllık ömrüne rağmen dünyaları, asırları, yüzyıllık sevdaları yaşattın bize sen.''

Nurlar içinde uyu.

insanlığa mesajınız

"Hayat Güzeldir" filminin bir repliği vardır içime işleyen, 'iyilerin aptal olduğunu sandığımız yerde yitirdik insanlığımızı' diye...
işte biz şu sıralar, tam o yerdeyiz bence..
Kalmayan insanlığa en güzel mesaj bu sanırım.

paranın üzerindeki atatürk resmine tüküren hoca

Yalaka, cahil, zavallı, aciz, yobaz insan müsveddesi. Öğretmen olmuş ama adam olamamış.

vize haftası

Yine geldi çattı vize haftası. Her güne sabahın köründe başlayıp 3 sınav konur mu? Anasını satayım, normal günlerde gece 2 ler de yatan ben, vize haftasında akşamın 8 inde uyku komasına giriyorum. Bu nasıl yaman bir çelişkidir anlamadım gitti.

prof dr erbug keskin

Birini takip etmeye başladım facebook’tan..

Sürüden olmayan, kendi yolundan giden, güler yüzlü, tabiri caizse çok fiyakalı biri.

Doktorluk yapıp şifa dağıtıyor..

Dağıtıyor dağıtmasına ama sosyal ortamda ben doktorum deyip hava attığı hiç olmuyor,

Tabiri caizse delikanlı konsept denilen türden bir abi kesinlikle.

Herkesin okumak için can attığı Galatasaray Lisesinden mezun olup, fanatik denecek kadar Galatasaray taraftarıymış..

Duru güzel bir kızı sevmiş sonra da evlenip iki de çocukları olmuş.

Gençliğinde,Jacques Brel, Léo Ferré ve Georges Moustaki dinlermiş..

Özellikle zor ameliyatlarında şarkıların cesaret veren sözlerinden güç aldığını dile getirerek arada kimsenin duyamayacağı şekilde kendi kendine mırıldandığı olurmuş..

Cerrahlar yalnız insanlardır dermiş.

Ameliyat öncesi radyolog, patolog birçok meslektaşı olmasına ve görüş almasına rağmen cerrahların ameliyathandede yapayalnız olduğunu söylermiş ve bunu da George Moustaki’nin bir şarkısı vardır ya hani, “Yalnızlığım” (Ma solitüde) ‘Uzun geceler birlikte geçiriyoruz başbaşa. Bilmiyorum nereye kadar gidecek bu ortaklık. Hayır ben hiçbir zaman yalnız değilim. Yalnızlığım benimle birlikte.’ sözleriyle anlatırmış.

Hayvanlara, doğaya, çocuklara, ailesine birde öğrencilerine düşkünlüğüyle tanınıp, hayattan zevk almasını bilen sol eksen biriymiş..

“Okumak yetmez bak etrafa kendin ol filan dermiş öğrencilerine..

Sol öğretilerden tutunda , Fransız rus klasiklerine kadar okumadığı tek bir kitap kalmamış .

” Fikirlerinizden nefret ediyorum ama onları ifade etme özgürlüğünüzü hayatım pahasına savunurum” lafı hayat felsefesi olmuş.

Kalitesiz okullar, çapsız akademisyenler, makam işgal eden aymazların ülkesinde böyle bir hocanın varlığı muhteşem değil mi sizce de..?!

içinde debelendiğimiz, modernleşmeyi ve yozlaşmayı iç içe yaşadığımız bu ülkeden kimse memnun değilim haliyle..

Ah abim,güzel abim, azsınız ama iyi ki varsınız.

Dilleri ağu, ruhları kara, elleri küfür insanların oldugu bu dünyada dimdik durabilen ruhu temiz, dili sabırlı, elleri güzel kokulu abim.

Sizin gibilerin hatırına dönüyor bu dünya.

Çok değişik insanların olduğu bir camiada sizin gibi tek tip adamlar azdır aslında!

magazin

''Magazin: insanları aptal yerine koyan, apolitik ve sorgulamayan bir toplum yaratma yolunda bir araç olan, insanların hayatını milletin gözüne sokup ünlülerin dedikodusunu yapan ve mahalle karılarının tv versiyonu olan sözde gazetecilik.

işte böyle bir şey magazin. artık seyirciye ana haberlerde bile gereksiz ne varsa haber diye izleten kendini kaybetmiş medyanın gelir kaynağı. Hülya Avşar’ın ne derdi var bilmemizi sağlar bu magazin, ama x şehrindeki Hülya’nın ne derdi var, ülkemiz nereye gider, kim ne kadar indirir cebe bu ülkede bilmemizi engeller. Ninnidir, masaldır. insanları uyutmak için güzel güzel, uzun uzun anlatılır durulur. Bu yüzden bilmem kaç tane magazin programımız vardır. Uykudan önce süt niyetine…''

iyi uykular bize.