bugün

Müthiş bir film. insanların dini nasıl da kendi çıkarlarına göre uygulayıp sonra sözde namuslu, müslüman kesildiğini gözler önüne sermiştir. Ayrıca, cidden izlenilmesi zor olan filmdir. izlerken insan da saç baş yoldurtma isteği uyandırır.

(bkz: Ya Atatürk olmasaydı)
soraya' yı taşlamak olarak türkçe' ye çevrilmiştir. soraya' ya atılan her taşı, aslında kendi vicdanlarına atmıştır o insanlar.
muhakkak izlenmeli. sinemada kült eserler arasına girmeyi çoktan hak etmiş. oyuncuları da daha önceden pek tanımak mümkün değil, belki mozhan marnoyu traitordan tanıyan çıkabilir. ancak oyunculuk ayrı güzel, işlenme olayı apayrı güzel, konu zaten orjinal ve daha önce dokunulmaması bile enteresan.

--spoiler--
filmin sonunda gerçek süreyya'yı gördüğümde içim çok acıdı. 9 yaşında ne kadar masumsa, öldürüldüğü yaşta da o kadar masummuş. insanın böyle haksızlıklara karşı içinin ürperdiği durumlar olur ya, bırak titremeyi, hani kocası ali'nin son bir kez onu öldü mü diye kontrol etmeye gittiğinde 'ölmemiş, hadi taşları atın şu kahpeye son kez' gibilerinden nidasını duyduğumda bildiğin böyle titredim.
--spoiler--

izleyin. hiç ara vermeden izlenilebilecek kadar götürüyor. 2 saat sürüyor yaklaşık olarak film. keşke daha önce izleseymişim.

yine keşke daha önce izleseymişim dediğim bir film için ise (bkz: memento)
gözyaşlarıyla izlenen filmdir.
hep o taşların nasıl yapıldığını merak ettim. gerçek taş değil ama nasıl birşey ki gerçek gibi...
film için söylenebilecek her şey söylenmiş zaten. müthişti...
Hıçkıra hıçkıra ağlayarak izlediğim filmdir.
yüreğimi sızlatan film. ve daha önce hiç bu kadar aldığım nefesten rahatsızlık duymamıştım. film deyip geçmemek lazım, hele amerika'nın oyunu deyip kötülemek hiç bir insana yakışmaz.

--spoiler--
bu izlediğim muhteşem bir belgesel aslında. yüzlerce hatta binlerce recm olayının sadece neden ve nasıl yapıldığını gösteren bir belgesel. soraya bir anne. diğerleri gibi... evet herkes ölüyor. herkes öldürülüyor. herkes ölürken ya da öldürülürken acı çekiyor. ama ellerin bağlı beline kadar bir çukura gömülmüşsün ve karşındaki onlarca insan sana taş atıyor. düşünebildin mi? empati kurabildin mi? kendini o recm edilen kadınların yerine koyabildin mi? peki... o halde biraz daha kolaylaştırayım;

o halde beklerken sana ilk taşı atanın baban olduğunu düşün? üstelik sana hakaretler yağdırarak...

sonra kocan... evlenip, 7 çocuk doğurduğun kocan. sevdiğin... sıra onda! babandan sırayı devralıp seni taşlamaya başlayan ikinci kişi kocan...

yine mi acımadı için?

kocandan sonra oğlun. 2 tane. aynı anda seni taşlamaya başlayan evlatların...

--spoiler--

çok canımı yaktın soraya!

ve hala bu film için -amerika'nın oyunu- diyen "ali" ve "molla" kafasındaki şeriatçı, karşımda görsem 1 kaşık suda recm edeceğim insanlar...

zehra'nın dediği gibi;

allah günahlarınızı affetsin.
böyle bir dünyada yaşadığım için kendimden utanıyorum. dini ve şeriat'i alet edip kendisi ve her hangi biri için kazanç sağlayanların allah bin türlü belasını versin.

ayrıca kadını sadece bir obje olarak görüp her şeyi yapabileceğini düşünen zihniyetin de evveliyatını sikeyim.

içimi parçaladın soraya'm...

--spoiler--
soraya'm, binlerce recm edilen bir anneden, bir eşten, bir kızdan sadece bir tanesi...
soraya'nın hikayesi bunlardan sadece biri. din adına, şeriat adına, ve dini alet edip kendi kafalarına göre kanun koyanların gerçekte nasıl olduklarını gösteren bir film.

--spoiler--
the stoning of soraya yani sorarayı taşlamak, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim bir filmdir. ismini ilk duyduğumda aklımda gerçekten birinin taşlanmasıyla ilgili bir film falan canlanmadı , heralde mecazen kullanılmıştır dedim kendi kendime. amma lakin ki, filmi izlediğimde gözyaşlarıma hakim olamadım, senin benim gibi eti kemiği olan birini suçsuz ve günahsız olduğu halde birtakım yobazlar taşlıyordu hem de öldüresiye! şaşırdım, kaldım açıkcası. ve recm etmenin anlamını tam olarak bu filmden sonra araştırarak öğrendim. islamda idamın bir çeşidi, asılarak değil de taşlanarak öldürülüyor insanlar. ve hala daha bazı ülkelerde (afganistan, pakistan gibi) recm uygulaması devam etmekteymiş. eğer islamda recm etmek gerçekten var ise, ben bu dine mensup değilim arkadaş!
izledikten sonra hayattan nefret ettiren, hissizleştiren ve beton etkisi yapan bir film.
Filmi izlerken oda arkadaşlarım geldi. sigara içmeye çağırdılar hıçkırıklarımdan da bir hayli korkmuşlar. "siz gidin abi ben kalkamıyorum" dedim. Halbuki 3 kez mola verdim filme sakinleşebilmek için. film boyunca o kadar fazla yerde o kadar çok kontrolümü kaybettim ki kimseye bu filmi izlemesini içtenlikle öneremem. çünkü bu gerçeklik sizi recm ediyor. yakın bir doku,yakın bir kültür, yakın bir eziyet, yakın bir insanlık uzaklığı! O kadar yakın ki bu acı size, soraya da ki masumluğu bazen kendinize bile benzetiyor. O güçlü çaresizliği, o güzel saçlarını zahra tararken ki söylenilen o güzel türküyü o güzel sesi... o kadar kırılgan bir hüzün ki o sakinlik, sizi çıldırtıyor. O kadar yakın ki lanet ediyorsunuz, Bu gerçekliğin değişmez dokunulamaz kirletilemez o rezil varlığına! Ben bunu bir film kategorisine koyup herhangi bir eleştiri yapamam*. Migrenimi azdıran kalbimi kıran gözlerimi karartan yürümemi zorlaştıran bu filmin kamera açıları beni hiç ilgilendirmiyor. ilgilendiremedi. bir ara ağlamaktan kasılıp ses çıkaramaz oldum ve vücudum buna ilginç bir sakinlikle tepki verdi.* Saati kaç ettim be, sorayanın yasını tutarken.
jim caviezel abinin oynadığı filmmiş meğersem. kendisini meşhur highwaymen de tanımış sevmiş idik.
Izlerken insanin kendi yüreğini taşlayan, insanin kendi ruhunu recm eden filmdir.
Izleyin mutlaka diye tavsiyelerde bulunmak bencillik olur, yüreği kaldiramayacak olan izlemesin.
Gunahsiz soraya ne yaptilar sana kadin? Ah var ya.. bazen bagirasim geliyor, dini kendi emellerinize alet edecekseniz, din adi altinda serefsizlik yapacaksaniz inanmayin! Diye. Hele ki film gerçekten ssdece bir kesit yansıttığı hâlde o kadar acitiyor ki insani, hani ne desem ne kadar anlatsam özetlemis olamam..
3 gün etkisinden çıkmadığım ve başından sonuna hickiriklara boğuldugum gerçek ötesi bir filmdi..
Izleyin, eğer vicdaniniz dayanirsa izleyin.
Az önce izlediğim ve ağlamaktan gözlerimin kızarıp, şişmesine neden olan filmdir.
onlar mı müslüman yoksa biz mi sorusunu film boyunca sordum kendime. sonra sorumu tüm islam alemine yönelttim. sonra süreyya'ya sordum o cevap veremedi.

sonra kendime sordum... cevabı kendime saklıyorum..

Allah, dinimizi şarlatanlardan korusun. amin...
based on a true story bir film.
uzun zaman üzerinizden atamayacağınız kadar, sabah dokuzdan akşam beşe kadar ağlasanız üzerinizden atamayacağınız kadar utanç veren film. yaşamaktan, öylece durmaktan, aslında hatırı sayılır miktarda özgür olmaktan utanmak.
dünyada böyle şeyler olurken allah hepimizin belasını verse yeridir.

--spoiler--
bana bunu nasıl yapabilirsiniz ?

bunu bir insana nasıl yapabilirsiniz ?
--spoiler--
daha önce izlemeye başladığım fakat tamamlayamadığım film. tamamlamak bugüne kısmet oldu. saçımı başımı yolarak, ağlayarak 1 saat geçirten filmdir. hala şeriat diyenlere, hala humeyniyi seviyoruz diyenlere mutlaka ama mutlaka izletilmesi gereken filmdir. ne böyle din olur, ne de bu şekilde dine gönül veren bir insan olur. bir izleyenin bir daha unutmayacağı filmlerden biri olacaktır. izleyenin insanlığından utandığı, kanının donduğu bir filmdir. ve şu sözlerle akıllara kazınmıştır :

--spoiler--
bana bunu nasıl yapabilirsiniz ? bunu bir insana nasıl yapabilirsiniz ?
--spoiler--

--spoiler--
o adamla yatmadığını ispatla.
ben masumum. masumiyet nasıl ispatlanabilir? o halde, o benim masum olmadığımı ispatlasın.
--spoiler--
kaç zamandır izlemeyi istediğim bir film. lakin film hakkında duyduklarım beni ürkütüyor. o kadar dramın etkisinde kalmadan izleyebileceğimi pek sanmıyorum.
hüzne dayanamayanın izlememesi gereken filmdir. aslında filmde olanlara karşı çırpınıp hiçbir şey yapamamanız içinizi çok acıtıyor, o taş atanların, dedikodu yapıp iftara atanların ellerini, dillerini kesmek istiyorsunuz ama olmuyor, yapabildiğiniz sadece üzülmek. ayrıca o gördükleriniz kurgu da değil, hayatın gerçeği, ama hayatta hep kendi çıkarını düşünen insanlar olduğu sürece kimlikler ve dinler farketmiyor işte.
Şeriat yanlıları izlesinler. izlesinler de görsünler desteklediklerini.
Gerçek islam.
Filmi izlerken kızına sürtük diyen babanın, hemcinsi taşlanırken orada sevinen kadının, sırf sübyancılık yapabilmek için eşine iftira atabilen adamın, ve o mollanın davranışları cidden acı verdi. Ama en çok da toplumun geleneğin göreneğin karşısında yapacak hiçbir şeyi bulunmayan süreyanın çaresizliği sızlattı içimi.
Mükemmel film tek kelimeyle. Hakkını verin bu filmin sakın çamur falan atmaya çalışmayın.
insanı dinden soğutan yaşanmış bir hikayeyi anlatan film.
recm sahnesi akla geldikçe ürperten, gerçek bir hikaye olduğunu bile bile izlemenin çok zor olduğu film.