bugün

stephen king'in muhteşem hayal dünyasından uyarlama bir film daha. jack nicholson'la birleşince mikemmel olmuş.
insanı gerim gerim geren kubrick filmi. unutlumaz replikleri var vs. herşey yeterince söylenmiş zaten. yalnız filmde bariz 4 adet hata buldum(helikopterin gölgesi, savrulan tabaklardan birinin kameradan sekmesi, jack' in daktilodan kağıdı alıp yırttıktan sonra tekrar daktiloda kağıt görünmesi ve parçaladığı kapıda ilk sahnede sağ kısmı deşmişken ikinci çekimde her iki yanının parçalanmış olması...) bunlar çoğaltılabilir de herhalde. kubrick mükemmelliyetçiliği düşünülünce herhalde bir bildiği vardır bilerek yapmıştır diyelim de ayıp olmasın.

bu arada simpsons-shining episode diye aratınca youtube da simpsons helloween bölümlerinden shining parodisi çıkıyor. filmde ne kadar geriliyorsanız bunda da o kadar gülüyorsunuz.

---olası spoiler ibaresi---

no tv and no beer make homer go crazy
no tv and no beer make homer ........

---olası spoiler ibaresi bitti---
psikolijk gerilim türünün en güzel örneklerinden olan bir başyapıt. filmde yalnız bir sahnede gerçekçilikten çıkılmıştır ki o da depoda gizli kalan jack'e kapının hayali bir karakter tarafından açılmasıdır. ancak üzerine düşünülesi bir sahnedir zira bilerek ve istenerek koyulmuştur bu sahne, anlayana...

not 1:
ne yazık ki sözlük yazarları ekseriyette filmin ne derin imgelerle dolu olduğunu, ve ne denli etkili psikolojik öğeler barındırdığını anlayamamışlar.
not 2:
imgeden anlamayan nesle aşina değiliz.
kanaatimce tanrı'nın insanla olan hukukunu ve insanın yaşam içerisinde yaptığı seçimlerin tanrı katında nasıl değerlendirildiğini çok ince imgelerle anlatan filmdir.
şöyle ki:
-spoiler-
-jack otelde müdür ile iş görüşmesinde iken, müdürün jack'i yaşanan kötü olay ile uyardığı sahne, tanrı'nın insanı yapacağı seçim için uyarmasını, muhtemel sonu göstermesini fakat seçimine karışmayışını sembollendirir.
-depoda kilitli kalan jack'e, kilitli kapının gerçeküstü bir karakter tarafından açılması filmin gerçeklikten uzaklaştığı tek noktadır ki bu da şeytan'ın kötülük için insanı kışkırtmasını temsil eder.
-filmin sonunda jack ile birlikte sadece iyilik yapmak amacında olan aşçının da ölmesi ölümün genelleyiciliğini sembollendirir. ölüm hem kötüler hem de iyiler için vardır. wendy'nin ve danny'nin hayatta kalması, bir yanda gerçekleşen ölümlere karşın hayatın devam etmekte olduğunu imgeler.
-spoiler-
takım elbiseli bir beyefendiye(!) blowjob yapan ayı köstümlü adam sahnesiyle dikkat çeken filmdir.
sahne üst sınıfın yani zengin ve gösterişli kimselerin; aşağılık ve barbar olarak baktıkları alt sınıftan insanları, kendi arzularını tatmin etmek adına nasıl kullandıklarını ve ayakları altına aldıklarını temsil eder.
88'li olmama rağmen dün gece ilk defa izlediğim,izlerken fena halde gerildiğim,redrum sahnesinde deli gibi heyecanlandığım ayı kostümlü blowjob sahnesine bi anlam veremediğim, mükemmel bir stanley kubrick filmi daha.kelimenin tam manasıyla müthiş bi ''gerilim'' filmidir.all work and no play makes jack a dull boy jack nickholson tarafından daha güzel canlandırılamazdı herhalde.
Stanley Kubrick'in yönetmenliğini yaptığı, Jack Nicholson'ın muhteşem oyunculuğu ile cinnet geçiren adamı canlandırdığı olağanüstü bir gerilim filminin adıdır. Filmde birde 'Redrum' repliği vardır ki insanı ürpertir. Gece izlenecek tarzda bir film değildir. Kabus görme ihtimalini güçlendirir ve babanıza karşı daha saygılı yaklaşmanızı sağlar.
jack nicholson'nın eşini canlandıran shelley duvall ile stanley kubrick'in çekimler sırasında oldukça fazla problem yaşadığı söylenen film. hatta bir stanley kubrick belgeselinde bu tartışmalardan biri kısa bir kesit olarak gösterilmişti. baya baya fuck lı muck lı giydiriyordu kubrick.

kubrick'in oyuncularla çok problem yaşadığı, sert ve mükemmeliyetçi bir yapısı olduğu bilinir fakat bütün bunların aksine jack nicholson aynı belgeselde the shining'in çekimleri sırasında kendisiyle çok iyi anlaştığını hiç problem yaşamadığını söylemişti. e jack nicholson gibi adamı da biraz kayırsın bi zahmet.
çok beğendiğim ancak izlenmesini tavsiye etmeyeceğim filmlerin başında gelir. ne lan bu! gerile gerile bokum dondu!!!....
duyup duyup izlememekte ısrar ettiğim, "muhtemelen başyapıt"lardan biri.

ulan daha yüzüklerin efendisini izlemedim oturup da.. neyin inadıdır bu?
izlediğim gerildiğim korktuğum fakat basit görünen yinede derin bir konu olduğuna emin olduğum film, ardın da bir çok soru işareti bırakmıştır bende.

şu iki resim arasındaki bağ mutlaktır.

http://t3.gstatic.com/ima...l2XKCl792Yds-M-QpWhUAC5XK

http://images.rottentomat...12/1164a4be7e63d25d_g.jpg

edit:söylemeden geçemedim.
+neden içiyorsun?
-unutmak için.
+neyi unutmak için?
-neden içtiğimi.

gibi deli bir replik ve deli bir senaryoya sahip film.
yahu böyle bir oyunculuk yok. jack nicholson mükkemmel oynuyor. ama tuhaf bir şekilde kahkahalar atarak güldüğüm bir filmdir.
Stephan King'in medyum adlı kitabının sinema uyarlaması, filmin başrol oyuncusu Jack Nicholson ve yönetmeni de Stanley Kubrick olan bir sinema şaheseridir.
Jack nicholson'ın sadece mimikleri için bile izlenebilir olan kült film.
saçma sapan ve berbat bir film evet resmen berbat...
Zamanın çok ötesinde sinematografik güzellikler haricinde Stephen King'in muhteşem hikayesinin momentumunu yakalayamayan film. Yer yer sıkıcı; evet bir korku filmi olarak ortalamanın üstünde fakat asla sunulduğu gibi bir başyapıt değil. Kubrick yönetmeseydi, bir de Jack Nicholson'ın doğuştan gelen über yeteneği ve manyakvari sırıtması olmasa bu kadar el üstünde tutulacağını sanmıyorum.

Brian De Palma'nın Carrie'si, King'in 12 sübaplı yarış arabası gibi ilerleyen hikayelerinin itici gücünü ve King'in yarattığı atmosferi çok daha iyi perdeye taşımış.

Ayrıca Wendy rolündeki Shelley Duvall tam bir facia. Romandaki Wendy de bir Amazon kadını değildi ama en azından filmdeki Wendy gibi burnunun ucunda olup biteni görmekten habersiz aptal bir sümüklü de değildi. Kadın o kadar kötü oynamış ve öylesine yırtınıyor ki Jack'in elinden o baltayı kapıp beynine indiresiniz geliyor, hatta nasıl oluyor da Jack ona bu kadar tahammül edebiliyor hayret ediyorsunuz.

Filmi izleyin, fakat romanı muhakkak ama muhakkak okuyun. Korku edebiyatının belki de en iyi eseri.
kült filmler kategorisinde başlarda yer alabilecek bir eser. Evet belki güzelliği tartışılabilir ama kesinlikle kült bir filmdir.

Genel olarak bana overrated bir film gibi geldi. ilk izlediğimde imdb puanı + kitabın hikayesi + jack nicholson gibi bir denklemi olduğundan çok büyük bir beklentiye girmiştim. Ancak film o açıdan beni tatmin etmedi. filmde yer yer kopukluklar var ve bunlar senaryo içinde kritik sahnelerde. Ayrıca bazı yerlerin iyi bağlanamadığını düşünüyorum. evet güzel ve etkileyici sahneleri de bol sayıda ama senaryoda kopukluklar olduğunda o sahnelerin vuruculuk değerleri de aşağı iniyor. AYrıca çok basit 2-3 tane de çekim hatası var filmde. Gidişatı fazla etkilemiyor ama yine de gözden kaçmaması lazımdı. Ancak yine de genel olarak değişik bir film ve sinemasever herkesin izlemesi lazım.

SOn olarak belki de ilk bahsedilmesi gereken şeyden bahsedeceğim. Tabi ki Jack Nicholson'ın insanüstü oyunculuğu. O rolü eminim ki o adamdan başka kimse o şekilde oynayamaz. O mimikler, bakışlarındaki derinlik... Kaç defa basit sahnelerde bu adamın bakışları ve mimikleri yüünden irkildim. Gerçekten bu tip psikopat rollere doğuştan hazır bu adam. Kusursuz bir oyunculuk... Bu arada filmin sonunu da aslında tam olarak anlamadığımı itiraf etmeliyim. Anlayan varsa anlamayanlara anlatsın...

Velhasıl, arşivlerde bulunması gereken kült bir filmdir. Ancak estetik ve sanatsal açıdan pek güzel değildir. En azından gireceğiniz beklentiyi karşılayacak kadar güzel değildir. Jack'in oyunculuğu hariç tabi...
stephen king kitaplarından uyarlanan filmler arasında, yazarın her filmde hissedilen kendine has temasından en uzak uyarlama denilebilir çünkü stanley kubrick uyarlamanın hakkını verir, yeniden yaratır, filmin başından sonuna kadar, sahneler, kullanılan renkler *, sakinliğin içinde yaratılan gerilim kubrick’in ince zekasının eseridir. Ayrıca 3 tekerlikli bisiklet süren çocuğun koridorda halılara takılıp taşlara indiği sahnede çıkardığı ritmik sesi başka bir gerilim efekti ile vermesi çok zordu. jack nicholson’a gelirsek, bir cinnetin her şeyi çözebileceğine inandıracak kadar gerçekçi, zihnin labirentlerinde kaybolmaya davet eden oyunculuğu, her gülüşünün altından binlerce ifrit çıkasıca mimikleri, insanı gerim gerim germeye yetiyor.
her 3 günde bir "dı şaynıning candır yaaaa" cümlesiyle kızlara reklamını yapıp cool gözüktüğüm muazzam film.
jack nicholson,stenley kubrick ve stephen king'in temel taşını oluşturdukları harika film.
Stephan king in muhtesem eseri.
gerilim filmleri içindeki en iyi 3 filmden biridir. izlemeyen varsa, kesinlikle izlemeli.
kitabı okuyanlar için berbat bir filmdir.* kitap türkçeye medyum şeklinde çevrilmiştir çok etkilenmiştim özellikle geceleri okunmalıdır stephen king'in akıcı üslubuyla 2 günde bitebilecek bir kitap.
isveçli black metal grubu, banyoda vişne suyuyla acayip şeyler yapan bir vokale sahip grup, o kadar güzel şarkıları var ki o adamdan çıktığına akıl sır ermez.