bugün

pc oyunu oynarken yapılan istemsiz hareketler ve televizyon izlerken yapılan istemsiz hareketler den sonra üçlemenin son başlığı, dünya sözlükleri ile birlikte aynı anda uludağ sözlükte.

insanoğlu garip varlık. bir işle uğraşırken, beynini sadece tek bir konuya odaklayabiliyor, paralel işlem yapamıyor dolayısıyla. oysa ki koalalar öyle mi, bir işle uğraşmıyorken bile, beyni çalışmıyor. çok sinir oluyorum bu hayvanlara, görsem bir tanesini bahçede bir ağaca sarılmış halde, ensesine yapıştıracağım tokatı. ülke ekonomisine ne katkın var senin, sapasağlam koalasın, git bişeyler yap. allah'tan uzakdoğuda yaşamıyorum, yoksa bu hayvanlara tekme tokat girişmekten, peta kızları evimde çıplaklar kampı kurardı. şimdi düşündüm de iyi fikirmiş. bu paragraftan çıkarılacak sonuç; "ey dünyanın bütün yalnızları, sağ eli nasırlılar; koala dövün"

neyse, konumuza geri dönelim; örneğin ben telefonla konuşurken, konuştuğum insan karşımdaymış gibi el kol hareketi yaparım. bunu herkes yapar. gelgelelim, sorarım dostlarım size, benden başka hanginiz telefonla konuşurken yaptığı el kol hareketi yüzünden, alaksız birinden dayak yedi. olay şöyle gelişmişti...

dıııııt.....dııııt (bu sırada burnumu karıştıyorum, bilerek ve isteyerek, konumuzla alakası yok)
+ alo hamza, hamza.. duyuyor musun beni? (önümdeki kağıda birşeyler çiziyorum, telefonla konuşurken çizdiklerimden sergi yapsam, dünyanın en büyük kübisti diye anılırdım...)
- çe..k..miyor a..bi t..ele..fon
+ y.rrak çekmiyor. bunu hep yapıyorsun. yutmam artık. (avuç içi karşıya dönük, ulusa sesleniş konuşması yapıyormuşçasına)
(burada durduralım görüntümüzü, hamza sürekli ağzını yamultup, kesik kesik konuşup telefon çekmiyor ayağına yatardı. iki gün önce avea yetkileri hamza'yı gps ile bulup, o çemçük ağzına ağzına vurmuşlardı, elleri kırılasıcalar.. devam edelim )
- pardon abi, bilemedim.
+ hamza, 8 yıl önce benden borç almıştın. üstüne iki ekonomik kriz atlattık, abd iki ülkeyi işgal etti, üç tane muhtıra, iki avrupa şampiyonası, bir dünya şampiyonası yaşadık. paramızın değeri o kadar düştü ki, ben sana borçlu hale geldim. yarın gel, paranı al abi.
- ihi. abi valla aklımda. nakite sıkışığım şu sıra, borçlularım verirse, ben de hemen yolluycam sana çocukla
+ ulan o zaman yanına aldığın çocuk, eşşek kadar adam oldu. (bu sırada bileğimi yaladım)
- ne desen haklısın abi.
+ naaaaahhhh!!! alırsın benden para bundan sonra. (malum hareketi şaklattım)
* * * * *
- abi, abii... noldu niye sustun, konuşsana abi.
+ hemze, hemzeee, embülens çağır, börçten düşersinn. hemze embülenss..

bu arada bu üç başlığa da, (bkz: anket la bu) demeyen arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. ama bariz anketti lan.
hadi görüşürüz derken el sallamak...
ayağa kalkıp yürümek.
dışardaysanız saçma sapan yerlere yürümek. bir gün kaybolacam ondan korkuyorum.
bilinmeyen bir adresi izah ederken, bir yandan anlatıp, bir yandan elle yön gösterip, tarif etmek.
sicak havalarda erkeklerin icin gecerli olmak sureti ile eli asagiya götürüp bir saga bir sola yatirmak.
kalbin atmasi ve nefes almaktir.
istemdisidir tamamen otomatiktir.
bir yandan telefonla konusup bir yandan da babaya msn de bir sey izah ediyorsanız telefonda ki arkadasa soylemek istediginizi babanıza yazarsınız.
(bkz: yapilmis en aptalca dalginlik)
sol elimi boydan götüme sokuyorum ben!
görüşme bitene kadar da çıkarmıyorum.
huy işte..
telefonda yön tarif ederken yapılan istemsiz hareketlere benzerdir.
istemsizden kasıt hayal gücü olmayan insanların yaptığı istemsiz hareketlerdir.

telefonda bu tarafa gideceksin derken elini sağa doğru sallamak anca analitik zekaya sahip olmayan tasvir ve betimleme yapamayan az kitap okumuş yurdum insanının davranışıdır.

bu örnekler çoğaltılabilir:
telefonda konuşurken bana doğru geleceksin der ki eliyle kendini gösterir. halbuki karşı taraf için tam bir karmaşadır. burada yapılması gereken bir referans noktası belirtmektir.

yolun karşı tarafında denir ki amcam yüzünü yola dönmüş ve bakkalı işaret etmektedir.

bisikletli çocuğu gördün mü? dedikten sonra onun bu tarafındayım derken dayıcım yerinde zıplamaktadır ya da el sallamaktadır.

aslında telefonla konuşmak başlı başına sanattır. hele hele yön, yol, yordam tarif etmek çok ama çok zor bir iştir. * * * *
evin içinde dolaşmak. yerde ayakla daireler çizmek.
ev telefonu ise ve telsiz telefon değilse kordonla oynamak.
telefonu omuz ve baş vasıtası ile sıkıştırıp,boşta kalan ellerle de ilgilenebilecek türlü lüzumsuz şeylerle ilgilenilebilir.
patronuyla telefonda konuşan işçinin kendi ceketinin düğmelerini iliklemesi.
kafanızı aşağı eğmek. ayak uçlarınıza bakmak, sanki konuştuğunuz kişi ayağınızın altında. bir karınca misali a.q.
telefon kablosuun etrafında düğüm olmak.
eliyle yönü tarif etmek,
o,bu,şu gibi işaret zamirleri kullanıp karşıdakinin anlayabileciğini sanmak,
sorulan bir soru var ise kafa kaşımak,
kulağını serçe parmağınla karıştırıp sonra ona bakıp pantolonuna sürmek vs.
eğer çok değer verilen biriyle konuşuluyorsa, kafanın hafifçe öne eğilmesi ve hafif hafif sırıtmak.
onunuzde kagıt kalem varsa anlamsız sekiller, ucgenler, kareler cizmek, ve bu cizgilerin uzerinden defalarca gecmek.
eger kalem kagit varsa, sacma sapan figürler, cicekler, böcekler, öcüler cizersiniz.
sürekli sigara yakma eylemi. çakmakla oynama.
karşındakinin anlattıklarını dinlerken kafayı sallayarak onaylamak.
-saçlarla oynamak
-oturdugun yerde bir noktaya odaklanmak ve tirnak yardimi ile orayi duzlestirmeye calistirmak
-eli çeneye koymak
-"hayir" diyecegine kafa sallamak

gibi...
geçtiğiniz yerin güzel söylerken karşıdaki kişinin neresi diye sorması ve orayı parmakla şurası diye göstermek.
O sırada yanımızda olan birinin uzatacağı nesne ne olursa olsun gayri ihtiyari olarak elimize almak. Bu bir vazo, kalem, yumurta ya da vibrator olsun farketmez. Biz konusmamıza devam ederken uzatılan nesneleri alma egilimi gosteren bir türüz.

nesneyi veren el geri almak için uzanınca geri de iade ederiz, sonra tekrar bize uzatır alırız, sonra yine uzanırsa iade ederiz. böyle telefon boyunca sürer gider...nesne verilmediği zamanlarda da önümüzdeki kağıtlara ilkokul yıllarından kalma şekiller çizeriz.