bugün
- karton toplayan çocuk silik yemelidir9
- klarnet calan sarapci koala 68
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü30
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- bütün sözlük erkekleri alçaktır15
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı18
- jose mourinho22
- neden sürekli kabız oluyorum18
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko20
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı30
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
Mehmet şenlik isimli şahsın 2 yıl önceki yazısı
Tekfircilik Hastalığı
13 Temmuz 2012 Cuma 15:13:00
islam ümmeti içerisinde tekfir olayı, haricilikten gelen eski bir kültürdür. Bu kültürün en çok yaygın olduğu dönem Murcie hareketine karşı tepkisel olarak çıkış yaptığı dönemdir. Bu hareket başlangıçta islam ümmetine sokulan bidatlere ve hurafelere karşı samimi olarak çıkış yaptı ve bir müddet işe de yaradı. Ancak zamanla ifrata kaçtı ve hatta ümmet içerisinde kapanmayacak büyük yaralara ve tahribatlara yol açtı.
Günümüzde ise, bir kısım ilimde sığ, hayat tecrübesi yetersiz, sloganik genç Müslümanlar tarafından gündeme getirilmektedir. ilk bakışta hurafelere karşı çıkmak ve bidatleri defetmek gibi samimi çıkışlar yapıyor görünseler de telafisi imkânsız zarar ve tahribatlara yol açmaktadırlar. Zira bu yaklaşım, Müslümanları parçalıyor, birbirine düşürüyor, dışa karşı verilmesi gereken enerjiyi içte tüketiyor ve usulüne göre tenkit ve düzeltme kapısını da kapatıyor.
Tekfir hastalığı, islâm toplumlarının birleşmesi önünde en büyük engeldir. Bu hastalık Uluslararası istikbarın elinde hep sihirli bir maşa görevini görmüştür. Yüzyıllardır Müslüman cemaatleri içten içe kemiren bir virüs olmuştur. işi gücü Müslümanlar arasında ihtilaflı meseleleri gündeme getirerek içte zaaf yaratmak, kaleyi içten çökertmek ve kale burcundan her gün bir taş daha eksilterek mevcut yapıyı dağıtmak olmuştur.
Bazı kesimlerin, islâm dairesi içerisine sadece dört mezhebi koymaları ve Müslümanların bir kısmını sırf farklı mezhep ve fırkalara mensubiyetlerinden ötürü tekfir etmeleri, son derece hatalı bir yaklaşımdır. Bunların diğer Müslümanlarla yaptığı münazaralarda galip gelmek ve kendi cemaatlerinin hâkim olmasından başka bir gayretleri yoktur. Daha çok Kurana parçacı şekilde yaklaşmak, bir-iki ayet mealinden hüküm çıkarıp o hükmü muhataplarına giydirerek, Kuran bütünlüğünü ve hikmeti yok saymaktadırlar. Hâlbuki yüce Allah; müminlerin, yıkıcı değil, yapıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalarını emretmektedir:
(Ey iman edenler): Allaha ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişip durmayın. Yoksa çözülüp gevşersiniz, gücünüz de elden gider. (Enfal: 46)
Hep birlikte sımsıkı Allahın ipine sarılın, tefrikaya düşmeyin. Allahın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirdi ve Onun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. (Âli imran: 103)
Tekfir konusunda usulen kabul görmüş bazı kaideleri özet halinde aşağıda sunmak istiyoruz:
1- Mutlak küfür ile Muayyen küfrü birbirinden ayırt etmek gerekir. Kuran ve Sünnette faili belirtmeden yapılan bir tekfir suçlaması muayyen şahıslara uygulanamaz.
2- Ortada tevil edilecek bir durum varsa, bu tevil, bizim açımızdan hatalı da olsa, tevil sahibi tekfir edilemez. ictihadi ve zanni delillerle küfür kabul edilen konularda tekfirden kaçınmak gerekir.
Suç, şüphe ile zail olur; hadler şüphe durumunda düşer. Zira tekfir, had cezası gerektiren suçlardan daha büyük bir suçlamadır.
3- Bir kişi, imandan, ancak imana girdiği şeyi inkâr ettiği zaman çıkar. Sırf ihtimallere dayanarak tekfir hükmü verilemez. Suçlamada tekfir nihaî noktadır. Nihaî nokta ise, ilâhî cezanın son haddini gerektirir. O halde, ihtimallerin olduğu bir hususta böyle ağır bir hüküm verilemez.
4- islâm hukukunda: Berâeti zimmet asıldır diye küllî bir kaide vardır. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar bir kimse suçlu sayılamaz. Dolayısıyla küfrü hükmen ve kesin şekilde ispatlanıncaya kadar bir mümin kâfirlikle suçlanamaz.
5- insan ne ile dine girerse, onlardan birini inkâr etmekle dinden çıkar. Eğer inkâr edilen şey tevhit kelimesinin açık izahı veya zarûrâtı diniyeden olan kesin bir hüküm değilse sahibi tekfir edilemez.
6- Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek, sen mümin değilsin! demeyin (Nisa: 94)
7- Haksız tekfir, bumerang gibidir; karşısındaki mümin olduğu halde onu tekfir edene bu sıfat geri döner. (Müslim)
Bir topluluğun kötü durumu, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Siz itidalli olun, takvaya en yakın olan budur.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; Müslümanlığıyla övünen, namaz gibi islamın ana vecibelerini yerine getiren, Allahı ve Resulünü sevdiği belli olan, ama bunlarla birlikte günümüz cahiliyesinin etkisinde kalan insanlar hakkında insaflı olmak gerekir. Âlimlerin, hakkında icmâ etmediği konularda muhatabımızın bizim açımızdan delili çok zayıf görünse de tevillerini dikkate alarak inkâr etmekten kaçınmanın en ihtiyatlı ve en doğru yol olduğuna inanıyorum, Allaha emanet olunuz.
Tekfircilik Hastalığı
13 Temmuz 2012 Cuma 15:13:00
islam ümmeti içerisinde tekfir olayı, haricilikten gelen eski bir kültürdür. Bu kültürün en çok yaygın olduğu dönem Murcie hareketine karşı tepkisel olarak çıkış yaptığı dönemdir. Bu hareket başlangıçta islam ümmetine sokulan bidatlere ve hurafelere karşı samimi olarak çıkış yaptı ve bir müddet işe de yaradı. Ancak zamanla ifrata kaçtı ve hatta ümmet içerisinde kapanmayacak büyük yaralara ve tahribatlara yol açtı.
Günümüzde ise, bir kısım ilimde sığ, hayat tecrübesi yetersiz, sloganik genç Müslümanlar tarafından gündeme getirilmektedir. ilk bakışta hurafelere karşı çıkmak ve bidatleri defetmek gibi samimi çıkışlar yapıyor görünseler de telafisi imkânsız zarar ve tahribatlara yol açmaktadırlar. Zira bu yaklaşım, Müslümanları parçalıyor, birbirine düşürüyor, dışa karşı verilmesi gereken enerjiyi içte tüketiyor ve usulüne göre tenkit ve düzeltme kapısını da kapatıyor.
Tekfir hastalığı, islâm toplumlarının birleşmesi önünde en büyük engeldir. Bu hastalık Uluslararası istikbarın elinde hep sihirli bir maşa görevini görmüştür. Yüzyıllardır Müslüman cemaatleri içten içe kemiren bir virüs olmuştur. işi gücü Müslümanlar arasında ihtilaflı meseleleri gündeme getirerek içte zaaf yaratmak, kaleyi içten çökertmek ve kale burcundan her gün bir taş daha eksilterek mevcut yapıyı dağıtmak olmuştur.
Bazı kesimlerin, islâm dairesi içerisine sadece dört mezhebi koymaları ve Müslümanların bir kısmını sırf farklı mezhep ve fırkalara mensubiyetlerinden ötürü tekfir etmeleri, son derece hatalı bir yaklaşımdır. Bunların diğer Müslümanlarla yaptığı münazaralarda galip gelmek ve kendi cemaatlerinin hâkim olmasından başka bir gayretleri yoktur. Daha çok Kurana parçacı şekilde yaklaşmak, bir-iki ayet mealinden hüküm çıkarıp o hükmü muhataplarına giydirerek, Kuran bütünlüğünü ve hikmeti yok saymaktadırlar. Hâlbuki yüce Allah; müminlerin, yıkıcı değil, yapıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalarını emretmektedir:
(Ey iman edenler): Allaha ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişip durmayın. Yoksa çözülüp gevşersiniz, gücünüz de elden gider. (Enfal: 46)
Hep birlikte sımsıkı Allahın ipine sarılın, tefrikaya düşmeyin. Allahın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirdi ve Onun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. (Âli imran: 103)
Tekfir konusunda usulen kabul görmüş bazı kaideleri özet halinde aşağıda sunmak istiyoruz:
1- Mutlak küfür ile Muayyen küfrü birbirinden ayırt etmek gerekir. Kuran ve Sünnette faili belirtmeden yapılan bir tekfir suçlaması muayyen şahıslara uygulanamaz.
2- Ortada tevil edilecek bir durum varsa, bu tevil, bizim açımızdan hatalı da olsa, tevil sahibi tekfir edilemez. ictihadi ve zanni delillerle küfür kabul edilen konularda tekfirden kaçınmak gerekir.
Suç, şüphe ile zail olur; hadler şüphe durumunda düşer. Zira tekfir, had cezası gerektiren suçlardan daha büyük bir suçlamadır.
3- Bir kişi, imandan, ancak imana girdiği şeyi inkâr ettiği zaman çıkar. Sırf ihtimallere dayanarak tekfir hükmü verilemez. Suçlamada tekfir nihaî noktadır. Nihaî nokta ise, ilâhî cezanın son haddini gerektirir. O halde, ihtimallerin olduğu bir hususta böyle ağır bir hüküm verilemez.
4- islâm hukukunda: Berâeti zimmet asıldır diye küllî bir kaide vardır. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar bir kimse suçlu sayılamaz. Dolayısıyla küfrü hükmen ve kesin şekilde ispatlanıncaya kadar bir mümin kâfirlikle suçlanamaz.
5- insan ne ile dine girerse, onlardan birini inkâr etmekle dinden çıkar. Eğer inkâr edilen şey tevhit kelimesinin açık izahı veya zarûrâtı diniyeden olan kesin bir hüküm değilse sahibi tekfir edilemez.
6- Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek, sen mümin değilsin! demeyin (Nisa: 94)
7- Haksız tekfir, bumerang gibidir; karşısındaki mümin olduğu halde onu tekfir edene bu sıfat geri döner. (Müslim)
Bir topluluğun kötü durumu, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Siz itidalli olun, takvaya en yakın olan budur.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; Müslümanlığıyla övünen, namaz gibi islamın ana vecibelerini yerine getiren, Allahı ve Resulünü sevdiği belli olan, ama bunlarla birlikte günümüz cahiliyesinin etkisinde kalan insanlar hakkında insaflı olmak gerekir. Âlimlerin, hakkında icmâ etmediği konularda muhatabımızın bizim açımızdan delili çok zayıf görünse de tevillerini dikkate alarak inkâr etmekten kaçınmanın en ihtiyatlı ve en doğru yol olduğuna inanıyorum, Allaha emanet olunuz.
alt yapısı olmayıp biraz fıkıh hadis bilgisi olanların;karşısında sakal uzatmamış veya arap ülkelerdeki gibi giyinmemiş insanları tekfir edip yani kafir ilan eden kişilerdir.bi nevi papazın afaroz etmesi gibi.sonradan başka bir ayeti cımbızla alıp -kafirin canı malı helaldir. diyip karşısındakilere zarar vermeye başlar.kalpleri ve amelleri allah bilir siz kimsinizki kimin kafir kimin musluman olduguna karar veriyorsunuz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar