bugün

arada bir yapılması bünyeye iyi gelen eylem. sakin sakin filmin keyfini çıkarırsınız. çoğu kişi ya sevdiceğiyle ya ailesiyle ya da arkadaşlarıyladır. ama siz tek başınasınızdır.sinemaya yalnız gelen insanların hep ayrı bir havası ve karizması olmuştur bende. arada bir yalnız gidin hatta filmi beğenmezseniz bir ekşi sözlük yazarı edasıyla filmin yarısında salonu terk edin. çok pis hava atarsınız.*
"bugünü kendime ayıracağım" mantığının ürünü olabilecek olay.
ne olursa olsun bu filme gitmeliyim diye düşünüldüğünde yapılan şey, yoksa pek de zevkli olduğu söylenemez.
hemen hemen her cumartesi akşamı yaptığım aktivitedir.
bir de tek başına sinemaya gidip öyle bir filme gitmek ki o filme kimsenin gitmemesinden mütevellit filmin gösterilmemesi.. mal gibi kalmak ortada..

-gişe memuruna bir bilet.
+bir mi?
-birrrrr.
+şu an salon boş.. bir kişi için gösteremeyeceğiz o filmi..
-bayan olmasaydın anana küfrederdim. şükret bayansın..

(bkz: gişe memuru)
davşansız sıkıcı olacaktır.
yaklaşık iki yıldır deneyimini yaşadığım olaydır.

-kesinlikle çiftlere içten içe bir kıskançlık duyarsınız.
-olmasaydı sonumuz böyle dersiniz.
-olsun zaten durup durup film hakkında soru soruyordu, dikkatimi dağıtıyordu, kurtuldum dersiniz. avutmadır!
-film güzelse onunla izlemek vardı dersiniz.
-filmin sonunda filmi tartışacak kimseniz yoktur.

nihayetinde sürekli tek gidiyorsanız kötü ama arada sırada gidiyorsanız tatmanız gereken duygudur.
bazen oldukça keyif verebilen bir eylemdir. Yalnız olduğunuz değil, kalabalıktan sıkıldığınız anlamına da gelebilir.
gerçekten film izlemek adına gidiliyorsa normaldir.
eğer film seçimi doğru yapılırsa pek de absürt kaçmayacak eylemdir.
yalnız insan
(bkz: elizabeth)
koskoca salonda sadece bir tane koltuk boş kalmıştır ve sevgiliye 'sen şurda otur bekle' denir.
kaybedenler kulübüne telefonla bağlanası insan.
arkadaşlarınızın, sevgilinizin sıkılma ihtimali olduğunu düşündüğünüz, ama sizin de inatla görmek istediğiniz filmlerde veya arada kafa dağıtmak vs için yapılabilecek bir aktivitedir.
kimseye muhtaç olmadığının, tek başına da hayatta bi şeylerin yapılabildiğinin ve insanın kendine özgüvenin olduğunun kanıtıdır.
olaylar şu şekilde gelişir:

- hacı akşam takılalım mı?
+ yok abi akşam mügeyle yıl dönümü kutlayacağız yarın yapsak bişeyler?
- tamam bakarız kanka

- lan
+ söyle yiğidim
- akşam bişeyler yapalım mı?
+ bitirmem gereken bi tez var kanka haftasonu ayarlayalım
- tamam kardeşim, kolay gelsin.
+ kolaysa başına gelsin amk
- tamam abi uzatma işini yap

- kanka akşama işin var mı?
+ ...
- cevap versene lan?
+ ...
- olum hayatta mısın cevap versene
+ kanka iş üstündeyim
- yine mi, hayvan herif, hadi neyse.

sessizlik...

kendi kendine konuşma faslı:

ne yapsam lan.
çıkıp deniz kenarında yürüsem mi?
kulaklığı da takar müzik dinlerim
hem dolayısıyla kafa dinlerim.
sinemaya mı gitsem
e gideyim tabi lan.
her ikisini de mi yapsam.
gayet mantıklı...

dur bakalım seanslara falan hangi film vizyondaymış...

sinemaya gidilir:

koltuğa oturulur, etraf izlenir. insanlar şöyle gelişigüzel süzülür. sağ çaprazda öpüşen bir çifte rastlanır. o çift her zaman oradadır zaten. "şunlara bak ya başka yer yok sanki" tepkisiyle bakışlar başka yöne çevrilir. hangi yöne çevrilirse çevrilsin, nöbetçi golcü semih tadında yedek çiftler vardır o salonda. hatur hutur öpüşürler, hatta bokunu çıkarıp neyse ben girmeyeyim o kısmına. sonra yaşlı bir çift belirir. oldukça entellektüeldir bunlar. "lan acaba benim de böyle bir hayat arkadaşım olacak mı, maşallah 80 yaşına gelmişler ama hala hayat dolular, ne güzel lan" şeklinde içerlenilir.

sonra film başlar, arkada genç kitlenin brutal sesleri sıkıntı yapar. bir şey de diyemez çünkü o da o yaşları yaşamıştır ve bilir ne söylese boştur. salonun sessizliğiyle beraber, "dudak sesleri" gelir şap, şup. duymazdan gelir. duymazdan gelir. en sonunda sinirler iyice gerilir. ulan daha önce ben niye duymuyordum bunları, "bugüne mahsus bir götlük mü bu" tepkisi verilir.

duygusal bir sahnede, "hiç çekinmeden akıtılır göz yaşları"
komik bir sahnede, "en samimi tebessüm atılır"
gerilimli bir sahnede, "lan bu ibneler benle taşak geçer şimdi" düşüncesi olmadan gerilime katılınır.
sevişme sahnelerinde, "bilimsel bir olay incelercesine" bakmaya gerek yoktur.

her şey şeffaftır. muhakemenin en üst seviyede yapıldığı anlardır. yanınızda, "hadiii hadiii sende güüüll" diye kasan tipler yoktur.

film bitince, kritik yapma alışkanlığınız varsa bir buruklaşırsınız. tuhaf olur.

ilk kez bir filmden çıktıktan sonra, "film hakkında değil", "yalnızlığınız hakkında" düşünürsünüz.

ilk kez bir film, kapıdan çıktığınız anda geride kalır.

ilk kez bu kadar taze hissedersiniz yalnız olduğunuzu.

ikincisinde ne mi olur?

aynı duyguları ikinci kez yaşarsınız.

fakat herşeye rağmen güzeldir. insan her zaman sevdikleriyle olmayabilir. basit bir olay da olsa sinemaya yalnız gitmek öyle sıradan bir olay değildir. en azından duruma ve şartlara bağlı olarak bu böyledir.
gidecek uygun insanı bulamama ama deli gibi o filme gitme isteği, gerçekten berbat bir durum..
hiç sinemaya gitmemek eyleminden daha iyi bir eylemdir, bir anadolu şehrinde öğrenci iseniz bu sık sık yaptığınız bir eylem olabilir, bilet fiyatları uygundur ve eğlenmek için daha iyi bir seçeneğiniz olmayabilir.
çok sıkıcı. transformers dark of the moon ve the hangover 2'yi tek başıma izlemek zorunda kaldım. işin garibi kavacık boğaziçi sinemasında gündüz bir allah'ın kulu yoktu. hem tek başına sinemaya git hem de sinema salonuna tek başına film izle. neresinden tutsan elinde kalıyor..
keyiflidir,
eğer öğleden sonranız boşsa ve kendinize ayırmaya karar verip yemeğe gidip ardından sinema yapayım demişseniz ve öylen vakti sakin sakin sinemanın keyfine varayım derken dersi asan öğrencilerinizle burun buruna gelmemişseniz...
bazı durumlarda rahatlatıcı olabilir. insan bezen yalnız bişeyler yapabilmek ister..
sefillikte son nokta.
(bkz: atsız kovboy)
filmin ortalarında uyuma ihtimali olan durum.
filmin sonunda iki başlı olma ihtimali olan durum.