bugün

taraf gazetesi yazarı ümit kıvanç tarafından itiraf edilen gerçeklerdir...

ekim ayıydı. alper görmüş aradı. kendisi, biliyorsunuz, bölücü, dinci, liberal, marksist ve fethullahçı'dır, abd ve ab emperyalizmlerinin uzantısı soros'un adamıdır. nokta dergisini yönetirken fenalık olsun diye "darbe günlükleri"ni uydurmuştur.

yeri gelmişken, bakın sırf size söylüyorum: nokta'nın basılması işini de türkiye'nin imajını bozmak amacıyla ayarlamıştık. yunan gizli servisi, ab, hizbullah ve mossad bize, "para kolay, düşünmeyin" demişlerdi.

neyse, alper aradı, "ahmet altan ile alev er, türkiye'yi bölmek, parçalamak, kalanına da cumhuriyet yerine şeriat getirmek amacıyla abd, ab, soros, pkk, ibda-c, el kaide, fethullah gülen ve kıbrıslı rumlardan para alarak gazete çıkaracaklar, oyak'ı da yabancılara satacaklar" dedi. "oh oh, çok memnun oldum" dedim.

taraf'a gelip, ikinci cumhuriyetçi, ab'ci, irticacı, hilafetçi bir kimse ile görüştüm. sesinden çıkardım, ahmet'miş; sarıkla tanıyamamıştım. "niye beni seçtiniz, liberal, dinci, komünist, sorosçu, sivil toplumcu ve ab ajanı olduğum için mi" diye sordum. şu cevabı verdi: "sen zamanında radikal'de yazarken, bir general "o gazetede dört vatan haini var" deyip senin de adını saymış. general dediyse doğrudur, diye düşündük, aradık."

referans sağlamdı.

görüşmede alev er de vardı. abd, ab, soros, akp ve bazı başka emperyalist çevrelerden gözüm ısırıyordu. ona, "baştan söyleyeyim"dedim, "ateistim ama misyoner faaliyeti yürütürüm ben şahsen! " boğaz'a karşı viskisinden bir yudum aldı, "biz de ateistiz ama şeriat istiyoruz, ne olmuş! " dedi. bir de sanırım, yazardır, daha kolay etkilerim, diye, "orhan'a da nobel'i bizimkiler aldırdı" diye ekledi; kolundaki ab dövmesini göstererek. "sırf türkiye'ye kötülük olsun diye". lafın tam burasında, "ona göre haa" deyip göz kırptı.

toplantıda bulunan yasemin çongar, washington, cıa, mı6, nasa ve nato tarafından istanbul'a gönderilmişti. fakat ruslar'a da çalışıyordu. chelsea rozeti takıyordu. taraf'a geçtiğinden beri yırtmaçlı kara çarşaf giyiyordu. (gazetedeki fotoğrafı perukludur.) para işini onunla mı konuşsam diye düşündüm.

onlara dedim ki: "vatanı bölmek, cumhuriyet'i yıkmak falan mesele değil de, fethullahçılıkta yokum."

"boşver" dediler. "fethullah hoca kazansa bir şey değişmeyecek ki. o zaten onlarlaydı, şimdi kötü kişi oldu." hep beraber fethullah hoca resminin karşısında şarap içip domuz eti yedik. fethullah gülen telefonla bağlanıp, "afiyet olsun çocuklar. para lazım mı?" derken ağlamaya başladı. "görüyor musun, hoca ne kadar müsamahakâr" diye izah ettiler.

"hükümetten eşe dosta ihale falan vermeyecekler mi" diye sordum. ahmet, "aaa! o nasıl söz! biz zaten akp gazetesi olacağız" diye çıkıştı. dinci kesimin ertuğrul özkök'ü olmak dışında bir emeli bulunmadığını söyledi. özel psikoloğu geldi, alıştırmalar yaptılar. bence henüz hazır değildi. "başbakan'la cuma'ya gideceğim" deyip çıktı.

gerçi patronlarının elektrik santralleri ve birkaç gazetesi, tv'si dahi olmayışına takıldım, ama cukka bunsuz da sağlam görünüyordu. böylece taraf'ta yazmaya başladım.

fakat para işi karmakarışıktı. nato yapı-kredi'ye, abd hsbc'ye yatırıyor, ab akbank'a havale yolluyor... abd niye hsbc'ye yatırıyor, hiç anlayamadım. ikisi de böyle birtakım büyük harflerden oluşuyor diye midir? hele soros! illâ üzeri türkiye haritalı baloncuklu zarfla yolluyorlar. parayı almak için parçalıyorsun mecburen.

gelip dedim ki: "başa çıkamıyorum. tek merkezden yönlendirilelim"

"zaten tek merkezden emir alıyoruz" dediler. mihrak birmiş. abd, ab, irtica, soros moros hepsi aynı emperyalizmin şeysiymiş. sadece muhasebeler ayrıymış. "sevr'i hortlatınca tek muhasebeye geçeceğiz" dediler.

"vahdettin'i geri getirelim" teklifini ortaya attım. ayşe hür'ü arayıp sordular. sağ değilmiş. cumhuriyet'in kazanımlarını sırayla yok etmek üzere listeler yapıp "kimin ilk üçünde neler var" oynadık.

sonra hep beraber itiraf ettik. biz aslında bu işi para için yapmıyoruz. çağdaş uygarlıktan tiksiniyoruz, ortaçağ karanlığı istiyoruz.

bir de meslekî kıskançlıktan yapıyoruz. basınımızın değerli kalemleri xl ise biz s bile değiliz. bir paşa bir şey diyecek olsa hangimizi arar? yoksa aslında biz de asker doğmuştuk, abd ve ab emperyalizmlerinin ve irticaın ağına sonradan düştük.

hayır, şimdi doğan grubu taraf'a tazminat davası açmış, ucu bize de dokunmasın... şunun şurasında 2,5 milyon euro biriktirebildim. evde.