bugün

insanların içinde kimi zaman volkanlar kaynar ve sonra söner.
Söner ama yanıklarını cana miras bırakır.
Diyarlara ayak izini kazısan da buzların hiddetinde meçhul olsan da o yanıkları gideremezsin.
Yapamazsın. Belki yapmak istemezsin.
Güneş gider, zifiriler sana kalır.
Baharlar gider, hazan sana kalır.
Mutluluklar gider, hüzünler sana kalır.
Canım çok sıkılıyor. Yapacak hicbir sey de yok.
Sifon çeksen de gitmek istemeyen sıçmıklar oluyor. Zihnine çiviyle kazıdım ya onun aylarca ağzından köpük saçması yeterli. Devamlı devamlı okuyup kudurmak istiyorsa ayrı.
Aklımda tutmam gereken şeyleri buraya yazarsam aklımda kalırmış gibi hissediyorum ancak sonradan yazmaya üşenip sadece boş yapasım geliyor .
Kul Plan yaparken kader gülermiş.
ŞATAPATI KES LAN DEDiM
ŞATAPATI KES
BENDEN DAHA FAZLA MEŞGUL OLAMAZSIN BANA LAGA LUGA YAPMA LAN DEDiM
BENi BÖYLE OYALARSAN BEN SENDEN NEFRET EDiCEM YANi.
Allah her gün bana gerçekten herkesin yalnız olduğunu ve öyle öleceğini gösteriyor. Bu durumu bilip böylece yaşamam mı daha kötü yoksa bunun için, bu zamanı değerlendirmek için, bir gücüm olmaması mı daha kötü bilemiyorum.
Günaydın.
dinciler hırsız ve tecavüzcüdür.
Hər həftə yeni bir kazıq, Yəter artıq bizə de yazıq.

dünya dönür dəyə sizin də əşliq etmənize gərək yoxdur.
təsüf edirəm boş etməyin başım şişir. Bildiklərimizi konuşmuruz dəyə bunlar bizi salaq sanır galiba. Sənin haqqınla yaptıqın tək şəy şərəfsizliq canım. Salaqa uxun uxun laf anlatılmaz, əynen təmam dənir. eskiden heçbir şey yolunda getmir deyə kədərlənirdim indi yol yoxdur.

görürəm ki bəzilərinin beyin qanaması riski heç yoxdur.
mən artıq bu deveyi gütmeq istəmirəm bu diyardan gitməq istəyirəm. bazı insanlara laf izah edincə deyil soxunca anlayırlar.

--

uyandık yenə sanki həyatı çox sevirmiş gibi.
Bu həyat belə nere gidir anlamış deyiləm, kəndimə gələcəm amma yolu bilmirəm. məndən bi halt olacaq mı mən də merak edirəm açıqcası.

Bizə gün aydın olmur, biz məcburiyətdən uyanırıq..
tükəndim amma nabız atır. Enişli yoxuşlu bir həyatım yox sadəcə eniş.

olaylar qarşısında tərs dönmüş tosbağa kimi dəbələnirəm.
həyatımı burada bırakmaq istəyirəm həqiqətən dəvamını həç mərak ətmirəm.

Ve bir yanıq qoxusu gəldi umarım bu mənim ürəyim deyildir.
Hep isyan hep isyan biryere varamazsınız halinize şükrettirecek binlerce şey sayabilirim.

Kendinizle barışık olun ne istiyorsanız sadece allah tan isteyin.
15 gün kadar önceydi.

arka sokağımızdan 20 yıllık komşumuz olan dünya tatlısı selahattin amca elinde bir kağıtla dükkana geldi ve şöyle dedi; "evladım, karşıda oturan kızım bana şu kağıtta yazan falanca numaralı aile hekimliğinden telefonla randevu almış ama ben hangi aile hekimliği olduğunu bilemedim. ders çalışmak için kullandığın bilgisayarın buradaysa, internetten bu hekimliğin adresine bir bakabilir misin sana zahmet?"

zahmet ne kelime... açtım, kurdum laptopu hemen. bağlandım internete.

dakikalarca aradım taradım, ama ilçede selahattin amca'nın bahsettiği numarayla kayıtlı bir aile hekimliği bulamadım.

"üzgünüm selahattin amcacım, bu numarayla kayıtlı bir aile hekimliği görünmüyor maalesef."

bana zahmet verdiğini düşünüp ızdırap çektiği ve mahcubiyeti her halinden belli şekilde "kusura bakma evladım, zahmet verdim sana. ben en iyisi kızımla yeniden konuşayım. duruma göre tekrar gelip, rahatsız ederim seni" dedi.

"estağfurullah, o nasıl söz, bekliyorum tekrar, selametle" deyip uğurladım. hatta kızını benden aramasını teklif ettim ama kızının numarası yanında değilmiş.

o bu kadar mahcup davrandıkça ben "acaba kendisini bu kadar mahcup hissettirecek kadar soğuk ve mesafeli mi duruyorum" deyip on kat vesvese yapıyorum o esnada.

velhasılı, 20 dakika kadar sonra geri döndü.

"öğrenebildin mi selahattin amca, adres falan bulabildin mi?"
"öğrendim evladım, şu bizim yukarıdaki caminin altındaki sağlık ocağıymış."
"e peki öğrendiysen..."

sustum, duraksadım, devamını getiremedim. "tekrar neden geldin" diye bir şey ekleyemedim, öyle bir soru o niyetle olmasa bile böyle nazik bir insana karşı kaba kaçar gibime geldi.

ama o anladı sanırım.

"tekrar geleceğimi söylemiştim, şimdi gidip işimi hallettikten sonra haber vermemek olmazdı. boş yere beni beklemeyesin diye geri gelip, sana haber vermek istedim. halloldu işim oğlum, teşekkür ederim."

şu güzel adamdaki inceliğe, nahifliğe, nezakete bakar mısınız? kaç tane kaldı böyle adamlardan?

* * *

Kaç tane kaldı bilmem ama, bir tanesi daha eksildi.

dün, öğlen saatleri...

yine oturmuşum, ders çalışıyorum dükkanda. camiden gelen bir sela sesi var.

"semtten yine bir cenaze çıkmış, Allah rahmet eylesin" dedim içimden.

beş dakika geçti geçmedi, komşu esnaf murat abi geldi dükkana:

"duydun mu, selahattin amca vefat etmiş. okunan sela onun içindi."

o an yaşadığım şaşkınlığı ve daha ziyade üzüntüyü izahtan varesteyim.

öğreniyorum ki sabaha karşı lavaboda fenalaşmış, düşüp beyin kanaması geçirmiş. hanımı ambulans falan çağırmış ama maalesef kurtarılamamış bu güzel adam.

çocukken cuma namazlarına çok erken giderdim, her gittiğimde de ikinci giden olurdum hep. çünkü ilk giden mutlaka selahattin amca olurdu. selamlaşır, hasbihal ederdik namaz öncesi.

bu güzel insanın daha önce pek deşmediğim gizemli mahremini, vefatını haber alınca apar topar abdest alıp cenaze namazına yetişmek için gittiğim o camimizde, cemaat ondan konuşurken öğrendim. meğer ben daha doğmadan önce 2 kez evlat acısı yaşamış; o iki gencecik evladından birini trafik kazasına, birini kansere kurban vermiş. sağ kalan tek evladı, kendisine randevu alan kızıymış.

doyamadan toprağa verdiği evlatlarına başka bir alemde kavuşan bu eski istanbul beyefendisine Allah'tan mağfiret dilerim, umuyorum mekanı cennet olur. biz komşuları olarak kendisinden ziyadesiyle razıydık, Allah da ondan razı olsun.

her kaybettiğimiz yakınımızın ardından üç beş gün mırıldanıp sonra yine unuttuğumuz bir gerçek var ve biz unuttukça o gerçek kendisini muhtelif vesilerle tekrar tekrar hatırlatıyor;

hayat çok boş. bomboş!
insanlara hep mi ben yazmak zorundayım?
Bir kerecik yazıp, nasılsın demek bu kadar zor mu?
Hayatta tek olduğumu biliyorum ve insanlardan bıktım.
Salı gününü bu kadar iple çektiğim başka bir zaman olmadı.
Bir zamanlar alan savunmasına üçlükle cevap verirdik, şimdi adımızı soranlara güçlükle cevap veriyoruz.
Üniversitede yanlış bir tercih yaparsın, hayatını karartırsın. Evlenirken yanlış bir seçim yaparsın, cehennem azabını yaşarsın. Ekonomide bir hata yaparsın, bedelini iflasla ödersin. Siyasette bir hata yaparsın, seçimi kaybedersin.
Hayat afedersiniz b.k gibi pahalı.
400 gr royal canin mama 66 lira olur mu?

Hayır yani royal takıntım yok efendi gibi purina one yesin evladım da, nedir yani yarım kilo bile değil?

2 sene önce, 3te bir fiyatına alıyordum. Kampanya kovalamasan yaşamsal ihtiyaçlar bile ütopya olmuş resmen.
Anlamsız bir şekilde mutlu hissediyorum yanlış gelse bile değiştiremiyorum. Sanırım herkese, her şey olan bağımı koparıp kendimi sonunda özgür bıraktım. O kadar umrumda değil ki nerden nüksettiğini anlayamadığım hastalık bile umrumda değil. Her şey güzel gidiyor hiç bozulsun istemiyorum, sanki ilk defa nefes aldığımı hissediyorum.
toplum olarak bazı şeyleri tekrar ayıplama vaktimiz geldi de geçiyor bence ya size kalırsak aldatma da normal olur pedofili de nekrofili de bdsm de normal olur sokakta hayvanlar gibi seks yapmak da normal olur cıplak cıplak dolasmak da kafayı cinsellikle bozan sizsiniz haberiniz yok ne şekilsiniz anlamadım ki sizi ya neyse azalarak biteceksiniz diye umuyorum.
Vatanımızın değerini bilelim,
polis ve askerimizin her şartta yanında olalım.
siyasi tartışmaları bırakalım.
teröre karşı tek yürek olalım.
Allah kimsenin başına vermesin, çok zor durum. (Son entylerimden biri için)
kefenin cebi olmadığını ne zaman idrak edecek bazı insanlar.
tok açın halinden ne zaman anlayacak.
ne zaman evine ekmek götüren babanın yüzü gülecek.
"samimiyet öyle bir dildir ki kör de görür, sağır da duyar" demiş cemil meriç
ne zaman etrafımızı bu samimiyet saracak... iyi geceler diliyorum sözlük....
Bir arkadaşım var. 1-2 sene falan oluyor tanışalı. Benimle buluşmak için kızla olan randevusunu iptal etti.

arkadaş seçimimden pişman olmadım ve olmayacağım.
öyle bir an geliyor ki insan fikir verme aşamasını sikerler deyip hüküm verme aşamasına geçiyor.

ben bu aşamaya ne zaman geçtim, bilmiyorum. ama törpülenen incelikler ve düz adamlığa doğru gitmek beni daha çok mutlu etti.

Velhasıl masum bir kuldum, drakula oldum.
Aklıma gelen saniyesinde ya da birkaç gün-hafta sonrasında başıma geliyor. in miyim cin miyim anlamadım.

Biraz önce camda sigara içerken, bir de aşağı çakmağım düşermiş diye düşündüm. Tam ikinciyi yakarken çakmağım aşağıya düştü. Küçük bir örnek bu tabi.. ama bana ağır beden ödetenleri ve ödetmeye devam edenleri de mevcut.
Sigarayi birakali tam 1 sene oldu. Uzulsem mi sevinsem mi bilemiyorum.
güncel Önemli Başlıklar