bugün

4 yıl önce aşık olmaya tövbe etmiş bu kalbi çıkarıp atmıştım oysa ki, o kadar içim acıyor ki deli gibi aşık olmak istiyorum. yüreğimi özledim.
fenerli bir babanın oğlu olmak çok zor sözlük. beşiktaşlı olmak değil, babamın fenerli olması beni zorlayan. yarınki maçı şeref bey de izlemek istiyordum ta ki bilet fiyatları açıklanasıya kadar. neyse sözlük senide oyalamayayım, ya da siktir et ne işin var sanki.. bak şimdi babam bu geceden başladıı yarın yenileceksiniz, kiev'den de 4 yediniz, arabacı takımısınız.. bunlara gerekli cevaplar gerektiğinden fazla verildi sözlük ama babam beni çok fena yakaladı bunun arkasından; ''var mısın iddiaya?'' dedi. varım dedim. ağzımı sikeyim sözlük ağzımı. takım elbisesine girdik sözlük. yazın çalışır alırsın dedi.. ben de hayır diyemedim tabi..
maçı kazanma ihtimalimiz yüksek ama durduk yere bir takım elbise borçlanıcaz.. neyse sözlük beşiktaş'ımın canı sağolsun.
son üç özel mesajımı gönderen yazarın üçü de şu an çaylak. kendimi lanetli gibi hissediyorum.

bir de bu başlığa yazarkenki rahatlığı seviyorum. neyse bunu bir sonraki itirafımda yazacağım. şimdilik giriş olsun sadece.
bi kaşarla çıkmaya başladım .
mutluyum, mutluyum ve gene mutluyum. okullar açılıyo artık.
bir gün internet kafedeyim. sözlükte takılıyorum. 3 tane yan yana bilgisayar, ben en sağda oturuyorum. yanımda arkadaş oldukları belli olan iki genç oturuyor. tuvalete gittim geldim. oturmak için sandalyeyi çektim. bilgisayar uzun bir masanın üstünde. çekince masa sallandı. en solda ki tinerci gibi "yavaaaşşş" dedi. sesimi çıkarmadım oturdum. ama sinirimi zor kontrol ediyorum çatladım çatlayacağım. masada iki tane küllük var. ortalarımızda. yanımdaki aldı benim yanımda ki küllüğü aldı sol tarafa koydu. küllüğü verir misin dedim. aldı yerine koydu ama nasıl koydu. sert bir şekilde. mause falan havaya zıpladı. e artık tutamadım kendimi bunları temiz bir dövdüm. ortalık karıştı polis falan geldi. doğru karakol. bunlar aradı aileleri falan geldi. komiser bana aileni ara haberleri olsun, belki gelmek isterler dedi. ailem yok yetimhanede büyüdüm. antrenörüm var. ilk okul çağımdan beri o baba oldu bana. onu aradım. geldi. komiserle konuştu. "bu milli sporcu falan normalde yapmaz böyle" derken ikna ettti komiseri çıkardı beni. hayatımda yemediğim fırçayı yedim o gün. "kaç yaşında adamsın yaptığın harekete bak. bu kaçıncı. hep böyle yapıyorsun. hala yetimhanedeki gibisin. sürekli kavga ediyorsun. milli sporcu olacaksın birde utan kendinden. seni yetiştirdiğime lanet olsun. nerden buldum seni elinden tuttum" hayatımda yanmadığı kadar yandı canım o an. biliyorum beni öz oğlundan ayırmaz. kendi canından kanından gibi sever beni. zaten canımın acımasının sebebide buydu. hala affettiremedim kendimi. düzeldiğinden emin olmadan seni affetmeyeceğim dedi. ama bu sefer kararlıyım değişeceğim.
gelecekteki sevgiliye:

(TEKEL)inle tut beni (ALKOL)larına sar beni; n(EFES)ine muhtacım;(BiRA)n olsun bı(RAKI)p gitme beni...
çoraplarımla yatıyorum ve bundan mutluluk duyuyorum.
- bütün evler kare ya da dikdörtgen olmasına rağmen, niye daire diyoruz onu hala anlamıyorum.

- dün gittim hiç almayı düşünmediğim bir kitabı aldım. okumak sanırım en az 3 ayımı alacak.

- erkek arkadaşımdan bahsederken "manitam" demekte bir beis görmüyorum. işin ciddiyetiyle alakası yok. seviyorum abi.

- bugün işte manitamla gitar hero'ya gittik. yarım saat durmadık diyebilirim. ona göre değilmiş. olur öyle dedim. çıktık. çaktırma da bozuldum lan. öhm.

- avea'nın 1000+10000 msj vermekteki gayesini hala çözemedim. insan evladı o kadar mesajı bitiremez len. yani benim 7/24 telefonla geçirdiğim vakitler de oldu. ben bitiremediysem...neyse işte, çok fazla yani.

- cipslerde ambalaja para vermekten bıktım usandım. yani o ambalajın neden yarısı dolu! gıda sektörüne girersem el atıcam bu işe. ambalajın dışı da içiyle aynı renk olsun varsın, gri miri. paket en az %86 dolu olacak.[kusuratlı sayı verince inandırıcı olmak]

- inanır mısın dün odamı topladım, yapabildim bunu yani. ve kaybettiğim ne kadar toka varsa buldum. hohoyt! öte yandan yatağımın yerini değiştirmeye kalkmam hiç hoş olmadı. derler ya hani, sik gibi kaldı öyle ortada. kısmet.

- pazartesi can ciğer arkadaşlarım geliyor. aynı zamanda dikişlerimden de kurtuluyorum. sevinçliyiz hepimiz. yaşasın hipokrat.

- afedersin vedat özdermiroğlu, yazma demişsin ama. hakkaten woody allen'a tuhaf derecede benziyorsun.

- seray sever'in boğaziçi ekonomiden mezun olduğunu öğrendiğimde şoktan çenem düşmedi ya. hayret lan.

- sesimin güzel olmasını, ve güzel şarkı söyleyebilmeyi çok çok isterdim.

- tabi ki ayna karşısında fotoğrafımı çektim. ama kimse görmedi o ayrı.

- saçımla iki saat uğraşıp bi şekile sokamıyorum, ama öylesine toplayıp çıkınca acayip hoş duruyor ya. çok uyuz oluyorum ben ona.

- manitam dün beni "resmen" uykusunda aramış. sabah 4 müydü neydi, aradı iki güzel laf söyledi. hadi ben yatıyorum dedi, iyi dedim. sordum bugün, kesinlikle hatırlamıyor. çohacayib.

- bugün eve geldikten sonra canım çok sıkılmış olmalı ki, 20 küsur enrty girdim bi günde. kafa izni almanın vakti gelmiş.

- iki üç gün önce rüyamda resmen kokain kullandım. ustaymış gibi snif yaptım. ne alaka lan.

- bi keresinde sağlı sollu park edilmiş, karşıdan gelenin olduğu bir yolda acele edip, bir başka aracın aynasına çarptım. ve devam ettim. başkası çok zor farkeder, ama ben dikkat ettiğimde kendi aracımda ufak bir çizik olduğunu gördüm. sanmıyorum ama, eğer karşı tarafta da hasar varsa üzgünüm :(

- erhan güleryüz'ü gözlüksüz gördüm. gözlüklü hali kasinlikle daha iyi.

- nihat doğan var ya. kardeşimin sünnetinde türkü söylemişliği vardır. 6 sene önce falan tabi. acayip.

- dansa yeniden başlayacağım için über ötesi bir sevinç var bünyede.

- kafamın izni, http kavliyle kendimi biraz uludağsözlükten ayırıyorum. adios!

- bu arada bu ve sonrakileri sonradan ekledim, hala kot pantolonla duruyorum.

- bir ara bana ilgisi olduğunu düşündüğüm elemandan, msjlarında hiç olmayacak yazım hataları gördüğüm için soğudum. lisanı münasiple reddetmek yerine, mesajlarına cevap vermeyip azalarak bitmesini gözlemledim.

- garip, ama ara sıra nefes borum ve yemek boruma kramp giriyor. yutkununca geçiyor.

- herkesin bir obsesif olayı var, benim neden yok diye düşünüyordum ki; buldum. çoraplarımın bir teki mutlaka diğeriyle aynı olacak. çok acayip dimi güntekin abi.

- tamam bu sefer bitti. bokunu çıkardığıma göre gidebilirim.
içgüdülerim yanılmıyor, ama ben onu dinlemeyince yanılmış oluyorum. yanılıyorum insanlar hakkında. halbuki içimden yükselen sese ilk başta kulak versem belki böyle olmazdı. tabi ilk konuştuğunda adı önyargı oluyor. herkes gibi insanlara şans veriyorum tabi. ama gördüklerim önyargılarımı tuttuğu zaman hem haklı çıkmanın verdiği gururu, hem de sonucun üzücülüğünü aynı anda yaşıyorum.

bir şeyleri önceden kestirebilmek, yaşanmışlıkların insana kazandırdığı bir yetenek. yetenek olduğu kadar da bir lanet. hele ki olacakların üzerinde bir etkiniz yoksa, canınızı ekstradan yakmaktan başka bir işe yaramıyor. size neyin çarpacağını bilmek, sizi çarpmadan korumuyor veya çarpmayı hafifletmiyor. öngörü, işte bu yüzden isteyeceğiniz bir şey değil bana sorarsanız. işe yarıyor mu, yarıyor. ben azıcık akıllanıyorum, daha efektif kullanabileceğime inanıyorum. sadece, insanlara olan inancım ve verdiğim değer yüzünden bir işe yaramıyordu.

ben ne geveliyorum? ne saçmalıyorum? ne demek istiyor yine bu allahın delisi? kendi çalar, kendi oynar.

git ve gel. sonra yine git. sonra gelir gibi yap. şimdi de yüzünü başkasına, sırtını bana dön, hiç bakma bile arkana. git. ben buna varacağını biliyor muydum? biliyordum. sadece işime geldiği gibi davrandım. ömrümde bir kez olsun bencil davranmaya çalıştım. senin gibi yani. ne kadar geçiciymiş değil mi her şey? ne kadar büyük konuşulmuş vaktiyle? bir vakit olsun resmen sabahla benimle; bugünler olsun bir sms cevaplamaya bile zahmet etme. ha başka insanlara varma mı diyeceğim? mutluluğu başkalarında arama mı diyeceğim? hayır. benim tek istediğim bir kenara atılmamaktı. biraz vefaydı. olsun. ben bunu öngörmüştüm. bu yüzden fazla yanmadı canım. sana kendimden daha çok kızmıyorum.

aslına bakılırsa, kimseye kendimden daha fazla kızmadım ki ben hayatta. her başıma gelen olayda döndüm dolaştım kendimi suçladım. tek suçlu ben miydim, değildim. ama kendimi suçlayabileceğim yanları asla görmezden gelmedim. düşe kalka öğrenilir dedim. nitekim öyle oldu. ama asla gurur duymadım savaş yaralarımdan. göstermedim kimseye. sadece bilmesi gerekenler bildi.

şimdi ne oldu? sadece tecrübe hanesine birkaç çentik daha eklendi. üzülüyor muyum? muhtemelen sadece kendime. suçlanması gereken kim? bu sefer sadece benim galiba. olsun. en azından kendimi kendi adaletime teslim edip hüküm vermem daha kolay.
(bkz: #10787565)

ölmeyi yine beceremedim. lan, bi kere de kurtarmayın amına koyim ! olmuyor işte, 4. kez ölemedim lan !!

denediğime göre istiyorumdur di mi ? yok yok yok ! illa da insanlar diğerlerinin hayatlarına burnunu sokacak.

itiraftan çok isyan gibi oldu ama kusura bakmayın.
küçüklüğümde sokakta ya da çarşıya giderken babamın elini tutmayı cok severdım cunku annemın ellerı küçücüktü ama babamın ellerı kocamandı sıcacıktı sefkatlıydı o zamanlar babamın elını tutarak yürüdüğümde bana hiçbir sey olmaz diye dusunurdum keske sımdı de cocuk olsam da babam benı yıne elımı tutarak korusa..
facebook'ta dini inanç veya siyasi görüş kısmında "other" yazdığını görünce içim bi' hoş oluyor be sözlük.
ev arkadaşımın sevgilisinden aşırı derece rahatsız oluyorum.haftanın altı günü bizde.alışverişi biz yapıyoruz beyefendi ha bire yiyor.biz besliyoruz resmen.ekmek elden su gölden oh ne ala.bir kez uyarmama rağmen aynı şey devam ediyor,bir daha ki sefere papaz çıkacak.hem sözlük kızın sevgilisin evine gitmesi daha caiz değil midir ?ben mi yanlışım?
aşk tesadüfleri seviyor olabilir ama...
benim sürekli karşılaştığım, hayatın bi şekilde sürekli akıl almaz yerlerde karşıma çıkardığı çocuk beni görmüyor bile. bi hata yok mu sence de sözlükcüm?

aşk tesadüfleri sever, kader ayrılıkları...
aşk' a hudut çizilmiyor be sözlük. bunu bi kez daha anladım.
sözlük dün gece hayvanlar gibi içtim en son 8. biramı sayabildim.Bide dönerken arabada ön koltukta oturduğumu ve direksiyona el atıp sağa sola çektiğimi hatırlıyorum.neyse ki ölmeden gelebilmişiz eve.
Birde uyandığım andan beri berbat bir mide bulantısı ve baş ağrısı.
alkol bütün kötülüklerin anasıymış sözlük.
14 şubat sevgililer gününde 11 yaşındaki kardeşim anneme çiçek almak istemiş 1 lirası olduğu için pinti çiçekçi vermemiş o da çöpe atılanlardan güzel bir buket yapıp anneme getirmek için yola çıkmış sonra bir de ekmekle gazete alayım demiş bakkalda ki kız babanın yapacağı şeyleri sen mi yapıyorsun? demiş.kardeşim de 1-babam alamayacağı için.2babam öldüğü için demiş ve bunu bize soğukkanlı bir şekilde anlattı.ben bir baba kelimesine bile dayanmazken kardeşimin güçlü olmasını kıskanıyorum değişik bir şey ben bahsedemem bile hemen boğazım sıkışmaya gözlerim yaşarmaya başlar.bir de çoğu insanın hem annesi hem babası ölüyor benim sadece babam öldü nolmuş ki demiyor mu?çıldırıyorum.değişik.
aradan 4 gün sonra (benim için 4 ay gibiydi) ona "merhaba" diyeceğim. bakalım ne tepki verecek sözlük. ama biliyorum ki azar işiteceğim.
aslında onun mavi gözlerine ilk bakışta aşık olmuştum sözlük...
çok güzel olmasına rağmen masum bebekler gibi çekingen tavırlarına aşık oldum sonra sözlük... bu kadar güzel bir kız olduğu halde şimdiye kadar hiçbir erkekle değil arkadaş olmak, konuşmaya bile çekinmesine, sessiz sedasız okula gidip gelmesine, hiçbir erkekle konuşmamasına aşık oldum sözlük... onunla ilk konuştuğum andan itibaren bana hiçbir umut vermeyecek gibi konuşmasına aşık oldum sonra... ilk olarak benimle sevgili olmasına aşık oldum... telefona bakınca acaba ondan mesaj gelmiş mi diye heyecanlandırmasına aşık oldum sözlük... hayatında ilk defa bana "aşkım" demesine aşık oldum...okulların açılıp onunla gerçek hayatta ilk defa görüşmek, ona sıkı sıkı sarılmak, mavi gözlerine bakarak ona masallar anlatmak için sabırsızlanmaya aşık oldum sonra...

neden o gece o kadar içtim ki? neden o gece başka numaradan onun sadıklığını denetlemek için onu aradım ki? ben bir salağım diye ne kadar söylensem kar etmezdi... etmedi zaten...

ben nerden bilebilirdim ki fazla saf kızı başkaları da kolay kandırabilir... (asıl saf benmişim şimdi onu yazacağım.)
mavişim dediğim güzel gözlü şeytanın kankam dediği kişinin (bu kişi erkek) lafıyla benden ayrıldığını çook sonradan öğrendim. yanına yakışmıyormuşum.
kız benden ayrılmak için bahane arıyormuş zaten.
ben de bahanesini eline verdim.
6 ay oldu benden ayrılalı... şimdi kankam dediği kişiyle birlikte...
itiraf ediyorum sözlük, çok sevmek boynuzlanmaksa ben boynuzlandım evet, kabul ediyorum.
bi' ara bkz vermeye o kadar alıştım ki tanım entry'sini bile bkz içine aldım, kafam sonradan dank etti. edit butonunun gerekliliğini işte o an acı bir şekilde öğrendim.
(bkz: edit butonunun gerekliliği)
korkuyorum sözlük.
masamın üzerinde bir dilim yaş pasta var ve ben son 1 saattir onu yemedim.
Yok yok, başıma gelecek var!
bugün trafikte onlarca küfür yemenin verdiği dayanılmaz ağırlıkla yazıyorum. evet ilk kez e5 e çıktım.arkamda sağ şeritte uzunca bir kuyruk oluştu. ama kimse korna çalmadı. teşekkürler sabrınız için daha usta olacağım söz.
kalpsiz , ruhsuz biriyim. diyorum kendi kendime. aslında duygusalım.
14 şubatta kız arkadaşıma hediye almamak için ayrıldım.