yarın doktora gidiyorum ve testis kanseri olma riskim var. belki de ben abartıyorumdur ama yine de içim içimi yiyor.. kendimi ölüme hazırladım daha doktora gitmeden ama araştırdım ölen yokmuş son yıllarda %100 e yakın başarı varmış. olmadı taşakları aldırrım.
şimdiye kadar kaç kişinin ahını aldıysam demek...
sensin biliyorum cemre!
Çok ciddi ve sıkıcı bir hayatım var. Salak saçma ve mantıktan uzak anılar edinmek istiyorum.
Güzel ya da yakışıklı olmayan insanların karakterini ya da iç güzelliklerini ya da zekalarını önemsemiyorum. Bir insan her yönden iyi değilse o insanı hiçlikte bile kaale almam.
Sevgili sözlük bugun bişey farkettim ekonomik durum git gide zayıflıyor alım gücü yok ve herkesler ac ve ben durumumuza ve gelecek durumuma cok üzülüyorum ülke iflas etti edeceğin eşşiginde ve babamda iflas edecek yetiştiremiyor.
Dolu dolu yaşadığım her günün amk. Yorucu olmaya başladı len.
Şimdi hiç aklımda yokken platonik aşık takılmaya başlamam umarım. içimdeki boşluktan mıdır nedir aklıma çok sık geliyorsun be. Git aklımdan uğraştırma boşa beni. Sevmezsin sen beni.
özlüyorum ama geri dönsün istemiyorum.
bazen birilerini kırmamak için ya da başka bir çıkarım için birileriyle arkadaşlığı ilerletiyorum. bana inanılmaz zaman kaybı gibi geliyor bi türlü sevemiyorum arkadaş iyi de insanlar aslında güven mi duymuyorum kafa yapimiz mi uymuyor anlayamadım.sevme yetimi mi kaybettim acaba? :D
ya kendimi özlüyorum şu sıralar kendimi deli gibi özlüyorum. 3-4 gün hiçbir kimseyi görmek istemiyorum. inzivaya çekilmem lazım ama hergün çok yoğunum ve insanlarla iç içeyim.biktim be. sosyalligi gitgide gereksiz buluyorum galiba. kendime yatırım yapmayı seviyorum. birileri benden birşey alıyormuş gibi hissediyorum diğer türlü. bir de hani bize şu cümle öğretildi ya dünya senin etrafında dönmüyor diye. hayır efendim dünya benim etrafımda dönüyor çünkü beni benden başkası mutlu edemez o hayatı yaşayan benim
bu dönemin insanı değilim sanki.
Sözlükte “edebiyat parçalayan” birkaç yazar var ve cümlelerin sonuna iki nokta koyuyorlar, virgülden önce boşluk bırakıyorlar. Sizi hiç sevmiyorum olm. içinizi dökecekseniz normalce yapın, ne o öyle her başlıkta vermeye çalıştığınız ben yaralıyım imajı? Gözümde nilgün bodur mudur nedir ondan farkınız yok.

Not: çok canım sıkıldı birilerine sallayayım dedim.
...Upuzun sonu belli olan bir yol; en ince detayına kadar düşünülmüş hiçbir zaman umut etmekten ve hayal kurmktan cayılmamış naif,ince o yola çıkmaz sokaklar yapmalarına izin vermem diyen ben simdi zifiri karanlık ne olduğunu göremediğim,hayat çizgisi üstünde ilerliyorum...
Ürünleri kimsenin alamayacağı fiyatlara alıp satarım. Adama 4 haneli rakamlara sattığım şeyi 50 ye yasal yollarla almışımdır. Adam yine de niye bu kadar ucuz diye sorar. Bu bir geçim kaynağı. Ama bildiklerimi bilmeyen bu işi yapamaz.
hala çok güzel kokuyorum lan. süper olay.
karar vermek ne zormuş. ben bi karar verdim. ne senin için, ne onun için, ne başkası için.. sadece kendim için. hayal ettiğim gibi bi hayatım var, 24 yaşındayım. tanıdıgım en şanslı insanım. etrafımdaki herkesi şanslı kılacak kadar güzel bir insan evladıyım. ama hırslıyım. istiyorum. istediğimi almadan da bana huzur yok. zihnime selamet yok.

bana dua edin.
8-9 sene gebermekcesine alkol tükettim. Amatem'e bile yollayan doktorlar oldu. Onlara dedim ki aslen sizler amatemliksiniz. Sizin madde bağımlılığınız para benimkisi alkol.

Dinlemediler.

Alkol alınca rahat nefes aldım, yaşamı sevdim, yaradanı buldum.

alkolizm kisvesinde değildi, primde yapmadım. Sadece her gece takıldığım barda fazla para ödedim. Para sadece ufak bi ayrıntı, insanları orada sevdim sadece ve sonrasında yatakta..

sabah olunca seviştiğin o güzel kadına bile tahamül edemedim ayık kafa.

Sahnede çaldım, alkol alıp saatlerce çalıştım ve çalıştım.

2-3 gün durmaksızın alkol aldığımız arkadaşlarımız vardı. Biri geçen sene kalp krizi geçirdi fakat şuan iyi. Bir de kız çocugu var. Diğer arkadaş alkole bağlı epilepsiye yakalandı. içmedikçe sıkıntı yok. Şu an ingiltere de ve iyi bir finans kurumunda yükseldikçe yükseliyor. irlandalı bir kızla evlendi, mutlu.

O kadar endişenin sonrasında zaman aralıkları 6 ay olan sağlık testlerine soktular beni de.. Bazılarına alkollu bile girdiğim oldu. Alkollu girdiklerim de sınırda çıkan kolestrol harici turp gibiyim.
Artık alkol sadece bir meze benim için, hatta 2-3 tane içince uykum bile geliyor yorgunsam. Haftanın 2 günü içiyorum, onun dışında canım istemiyor.

Doktora gelirsek, haberi geldi geçen gün halı saha maçında kalp ile ilgili bir problemi olmuş ve ambulans gelemeden vefat etmiş. Daha 45 yaşında. Ne alkol, ne de sigara..

Amatem e gitmeden onu son yolculuğuna uğurlayamadım, üzgünüm.

Sayanora.
dün annemin doğum günüydü ve ben unuttum......... çok pis vicdan azabı çekiyorum şu an.
son dönemde sıklıkla denk geldiğim orta çağ kafasında, dünyanın asırlarca gerisinde, içten yanmalı bir motor gibi veya girişimcilerin fuckup night battık batıyoruz geceleri minvalinde, erkekleri/kadınları, bölgeleri/şehirleri genelleyen, spot, banal sözlerle sunulan fikri zemin sohbetleri midemi bulandırıyor.

bu komik savaş neyin nesi?

doğuştan gelen nitelikleri, doğal seçilimleri ile alay edilen insanlar mı daha seçkindir yoksa bu çirkin sözde mizahı/bakışı temelsiz yaftalar ile sunmaya çalışanlar mı?

hangisi insana dair detayları anlamaya çalışmış, sevgiyi keşfetmiş, değer üretmiş, yaşamı daha doğru okumuştur?

elbette ki tekamül ile harmanlanan, sorun nerede biliyor musunuz, bence sabiti ile belirtmek isterim...

kimse ege bölgesini okumaz, bölge hakkında yazılanları okur, kimse izmir'i okumaz, izmir hakkında yazılanları okur, kimse trabzon'u okumaz trabzon hakkında yazılanları okur, kimse nietzsche okumaz, nietzsche hakkında yazılanları okur, kimse temel metinleri okumaz, temel metinler hakkında yazılanları okur aslında

yaşamı sadece cinsiyetler/ırklar/bölgeler/şehirler üzerine tanımlayan üstinsanlar kendi özelinizde fanusa soktuğunuz o bahsettiğiniz büyük ve yıkılmaz duvarların temeli buralarda geziyor.

insanı insan diye sev düsturunu benimsemek, benimsetebilmek için aşağılık kompleksinden arınmamız gerekiyor. diğer öğesini, itibarsızlaştırmak, bir öz saygı veyahut öz güven dopingi değildir.

durum bazen nefrete/kine dönüşmüş gibi davranışlar sergileniyor. oysa ki biz bir insanı sevmediğimiz de ilişkimizi mümkün olan en alt seviyede tutabiliriz öyle değil mi? bu reçetelere/maddelere haiz bir durum değil.

yani seçim bize ait.

tabiatı ile kendince belirlediğin standartlarını yüksek tutmak ve beğenmediğin tipolojiye, özelinde kişiliği yanlış oturmuş diye düşündüğün yığınlara uzak kalmak, makul redlerin eşliğinde senin elinde.

deha cinsiyetsizdir, nihayetinde.

ezcümle, sürekli barış yerine savaşı, sevgi yerine sevgisizliği konuşan insanlar adına utanıyorum.
Amk hayatı benim bu acılarıma nasıl dayanabiliyorsun, he?
hoşlandığım kız üniversitesinin basketbol takımına kaydolmuş ve seçilmiş. maçları başlayacakmış ankara'daki diğer üniversite basketbol takımlarıyla. bir konuşmamızda bana basketbol ayakkabısı baktığını söylemişti. doğum gününe de yaklaşırken basketbol ayakkabısı hediye etmek istedim. tabi aramızda mesafe var ve kargoyla göndermek durumundayım. haftaiçi maçları başlayacak. cumartesi günü 14:00'e kadar kargoya vermek zorundayım. ancak avm'ler bildiğiniz gibi saat 10'da açılıyor. ayakkabıyı beğen, al, çık, trafik, kargo şubesiyle mesafe vs. derken yetişememe durumum var.

2 aralık cumartesi günü saat 10 gibi çıktım yola. şehir merkezindeki avm'ye ulaştım. park için yer ararken vakit baya geçti. neyse girdim o avm'nin zemin katındaki en büyük spor mağazasına. dedim "37 numara kadın basketbol ayakkabısı arıyorum." elinde 2-3 model kalmış. bir ayakkabı dikkatimi çekti under armour'un stephen curry modeli. zaten ona da o yakışırdı deyip aldım ayakkabıyı. çıktım saat 12:30 gibi. kargoyu yetiştirebilmek için trafikte olmadığım kadar agresifleştim. merkezden çıkıp ilçemdeki kargo şubesine yetiştim ve kargoyu teslim ettim.

bir hafta geçmeden postacı bir zarf getirdi. ne olabilir dersiniz?

görsel

kendisinin bundan haberi yok. olsa çok kızar çünkü niye hayatını hiçe sayıp hız yaptın diye. bilmediğim bir nick ile buralardaysa ve okuyorsa selam olsun.
Şu hayatta kimseye güvenmiyorum, ama birileri de bana güvenmezse olay çıkarıyorum. Değişik bir psikoloji.
Konuşamıyorum.
4 gün oldu neredeyse sesim çıkmıyor.
Konuşamamanın yanında artık nefes almakta zorluk çekiyorum ve doktor yüzü görmekten nefret ediyorum.

Dışarı da Yağmur yağıyor. Öyle az buz değil üstelik.
Doktora ve imza için işyerine gitmek eziyet.

Kepaze bir cuma günü.
ortaokulda en yakın arkadaşıma sevdiği kızın ağzından mektup yazıp buluşmaya çağırmam. evet kanka o kız bendim itiraf ediyorum. mektubu yazan bendim yani yanlış anlama olmasın.
Telefon elime yapışacak bu ara. Yeter lan whatsapp gurubunuza da bildiriminize de..
O değilde bu benim hatun işleri karışmaz umarım.
Çok çok çok sevdiğim birini, babamı yaklaşık iki sene önce kaybettim. Ve bazen sanki telefonun ucundaymıș ama benim aramaya cesaretim yokmuş gibi hissediyorum. Hayır yaşadığını düşünmeye çalışmıyorum çünkü ne zaman düşünsem beynime bir bıçak saplanıyor kaybedișimi ilk an ne hissettiğimi, ilk gün, ilk ay, ilk yılın nasıl geçtiğini yalnızca birkaç saniyede yeniden yașayı veriyorum. Geçenlerde yeni tanıştığım bir arkadaş gayri ihtiyari ee baban ne diyor bu işe dedi. Susup aglamamaya çalışarak geçiştirdim. Ağlamama çalıșmak öyle zor bir şeymiş ki daha öncesi böylesine kasılıp nefesimin kesildiğini içimden bile söyleyemediğim şeylerin beynimde yine ucusmaya başladığını hissetmek. Hani derler ya allah düşmanımın başına vermesin öyle bir şey. Eğer küs veya aranız kötüyse arayıp konuşun sesini duyun hatrını sorun. Hatta yapabiliyorsanız gidip öpün, benim özlemimi üstüne koyup. Kıymet kaybedilmeden de anlaşılabilir bunu kaybetmeden 3 yıl önce sürekli kaybetme korkusuyla yaşayan biri olarak söylüyorum.
Ölüm herkes için ve inanın ölüm en çabuk unutulan şey ama acı geçmiyor. Cenaze günü gelip bana güçlü olmam gerektiğini söyledikleri için annem için banyoya kaçıp kaçıp ağladım. Sonra aynaya bakıp dedimki bırak artık bırak aksın bırak güçsüz ol. Bıraktım mı hayır! Herkes güçlü olduğum için helal olsun dedi. Ne hadsizlik ama! Oysa öyle güçsüz öyle muhtaçtım ki.
Yaşam da böyle işte ölmek için yaşıyoruz. Ya da yaşamıș olmak için ölüyoruz. Tüm insanlar bugün sonmuș gibi yaşasa ne küslük kalır ne nefret.