çok mutlu oluyorum seni görünce... içim böyle dop dolu her yerimden mutluluk fışkıyor. aurayı biliyorsun ya. acaba fark ettin mi? gözlerime baka baka konuştuğun o anlarda sana binlerce kere sözler söyledim hiç duydun mu?
belki duymuşsundur ve gülümsemişsindir sanırım. beni çok mutlu ettin bu günlerde... allah şahit. o biliyor beni. çok sabırsızım bu yüzden. sana sarılmak için can atıyor ve koşmak istiyorum ama nereye gideceğimi bilmiyorum. yüreğimin götürdüğü yere gidersem yaşanmışlıkları üzerinde olan etkiyi bana yansıtacağından korkuyorum. beraber aynı anda nefes aldığımız ve karşılıklı kahve içtiğimiz o anları öyle özledim daha şimdiden. hiç bitmesin istiyorumdum. hiç hiç hiç... ta ki ölene kadar. orada ölelim. orada canımı alsın sana bakarken göz bebeklerim kapansın ama sen ol. yeter ki sen ol.
özledim lan seni, seni gördüğüm için aradığım bahaneydi.
aids olmuşum. halbuki bakir abazanın birisiydim.
tıp dünyası şokta sözlük...
bundan yıllar önce aşık olduğumu sandığım kızla sadece sevişmek istediğimi daha sonra anlamıştım.

not: o kişi ile hiç sevişmedik.
yukarıda yazan yazıları okudukça zall'a kızıyorum seviyeyi düşürdüğü için.
grip olduğum zamanlar da burnumu kesip atasım var.bu teknoloji acılen bu durum için bir şeyler üretmeli.yara yapmayan mendil istiyorum.bir de evde böyle bağlasak da dursa ellemesek kendi silse...**
dana kadar oldum hala evden ayrılırken ağlamamak için yeni gelin gibi göz kırpıştırıyorum be sözlük.
nedense sözlükte aslında olduğumdan daha agresifim. muhtemelen nedeni burada ilk kez gördüğüm insan tiplerinden dolayı yaşadığım şok. mesela;

ben hayatımda ilk defa atatürk'ü sevmeyen bir türkiye cumhuriyeti vatandaşını burada gördüm.

ben ciddi ciddi akp'ye oy verdiğini söyleyen birini ilk kez burada gördüm.

sözlüğe ilk geliş amacım sadece bazı şeylerle matrak geçmek, komik şeyler okumak ve yazmaktı. fakat yazmaya başladığımda yukarıda söylediğim tipteki insanları görünce önce bir afalladım, sonra şaşkınlığım öfkeye dönüştü ve saçma sapan konularda yazmaya başladım. birkaç kez çaylak oldum, geliş amacımdan tamamen saptım. yaklaşık 5600 entry boyunca bu şokla bazı şeyler yazdım, birilerinin kalbini kırdım, birilerinin düşmanı oldum.

bugünden itibaren kendi kendime bir karar aldım; buraya gelmekteki amacıma geri döneceğim. kolay kolay ciddi konularda yazmayacağım, polemiğe girmeyeceğim.

bakalım ne kadar başarılı olabileceğim.
Bu gece sürekli (bkz: don kulot)un entrylerini okuyarak gülme krizine girdim.
Ciddi anlamda komik ya. Nickaltı da bunu doğrular nitelikte.

edit:Yahu eksileyiceğine git bir oku adamın entrylerini.
normalde gerilim korku filmerine gülen bir insandım(biliyorum hepimiz öyleyiz).

psycho adlı filmi biraz önce izledim, uyuyamıyorum lan sözlük.
tosun benim..bu 776 sayfanın tümünü okumadım,bunun için sanki bu ilk deklarasyonmuş kadar rahatım..
hayaletli olduğu söylenen eve giren kişi karizması adlı başlığa 'sikerim lan hayaletten mi korkcam' tarzında bir entry yazmaya hazırlanırken dışardan gelen kedi kavgasının sesiyle yerimden hopladım sözlük, sonra dedim ki bu laf senin neyine lan mal !.. tüylerim diken diken şuan anlatamam lan. acaba bu bi uyarı mıydı ?
çok iyi oldu be sözlük keyfim yerine geldi şanslı saydım bugün kendimi.

o kafeye sadece müziklerini çok sevdiğim için giderim dans eden insanları da çok tatlıdır. klasik bira-burn ikilimi içiyordum hiç görmediğim bir yerden geldi çarpı verdi bütün hepsi yere döküldü özür diledi saolsun, gerçi gerek yoktu o güzelliğe bir gülümseme yeterdi.

ben böyle içten gülümseme görmedim gerçekten mutlu ve hiç bir derdi olmayan bir insan olmalı. bana yenisini ısmarlamak istedi kibarca red ettim. 5 dakika sonra elinde bir bardak o gülümseyişle geldi üzgün olduğunu söyledi ve içmemi istedi. içinde burn'un de olduğu güzel bir tonikti kendi seçimi olmalı eminim.

bu kadar hayat dolu bir gülümseyiş daha olamaz sözlük. 5. bardaklarımız bittikten sorna elimi tuttuğu gibi sahneye çıktık saat 11 den 2 ye kadar dans ettiğim başka bir gün olmamıştı. Sonra olmaması gereken bir şarkı çaldı' fairytale '
öptü beni demekki periler gerçekmiş. ben zaten bir tek filmlerde kızlar parmak ucunda erkeklere sarılır sanırdım.

saatlerce durmadan dans eden peri ve ben. bu şarkının başından sonuna kadar hiç oynamadan tam ortada ve o hala parmaklarının ucunda durarak beni öptü. şarkı bitince bir kaç çiftin daha aynısını yaptığını gördüğümü hatırlıyorum.

bugünü hiçbir zaman unutmuycağını söyleyen peri gitmesi gerektiğini söyledi gerçekten bugünün büyüsünü bozmamak istiyor gibiydi tatlı bir üzüntü vardı yüzünde.

dışardan güzel görünmediğimi biliyorum ama gülümsemek istedim içindeki o gülümse gücünün bir kısmını bana bulaştırmış olmalı gözlerimin içi bile gülüyordu kalkıp ona sarıldığımda yüzümü eliyle tuttu o ilk gördüğüm ve benimkine göre 5 kat daha güçlü gülüşüyle bana baktı çilek kokulu güzel bir öpücük bıraktı dudağıma. daha güzel bir veda olamazdı. elini bıraktım başımı hafifçe eğerek selam verdim beni taklit ederek aynısını yaptı sonra parmaklarının ucunda hafifçe zıplarcasına gitti.

unutmadım sözlük itiraf burda:

itiraf ediyorum içimde hiç cinsellik yoktu be sözlük. öyle ilk görüşte aşık falanda olmadım sadece çilek kokulu bir peri gördüm. ben bugün şanslıydım *

edit: yer bodrum.
şişman bir entelim sözlük.
lisede yanımda hep 05 07 olmak üzre iki kalem bulunurdu. birinin ucunu bulamazsam diğeri mutlaka olur diye.
+sadri 07 ucun var mı
-yok ben 05 kullanıyorum
+olsun o da olur.
-hııı..
sadece canımın çok fazla acıdığını itiraf etmek istiyorum sana..
itiraf ediyorum lisede mercekle sınıfın perdesini yakan bendim .
lisedeyken bandırmanın yerel radyosu radyo besterde sülo diye bi adam program yapardı. komik, muhabbeti iyi, mesaj atıp şarkı yollardık şuna gelsin buna gelsin diye çalardı sürekli ve nerdeyse bütün lise bu adamı dinlerdi.

bende her hafta en az bi kere şarkı istemek için mesaj atardım adama. '' merhaba sülo ben ayşe. xxx in xxx şarkısı benden okulun en yakışıklı/karizmatik çocuğu onura gelsin. onu çok seviyorum/beğeniyorum/aşığım'' gibi.

okulun hepsini bana aşıkmış gibi gösterdim. eziktim lan ben.
Online listesinden kişisel iletileri okumayı çok seviyorum.
bursa sporu tutarken desteklemeyen taraftarım.
iletişim fakültesindeyim ama iletişime giriş dersi daha duruyor alttan. iletişime giremedim daha.
az önce bana aşık olan biri olduğunu öğrendim.çok güldüm lan.uzun zamandır başıma gelmemişti.hay dedim ya aslında tanısan olmazsın.olmazsın yani...ben olmazdım mesela kendime.neyse bu haber iyi geldi.umudu kesmiştim kendimden.
küçükken kulakmemesinin sadece kadınlara özgü olan bir şey olduğunu zannederdim.
eskiden aşk acısı çekenlere inanmazdım, alay ederdim gizlice. platoniklerle de dalga geçerdim. zaten "aşk" aptalca bir şey bir de karşılıksız kalıp da sevmek saçmalık bence... derdim. ama gülme komşuna gelir başına. aynısı başıma geldi. üstelik beni tanımıyor bile. adımı bile bilmiyor. ilahi adalet bu olsa gerek. gerçekten acı çekiyor insan. tarifi zor... zaten asırlardır şairler bunu tarif etmeye uğraşmış. neyse. attila ilhan'ın bir şiirini kendime göre uyarladım. onu yazayım;

gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu kaçardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir kız ipince
kız cidden taş gibiydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
saçlarını yolmaktan korkardım
felaketim olurdu kaçardım
babaannemin söylediği "oğlum sizin kazandığınız para helal değil." sözü ilişiverdi beynimin bir köşesine ve haklısın dedim içimden ürkek bir nidayla. babanneye göre ekmek, emek ile yoğrulmalı ve zor kazanılmalıdır. gördüğü rahatlık ve kendince bir iş yapmadan iki tuşa basılarak kazanılan paranın, temiz olmadığı. kendi gençliğinde çektiği sıkıntılarla karşılaştırmalı bir akıl yürütme içinde olan uluanne (kendince) zahmetsiz bir şekilde çok para kazanmayı hala makul bulmadığı kesin.
haklılık yanını yadsımadan geçemedim bugün babaannemin, hiç iş yapasım yok ve sürtmekten yoruldum şirket içinde.
haramlığı bir köşeye çokda temiz değil hani kazandığımız para..