bugün

şu atatürk ü sevmiyorum deyip onun yüce ülkesinde yaşayıp ve türk alfabesini kullanan kişileri görünce bi gülme geliyor ki anlatamam.
ha birde üzerinde atatürk resmi olan parayı tapıyorlar ya. ki onu anlatmama gerek bile yok. tüm dünya bunu biliyor.. *

haa şu aralar o atatürk resimlerini kaldırmak için elinizden geleni yapmaya devam ediyorsunuz ama.

sade resmi kaldıracaksınız. #Yerse#
gazi mustafa kemal atatürk ü değil...!!!

size top sakalı gülücükler savuruyorum.
Durduk yere enerji geldi mk.
yarın sabah nasıl kalkacam lan ben.
Hayatın temposunda koşuşturup duruyoruz. Bazen sevinip bazen üzülüyoruz. Hiçbiri kalıcı değil. Fazla geveledim lafı, toparlayacak olursam bir arkadaşıma hediye almıştım ve hediyeyi aldığım günden beri konuşmuyoruz.hediyesini onun verdiklerinin yanında dolabıma koydum. Açtıkça dolabımı özlüyorum. Belki de görmeyeceğim bir yere koymalıyım. iyi arkadaşlar özleniyor. Ama keçi inadım var. Yazsam ya da arasam konuşacağız biliyorum orada da fil hafızam mani oluyor. Bu anlattıklarımı da kimseye anlatmadım. içinde tutmak da pek iyi değil.
bu hayatta mutlu olmak için gerizekalı olmak lazım galiba. bunu her geçen gün biraz daha iyi anlıyorum ve tüm isteklerim gözümde değersizleşiyor. her şeye “peki bu gerçekten mutlu edecek mi sanki” diye yaklaşıyorum ve hiçbir şey çabaya değmezmiş gibi geliyor. zeki de sayılmam yani herkes gibiyim bence, kastettiğim şey olan seviyenin de altında olmak gerektiği. kafamıza taktığımız her şey -istisnasız her şey- o kadar değersiz ki, ne bileyim ölüp gideceğiz zaten. kaç kişi yokluğumuza çıkarı için değil gerçekten üzülür? ya da biz kaç kişiye gerçekten güveniyoruz? zaten güvenmek de bana imkansıza yakın bir şey gibi geliyor. hayat tabi ki sosyallikten ibaret değil ama yapılan çoğu şey egomuzu diğer insanlara karşı tatmin etmeye yönelik aslında. bir şeylerin gerisinde kalmamak için hep; genel kültür gibi mesela, para kazanmak gibi veya kariyer de olabilir. hepsinde ya kendini ispat çabası ya da başkalarına hükmedebilme, kendini onlardan üstün hissetme isteği var. yani neredeyse hiçbir şeyi tekil olarak yapmıyoruz ama yaptığımız hiçbir şey de onlara değmiyor. işte bunların hiçbirini düşünmemek isterdim. hatta şu an uyuyabiliyor olmak isterdim. her şeyi gözümde çok büyütmek, ulaşmak için deli gibi çalışmak isterdim. bi sürü hedefim olsun isterdim. bi sürü gereksiz ünlüye hayran olup her şeylerini takip etmek isterdim, karşılaşma hayalleri kurup sevinmek isterdim. daha aklıma gelmeyen bi sürü boş şeyle kendimi oyalamak isterdim. 2-3 sene öncesine kadar böyleydim de zaten ama yine mutlu hissetmiyordum, o zaman da istediklerim olmuyordu çünkü. keşke yine bir şeyleri istesem de onlar olmasa. dışarıdan garipsenmeyeyim diye bir şeyleri yapmaya devam eden robot gibi hissediyorum kendimi bazen. işte bu bile diğer insanlar için. bunu okuyup zaten gerizekalısın diyen olabilir öyleyse de sağ olsun.
çok çekilesi biri değilim. bazen davranışlarımdan sonrasında ben de rahatsız oluyorum. telafisi olmayan, affedemediğim şeyler yapıyorum. en itici bulduğum özelliklerden birine sahibim, en yakınlarımı kırıyorum. kendimi fark edince çocuk sahibi olmamam gerektiğini düşünüyorum. bu yüzden eğitim sektöründe çalışmak istemediğim de oluyor.
dün keşke saat geç olmadan kahve içseymişim.
esnemekten geberdim amk.
ilkokuldan sınıf arkadaşım esma sana sesleniyorum;
Gecekondunuzun önünde mahalle arkadaşlarımla yaptığımız patates közleme şenliklerinin sebebi serseri görünmek sana hava atmak değildi, okuldan kömür yakacak yardımı aldığınızı duymuştum, süpermarketten çaldığımız kasaları kullanmanız için bırakma bahanemdi kapınızın önünde patates közlemek.
Seviyordum seni en masumundan en güzelinden. Sapsarı saçlarını izlemekti benim için her ders.
içimde sürekli bir burukluk var ve nedense hiç geçmiyor, en mutlu anımda dahi.
ot içiyorum ve hiç bırakmayı düşünmüyorum.
atatürkü hiç bir zaman sevemedim.
Büyük bir saçmalık sonucu önümüzdeki 4 günü 20 tl ile çıkarmam gerekiyor. 4 günlük sigara zaten 40 Tl. Öyle işte ..
Bugün gerek özel hayatımda, gerekse iş hayatımda çok hayırlı haberler aldım. Allah sevincimi paylaşan tüm dostlarımın, sizlerin gönlüne göre versin, dualarınızı kabul eylesin...
hayatım gitmiyor.
Sanırsam dört tane sevgilim var. Ve ben hiçbirini sevmiyorum, artık yalnız kalma vakti mi yoksa...
görsel

ben kaybettim, yine kaybederim.

ilk defa kaybedecek olanlar düşünsün.
sagopa kajmer'i sevdiğim söylenemez ama öyle güzel bir sözü var ki, bu tam ben, içimden ruhumdan çıkan bir söz.

" bir tek aklım var, onu da senden aşıramazlar. "
zenci sevgilim var öyle bir oral seks yapıyor sanki penis yutacak. yaklaşık üç aydır beraberiz bir deri bir kemik bıraktı amk. evet..
Gece gece yemek yedim ya. Kendimden utanıyorum çünkü spora başladım daha iki gün olmadı. Daha da az yiyeceğim yere gece gece yemek yedim yuhh bana. Neyse ben bi de üstüne çay içeyim bari.
Çöpleri geç toplayan kapıcıyı bir güzel azarlayıp gönderdim. Herkes işini iyi yapacak. Evet.
Bazen yutkunamıyorum bile.
Hayatım bir bozuk para gibi çalışan bir motorun içine düşmüş de,
elimi o dişlilerin içine sokup çıkarmaya çalışıyormuşum hissi var..

Hasılı kelam Hayat patos ediyor beni sanki parça parça.

hoş..
dert var derdi unutturur.
allah beterinden korusun.
Rüyamda saçımı siyaha boyuyordum, korkunçtu. Niye yaptığımı da bilmiyordum. Ben ki 2 yıldır saçımdaki boyayı temizlemekle, uçlardan kestire kestire bitirmekle uğraşıp kendi rengime dönen insan, emeklerimi hiç edip sebepsiz pat diye siyaha boyuyordum..

hiç de sevmem siyah saçı. Hele de benim soluk, sararık tenim üstüne koyu siyah saç hiç düşünemiyorum.. töbe estf..
var mı benimle cingöz recaiye gidecek bir arkadaş? sinemaya yalnız gitmek istemiyorum ama bu filmi de izlemek istiyorum. mesarifler tarafımdan karşılanacaktır.
Kaçmak istiyorum kaçamıyorum. Sıkıştım. Bir uyanıp başka bir hayatın içinde bulmak istiyorum kendimi. Ama biliyorum başka hayat yok. Acaba bunu yiyebilir mi diye her gün yemek yapmaktan gına geldiğini bile düşünmek vicdan azabı. Yemek yapmasam suçluyum. Temizlik yapmasam benim yüzümden ölebilecek bir insan olduğunu bilmek. Omuzlarım ağrıyor. Başım da. Kadıköye kaçıp wizardın en görünmez yerinde tek başıma oturup içerek ağlamak istiyorum. Ama düşünmeden, vicdan azabı yaşamadan harcayacak bir liram yok. Benim bir hayatım yok. Sen nasılsın diyenim yok. Kendim için harcadığım bir saniyem yok. Akşam 21.30da uyur mu insan her gün? Uyanık kalmaya tahammülü kalmadıysa uyur. Depresyonda olma lüksüm yok. Ama durduramıyorum. Memnun edemiyorum kimseyi. Kendimi de. Bir bataklıkta boş yere çırpınıyor gibi hissediyorum. Ne çıkabiliyorum ne kendimi bırakıp dibe batabiliyorum. Ne akıyor zaman ne de duruyor. Korkunç bir yavaşlıkta. Bir o kadar da hızla kaybediyorum zamanı. Ne yapacağımı gerçekten bilemiyorum. insanlara öfkeleniyorum. Geçiyor sonra. Anlamsız buluyorum. Bunu gerçekten hak edecek ne yaptım? Bilmiyorum. Bilsem. Allah belamı verdi oh diyeceğim. Diyemiyorum. Böyle zehirlenecek kadar çok içersin, miden öyle bulanır ki kendini öldüresin gelir ya. O haldeyim. Kusamıyorum. Terk edilmiş hissediyorum. Kimse ne hissettiğimin ne yaşadığımın farkında değil. Yanımda oturup asla empati yapamayacağı duygularımla ilgili beni anlıyor gözükmeye çalışmadan sessizce oturup kafasını sikeceğim biri lazım. Yok. Çok sıkıştım çok.