bugün

Son 30 saatin 26'ı saati yolda geçti. Acayip yorgunum ancak sebepsiz yere uykuya direniyorum.
gidiyorum.aslında evet kısacası bu kadar kısa ve öz gidiyorum.burda ki kimse haklı olarak bu duruma bizene diyecek yada yazıyı okumucak bile ama ben biraz da olsa içimi dökmek için yazıyorum çünkü daha bunları söyleyebildiğim kişi sayısı çok az.27 yaşındayım özel şirkette yazılım işleriyle uğraşıyorum.fena sayılmayan bi maaşım,sevdiğim ve sevildiğim arkadaşlarım ve tamamen bozulan el birliği ile bozdukları psikolojim var.şimdi herkes dicek ki bizim de bozuk psikolojimiz,doğru olabilir herkesin kendine göre sebepleri vardır.son aylarda yaşadıklarımdan sonra ciddi ciddi kendimi,hayatımı,yaşadıklarımı sorgulamaya başladım ve bunun sonucunda hiç bir şekilde mutlu olmadığıma karar verdim.4 yıl önce annem kadar sevdiğim kız arkadaşım beni bırakıp gittiğinde yaşadığım durumu anlatamam,anlatılcak gibi şeyler değildi çünkü.daha sonra sadece çalışmaya başladım hayvan gibi hemde,sadece unutmaya çalışmak için,alışmak için.yıllar geçti üzerinden arada 1-2 kız arkadaşım olmuştu ama öylesineydi hiç bir duygu yok.Daha sonra bir kız çıktı karşıma bi iş sebebiyle tanışmıştık kendisiyle.aylarca muhabbet ettik ama hiç buluşmadık belki 6-7 ay kadar ve ben bu kıza aşık olmuştum.evet hiç buluşmadığım,dokunmadığım,sarılamadığım birine aşık olmuştum.Bir süre sonra görüştük konuştuk kısacası olmadı.daha ayrıntısı çok ama daha fazla kafa ütülemeye gerek yok.

Son zamanlarda düşündüklerimden çıkardığım ben hiç bir şekilde burada mutlu değildim ve gitmem gerekiyodu.yıllardır hayalini kurduğum,hep dilimde olan hayatı yaşamaya gitmeliydim.Dünyanın öbür ucu olan hep anlatılan avustralya'ya gitmeye karar verdim.yepyeni bir ülkede,hiç tanımadığım bi yerde yeni bir hayata başlamaya gidiyorum.burada kalıp belki bmw sahibi,çok lüks bi ev sahibi olabilirim ama ben bunu istemiyorum.belki orda garson olucam,belki bulaşıkçı belki de kasiyer,ama ben sadece biraz mutlu ve huzurlu olmaya gidiyorum.beni seven insanları bırakıp gitmek çok zor geliyo dünyanın öbür ucuna gitmek ama kendi sağlığım için,ruh sağlığım için yapmalıyım bunu.kısacası inşallah bir aksilik çıkmazsa vize işlerinde 1-2 ay içerisinde gitmiş olurum diye düşünüyorum.uçak bileti bakarken tek gidiş olarak seçim yapmak bile beni inanılmaz keyiflendirdi.evet tek gidiş,dönüş yok.okumadığınız için teşekkürler.
hiç kimse sevmedi beni be.
Evdeki tüm kapıların kapalı olması lazım uyuyabilmem için. Çok daha güvende hissediyorum bu şekilde.
sevilmeme rağmen ahmak gibi sevmeye devam ediyorum. konu o olunca zayıfım ve bundan kurtulamıyorum.
Çok korkuyorum.
karmam 2 haftadır yok. artık modlar bana bir karma koysun. benim önerim karma sıfatı ya oytunkaran olsun ya da on birinci nesil bükücü. gayet güzel. evet.
insanı, yanlış anlaşılmaktan ya da anlaşılmamaktan daha fazla yoran bir şey yok galiba şu hayatta. modernite karşısındaki islam'a döndüm. her hareketimden sonra 'ya aslında o şu demek' diye girişmek zorunda kalıyorum.
Kıbrısa geçiş yapmak istiyorum.
Bir zamanlar kararlıydım. Ota ot boka bok derdim. Entelektüel bilgi birikimim vardı bir zamanlar. Kitap okurdum, takip ederdim, araştırıp öğrenmeye fena meyilliydim. Hemen her konuda birkaç kelam edecek sözüm olurdu mutlaka.
Çizerdim, yazardım. Saçmalardım ama o bile keyif verirdi.
Yeni diller öğrenmek isterdim hep, yeni coğrafyalar tanımak, oralarda yaşamak...
Ama şimdi kocaman bir atalet... kocaman bir boşluk. Susuyorum hiçbir şey bilmemezcesine. Dinliyorum yalnızca. Boş boş yürüyorum, anlamsızca etrafa ve insanlara bakıyorum. Hem de o başka başka coğrafyalarda. Elimi kaldırıp hiçbir şey yapasım gelmiyor tembellikten. Düşünmeye bile üşeniyorum bir adım atmaya üşendiğim gibi.
Bu ataletten nasıl kurtulurum bilemiyorum. Bilen varsa en saçma önerileri bile dinlemeye hazırım. Yeşillendirmeniz yeter.
Düşünüyorum da 2016ya nasıl girdim ya da nasıl bir beddua yedim de bu kadar üzülüyorum bu sene. Bitmiyor bitmiyor sorun bitmiyor. Düşün ki gözlerini kapatıyorsun.Kalbinde o sıcaklığı hissediyorsun. Sonra açınca o gözleri bir bakıyorsun hiçbir şey yok. Hiç kimse yok. Hatalar yapıyorsun, güvenemiyorsun, inanamıyorsun. Söylemek kolay, gelip bir de yaşayana bak. Konuşmakla olmaz ki bu. Bak ne oldu ki konuşunca ? Ne kaldı şu an elimde ?

En kötüsü de hani o bölük pörçük elinde kalan güven duygusuyla tekrar denemek. O zaman daha kötü. Bir umut bakıyorsun. Evet evet yanımda olur diyorsun. Ne kalıyor elinde gözyaşından başka ?

Gerçekten kimi üzdüm bu kadar? Kimin hakkını yedim ? Bu sınav niye ? Zorlanıyorum işte. Gücüm kalmıyor, dayanamıyorum. Kafamı toparlayamıyorum. Düşünemiyorum. Tek bildiğim içimin paramparça oldugu. Ama bu kadarını da haketmedim. Haketmedim. Gerçekten haketmedim.
(bkz: o mal benim)
yanımda biri yokken eksik hissetmek duygusunun bedenimi sarmasından nefret ediyorum. yalnız kalmayı sevmiyorum. ama yalnız kalmayı sevmemeyi de sevmiyorum. oyle bir sey iste.
Ben onun en sevdiği türkünün kerkük zindanı olduğunu bilirim de ona benim en sevdiğim türküyü ona sorsanız " sarı gelin" diyemez. Anlıyor musunuz?
bu gezegenler napıyorsa artık bana, bugünlerde çok sinirsek bişey oldum sözlük. çevremdekilere allah sabır versin.
Ne kadar da çirkin bir kıza aşık olmuşum.
erken öleceğiz.
şehrimde anlık hava durumu 9 derece.

daha eylül ayındayız halbuki.

memleketim ise 23 derece.

balkona çıkamıyorum sözlük, üşüyorum.
annem kanser hastası. Ben her gün ağlıyorum. Her gün ağlıyorum. Çünkü kanserin iyileşebildiğine inanamıyorum. Uzaktayım annemden . Annem hep çok güçlüymüş gibi konuşuyor. Iyiymiş gibi. Hem çalışıp hem ışın tedavisine gidip hem de evin işlerini yapan emekli bir kadın benim annem. Çok iyi bir insan.

Annemi kaybetmekten çok korkuyorum. gidipte neşeli gülüşünü duyamamaktan , onu iştahsız görmekten , o yemyeşil iri gözlerinin feri sönmüş , şiş gözlere dönmüş olmasından . Yavaş yavaş , acı çeke çeke henüz erken yaşta öleceğinden ... Annemi kaybetme korkusu... annemin kokusu...

anne olduğumda bana aynı şeyleri hissettirecek bir çocuğum olacak ve bende kanser olacağım muhtemelen. Dedemi kanserden kaybettik. Çok acı çekti. Çok acı çekti. Annem öyle olduğunda ben nasıl dayanacağım?
Nasıl yaşayacağım? Kendimi güçsüz hissediyorum. Belki sahiden bir çocuk yapmalıyım . Çocukların annelerine güç verdiğini söylüyorlar. Çocuğu olan anneler yaşama dört elle sarılırmış. Bilemiyorum. Olumlu düşünemiyorum.
Içten içe hep acı çekiyorum.
Korkuyorum. Çok korkuyorum .
aşık olmayan var mı?
bayramın üçüncü günü kars'a gittik arkadaşımla. bursa'dan yola başladık ankara'ya kadar araçla oradan tren garına gittik. yol çalışması nedeniyle ankara'dan binemedik. otobüs alıp kırıkkale'ye götürdü oradan trene bindik. 24 saat süren yolculuğun ardından kars'a vardık. Şunu belirtmek isterim ki tren yolu gerçekten çok başarılı. evet yavaş gidiyorsunuz ama yollarda ki manzara çok güzel. ayrıca trende olduğunuz için istediğiniz zaman yatma imkanı buluyorsunuz.

Kars'ta ilk günümüz de hemen gidip bir otele yerleştik. işin açıkçası kars beklediğimden daha gelişmiş bir yerdi. insanların yardımsever olduğunu söyleyemem. Herkes sizden para kazanmaya çalışıyor. Misal ani harabeleri'ne gitmek için birisi bizden 250 tl istedi. Arası 40 km. Bu arada ani harabeleri gerçekten çok güzel yolunuz düşerse uğrayın dedim. Neyse işte biz bu ani harabeleri'ne gitmeye çalışırken bir yazı gördük. Tiflis yazıyordu, otobüs yazıyordu. dedik bir konuşalım ne diyecekler. 60 tl biletin olduğunu söyleyip sadece kimlikle geçebileceğimizi söyleyince bir ışık belirdi tabi. yaklaşık olarak toplam 600 tlmiz vardı. Oranın çok pahalı olmadığını okuduğumuz için gitmeye karar verdik. Yalnız benim kimlik gerçekten çok eski. Fotoğrafa en az siz de benim kadar benziyorsunuz ayrıca bir tarafı yanık bir tarafı yırtık bir tarafının jelatini sökülmüş falan. yani kelimelerle anlatılmaz. Türkiye'de daha polis çevirmediği için hiç ihtiyaç duymuyordum işin açıkçası. Adama kimliği gösterdik geçemezsiniz pazartesiyi bekleyin dedi. Yalnız bu hafta okul muhabbetine dönmemiz gerekti o yüzden ''bugün gideceğiz abi en fazla sınırdan döneriz'' dedik. Ardından adam şoförü aradı ve sürpriz burada başladı, adam otogara uğramadan dümdüz devam etmiş. Başka bir firma yarın götürebileceğini söyleyince oraya gittik. Yalnız cebimizde kalan 600 tl bir gün daha kars'ta kalmamız ile birlikte 500 tl civarına düştü.

her neyse yolculuk başladı, günlerden pazar. Kars'a göre sıcak bir hava. Tren tanıştığımız bir çiftte tesadüfi olarak bizle aynı otobüs firmasına bilet almış. Onlarla sohbet muhabbet derken sınır kapısına yakın bir nokta da uzun saçlı sakallı ve karadenizli bir abi otobüse bindi. Bu karadenizli abiyi unutmayın arkadaşlar ona döneceğiz. Yolculuk devam ederken sınır kapısını gördük. Otobüsten inip geçme vaktiydi. Otobüste herkesle vedalaştık. Kimse de geçebileceğimize dair bir ümit yoktu. ilk olarak türk memurun yanına gittik. kimliği uzattım; ''bu ne amk asdaufhawrıuqrsahf'' diye bir ses geldi. Bununla nereye geçiyorsun, türkiye'de geçmez bu kimlik ne gürcistan'ı falan dedi. Bende bayram dolayısıyla kimliği yenilemeyemediğimi ve birden gelmeye karar verdiğimizi söyleyip ağladım biraz. Adamda aa bursalı mısın, öğrenci misin vs diye diye muhabbet ilerledi. Dedi tamam ben geçiririm ama karşısı yüzde 90 almaz söyleyeyim olan 30 lira pul paranıza olur falan dedi. Tabi bizim 30 lira falan umrumuzda değil, geçelim bi hiç olmadı yürüyerek geri döneceğiz. Her neyse abi damgayı vurdu biz gürcistan sınır kapısına doğru yürümeye başladık. Kapı da ''hoş geldiniz'' diyen tatlı bir gümrük görevlisi abla. ilk arkadaşım geçti, piç karşıdan el sallıyor falan. moral bozucu dakikalardı. daha sonra damgalı kağıdı ve kimliği ablaya uzattım. nefes alışverişimi kendim duyuyorum ama, yani almasalar pek bir şey kaybetmem ama oraya kadar gelmişken insan geçmek istiyor tabi. abla bir kimliğe bir bana, bir kimliğe bir bana bakıyor. ne yapacaksın gürcistan'da falan dedi. bende kültürel farklılıkları görmek istiyoruz falan dedim. Bir daha baktı bana hafif gülümsedi ''hadi geçin amk'' der gibi baktı ve mührü vurup gönderdi. bu arada kapıdan 4 kere geçmek zorunda kaldım. amk kemeri ötüyormuş, derken tekrar insanlarla kucaklaşma otobüse bayrakları asmamız vs.

Tiflis'e gidene kadar yolda hiç şehire benzer bir yer görmedim, hep köy gibi yerlerden geçtik. Gürcistan yolları berbat. Her neyse otobüste gürcistan'da yaşayan ahıska türkü bir abi ne olursa olsun pazarlık edin yarı fiyatına düşerler dedi. Trende tanıştığımız çiftte bir hostelde yer ayırtmış fiyatı uygun geldi bizde oraya gitmeye karar verdik. tiflis'e indiğimizde hemen taksiciler etrafımızı sardı. gideceğimiz yeri gösterdik, he orası eski tiflistir ben sizi götürürüm dedi. hemen ahıska türkü abi geldi, orası çok yakın 8 lari *'ye götür dedi. ama abinin bizi götürdüğü yer ile otel arası 1-1,5 saat yürüme mesafesi. tabi takside kavgalar inmemek için emniyet kemerini takmalar falan bir sonuç vermedi. inip yürümeye başladık. iner inmez yediğimiz kazığın mutluluğuyla yürümeye başladık. tiflis güzel bir şehir arkadaşlar, binalar eski inşaat gelişmemiş ama güzel bir yer ertesi gün yaklaşık 10 saat bavulla yürüyünce daha iyi anladım. gerçekten güzel bir şehir.
Müthiş bir endişe var içimde sözlük, olması muhtemel kötü şeyler için kendimi yıpratıp duruyorum. Korkuyorum, sıkılıyorum bazen öyle oluyor ki nefes alamıyorum. Kalbim bana başka birşey söylüyor, beynim bambaşka birşey. Hangisini dinleyeceğimi neye karar vereceğimi bilmiyorum.
23 yaşındayım ama halen muzlu süt içiyorum.
Sözlükteki dostlarım da dahil olmak üzere hepsini kaybettim sanırım.
Dostsuz kalmış, arkadaşsız kalmış bir bireyim. Mutlu asla değilim. Neden yaşıyorum bilmiyorum. Yaşamak gerçekten çok zor .