bugün

oda arkadaşlarımdan biri k*rt diğeri cemaatci , dahası da var. ayrıca şu karma hojira ne k*rtçe gibi , yeter artık biri silksin beni silkin lütfen.
-yıllardır yalnız yaşamanın verdiği bir özellik belki de bilemiyorum ama hayatmda ki kişiden çok ilgi bekliyorum.

-yediğim kazıklardan kaynaklı belki de bilemiyorum ama en ufak tavır değişikliğinde paronayaklaşıyorum.

-hatalarım var evet kabul ediyorum ama çevremdekiler kadar çok değil.

-kendimi sevmiyorum, hayattan nefret ediyorum ama gülmeyi seviyorum.

-ailemle tartıştığım an pişman olmaya başlıyorum.

-hayatın anlamı varsa şayet o da çikolatadır diye düşünüyorum.

-arkadaşlarıma "yalnızlıktan çok memnunum." her dediğimde onlara yalan söylemiş oluyorum.

-haksızlıklara karşı tahammülüm yok, hele ki haksızlığa uğrayan ben değilsem.

-çok mutlu görünüyorum ama o kadar da mutlu değilim. sadece iyi bir oyuncuyum.

-birine aşıksam, diğer tüm erkekler kardeşimdir.

-evet yalnızım. ve yalnızken bazen "anneeeeee gel sigara içelim" diyerek benden km lerce uzak olan annemi çağırıyorum.

-evet yalnızım. ve yalnızken bazen ağlama krizlerim oluyor. ağlayarak iş yapıyorum, ağlayarak duş alıyorum, ağlayarak yemek yapıyorum vs.

-mutlu olanlara imreniyorum.

-asla gerçekten sevilmeyeceğimi düşünüyorum. sanki hayatımda ki insan daha iyisini bulunca hoşçakal diyecekmiş gibi geliyor.

-ve kim olursa olsun insanları seviyorum.
itiraf ediyorum çok pis kıskanıyorum ama belli etmiyorum, daha doğrusu etmemeye çalışıyorum, yoksa kıskanırken beynime kan sıçrıyor ne dediğimi bilmiyorum deliriyorum sonra büyük tartışma çıkıyor falan.
Her insanın vicdanı olduğunu düşüNmek zırcahillikmiş. insan vaaaar ,insanımsı varlıklar var . Yuh . Oha.
tükürüğü geçtik şimdi de yarısı kan içerikli kusmalar başladı. ulan bunu nasıl geçicem ben ya. kan kusmak nedir.
ne salgınmış arkadaş yatak döşek yatıyorum, gece kendimi eve zor attım sözlük. üstüne odamın ampulü patlamış boy kısa tabi değiştiremiyorum, karanlıkta makyajımı bile silemeden hasta hasta yattım. sabah uyandım etrafım peçetelerle dolu, suratımda dağılmış akmış makyajım zannedersin bir gecede 2436784 defa terk edilmiş, aşk acısı yaşamışım, anam babam sokağa atmış öyle de dağılmışım.
onda beni rahatsız eden bir şey var mesut. adını koyamıyorum. sinsi bir diş ağrısı gibi. dişçiye gitmeye değmez dersin, ama yine de çekersin o acıyı...
whatsapp ta birinin profil fotosuna bakmak için tıkladığımda o kişi çevrimiçi ise benim ona baktığımı farkettiğini sanıyorum. ''ne geziyon lan çakal benim profilimde'' diyeceğini düşünüyorum. bi utanma oluyor ardından hemen çıkıyorum o kişinin fotosundan.
ne kadar fakirlik çekmiş olsam da, bugün hala bunları fazlasıyla yaşıyor olsam da, 1 hafta durmadan bulgurla doysam da geçenlerde elime para geçti bir şekilde. tuğba diye bir arkadaşım var ilkokul öğretmeni. onla konuşurken dedi sınıfta 3-4 yardıma muhtaç çocuk var para topluyoruz öğretmenlerle dedi. işte toplam 20 çocuk varmış böyle, ayakkabı kazak falan alacaklarmış hepsine. ben de cebimdeki 350 liranın 220 sini gönderdim. dedim kalan bana yeter herhalde bulgurla doyarız. bugün aldığım tek güzel haber yüzümü güldüren tek güzel şey buydu, ayakkabı almışlar kazak falan almışlar çocuklara. tuğba dışında da kimse bilmiyor işte bi de buraya yazıyorum. buraya yazıyorum çünkü mutlu oldum sözlük. en azından ben zamanında ayakkabısız okula gitmenin ne demek olduğunu çok iyi tecrübe ettim.

(bkz: hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları/#22168736)
Yıllar sonra yeniden yazmaya başladım bugün sözlüğe kimse fark etmedi. bir kaç yıl once Medya Tava turnuvasına katılan yazarlar iyi tanır beni gerisi yok...
Çok mutluyum....
geride kalan yıllar boyunca uyumuş gibiyim.
bazen kahkahalarla gülesim geliyor, insanların çaresizlikleri karşısında yaptıkları aptallıkları görünce.
bugün gerçekten bok gibi geçti.
öğlene doğru yağmur yağdı.
ve hava güzel iken hiç işi olmayan raskolnickovun bu gün işi çıktı.
buraya kadar sıkıntı yok.
evden çıkacam, hazırlanmışım, şapka mont falan. ana, şemsiye yok. şemsiye nerde? yok şemsiye.
nerden baksan bi 15 dakika aradım o siktiğimin şemsiyesini. bulamayınca evdeki çiçekli şemsiyeyi almak zorunda kaldım.
tüm gün elimde o şemsiyeyle dolandım.
amk, siktir et, ıslanmasam yine iyi. şemsiyeye bakıyorum, kodumun şemsiyesinde bi damla su yok lan. hepsi benim üzerimde.
dönüş desen, gidiş kadar çileli olmasa da berbattı.
ayrıca, kasıtlı mı yapıyo amına kodumun arabaları, hepsi üzerime su sıçrattı.
yolda iki kere yüzüstü düştüm.
hapşırıyorum, burnum falan akıyo, ben kesin üşüttüm.
bir daha çok zorunlu bir şey olmadığı sürece böyle bir havada evden dışarı adım atarsam ben de raskolnickov değilim.
hadi bakalım.
Vazgeçtim.
Umut etmekten, düşlemekten, düşünmekten.

(bkz: siktir et)
Sevgilimi çok seviyorum. Yakışıklı olmasından falan değil; dünyanın en iyi insanı olduğu için onu çok seviyorum. Kanser arkadaşı için elinden geleni yapıp onu hayata bağladığı için çok seviyorum. Kendinden çok, başkasını düşündüğü için çok seviyorum. Herkesin saygısını ve sevgisini kazandığı için çok seviyorum. Çok seviyorum, en çok seviyorum.
cumartesi günlerini sevmiyorum.
Eski sevgilim facedeki engeli kaldırmış halen bir umut var sanırım.
hayatımda iki kız sevdim.
ikisini de kardeşim diyebileceğim insanlar kaptı.
bir süre ilaç kullanmamdan dolayı bünyeye alkol alamadım, bu gece o kadar içesim var ki, hiçbir şey hatırlamamacasına zom olmak, evin yolunu bile şaşırmak istiyorum amk.
sol tarafta açılan saçma başlıklar. dışarıda bardaktan boşalırcasına yağan gök gürültüsüz yağmur. yalnızlık. kurulan saçma sapan hayaller, sigara, ben bunları yazarken soğuyan çayım, kafamı şişiren saçma müzikler dinleyen geri zekalı arkadaşım, durup dururken aklıma gelen eski sevgili, sosyal mecradan bana yürüyen kardeşim gibi gördüğüm kız. bu böyle uzar gider lan.
Kendim hariç herkesin moralini düzeltebiliyorum.
Yalandan nefret ediyorum diyen insanların daha fazla yalan söylediğini anladığımdan beri bildiğin ışıklı, şavkımalı aydınlanma içindeyim.
iki gündür annem ve babamla konuşmuyorum.

pişman mıyım? pek sayılmaz.
babamı kaybettim, ansızın büyüdüm.