bugün

para var huzur yok. huzur ver para verim.
biraz boş vakit yaratmak için işlerimi iç içe geçiriyorum. bu bana zarar vermese de işleri yavaşlatıyor... bu aralar tek isteğim daha fazla boş vakit...
karşı masamdaki çirkin esmer muhasebeciyi acayip beceresim var!
Çok soğuk ve sessiz bir insanım.

Bazen kendi kendime antipatik geliyorum o derece.
son zamanlarda revaçta olan pharrell, ilkokul arkadaşım şevki'ye çok benziyor.

ibneyi sınıfta az tokatlamadım. birgün bu sabah yürek yiyip gelmiş, durup dururken pençe attı bana (bildiğin tırnakladı puşt), elimden zor aldılar fukara sümüğünü. lose yourself to dance'i dinleyince yine geldi aklıma sinirlendim.
Cuma günü sınavlarım var ve çok tedirginim.
Hemen hemen hepsinden bilgim var fakat sıçmaktan korkuyorum.
hâlâ kurbağadan korkuyorum sözlük. (#anlayamazsınız)
2-3 hafta içinde staj yaptığım okula üniversite hocam gelecek ve 40 dk ben sınıfta ders anlatırken beni gözlemleyecek. gerçekten hayatımda hiç bi şey için bu kadar stres yaptığımı hatırlamıyorum. ki normalde sınavlara çalışmayan, derslerle ilgili en ufak stres yapmayan ve 4 yıldır bi şekilde ders bırakmadan geçmeyi becermiş bi insanım. ama bu çok farklı, çok zor. özellikle benim için aşırı zor. çünki;

-daha önce kendimi denemek için girdiğim derslerde bildiğin ders anlatamadım. resmen öğretme yeteneğim yok. anlattığım şeyi çok iyi bilmeme rağmen aktarmada aşırı sıkıntı yaşıyorum.
-öğretmeyi becerememekle beraber, öğretmeyi sevmiyorum da. yani iyi öğretecek olsam bile o an sırf o nefret yüzünden kendi kendimi engelliyorum. bir şeyi zorla yapamama gibi bi huyum var *
-öğretmeyi sevmediğim gibi, öğrencileri de sevmiyorum ve bu yüzden iyi ilişki kuramıyorum. bu da derse aşırı yansıyo.
-arkadaş ve aile içinde çok sosyal, çok rahat bi insan olmama rağmen, sınıf içinde bütün özgüvenim kayboluyo ve sürekli yanlış yapma korkusu basıyo ve sadece durumu toparlama odaklı çalışıyorum. bu da panik yaptırıyo.
-duygularımı hiç gizleyemeyen bi insan olduğum için sınıf karşısında titriyorum ve sesim değişiyo. bunu farkedince daha çok titreme geliyo.
-4 yıldır ing öğretimiyle ilgili bir sürü metod, teknik, yaklaşım gördük ve üni hocam gözleme geldiğinde benden bunları kullanmamı bekliyo, bense hiç bi bok hatırlamıyorum.
-sınıfta türkçe konuşmam yasak, bütün öğretimi ingilizce yapmam isteniyo fakat okul varoş bi okul ve çocuklar aşırı temel şeyler dışında ingilizce anlamıyo. örneğin; geçen deneme olsun diye girdiğim derste nasreddin hoca konusu işleniyodu ve çocuklara hazırlık olsun diye "what do you know about nasreddin hodja?" diye sordum. 1 kişi bile soruyu anlamadı. 7. sınıf öğrencileri. daha ne kadar basit konuşabilirim bilmiyorum.
-ayrıca üni hocamdan da çok çekiniyorum. aramız çok iyi olmasına rağmen her fırsatta adama "okuldan da öğretmenlikten de nefret ediyorum" dediğim için adam zaten önyargıyla gelicek oraya.

alacağım not falan da umrumda değil, sonuçta kalcak halim yok. sadece o 40 dakikayı nasıl geçiricem onun stresindeyim. kısacası şunu bi atlatayım, herkese benden çay.
eve gelince kendi kendimle konuşuyorum sözlük bildiğin yüksek sesle yapıyorum bunu.türkçe bir şeyler duymaya o kadar çok ihtiyacım var ki.ara ara istiklal marşı dinliyorum ki bunca senedir yaptığım bir şey değildi bu.ama burada bunu yapmaya öyle çok ihtiyaç duyuyorum ki...çokça ağlar oldum mesela.bu kadar yorucu olacağını tahmin etmemiştim.neler düşünmüştüm, başarabilirim sanmıştım daha bir kaç ay önce.ama kazın ayağı öyle olmuyormuş sözlük.her gün bir olay her gün silah sesleri.duvarlarında ''pkk'' yazan bir evden duvarlarında ''pkk'' yazan bir okula gidiyorum.toma, akrep, plastik mermi, biber gazı ne burada öğrendim.hadi onlara alıştım ama ilkokul çocuklarının siyaset yapması kanımı donduruyor.dahil olmak istemedikçe konuların dönüp dolaşıp buralara gelmesi canımı sıkıyor.
zor şartlarda çalışmayı, imkanların olmadığı bir yerde göreve başlamayı gerçekten çok istemiştim.ama hayalimdeki öğrencilerin tek gayeleri okumaktı.onlar için çabalamaktı hayalim.şimdiyse tam çabalarımın meyvelerini alıyorum derken bir toplumsal olaya bakıyor emeklerimin tuz buz olması.çok yoruldum sözlük.aslında o kadar çok şey var ki anlatacak, yazacak, ona bile takatim kalmadı.
evimi, ocağımı özledim.çocukların her şeyden uzak oyun oynadığı, çocuk olduğu yerleri özledim.
siyasi topluluklara katılmamama rağmen sırf chp'ye oy verdim diye babam tarafından arkadaş çevresinden etkilenen ve kendi doğrularını oluşturamamış bir bireyim. doğruları süzgeçten geçiremiyormuşum. tek taraflı bakıyormuşum. hasiktir be baba.
Sevdiğim filmleri dizi gibi izlediğim doğrudur.
arka cebimde unuttuğum öğrenci kimlik kartımın bildiğin tuvalete düşürdüm ve kollarımı sıvayıp eğilip delikten aldım sonrası mı kolumu lifle paraladım deterjanlara boğdum yemek yiyemedim almasaydım öğrenci işlerine gidip kayboldu beyanı verip gazeteye ilan verip cart curt işlerle uğraşacaktım tuvalet deliğine eğilmek daha mantıklı geldi.
bugün kızımı parka götürdüm, (bkz: dünyanın en güzel hayvanı)
hayvancağız toprağı eşeliyor, çişini yapıyor, çim yiyor falan, hiçbir anormallik yok. her zaman olduğu gibi.
neyse kız kakasını yaptı, ben de seviniyorum iyi akşam geç vakit bir daha çıkarmam gerekmeyecek diye.
hacı sakallı amcanın biri geldi çemkirmeye başladı. işte efendim buraya kaka mı yapılırmış, ayıpmış, köpek parka sıçar mıymış, ben nasıl genç kızmışım, utanmıyor muymuşum falan filan.
amca böyle 15 20 cümle kurmuşken dayanamadım " niye sen mi otluyorsun burada amca sana ne neden bu kadar sinirlendin hayvan nereye sıçacak " diye sordum. ben sesimi yükselttikçe kızım hırlamaya başladı, amca da bir şey demeden gitti.

şimdi buradaki itiraf ne diyeceksiniz. eğer amcanın torunu, çocuğu, yeğeni falan buradaysa ve bunu okursa amcaya söyleyin onun ben ta mna koyayım.
gereksiz işlerle uğraşmayı seviyorum.
sadece bir rüya olsaydı keşke, içimde acısı kalacağına tadı damağımda kalan..
lise 3te iken yine bir işsizlik zamanında sınıfça türk usulü bir pembe dizi çekmiştik adı gönül kapanı:başakın yolu idi yine bir entrika bir entrika..
--spoiler--
ben de özledim lan !
--spoiler--
one direction'ın "kiss you" adlı şarkısını seviyorum.
not: 19 yaşında sağlıklı bir erkeğim.
ağır hümanist bir insanım. dünyanın en çok suç işleyen bir insanının bile öldürülmesine değil yasaya göre yargılanması gerektiğine inanırım. varsın dışlasınlar dışlayan da insan olacak zaten...
Hayatın bunalım eşiğindeyim. Gidiyorsun üniversitedeki onca kız arasından en garip olanını ve en kaş*r olanını buluyorsun ve onu sevmeye başlıyorsun. bu içler acınası bi durum adamım. aşkın adamı kör ettiğini bildiğin halde körü körüne aşık oluyorsun. ama sonrasında düşünüyorsun tekrardan, hayallere dalıyorsun, depresyona giriyorsun bir kaç saatliğine. ama ne güzeldir ki; o karanlık depresyondan çıkıyorsun. sonrasındaysa kız mı yok bana diyorsun ve hayata tekrardan tutunuyorsun.
hiç bir yerde duramıyorum.
istanbula gidiyorum evimde duramıyorum,ankaraya geliyorum burada duramıyorum.derslerde duramıyorum.hiç kimseye 2 saatten fazla tahammül edemiyorum.ve bunu yüzlerine de söylüyorum ki çok ayıp.
tanımadığım insanların yanında daha mutluyum.
metroya biniyorum bir yanımda yaşlı bir teyze diğer yanımda yaşlıca bir amca.
teyze astımından bahsediyor, dinliyorum.
amca ne olacak bu memleketin hali diyor.
sonra başka insanlarda katılıyor sohbete.bir metroda yaptığım 25 dakikalık yolculuktan ,arkadaşlarımla geçirdiğim vakitten daha çok keyif alıyorum.
insanlara bir şey anlatmaktan, anlatamamaktan vazgeçişimi keyifle izliyorum bir kenara çekilip.
yemek yiyorum yanında aldığım oyuncak masada duruyor, karşımda ufak minik sarı saçlı bir kız çocuğu. gidiyorum, ona veriyorum özenle seçtiğim minik oyuncağımı mutlu oluyor,annesi gülümsüyor.
tanımadığım ,hiç görmediğim bir arkadaşım oluyor.anlatacak bir şeyim kalmayınca o da gidiyor.
insanların hayatımda belirli bir kalış süresi var.sürekli olanlar tabi ki var. ama hiç kimseye sürekli olacakmış gibi davranmamayı öğreniyorum.ah ne çok şey öğreniyorum.
bazen ilaç kullanmam gerektiğinde bilinçsizce kullandığım oluyor. o koca hapları aç karna içmemeliydim. ülserimi tetikledi ve canım fena yanıyor.
matrix, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi filmidir.
ara sıra cankan ve yurtseven kardeşler dinlediğim doğrudur. napayım eskiler başka türlü aklıma gelmiyor. göz doldurma amaçlı falan.
bu güncellemeni beni yordu ya sanki başka sözlük gibi kendimi rahat hissetmiyorum yazamıyorum lan eskisini güncelleyin mk.