bugün

Bugün hepten çöktüm sözlük. Harbiden bak. 6 aydır peşinde dolaştığım kız siktiri çekti bana. Ben ona nelerden bahsederken o sadece güldü. Gülümsemesi bile içimi ısıttı amk. Ben ona neler dedim, o kolumu tutup "arkadaş kalalım böylesi daha iyi" dedi. Ben sikerim böyle aşkın ızdırabını amına koyum. Bi tanı, bi konuş, insan mı yiyorum ben. Ne hemen iteliyosun. Değer vermişim lan sana, her yerde senden bahsetmişim, tanı bi, tanı! Lanet olsun ki hala seviyorum onu, ilk gün ki gibi. Seviyorum amk ya öyle böyle değil.
5 yıl sonra kendimi göremiyorum ben.
sözlüğü ne kadar da çok özlemişim. aniden geldi bu duygu ama o da ilginç. * çok monoton bir hayat yaşıyorum. okul ev arası ve bu durum beni çok geriyor. çevremde yakın arkadaşım yok. öyle asosyal oldum ben. *
Pazar günü doğum günüm. O günşe ilgili hayallerim vardı. Hepsi yattı yalan oldu. O mutsuzluğun faturasını çamaşır makinası ödeyecek Üzgünüm hijyen iyi bir şey.
bundan 6 sene önce ergenliğin de verdiği gazla intihar etmeye çalıştım ölme niyetiyle ama teknik yanlışmış neyse sonra hastaneye götürdüler ölmedim. bu olaydan sonra 27 yaşımda ölüceğime inanmaya başladım ama öyle böyle değil 27 yaşımdan sonrasını düşünmedim bile. tamam ergenliğin verdiği mallıkla bunu düşündüm anlıyorum ama anlamadığım 21 yaşına gelmeme rağmen hala buna istem dışı inanmam. millet bu yaşlarda ölümüne kadar planlıyor benim en uzun vadeli planım 2 sene sonrası ona da o zaman gelsin diye yaklaşıyorum.
itiraflarımı seri oylayan birileri var.
Bütün açık kapılarını kapatıyorsun amk çocuğu. Derdin ne mk. Ya tam bitir nokta koy ya da tam olarak benim ol derdin ne oç neyin peşindesin.
içimde bir sıkıntı var, bir süre anathema dinlememeliyim.
Keşke midem daha geniş olsaydı da daha çok yemek yiyebilseydim diyorum bazen. Bugün.
iyi haber ise ilerleme kaydetmiş olmam. buda bu işi yapabileceğime dair bir işaretdir, bence. ama bugünü çalışmadan geçirdim, bu yüzden üzerimde ufak çaplı bir pişmanlık var.
ve kendimi yalnız hissetmemek için telefonuma gelen operatör ve erdogan mdkl mesajlarına bakıyorum. hep yanımdalar iyi ki varlar.
bazı yazarların yazdığı uzun itirafları okumuyorum. ama içimde kalıyor sonra ve tekrar dönüp en azından bi göz atıyorum. hayır yani ne var bu kadar merak edecek, değil mi?
canım sütlü nuriye çekti. hemen karşı pastaneye koştum, abi şurdan 250 gram sütlü nuriye tart bakalım dedim. adam mırın kırın etti. mk 250 gram sütlü nuriyemi olur. alacaksan bari yarım kilo al hem sen doyarsın hemde benim cebime 3-5 kuruş fazla girmiş olur dedi. neyse sonunda ikna ettim. 5 tane sütlü nuriye koydu paketin içine. harbi 5 tanesi 250 gram gelmişti. abi naptın sen ya ufacık şey nasıl 250 gram etti dedim. adam bacısına sövmüşüm gibi yüzüme baktı. hafif tırstım. tamam abi tartı yalan söylemez dedim ve 5 lira parayı bayıldıktan sonra eve geldim. tanesi 1 liraya gelen bu tatlıları yemeye kıyamadım. düşünsene abi azıcık şey 1 lira. nasıl kazık yedim halen şoktayım. o 5 liraya bimden neler almazdım.
böyle olduğum vakitler keşke sigara kullanan birisi olsam diyorum. belki sigara insanı yatıştıran sakinleştiren huzur veren birşeydir.
keşke necati şaşmaz olsam. içimdeki ergen uyandığında istediğim gibi konuşurdum ama kimse dediklerime bir anlam veremezdi. böylece cesaretimi daha kolay toplardım.
merhaba canlar. yine renkli hayatima dair bir itirafta bulunmak istiyorum. ama bu sefer kesinlikle isim vermeyecegim.

üniversite ikinci siniftayim. john doe diye bir kamil var. cok kibar, ince, güleryüzlü bir cocuk. ilk seneden tanisigiz. ikinci senemizde, küçük bir elektriklenme ile sevgililige ilk adimi atiyoruz.

yine siradan bir günümüzde, üç bes arkadas onun evinde toplanip laklak yapicaz. maalesef evin yengesi konumunda oldugum icin, misafirler gelmeden önce evi toplama görevi üstüme yikildi. ben evi toplamaya calisirken, john doe de abur cubur almak icin markete gitti. ara ara temizlikten kaytarip, john un bilgisayarinda facebook senin, hotmail benim takiliyorum.

iste olmaz olmaz ama seytan dürttü bir kere. belki de hic yapmamam gereken bir seyi yaptim ve gizli dosyalari göster özelligini aktif hale getirdim.

masaüstünde tirink diye bir gizli dosya cikmasi beni güldürdü. insan gizlisini saklisini pit diye masaüstüne mi koyar.

dosyayi acip acmamak arasinda, 3-5 dakika gidip geldim. kendi adini vermisti dosyaya, john doe. ee mbobn, madem bir halt yedin sonuna kadar git dedim.

dosyayi acinca, asagi yukari 8-9 tane video cikti karsima. annesi ile babasinin dügün videosu olacak degil ya. ne videosu oldugu malum. bu ne igrenclil be falan derken, rastgele videolardan birine tikladim.

24 yillik ömrümde yasadigim en berbat 15 saniye desem inanir misiniz? ben basit bir porno sandigim bu videolar, megerse 1 aylik sevgilim olan john doe nin, gay iliski sirasinda cektigi videolarmis. evet, evet. gay olmasi yetmiyormus gibi, bir de bunu videoya almis. isin diger bir bok tarafi, videodaki ikinci eleman bizim üst devre, görünce selamlastigim birisi.

isi idrak etmemle, videolari kapatmam bir oldu. bu nasil bir pislik, nasil bir igrencliktir bilemedim. hala daha bilemiyorum ya. hemen gizli dosya göster özelligini kaldirdim ve laptobu aldigim yere biraktim. basimin döndügünü hissedebiliyordum.

evet, john ile sevgiliydik ama bu derin bir sevgi degildi. yüzeysel bir iliskimiz vardi. yine de buna ragmen karnima giren sancilara engel olamiyordum.

3-4 dakika sonra, suratindaki o güzel gülümsemesi ile john gelmisti. ellerinde posetler. yüzünü gördügüm anda midemin bulandigini hissettim. bunu o da farketti. hemen hasta misin diyip yana sokuldu. kendimi iyi hissetmedigimi, aksam eglenceye katilmayip istirahat edecegimi söyledim. iptal edelim falan dese de, israr edip apar topar evime geldim. sonra osuruktan bir bahane ile biraktim bu kamili.

isin garip yani, bu john ile o gay sevgilisini okul bitene kadar sik sik gördüm. bazen yine midem bulandi, bazen ise hönkürerek gülmemek icin kendimi zor tuttum.

tamam zevkler ve renkler tartisilmaz ama, isin bu boyutu da ayri bir konuydu.

dipnot: hani bu tarz bir video olmasa bile bu cocugu birakirdim. neden? gizli dosyalar hic masaustunde birakilir mi akillim?
Arafta kaldım. Ne yaşadığım belli ne öldüğüm.
ağır ağır deliriyor olabilir miyim acaba , ne bileyim burayı zapt etmiş olmam duvarlar ile konuşmaya meyilli olmam. kafamda deli sorular.
şu an bilgisayar başında oyun havası oynayarak coşuyorum bende bir sıkıntı vardır.
Hepimiz birbirimizden nefret ediyoruz, üzücü.
en çok sevilen demek senin canını yakmasına izin verdiklerin ödün verdiklerin demek sorun onların canını yakması değil sorun senin onları canını yakabilecekleri kadar önemsiyor olman suç sende.
Şu sevgili ugruna arkadaşlarından vazgeçen zavallılar varya işte onlar bi bitmediler amk.
eril bir birey olsam bir meydana çıkıp a.ına koydunuz bu ülkenin a.ına diye bağırırdım. fakat kendime yakıştıramıyorum. burada bile sansürledim. hani insanlar konuşa konuşaydı?
küçük bir salıncakta sallanıyorum. artık kuramadığım hayallerimin sırtıma yüklediği yükün acısını hissediyorum bütün benliğimde. gelecek günleri getiren rüzgarın içerisinde karanlıktan başka hiçbir şey yok. umut, sevgi, gülümseyişler, yaşam. sadece içselleşmiş bir yalnızlık ve karanlık.
1 haftadır çıkmayan sesimden dolayı ses tellerimin ödem yapması ve konusma yasağı gelmesi.
sigarayı bırakmam,bi süreliğine.
başka ilaçlar içtiğim için sürekli kullandığım ilaçları bırakmam ve baş dönmesi başlaması,mutsuzluğun en had safhada olması.
ve bunların bir günde olması.
insanların benim üzerimden geçinmeye çalışması ve bunu tamamiyle reddetmem.
yine de çöldeki bedevilik lanetim yakamdan düşmüyor.

http://www.youtube.com/watch?v=1vrEljMfXYo

o zaman ben bozkırıma dönmek istiyorum.