bugün

iskender kebabı, beş taş pırlanta, Audi. Ay dümdüz insanım ne hoş.
Istedigim sekilde bir kadin
Para
Daha cok istikrar ve ozguven.
Para ,okulumu bitirip hemen mesleğime başlamak , karakterli beyfendi
Çikolatalı kornet
Tablet
Kanepe
(bkz: voltran)
-Hayatım sonuna kadar ve gelecek neslime yetecek kadar para.

-adamakıllı bir sevgili.

-sağlık.
serin bir hava
güzel bir kahve
yemyeşil bir yer.
Kadin kitap kahve. Evet cok ekstrem birsey degil.
Dostumun bana mesaj atması, birinin şu an bir sürü abur cubur alması, bir de çalışma programıma uyabilsem çok mutlu olacağım.
ot,dost,kedi
Para
Para
Para.
siyaset münakaşı
kitap
ve biraz daha kitap.
Napolyon"para, para, para."
Kendisine katılıyor 3 para ile uğurluyoruz.
veni vidi vici.
bu sıra; deniz , kum , güneş.
hint
kenev
iri.
Ufak ve basit bişey ama

Yatagin içinde yastık yorgan eşliginde dizi izlemek.
Böyle de ufak şeylerle mutlu oluyorum.
10 sene sonra muhallebi yemek.
Küçük kavanozlara sahip olmak, bulutları çok güzel şeylere benzetmek, yumuşak battaniyeye dokunmak, uçan balonlar, eşit boydaki kitaplar...
bundan takribi dört-beş yıl önce, arkadaşımın küçük yeğeninin kırtasiye ihtiyaçları için Mahallede bulunan bir kırtasiyeye gitmiştik. Orada bulunan dört kitap dikkatimi çekmişti. fark ettiriyorlardı kendilerini, sanki oraya ait değillermiş gibi. Eğreti de duruyorlardı bulundukları yerde, çünkü orada bu dört kitaptan başka bu tarzda kitaplar yoktu. Öylesine, bir gün birisi alır diye koyulmuştu muhtemelen. Hemen gidip baktım haliyle. ikinci ele benziyorlardı. Can yayınlarındandı hepsi. Cahit sıtkı'nın otuz beş yaş şiir kitabı, susanna tamaro'nun anima mundi'si, paul auster'ın yazın odasına yolculuk'u ve bir de paulo coelho'nun portobella cadısı kitabı. Bu kitapları almalıyım dedim kendi kendime. Zaten ben almazsam daha uzun süreler orada durur diye düşündüm. Öyle olurdu da muhtemelen. Hepsini yirmi liraya alsam, müthiş olur diyorum içimden. ikinci el ne de olsa da. kasadaki kadına sordum, bu kitapların hepsi ne kadar? diye. Aldı kitapları, baktı. Hesaplamasını yaptı, on iki buçuk lira dedi. için için sevindim. O arada da kadına, "kitaplar ikinci el zaten" diye bir söylemde de bulunmuştum. Yok, ikinci el değil diye cevap verdi. Kitaplardan birinin içindeki yazıyı gösterdim. Kusura bakmayın dedi, öyleyse yedi buçuk lira yapalım dedi. Ve bu dört kitabı yedi buçuk liraya satın aldım. O vakit öylesine sevinmiştim ki. Yedi buçuk liraya dünyaları satın almak gibiydi benim için.
Büyüyor.
görsel
ayranla beraber baharatlı kraker kıtlamak sonrada paketin köşesinde kalan baharatı yalamak.
görsel

benimki niye büyümüyor mk.
güzel bir dizi ya da film ve bomonti filtresiz.
şu aralar iş aramayışım. ne zaman arasam sinir stres oluyorum.
o hayyam'dan aldığım zenit 12xp makinem ile çekim yapmak. ulan o filmi ileri sararken verdiği ses, deklanşör sesi, netleme ile uğraşırken boyun fıtığı riskim olması, ışık ayarını tutturmaya çalışmak... çok seviyorum sözlük çok.