bugün

sözeller yönetir sayısallar yönetilir lafını duymamış bir insanın yaptığı karşılaştırmadır.
sayısalcılardan az olmamakla birlikte okullarda matematikçilerin milleti matematik dersinden soğutmalarından ötürü maalesef makus talihlerinin de azizliği ile sözel tercih etmek zorunda kalmışlardır.
Genel itibari ile sayısal ve eşit ağırlıkçılar tarafından salak olarak görülseler de bazıları her iki alanın öğrencilerinden daha fazla mat1 ve fen1 yapabilecek kadar zekidirler.
tanım: efendim bir takım kıt insanların*sözelle ilgilenen insanları aşağılamak için sorguladığı sorudur.

ancak bu durumun oluşmasında ve insanlarda bu kanının yaygınlaşmasında devlet düzenimizin de suçu vardır. şöyle ki bizim ülkemizde her zaman sayısal bilimlerle ilgilenen insanlar ön planda tutulmuştur. haliyle insanlar daha prestijli olana yönelimşler ve de rağbetin fazla olması bu bölümleri uçurmuş ve sözelcilere idiot muamelesi yapılmaya başlanmıştır. ancak unutmamak gereken bir şey var ki entelektüel bilgi ve birikim açısından** sözel bilimlerle uğraşan insanlar genellikle daha yetkindir. bizim zihniyetimizde ise sözelci daima aptaldır. izninizle yaşadığım bir takım örnekleri vermek istiyorum.

* ortamda küçük ve çok zeki* bir çocuk vardır ve hayranlık uyandıracak derecede konuşmaktadır. bunu duyan a kişisi: ''çok zeki bu. kesin ya doktor olur ya mühendis.'' der. izninizle o a kişisine küfür etmek istiyorum: ulan a kişisi aynı cümlede hem 'kesin' demişsin hem 'ya'. ulan mal. birisi kesinlik belirtirken diğeri ihtimal değiştiriyor. daha türkçe'yi konuşamıyorsun, kalkmış ahkam kesiyorsun.

* bir diğer örnek de sözel bölüm seçtiğim yıllarda başıma geldi. okulun müdür yardımcısı benim vazgeçmem için şöyle başlayan bir cümle kurdu: ''bak olaylara karışmayan genç. sen zeki bir çocuksun...'' ulan onlar mal mı? bunu söyleyen bir eğitimci.

neyse çok sinir yaptım. bir başka entryde görüşmek dileğiyle. esen kalın.
"sosyal bilimler" gerçekte bilim olarak tanımlanamayacağı için günümüz TÜrk eğitim sisteminde sıfıra yakın olan seviyedir.

az buçuk zekası olan sosyal sözde bilimler öğrencilerinin veya sözde bilimadamlarının da zekaları bu sözde bilimler bilim olmadığı için düzenli olarak geriler.

Ayrıca sosyal bilimlerde kullanılan iyi kötü mantık yürütme yöntemlerinin hepsi de matematik kökenlidir, bunların hepsi fonksiyon olarak rahatlıkla tanımlanabilir. Ayrıca Türkçe'nin yapısı itibariyle matematiksel bir dil olması, bununla beraber mantıklı bir şekilde Tümce kurmak, bu sözcükler arası ilişkiyi sağlamak da matematikseldir. yani Sözel zeka denilen kavram aslında yoktur, olsa olsa duygusal zeka olabilir ki duygu ve zeka yanyana durmayacak iki kavramdır, o zaman sadece "duygu" yeterli olacaktır. Bununla beraber Picasso'nun ve türevlerinin sanatını analitik bakışı olmayan kişiler tam manasıyla anlayamaz. Picasso'yu geçelim Resim, heykel ve benzeri sanatların tamamı analitik bakış üzerine kuruludur. bu analitik bakış duyguyla harmanlanarak bu sanat eserleri ortaya çıkar. En basiti Michelangelo'nun Davut heykelini yapmasıdır ki analitik bakıştan yoksun olan bir insan Kullanılan yekpare taş sütundan imkanı yok o heykeli çıkartamaz bu da bir nevi mühendisliktir.

Lakin Sosyal bilimlere sözde dememizin nedeni bütün bu matematiksel gerçeklikleri es geçerek yöntemlerini çağcıl manada belirlemesidir ki bu yüzden yaşama yön veren her türlü üretimi fen bilimleri üstlenir, sosyal bilimler de fen bilimlerinin üretimlerinin toplumsal yansımasını yetersiz kaynaklarıyla yorumlamaya çalışıp deney ortamları da olmadığından saçmalarlar.
iki türlü sözel seçen öğrenci tipi vardır:
1-)gerçekten istediği için seçenler.
2-)puanı sadece ona tuttuğu için mecburiyetten seçenler.

bu ikisi arasında gerçekten büyük fark vardır.
çoklu zeka kuramından bir haber kişilerin kendilerince "zeka" kıyaslamalarıdır.
okuldaki dersleri iyi olmayıp basketbolda son derece yetenekli olan bir öğrenciye de zeki değil derler. her insan farklı kişiliğe sahip olduğu gibi farklı zeka profillerine sahiptir.
farklı zeka türlerinden bihaber bünyeyi geren şey.
zeki olmak ve derslerde başarılı olmak aynı şey değildir. ben ne embesiller gördüm üniversite mezunu, ne zeki insanlar tanıdım liseyi bitirmeyi bırak orta okul bile bitirememiş.
eşit ağırlık ve fen sınıflarının öğretmenleri tarafından devamlı ibretlik topluluk olarak gösterilen hepsinin zekasız kişilermişcesine örnek verdirilen kitle. Haksızlık.
zeka seviyeleri çoğu sözelci için farklı değildir. bu tanıma sırf kolay dersler var ve ben lise diploması alsam yeter zihniyetinde sözelci olanlar girmez. ama bir gerçek vardır ki bu sözelcilerin kafadan

noksan olduğu gerçeği değildir. sözelcilerin ders başarılarının ve notlarının yerleri süpürürmesidir, üniversite sınavında hukuk kazancam diye bi taraflarını yırtarlar ki hukuk puanları sayısala oranla

devede kulak kalır.
okulun serserisi bunlar bi mezun olsalar da gitsek gözüyle bakılan öğrenci profili.

lisede alan seçerken :
-hocam sözel sınıf açmayacak mısınız benim matemetiğim pek iyi değilde
-saçmala evladım sen salak mısn nerde görülmüş süper lisede sözel bölümü
-hönkkk ?!!
gayet yüksektir. çünkü bir sözel öğrencisi bir formül öğrenip bunu her yerde uygulamak zorunda değildir. ha bu dediğime sayısal öğrencileri alınmasın zira hangi formülü nereye uygulayacağını bilmek de zeka işidir.*
başarısız bir sayısalcı olup bi üniversitede ne olacağımı bilmediğim aptal bi bölüm okuyacağıma sözelci olup başarılı bir halkla ilişkilerci,sinemacı, radyocu,televizyoncu olmayı yeğlerim.bırakın bu sayısalcılar en zekidir aptallığını.(ki bu savı destekleyen kesinlikle sayısalcı olup başaramamış biridir yada sayısal puanı bi yere yetmediği için eşit ağrlıktan tercih yapmıştır.)
sosyal alanda daha atılgan, daha konuşkan ve daha iş bitirici olmaları göz önüne alınırsa baya yüksek olan bir seviyedir.
sayısalcıların, sözelcilerden daha iyi sözel soruları yapabildiği aşikardır. uzun paragraf sorularında dahi uzmanların söylediği gibi en başarılı olanlar sayısalcılardır. matematiksel işlemler insanın daha geniş düşünebilmesini sağlar, özellikle ki mühendislik okuyor iseniz bir işletmeciden düşünce gücü, zeka olarak çok farkınız vardır. bu kaçınılmazdır. aksini iddia eden sözelciler ise düşük egolarını yok türev integral çözebiliyorum diye tatmin ederler sadece.
iq olarak bakarsak, iki haneli olan zeka seviyeleridir.
çoğunun zeka seviyesi bellidir. iyi bir eşit ağırlık öğrencisi biraz sosyal çalışarak derece yapabilir. zaten sözel bölümde derece yapmanın bile bir değeri yoktur. bu bölümlerden mezun olanlar genelde iyi bir yeri kazanamayacak düz lise öğrencileridir. keşke onlarda bizim kadar zeki olsalar demek geçer aklımdan ama aslında bu küçük yaşlardan itibaren belli olan belli bir anlama kapasitesiyle alakalıdır.
iq seviyesini matematik fizik sorusu çözebilmek sanan durumu vahim sayısalcıların kimi zaman kullandıkları aşağılayıcı söylemdir, yada merak edıyordur cidden kaç olduğunu.
2+2=4 önermesinin doğruluğuna biat etmeyecek kadar şüpheci ve özgür ruhlu bir zeka seviyesidir. en önemlisi genel sayısalcı profilinin aksine gazete okur, yorum yapar, fikir üretir.
kesinlikle sayısalcılara göre daha yüksektir. sözel dersler yoğun ve detaylı bilgi birikimi gerektirir. ancak sayısallarda formülleri ezberlediğinizde her soruyu çözebilirsiniz.
sayısal zekaları düşüktür ortalamaya göre denilebilir sadece.yoksa kendilerini bu alan seçiminden ötürü zeka geriliğiyle itham etmek bildiğin gerizekalılıktır.ayrıca eşit ağırlıkçıydım..
zeka denilen şey belli bir bölüme özel kalıpta olmadığı için kimisi matematik sorusu çözemiyor diye aşağılanmayı gerektirecek düzey seviyesinde değildir. her insanın kendine ait zeka düzeyi vardır. bir sözelcinin ezberi ve yorum yeteneği olmayabilirken bir sayısalcının olabilir veya bir sayısalcı işlem yapamıyorken bir sözelci yapabilir, bunlar her insan zekasına göre değişir.
genellemenin amına koyulduğu bir başlıktır. Eşit ağırlık çıkışlı biri olarak keşke sözel okusaydım diyorum. işin gerçeği.
(bkz: olta bunlar kanmayın)