bugün

sevdiği kadının mutluluğu uğruna kendisine çok benzeyen kocasının yerine geçip giyotinin altına başını koymaktan bir nebze olsun korkmayan,aşk uğruna ölmeyi göze alan "iki şehrin hikayesi" romanının kahramanıdır.tapılacak adamdır.
"...kendimi yerlerine feda ettiğim yaşamları görüyorum; bir daha göremeyeceğim ingiltere'de huzur içinde, müreffeh, mutlu bir yaşam sürecekler. onu görüyorum kucağında benim adımı taşıyan çocuğu ile. babasını görüyorum; yaşlanmış, beli bükülmüş. fakat sağlıklı, rahat. hastalarını iyileştiren, onlarahuzur veren bir doktur. iyi yürekli yaşlı adamı görüyorum; yılardır onların dostu. on yıl boyunca sahip olduklarıyla zenginleşecek ve mükafata doğru ilerleyecek.
onların ve onların soyadlarındangelecek nesillerin kalplerinde kutsal bir yerim olacağını görüyorum.onu yaşlı, bugünün yıl dönümlerinde benim için ağlayan bir kadın olarak görüyorum. onu ve kocasını ömürlerini tamalamış, son yatakları olan toprağın koynunda yan yana yattıklarını görüyorum. ikisinin de ruhları benim onlara duyduğum kadar bana sevgi duyuyor.
onun kucağında yatan ve benim adımı taşıyan çocuğu görüyorum. bir zamanlar benim yürüdüğüm yollardan yürüyor. mesleğini hakkıyla, başarıyla yaptığını görüyorum. adım, onun başarılarıyla parlıyor. o yola sürdüğüm lekeler bir bir silinip gidecek. onun en adil yargıçların ve şerefli insanların en önünde yer aldığını görüyorum. altın saçlı bir çocuk görüyorum. yerine bırakacağı, bugünün çirkinliğinden hiç bir iz taşımayacak bir çocuk. yumuşak ama titreyen bir sesle benim öykümü anlatacak.
bugüne kadar yaptığım en iyi, en iyi şey bu! şimdi gidiyorum; bugüne kadar hiç bulmadığım huzuru bulacağım yere..."
bunlar dökülüyor sydney carton'un yüreğinden. ölüme giderken. lucie manette yanında baygın halde yatan adamın sydney carton değil de kendi kocası olduğunu anladığı anda aklından neler geçti hep merak edicem, o ilk saniyeyi. carton hakkında pek de bir şey söylenmez zira kelime yok. sadece ağlanır.
edebiyat tarihinin en karizmatik adamlarından biri..

ah minel aşk!..
muhteşem bir romanın muhteşem karakteridir. (bkz: a tale of two cities)
romanın ilk sayfalarında bu adamın kahraman olacağını söylesem bi tarafınızla gülerdiniz heralde.zayıf,korkak,aptal ve beceriksiz bir sarhoş gibi anlatılan bu karakter, aslında esas zayıfın kitabın başından beri harika,muhteşem,olağanüstü olarak tanıtılan charles darnay olduğunu hikayenin acı sonuyla hepimize kanıtlamıştır.aşk için böyle bir fedakarlık yapılır mı diye hepimize düşündürmüştür.sevdiğinin uğruna ölmek değil,sevdiğinin sevdiğine kavuşması,mutlu olmaları için yapılan bi fedakarlık...adamımsın sydney carton.you are the best fuck the rest demek istiyorum
dostoyevski'nin bir romanında* "sevgiyi hak etmek gerekir." diye bir cümle geçer. işte sydney carton da sevgiyi hak eden bir adamdır.
yeni bir yedinci nesil yazar. hoşgelmiş.
Yeni yılda, her şeyin gönlünce olmasını, tüm beklentilerinin gerçekleşmesini temenni ederek.Mutlu yıllar dileklerimi sunduğum dost yazar.
izmirli ispanyol : 1 - 0 : sydney carton
terzi kızla birlikte geçen son saati birbirlerine son dakikaya kadar destek oluşları insanı etkilemeyecek gibi değildir.
Nitekim,
"... Birbirlerinden çok farklı olan, ayrı yerlerde dünyaya gelen, bu iki insan el ele, kalp kalbe son yolculuklarına cikacaklardi."
80'li yıllarda trt'de yayınlanan iki şehrin hikayesi dizisinde yaptığı fedakarlık ile giyotine giderek hepimizi derinden etkilemiş, unutulmaz bir karakter olmuştur.
eğer aşk diye bir şey varsa işte bu sydney carton'ın hissettiğidir.

aşkı, sevgisi ve yürekliliği giyotinle ölümsüzleşmiştir.
iki şehrin hikayesinin gerçek hayatta olamayacak kadar onurlu ve fedakar kahramanıdır.
Charles dickens'ın iki şehrin hikayesi kitabında yer alan karakterin adı. Kitabın başlarında pek önemli biri değildi ama kitabın sonunda yaptıkları ile kahraman olmuştur. Kendisi hafızamdan silinmeyecek karakterlerden biri olmuştur. Helal olsun sana koca yürekli adam!