bugün

ahmet altan' ın müstehcenlik nedeniyle mahkeme tarafından imha kararı çıkartılan romanı.
ahmet altan' ın kadın bedenini arka fon olarak kullanarak, en hayvansal içgüdülerimizi, edebi kılıklara sokarak anlattığı eşsiz kitabı.
bir sahneden digerine buyuk bir zevkle gectiginiz, film tadinda bir kitap.
erotizmi ve cinselliği kadın üzerinden estetize etme çabasına girmiş, bu anlamda türkiye'de yazılmış ilk roman olarak kabul edilebilir. ama bunu biraz abartmışsın be ahmet abi. ben bir kitabı okurken bir takım sivri ve uzun uzuvlarımın hareketlendiğini, okuduğum kitaptan başka farklı bir atmosfere odaklandığımı hatırlamıyorum. kitap okuma kültürüme yeni ve farklı bir yaklaşım getirdin. bir sexolog misali.

o necip'in kendi halinde, toplumdan biraz kopuk, biraz farkedilmemiş eziklik psikolojisini, bir kadının malum uzuvlarına kadar uzanan çemberinde oldukça iyi betimlemişsin. eyvallah. bu kısımları güzel. ama kitaptaki cinsel öğelerin bolluğu, beni, cine5'te izlerken şifresini çözmeye çalıştığım yarı pornografik yarı nü sanat çalışmalarına götürdü. buna da eyvallah. lakin, kitabın sonuna geldiğimde yaşadığım orgasm duygusunu yaşatmaya hakkın yoktu be abi. ve yine ama, güzel kitaptı. okunmaya değerdi. ufuk açıcıydı. farklı bir deneyimdi.

keşke daha sonra daldığın o kadın popülizmi kokan, feminen erkek modeline öykündüren kitaplara hiç dalmasaydın. daha bir saygıyla anardım seni.
ahmet altan'nın yazmış olduğu ikinci kitap. Cok ayıp, cısss sekline dönüştürülerek yayınından 7 ay sonra toplatılıp yakılmıştır. daha sonra kitap sansürlenerek tekrar yayınlanmıştır. Evet kitapta yazılanlara insanlık suçu işleyen kişilere yapıldıgı gibi siyah band çekilmiştir. Fakat siyah band yerıne yazılması gerekenler, kitabın en basında "neden bu kitap sansüre ugrasmıstır" sorusu altında yazılmaktadır. Yok yanı aralardan alıp en basa ekleyince ayıp olmuyor demek.
Hımm cok iyi düşünmüşsün istanbul 2. asliye ceza mahkemesi.
erotizmin ve müstehçenliğin ticari kaygılarla yine edebiyat ve sanatın önüne geçmiş tipik ahmet altan romanlarındandır. kime ve ya neye hizmet ettiği bilinmeyen kitap bünyemde, hapishanedeki abaza hükümlüler için yazılmış imajı uyandırmaktadır.
"Kesinlikle okunmalı" diye tavsiye edemeyeceğim, ama yine de okunursa insanin zihninin arkasinda hoş, değişik imgeler birakacagini garanti edebilecegim kitap.

Kurgu karisik, bir karakterin hikayesinden ötekine geçiş çok ani, zaman ve mekan değişiklikleri çok hizli ve kaba şekilde gerceklesiyor, bu değişiklikler ayni karakterin yasliligindan gençliğine dogru bile olabiliyor.

Necip sevilesi bir karakter. Karakterin özellikleri değil de, sigligi ve örgüte duydugu bagliligi ile kendine oluşturduğu kimliği ile.

Fazila ise bende agzinin ortasına bir tane vurma isteği uyandirdi. Ne istediğini bilmeyen, ne istediğini bilmemesi en büyük özelliği olan bu karakterden iki tane var sanki. Biri Ömer'in, öteki Bülent,un Fazilasi. Zaten uçlar arasında sürekli gidip gelen, güçlü görünmeye calistigi halde zayif karakteri don lastiği gibi zift pirt ortaya çikan bu hanim kizimiz iyi yazilmis olsa da çok bayiyor. Ya da belki de gerçek hayatta etrafimda çok fazla Fazla oldugundandir, bir de kitapta Fazila okumak beni çok bunaltti.

Kitapta duygularini çok yoğun yasayan basit karakterli insanlar anlatiliyor aslinda. Entelektüel olmaya özenen ergenler grubu gibi. Bu yüzden diyaloglar çok karmasik, ustun cümlelerden oluşmamis ama çok basit olmamasına da ozen gösterilmiş. Yine de bazen gerçeklikten öyle kopuyor ki,
+"Cay ister misin?"
-"Cay isteyip istemediğimi bilmiyorum artik, ben cayin içindeki şekerim, ediyorum, anliyor musun?"
+ ?!?!?!

Seklinde diyaloglarla çok sık karsilasiyorsunuz.

Müstehcen kisimlara gelirsek, bana öyle çok rahatsız edici gelmedi. Çok özgün, mükemmel de görünmedi gözüme. Aksine hikayeden kopuk ve çok havadaydi çoğu sahne. Sadece kitaba yoğun bir cinsellik kokusu ve her an sevisilecekmis havasi yaymada basariliydi.

Son olarak, kitabin en güzel kismina geliyorum. Ömer'in hikayesi. Ömer'in olum kavramini ve onun basitligini sorgulaması. Kitaptaki bütün karakterler hayatlarini hayal kurarak geciriyorken, Omer insanlarin hayal edemeyeceği şeyler yasiyor ve bu yüzden onun boyle bir ihtiyacı yok.
Kapanmamis,altina bir cizgi cekilmemis hesaplasmalarla dolu yasamimiz.çirkin bir bicak yarasi gibi gittikce buyuyup derinlesen, sonunda bizi kendi karanliginin icine cekip yutan hesaplasmalarla.
güncel Önemli Başlıklar