bugün

sekizinci nesil yazar. hoşgelmiş. sola kayan tremolo da ilginçmiş velhasıl. *
her başı kapalı bir eşe sahip olan insanın şakirt olacağını düşünüyor. hımmm, peygamberler de ya da padişahlarda şakirtti değil mi?
şakirt olmamama rağmen şakirt damgası yediren yazar. değilim ama içlerine girmem çıkmamdan dolayı bu adamdan daha iyi bilirim cemaati. hani sorsan, şakirtin ne demek olduğunu da bilmez bu yazar.

şeriat istemekle, sınav soruları ya da koyun arasında nasıl bir bağlantı kurduğunu çok merak ediyorum. zannedersem bu yazarın fatih'in olayını bilmediğini düşünüyorum. bu konuya yazının devamında yazacağım.

şeriat ile yönetilen bir devlet, sizlerin bile bahşedemiyeceği bir hukuk sağlar, adalet sağlar. gerçi sizlerin bile mahkemelerinizin arkasına atatürk söyledi diye yazdırdığınız ''adalet mülkün temelidir'' sözü hz. ömer'e aittir. adilliğiyle meşhur halife ömer. hattab oğlu.

o yazımda ben, müslüman olanlara seslendim. müslüman değilsen zaten üzerine alınmana gerek yok. ha bana küfürler falan etmişsin, orospu çocuğu diyerek, siz çağdaş insanlara hiç yakışmıyor bu durum açıkcası. çağdaş ve laik demişken, bizleri iran'a yollayan sizler neden laik fransa'ya gitmiyorsunuz?

14 anne yapacak baba'nın da götünden kan almasını iyi bilirim.

yazı bir yere kaçmasın diye de resmini aldım.

[görsel ]

fatih'in hikayesi;

--spoiler--
Fatih Sultan Mehmet istanbul'u fethedince Ayasofya'dan daha ihtişamlı bir cami (Fatih Camii) yaptırmayı muradeder. Cami ihaleye çıkarılır. Bütün şartları kabul ederek en ucuz fiyatı veren bir Rum müteahhit ihaleyi kazanır. Ancak Rum, ihaleyi, Fatih'in Ayasofya'yı gölgede bırakma hayalini suya düşürmek için almıştır. Derken inşaat başlar ve Rum müteahhit, caminin ihtişamını yansıtacak kolonların boylarını oldukça kısaltır ve inşaata hile katar. Bunu haber alan Fatih, inşaata gelir, inceler ve hile yaptığını tespit ederek müteahhidin işine son verdiği gibi bir de sağ elini bilekten kestirir. Müteahhit çaresizdir. Bizans'ta imparatora karşı nasıl ki yapılacak bir şey yoksa burada da padişa- ha karşı yapabileceği hiçbirşey olamayacağını düşünürken birisi ona Kadı'ya (*) gitmesini, O'nun mutlaka gerekeni yapacağını söyler. Bunun üzerine adam, Kadı'ya gider, durumu anlatır. Kadı, derhal Padişah'a celp çıkartır ve mahkemeye davet eder. Mahkemeye teşrif eden Padişah, kendisine oturacak yer ararken ilk ikazı da; ‘ mahkeme müddetince davalıyla aynı hizada ve ayakta duracaksın ' diyen Kadı'dan alır. Padişah karşılık vermez ve ayakta mahkeme başlar. Sonunda Kadı, Fatih Sultan Mehmet'i suçlu bulur ve aynı el kesme cezasının kendisine de uygulanmasına karar verir. Rum müteahhit suçludur ama Fatih Sultan Mehmet'in de el kesme hakkı yoktur; eli devlet keser. Bunun üzerine, kulaklarına inanamayan Rum'un şaşkın bakışları arasında Fatih kılıcını çeker ve Kadı'ya ‘eğer ben padişahım diye adaleti şaşırtsaydın vallahi bu kılıcımla boynunu vuracaktım' der. Kadı da masasının altından bir kılıç çeker ve ‘sen de ben Padişah'ım diye karara itaat etmeseydin ben de senin kelleni bu kılıçla vuracaktım' der. Bunları, şaşkınlıktan adeta aptallaşmış bir şekilde dinleyen müteahhit ileriye atılır ve ‘bu durum beni çok etkiledi, böyle bir adaletin sahibi bir Padişah'ın elinin kesilmesine vicdanım razı olmaz. Ben Padişah'ımı affediyorum' diyerek davanın düşmesini sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet de bunun üzerine hazineye emir vererek ‘bu adamın ve ailesinin nafakası ben ölünceye kadar benim şahsi maaşımdan karşılansın' diye emir verir.
Bu duruma tanık olan papazlar şaşkındırlar!....

--spoiler--
karşısındakinin vereceği tepkiden korkan, hayatını bu tepkilere göre şekillerdiren insancık.

(bkz: #12568936)
karşıdakilerin tepkisine göre hayatını şekillendirmeyen yalnızca karşısındaki insanın düşüncelerini düşünecek kadar fazla iyi olan yazar.*
Görüşlerini en açık şekilde dile getiren ve çoğunda da bu görüşlerine katıldığım yazardır.
Çok iyi dosttur.
(bkz: Candır)
Bazı durumlarda fazla bilmişlik taslamasına rağmen lafını esirgemeden kullanan bir yazardır.
(bkz: #13010948) entrysiyle gönüllerde taht kuran yazardır.