bugün

yıllardır anlamadığım olay. ölene kadar da anlayabileceğimi sanmıyorum.

sene 2001..

mgk toplantısında ahmet necdet sezer anayasa kitapçığını, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e fırlatıyor, ekonomik kriz çıkıyor. bu kadar basit mi lan. ne alakası var ekonomik krizle anayasa kitapçığını fırtlamanın. bir türlü kafam almıyor arkadaş. bu kadar saçma bir bahane mi olur.

o sıralar lise 1'e giden bir öğrenci olarak 5 milyon türk lirası haftalık alıyordum ayıptır söylemesi. 5 milyonun yarısı internet kafeye gidiyordu kantır oynucaz diye. baktım kriz çıktı, bizim para gelmez oldu. neymiş efendim, ahmet beyler, bülent beylere anayasa fırlatmış. "yemişim anayasayı" desem olmaz tabii. yemişim fırlatmasını. böyle bahane mi olur lan. ne güzel kantır oynuyorduk...
avusturya prensinin vurulmasıyla dünya savaşı başlaması ?!

Geçiniz efendim.
2008 krizinin esas sebebi de sezer in ecevit e anayasayi atmasidir. 7 senede ancak amerika ya ulasmıstır etkisi. bush bile ne dedi, krizi kapitalizme baglamayın esas neden firlatilan anayasa kitapcıgıdır dedi. amerikalılar anlamadılar hepsini, sadece krizi kapitalizme baglamayin kismini anladilar.
(bkz: in ekinin yerli yersiz kullanımı)
(bkz: in oradan)
(bkz: sezer anayasayi ecevit e atinca kriz cikmasi)
hazırlanan minareye geçirilen kılıftır, kriz ortamı zaten hazırdır ve fırlatma olayı kıvılcımdan ibarettir..sezer de planın bir parçası olarak densizlik yapmıştır..ecevit sol kesimden çıkan yüz akı olarak neredeyse türk siyasi tarihinde istisna kategorisine girmiştir..
saçma sapan ve mantığı sıfır olan bir nedenden dolayı bir çok esnafın kepenk kapatmasıdır.

o değil de nasıl oldu bu kriz, anayasa ekonominin dinamosu mu, rahmetli ecevit'in önüne düşünce bozuldu mu anayasa, nasıl çıktı bu kriz ?

ya birileri bu olayı ekonomiye endeksleyip alakasız olayların çıkmasına neden oldu ve bu olayı kendi işlerine gelebilecek şekilde ayarladı, ya da ahmet necdet sezer bilmedik bir hata yaptı.

(bkz: bilemiyorum yani)
tipik akp savunması.

bunu savunan kişi ya salaktır ya da akp'yi savunacağım derken salaklaşmaktadır.
"ceketimi atsam hamile kalıyor." tarzında çıkan kriz. zaten krize meyilliyiz.
Ergenler bilmez bir gecede binlerce esnaf iflas etmiş, dolar ise sabah uyandığımızda %60 artmıştı. Ay çok kötüydü. Allah bir daha yaşatmasın.
1995 krizi kısa vadede sonuç veren ekonomik politikalar ile çözülmeye çalışılmıştır. işte bu politikalar ekonomiye tam anlamıyla çözüm olmamıştır. ardından biriken sorunlar iç ve dış kaynaklı diğer sorunlarla perçinlenmiştir:

"1997 yılında Asya ülkelerinde başlayan ve tüm dünyada hissedilen Asya Krizi ve bu krizin bir uzantısı olan 1998 Rusya Krizi ve ardından 1999 Ağustos ayında yaşanan Marmara depremi üst üste gelen problemler ve bu problemlerin ülke ekonomisinde yarattığı hasarlar, var olan kökleşmiş sorunların sürdürülemez hale gelmesine neden olmuştur. Ortaya çıkan bu gelişmeler, reform niteliğinde yeni bir başlangıç yapılması fikrinin oluşmasına yol açmıştır."

işte bu durumun içinden çıkmak için IMF ile Enflasyonu Düşürme Programı hazırlanmıştır. (bu arada üniversitede tez konumdu)

ve bu programın sonunda büyük bir ekonomik kriz ortaya çıkmıştır.

"Enflasyonu Düşürme Programı’nın sonuçları değerlendirildiğinde; özellikle enflasyon oranında net bir düşmenin yaşandığı görülmektedir. Ancak enflasyonun ilk aylarda beklendiği kadar hızlı bir şekilde kur sepeti artışına intibak edememesi, Türk Lirası’nın değerlenme sürecini başlatmıştır. Türk Lirası’nın değerlenme süreci, reel faiz oranlarındaki düşüşle birlikte tüketim harcamalarının hız kazanmasıyla ortaya çıkan ithal tüketim malı talebi ve büyüme sürecine giren ekonominin ara ve yatırım malı talebiyle birleşince, 2000 yılında ithal patlaması yaşanmasına neden olmuştur. ithalattaki hızlı artışa rağmen, ihracatın yeterince artırılamaması sonucu oluşan cari açık, sermaye girişine rağmen ancak 2000 yılı Kasım ayına kadar sürdürülebilen programın en zayıf bacağını oluşturmuştur. Yaşanan Kasım krizi nedeniyle önemli bir kredibilite kaybına uğrayan program; yaşanan olumsuz siyasi gelişmelerin tetiklemesiyle, MB döviz rezervlerinin hızla gerilemesi ve çok yüksek seviyelere ulaşan faiz oranlarının yarattığı maliyetlerin katlanılabilecek düzeyleri aşmasına bağlı olarak 22 Şubat 2001 tarihinde nominal çapa uygulamasının sürdürülebilme koşullarının ortadan kalktığının ilan edilmesiyle ve giderek derinleşen bir krizle noktalanmıştır (Pekkaya, Tosuner, 2006:57-58)."

ardından kemal derviş ile başlayan uzun vadeli eknomik programların sonucu akp döneminde alınmış ve akp bu hazır politikaları (normal olarak) devam ettirmiştir. bu durum bir ekonomik istikrar sağlamıştır. ayrıca dünyadaki sıcak para bolluğunu da akp fazlasıyla faydalanmıştır ve hormonlu bir ekonomik büyümeyi türkiye'ye pazarlamıştır:

"-2005 YILINDAN BU YANA EN YÜKSEK SICAK PARAYI BU YILIN iLK DOKUZ AYLIK DÖNEMiNDE ÇEKEN TÜRKiYE’DE SICAK PARA BAŞKA ÜLKELERDE 50-100 YILDA ELDE EDEMEYECEĞi KADAR ÇOK GETiRiYi SON SEKiZ YILDA SAĞLADI.


-SICAK PARANIN SON SEKiZ YILDA TÜRKiYE’DE KAZANDIĞI PARAYI JAPONYA’DA 190 YILDA, ABD’DE 79 YILDA ZOR KAZANILIYOR.
-DÜNYADA FAiZiNiN YILLIK YÜZDE 1-3 OLDUĞU BiR DÖNEMDE SICAK PARA TÜRKiYE’DE 10 AYDA HiSSE SENEDiNDE YÜZDE 37,1, DiBS’TE YÜZDE 11,6, MEVDUATTA YÜZDE 13,2 KAZANDI

Çeşitli ülkelerin devlet tahvili faiz oranları dikkate alınarak yapılan hesaplamalar Türkiye’de yabancı yatırımcılar son 8 yılda Borsa’dan dolar bazında elde ettikleri oranda kazancı Japonya’da yaklaşık 180 yılda, ABD’de yaklaşık 79 yılda, Fransa’da 81 yılda, Almanya’da 91 yılda, italya’da 56 yılda zor elde edilebiliyor.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’de devlet tahvillerinde son sekiz yılda elde ettiği getiriyi ise ABD’de 59 yılda, Japonya’da 141 yılda, Fransa’da 60 yılda, Almanya’da 68 yılda, italya’da 42 yılda elde etmek mümkün olabiliyor. "

artık derviş'in politikalarının etkisi bitti, ayrıca sıcak para girişleri de yavaşlamış durumda. ekonominin artık istikrarlı bir ekonomi olmadığını anlamamak mümkün değil. inşaat ve rantçılık odaklı, sıcak paraya dayanan, üretimi dışlayan tüketime dayalı ekonominin (eğer ciddi bir önlem alınmazsa) sonu ekonomik kriz olacaktır. boyutunun etkisini pek tahmin edemiyorum ama ciddi bi dibe vuruş yaşanabilir. o açıdan mhp-chp koalisyonunun (kemal derviş-durmuş yılmaz vb. gibi etkili isimleri saymak gerekli) bu noktada çok önemli olduğunu düşünüyorum.